
2019-11-22 - 13:29
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2020 yılı bütçesi kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve AK Parti Mersin Milletvekili Lütfi Elvan başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Nükleer Düzenleme Kurumu, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü bütçeleri ele alınıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bakanlığının bütçesinin sunumuna başladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 2019'un 10 ayında üretilen elektriğin yüzde 36'sının kömürden, yüzde 46'sının yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belirterek, "Üretilen elektriğin yüzde 17'si doğal gazdan, geri kalanı ise diğer kaynaklardan sağlanmıştır. Elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir kaynakların oranı 2019 yılının 10 ayında rekor olarak yüzde 64 düzeyinde gerçekleşmiştir." dedi.
Dönmez, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının 2020 yılı bütçesinin sunumunda, Türkiye'de enerji talebinin sorunsuz karşılanması için çalışmaların kararlılıkla sürdüğünü ifade etti.
Enerji alanında yerli ve yenilenebilir kaynakların öncelendiği bir stratejinin izlendiğini vurgulayan Fatih Dönmez, "On Birinci Kalkınma Planı kapsamında yer alan politikalar çerçevesinde 2023 yılında Akkuyu nükleer enerji santralinin devreye alınmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisi miktarının yükseltilmesini ve denizlerde hidrokarbon arama faaliyetlerinin artırılarak 26 adet sondaj yapılmasını hedeflemekteyiz." diye konuştu.
Bakan Dönmez, madencilik sektöründe 2023'te 10 milyar dolarlık ihracat hedeflendiğinin altını çizerek, elektrik tüketiminde son 15 yılda ortalama yüzde 5,3 artış olduğunu dile getirdi.
2000'li yıllarda 130 milyar kilovatsaat seviyelerinde olan elektrik tüketiminin yüzde 134 oranında artarak 2018'de yaklaşık 305 milyar kilovatsaat olduğunu bildiren Dönmez, "2019 yılı 10 aylık tüketim 252,2 milyar kilovatsaat olmuştur. Son 15 yılda elektrik enerjisi üretimindeki ortalama artış ise yüzde 5,3 oranında gerçekleşmiştir. 2000'li yıllarda 129 milyar kilovatsaat seviyelerinde olan elektrik üretimimiz yüzde 136 oranında bir artışla 2018 yılında 304,8 milyar kilovatsaate ulaşmış olup 2019 yılı 10 aylık üretim 253 milyar kilovatsaat olarak gerçekleşmiştir." bilgisini paylaştı.
ELEKTRİK ÜRETİMİNDE REKOR YERLİ VE YENİLENEBİLİR PAYI
Fatih Dönmez, 2019'un 10 ayında üretilen elektriğin yüzde 36'sının kömürden, yüzde 46'sının yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belirterek, "Üretilen elektriğin yüzde 17'si doğal gazdan, geri kalanı ise diğer kaynaklardan sağlanmıştır. Elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir kaynakların oranı 2019 yılının 10 ayında rekorla yüzde 64 düzeyinde gerçekleşmiştir." dedi.
Elektrikte kurulu gücün ekim sonu itibarıyla 91 bin 70 megavata ulaştığına dikkati çeken Dönmez, Türkiye'de 2000'li yıllarda 298 seviyelerinde olan elektrik üretim santrali sayısının, 2019 ekim sonu itibarıyla yirmi yedi katına çıkarak 8 bin 112'ye yükseldiğini aktardı.
Bakan Dönmez, artan enerji ihtiyacının karşılanmasında, enerji portföyündeki yerli ve yenilenebilir enerji payının artırılmasına yönelik çabaların devam edeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Yerli kömür ile rüzgâr, güneş, hidrolik, jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretim sepetimizdeki payı artırılmış ve daha da arttırılacaktır. Yenilenebilir enerji, arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği sağlamasının yanı sıra, düşük karbonlu ekonomiye geçiş, yenilikçi yaklaşımlar ve yeni teknolojiler sayesinde sürdürülebilir kalkınmaya olan katkısı bakımından da önem arz etmektedir. Yenilenebilir kaynaklardan elektrik enerjisi üretimini artırma çalışmaları küresel açıdan da ivme kazanmıştır. Küresel elektrik üretiminin yüzde 25'inin yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiği dikkate alındığında ulaşmış olduğumuz yüzde 46'lık yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı ile ülkemiz dünya ortalamasının üstünde yer almaktadır."
Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin 2000'li yıllarda 34 milyar kilovatsaat seviyesinden 2018'de 99 milyar kilovatsaate çıktığına dikkati çeken Dönmez, yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücün ekim sonunda 44 bin 258 megavata ulaştığını kaydetti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, temiz kömür teknolojilerinin dikkate alınarak yapılacak yatırımlarla yerli kömürün enerji arz güvenliği için önemli bir enstrüman haline getirileceğini söyledi.
Geçen yıl 101,5 milyon ton yerli kömür üretimiyle tüm zamanların rekorunun kırıldığını hatırlatan Dönmez, "Yerli kömür kaynaklı ilave 5 bin megavat kurulu gücündeki santralin devreye alınması kapsamında kamu uhdesinde olup üretim yapılmayan atıl kömür sahalarının özel sektör tarafından işletilmesi amacıyla ihaleler yapılacaktır." ifadelerini kullandı.
Fatih Dönmez, doğal gaz arz güvenliği için de çalışmaların devam ettiğine değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk aşamada yıllık 6 milyar metreküp gazı ülkemize, 10 milyar metreküp gazı Avrupa'ya taşıyacak olan ve yüzde 30 ortak olduğumuz yıllık 32 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip Güney Gaz Koridoru'nun ana omurgasını oluşturan TANAP Projesi'nin açılışı 2018 Haziran'da gerçekleştirilerek Azerbaycan Şah Deniz İkinci Fazından üretilen gazın Türkiye'ye arzı başlatılmış olup ekim sonu itibarıyla yaklaşık 3 milyar 180 milyon metreküp gaz sevkiyatı gerçekleşmiştir. TANAP'ın Avrupa'ya gaz arz edecek kısmının çalışmaları da tamamlanmış olup 30 Kasım 2019'da gerçekleştirilecek 'TANAP Avrupa Bağlantısı Açılış Töreni' ile Azeri gazını Avrupalı tüketicilerle buluşturmuş olacağız. Güney Gaz Koridoru'nun Avrupa ayağını oluşturan Trans Adriyatik Gaz Boru Hattı Projesi'nin 2020'de ticari işletmeye alınarak akabinde yıllık 10 milyar metreküp Azeri gazının Avrupa'ya arz edilmesine başlanacaktır."
Türkiye'nin hem elektrik hem de doğal gazda arz güvenliği sorunu kalmadığını vurgulayan Dönmez, bunu güçlendirmek için çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Bakan Dönmez, Türkiye'de petrol potansiyelinin ortaya çıkarılması için de 2019'un dokuz ayında 117 petrol arama, üretim ve tespit kuyusu açıldığını ve toplam 250 bin metre sondaj yapıldığı bilgisini verdi.
Potansiyeli yüksek sahalarda arama, sondaj ve üretim faaliyetlerinin aralıksız sürdüğünün altını çizen Dönmez, "2019 başında Trakya'da Batı Çeltik ve Batı Değirmenköy sahalarımızda yapılan yaklaşık 3 milyar metreküplük bir doğal gaz keşfi ile bu sahalarda yıllık 300 milyon metreküp yani yaklaşık 300 bin hanenin 10 yıllık ihtiyacını karşılayacak doğal gaz üretme kapasitesine ulaşacağız. Trakya'nın yanı sıra Güney Doğu Anadolu'da yapılan sondaj çalışmalarımıza hız vereceğiz." diye konuştu.
DOĞU AKDENİZ'DEKİ ÇALIŞMALAR
Fatih Dönmez, Doğu Akdeniz havzasının dünyaca referans kabul edilen kuruluşların raporlarına göre önemli bir doğal gaz rezervine sahip olduğuna dikkati çekerek, burada Türkiye'nin yürüttüğü aramacılık faaliyetlerinin uluslararası hukuktan kaynaklı haklara dayandığını vurguladı.
KKTC halkının çıkarlarını da korumak adına KKTC ve Türkiye tarafından tahsis edilen ruhsat sahalarında meşru haklardan taviz verilmeden bölgedeki kapsamlı ve uzun soluklu arama ve sondaj faaliyetlerinin devam edeceğinin altını çizen Bakan Dönmez, "Diğer taraftan, üç boyutlu deniz sismik veri toplama ve sondaj çalışmalarını bağımsız ve milli imkânlarla yapabilme kabiliyetine kavuştuk." dedi.
Bakan Dönmez, sismik araştırma gemileri Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis ile detaylı sismik aramalar yürüttüklerini anlatarak, "Bu kapsamda bugüne kadar, Doğu Akdeniz'de 37 bin kilometrekare üç boyutlu sismik veri toplanmıştır. Bu sismik aramalar ile elde edilen emareler doğrultusunda derin deniz sondajlarını da milli kaynaklarımızla yapma çalışmalarımız hız kazanmıştır." ifadesini kullandı.
Ayrıca Doğu Akdeniz'de iki derin deniz sondaj gemisinin çalıştığını belirten Dönmez, Fatih gemisinin 30 Ekim 2018'de Akdeniz'de faaliyete başladığını ve göreve başladığı tarihten bu yana iki sondaj gerçekleştirdiğini, üçüncü olarak KKTC açıklarında Magosa-1 kuyusunda çalıştığını dile getirdi.
Fatih'in yanı sıra geçen Mart ayında temin edilen ve aynı teknolojik özelliklere sahip ikinci sondaj gemisi Yavuz'un ilk sondajını Karpaz bölgesinde tamamladığını hatırlatan Bakan Dönmez, şunları kaydetti:
"Şu anda Güzelyurt-1 lokasyonunda ikinci sondajını sürdürmektedir. Karpaz-1 kuyusuyla birlikte önceki operasyonlarda yabancı şirketlerden sağlanan servis hizmetlerinin önemli bir kısmı milli imkânlarla gerçekleştirilmiş olup, nihai hedefimiz yerlileştirme faaliyetlerimizi devam ettirerek yabancı servis şirketinden hizmet alınmadan derin deniz sondajı yapmaktır. Milli gemilerimiz ile ilk kez sondaj yaptığımız alanlardaki kuyulardan elde edilen jeolojik veriler bundan sonraki çalışmalarımıza ışık tutacaktır.
Milli gemilerimiz ile 2020 yılı içerisinde 5 adet kuyu açarak petrol ve doğal gaz aramacılığında aktif bir strateji izleyeceğiz. Derin deniz aramacılığı yüksek teknoloji, yüksek maliyet ve yüksek risk içermesi nedenleriyle petrol endüstrisinin en üst düzey operasyonlarındandır. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki derin denizlerde belirlediğimiz alanlardaki kuyuları tamamen milli imkânlarla ve sektör ortalamalarının altında maliyetlerle kazma kabiliyetini elde etmiş durumdayız.
Türkiye'nin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz'deki haklarından geri adım atmasını ummak boş bir beklentidir. Türkiye olarak, Doğu Akdeniz yetki alanları ile ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir şekilde ortaya koymaktayız. Konuya yaklaşımımız her zaman Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil barış ve istikrar unsuru haline gelebilmesi yönündedir."
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, artan elektrik enerjisi talebinin karşılanması ve ithal yakıtlara bağımlılıktan kaynaklı risklerin azaltılması açısından, nükleer enerjinin arz kaynakları arasına dahil edilmesinin önemli bir alternatif olduğunu söyledi.
Fatih Dönmez, Rusya'da nükleer enerji alanında 156 lisans ve 22 yüksek lisans öğrencisinin eğitime devam ettiğini ve mezun olup Türkiye'ye dönen 88 öğrencinin görevlerine başladığını belirtti.
Kurulacak sıfır emisyonlu nükleer enerji santralleriyle Türkiye'nin elektrik enerjisi sepetinde kaynak çeşitliliğinin artırılacağına işaret eden Dönmez, "Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yılında Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki (NGS) ilk üniteyi devreye almaktır. Sinop NGS'ye ilişkin ise Japon tarafınca yürütülen fizibilite çalışmaları tamamlanmış olup sunulan fizibilite raporu bakanlığımız tarafından gerek takvim gerekse maliyet açısından uygun bulunmamıştır. Üçüncü santral için ise yer belirleme çalışmaları devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Dönmez, Türkiye'nin enerji ve tabii kaynaklardaki çalışmalarını çevre ve iklim değişikliği hususlarıyla bir arada değerlendirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bu doğrultuda, çevrenin korunmasına ve iklim değişikliği ile mücadeleye ülkemizin menfaatleri doğrultusunda katkı sağlamaya devam edeceğiz. Şu an atmosferde biriken sera gazlarındaki en çok azaltımın gelişmiş ülkeler tarafından yapılması beklenmektedir. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında adaletin sağlanması çerçevesinde Paris İklim Anlaşması'nda yer alan bazı belirsizliklerin giderilerek daha adilane bir düzen sağlanması için girişimlerimiz devam etmektedir. Diğer taraftan, yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik enerjisi üretim tesislerinin artışı sayesinde 2019'da 2,7 milyon ton karbondioksit emisyonu engellenecek olup, 2023'e kadar toplam 18 milyon tonun üzerinde emisyon engellenecektir."
Bakan Dönmez, Türkiye'nin endüstriyel hammaddeler, metalik madenler, enerji hammaddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından zengin bir ülke olduğunu dile getirdi.
Dünyada üretimi yapılan yaklaşık 90 çeşit madenin 70'inin Türkiye'de bulunduğuna dikkati çeken Dönmez, bunun 50'den fazla mineral çeşidininse üretim için yeterli miktar ve kalitede olduğunu ifade etti.
Dönmez, 2002'de yaklaşık 700 milyon dolar olan maden ihracatının 2018'de 4,56 milyar dolara çıktığını bildirdi.
Bor mineralinin uluslararası alanda da pazar bulması noktasında önemli gelişmeler sağlandığını anımsatan Fatih Dönmez, şunları kaydetti:
"Eti Maden dünya bor sektörünün lideri olarak 2005'te dünya bor talebinin yüzde 36'sını karşılarken, bugün dünya bor pazarının yüzde 59'una hâkim konuma gelmiştir. Bor madenciliğinden bor kimyasalları üretimine geçiş yaparak başlattığımız değişim sürecini, ileri teknoloji bor ürünlerine geçiş ve katma değeri yüksek stratejik bir yapıya tırmanışla taçlandırıyoruz. Bu doğrultuda, milli savunma açısından önemli olan aynı zamanda yurt dışı piyasasına sahip bor karbür üretim tesisinin temelini geçtiğimiz ay attık. Bazı kıymetli madenlerimizin ham olarak düşük bedellerle yurt dışına çıkarılmasının önüne geçmek için kritik ve stratejik madenlerin yurt içinde işlenmesi şartıyla uç ürünlere dönüştürülmesini sağlamak için geliştirilen modelle hem istihdam artırılacak hem de sektörün büyümesine katkı sağlanacaktır. Bu sayede tabii kaynaklarımızı ve madenlerimizi yurt dışına ham madde şeklinde değil uç ürün ya da ileri teknoloji ürünler olarak ihraç edeceğiz."
Bakanlık olarak MTA, MAPEG, BOREN, TAEK, EPDK, NDK ve NATEN ile birlikte 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi toplamının 4 milyar 182 milyon 274 bin lira olduğunu aktaran Dönmez, "Bakanlığın bütçe teklifinin 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi içindeki oranı da yüzde 0,38" dedi.
EPDK SUNUMU
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, Plan ve Bütçe Komisyonunda, EPDK'nin 2020 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı. Yılmaz, 1 Eylül 2018 tarihinde Enerji Piyasaları İşletme AŞ bünyesinde devreye alınan Organize Doğal Gaz Toptan Satış Piyasası ile Türkiye'nin bölgesinde doğal gaz borsası kuran ilk ülke konumuna geldiğini belirtti.
Yılmaz, söz konusu gelişmeyle Türkiye'nin doğal gaz ticaret merkezi olması hedefine yönelik çok önemli bir adım daha attığını kaydetti.
Akaryakıt piyasasında ise son 10 yılda akaryakıt tüketiminin yüzde 47 artışla 27,8 milyon tona çıktığını anlatan Mustafa Yılmaz, şöyle konuştu:
"Akaryakıt Kalite İzleme Sistemi'nin (AKİS) oluşturulması ve diğer çalışmalarda ülkemizde piyasaya arz edilen akaryakıtın yüzde 99'undan fazlasının yani neredeyse tamamının teknik düzenlemelere uygun olduğu görülmüştür. Bu başarı oranı ile ülkemiz Avrupa'da en fazla akaryakıt tüketilen 6 büyük ülke arasında akaryakıt kalitesi açısından ilk sırada yer almıştır. Diğer bir ifade ile Avrupa'nın en kaliteli akaryakıtı ülkemizde tüketilmektedir."
Yılmaz, çevre dostu kabul edilen LPG'nin yaygınlaşması için EPDK olarak önemli adımlar attıklarını belirterek, "Bugün Türkiye, dünyanın en büyük 15'inci LPG pazarı. 2018 yılında ülkemiz otogaz kullanımında Güney Kore'yi geçerek birinci sıraya yükselmiştir. Türkiye, otogaz kullanan araç sayısı ve istasyon sayısı bakımından ise dünya lideri konumunu devam ettirmektedir." dedi.
Enerji fiyatlarının, Türkiye gibi enerji ithalatçısı olan ülkelerde enflasyondan, döviz kurlarından ve petrol fiyatlarından önemli oranda etkilendiğine işaret eden Yılmaz, "Bu parametrelerde yaşanan gelişmeler ile yatırımlara ve işletme gereklerine bağlı olarak, zaman zaman fiyat ayarlamalarına gidilebilmektedir. Kurumumuz da bu kapsamda, düzenlemeye tabi olan tarifeleri mevzuatta belirlenen usul ve esaslar dâhilinde gözden geçirmekte, gerekli görülen ayarlamaları yapmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, 2020 bütçe teklifinde EPDK'nin bütçe toplamının 329 milyon 337 bin lira olarak öngörüldüğünü, bu miktarın mal ve hizmet alım giderleri, personel giderleri ve SGK primi giderleri, sermaye gideri ve cari transfer giderleri için kullanılacağını aktardı.
Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) Başkanı Zafer Demircan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, NDK'nin 2020 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) Başkanı Zafer Demircan, geçmişte Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) bünyesinde sürdürülmekte olan düzenleyici ve denetleyici fonksiyonların, uluslararası gereklilikler dikkate alınarak NDK bünyesinde yeniden düzenlendiğini belirtti.
NDK'nin toplam 130 personel tarafından yönetildiğini belirten Demircan, "Kurumumuz adına yetiştirilmek üzere yurt dışına gönderilecek 130 öğrencinin işlem süreçleri devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
AKKUYU'DA 3. ÜNİTE İNŞAAT LİSANSI DEĞERLENDİRME SÜRECİNDE
Demircan, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili bugüne kadar yapılan işlemleri şöyle sıraladı:
"Akkuyu Nükleer Santrali'nin 1'inci ünitesi için sınırlı çalışma izni ve inşaat lisansları 2017 Ekim ve 2018 Nisan aylarında, 2'nci ünite sınırlı çalışma izni ise 2018 Kasım ayında verilmiştir. 2'nci ünitenin inşaat lisansı ise 2019 Ağustos ayında verilmiştir. Santralin 3'üncü ünite inşaat lisansı başvurusunun değerlendirme süreci ise devam etmektedir."
Nükleer güvenliğe ilişkin denetim faaliyetleri kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin ise Demircan, Akkuyu NGS projesinin yer seçimi ve saha karakterizasyonu aşamalarından başlayarak işletmeden çıkarma da dâhil olmak üzere projenin tüm aşamalarında NDK denetimine tabi olduğunu hatırlattı.
2019'DA TOPLAM 4 BİN 400 DENETİM
NDK'nin konusunda yetkin, yerli ve yabancı gözetim firmaları ile birlikte inşaat ve saha denetimleriyle, ekipman ve imalat denetimi faaliyetlerini yürüttüğünü dile getiren Demircan, şu bilgileri paylaştı:
"NDK tarafından yerinde inceleme, araştırma ve tespit yapmak üzere, inşaat ve saha denetimi için 5 gözetim uzmanı, ekipman ve imalat denetimi için ise 8 gözetim uzmanı olmak üzere 13 uzman yerleşik olarak görevlendirilmiştir. Son 6 ay içerisinde NDK denetçileri ve gözetim uzmanları tarafından 91 adet ekipman-imalat denetimi ve 86 adet inşaat denetimi gerçekleştirmiştir. 2019 yılı içerisinde NDK denetçileri ve gözetim uzmanları tarafından 113 adet imalat denetimi ve 144 adet inşaat-saha denetimi gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca NDK denetimlerine ek olarak tesisler, yetkilendirilmiş bağımsız ve nükleer denetim kuruluşları vasıtasıyla, ulusal ve uluslararası gerekliliklere göre sürekli olarak denetlenmektedir. Bu kapsamda, bağımsız üçüncü taraf denetim ve gözetimi yapmak üzere yerli ve yabancı 6 firma NDK tarafından yetkilendirilmiştir. Mevcut durumda Akkuyu projesinde 4 firma bağımsız üçüncü taraf denetim ve gözetimi faaliyeti gerçekleştirmektedir. Söz konusu şirketler tarafından 2019 yılı içerisinde 1900 adeti saha ve inşaat faaliyetlerine yönelik 2500 adeti ise ekipman ve imalat faaliyetlerine yönelik olmak üzere yaklaşık 4 bin 400 adet denetim ve gözetim faaliyeti gerçekleştirilmiştir."
2020'de NDK tarafından Akkuyu NGS projesi kapsamında 344 saha ve inşaat denetimi, 480 ekipman ve imalat denetimi gerçekleştirilmesinin planlandığını ifade eden Demircan, bu sayılara bağımsız üçüncü taraf gözetim firmalarının yapacakları faaliyetlerin dahil olmadığını ekledi.
Demircan, NDK'nin uluslararası örgütleri tarafından da desteklendiğini belirterek, "Diğer ülkelerin düzenleyici kurumları ile yapmış olduğumuz ikili iş birliği anlaşmaları, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) ve Avrupa Birliği'nin nükleer güvenliğe ilişkin misyonları ve teknik iş birlikleri vasıtasıyla, kurumumuzca hâlihazırda devam eden lisanslama ve denetim faaliyetlerine destek sağlanmakta ve kurum alt yapısı güçlendirilmektedir." diye konuştu.
NDK barışçıl kullanım ilkesi esas alınarak nükleer enerji ve yoğunlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin olası zararlı etkilerden korunması amacıyla uygulanması gereken temel tedbir ve esaslar ile tarafların sorumluluklarını belirlemek ve bu faaliyetler üzerine düzenleyici kontrol yetkisini kullanmak amacıyla 2 Temmuz 2018 tarihli 702 sayılı KHK ile kuruldu.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bakanlığının bütçesinin sunumuna başladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 2019'un 10 ayında üretilen elektriğin yüzde 36'sının kömürden, yüzde 46'sının yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belirterek, "Üretilen elektriğin yüzde 17'si doğal gazdan, geri kalanı ise diğer kaynaklardan sağlanmıştır. Elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir kaynakların oranı 2019 yılının 10 ayında rekor olarak yüzde 64 düzeyinde gerçekleşmiştir." dedi.
Dönmez, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının 2020 yılı bütçesinin sunumunda, Türkiye'de enerji talebinin sorunsuz karşılanması için çalışmaların kararlılıkla sürdüğünü ifade etti.
Enerji alanında yerli ve yenilenebilir kaynakların öncelendiği bir stratejinin izlendiğini vurgulayan Fatih Dönmez, "On Birinci Kalkınma Planı kapsamında yer alan politikalar çerçevesinde 2023 yılında Akkuyu nükleer enerji santralinin devreye alınmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjisi miktarının yükseltilmesini ve denizlerde hidrokarbon arama faaliyetlerinin artırılarak 26 adet sondaj yapılmasını hedeflemekteyiz." diye konuştu.
Bakan Dönmez, madencilik sektöründe 2023'te 10 milyar dolarlık ihracat hedeflendiğinin altını çizerek, elektrik tüketiminde son 15 yılda ortalama yüzde 5,3 artış olduğunu dile getirdi.
2000'li yıllarda 130 milyar kilovatsaat seviyelerinde olan elektrik tüketiminin yüzde 134 oranında artarak 2018'de yaklaşık 305 milyar kilovatsaat olduğunu bildiren Dönmez, "2019 yılı 10 aylık tüketim 252,2 milyar kilovatsaat olmuştur. Son 15 yılda elektrik enerjisi üretimindeki ortalama artış ise yüzde 5,3 oranında gerçekleşmiştir. 2000'li yıllarda 129 milyar kilovatsaat seviyelerinde olan elektrik üretimimiz yüzde 136 oranında bir artışla 2018 yılında 304,8 milyar kilovatsaate ulaşmış olup 2019 yılı 10 aylık üretim 253 milyar kilovatsaat olarak gerçekleşmiştir." bilgisini paylaştı.
ELEKTRİK ÜRETİMİNDE REKOR YERLİ VE YENİLENEBİLİR PAYI
Fatih Dönmez, 2019'un 10 ayında üretilen elektriğin yüzde 36'sının kömürden, yüzde 46'sının yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belirterek, "Üretilen elektriğin yüzde 17'si doğal gazdan, geri kalanı ise diğer kaynaklardan sağlanmıştır. Elektrik üretimimizde yerli ve yenilenebilir kaynakların oranı 2019 yılının 10 ayında rekorla yüzde 64 düzeyinde gerçekleşmiştir." dedi.
Elektrikte kurulu gücün ekim sonu itibarıyla 91 bin 70 megavata ulaştığına dikkati çeken Dönmez, Türkiye'de 2000'li yıllarda 298 seviyelerinde olan elektrik üretim santrali sayısının, 2019 ekim sonu itibarıyla yirmi yedi katına çıkarak 8 bin 112'ye yükseldiğini aktardı.
Bakan Dönmez, artan enerji ihtiyacının karşılanmasında, enerji portföyündeki yerli ve yenilenebilir enerji payının artırılmasına yönelik çabaların devam edeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Yerli kömür ile rüzgâr, güneş, hidrolik, jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklarımızın enerji üretim sepetimizdeki payı artırılmış ve daha da arttırılacaktır. Yenilenebilir enerji, arz güvenliği ve kaynak çeşitliliği sağlamasının yanı sıra, düşük karbonlu ekonomiye geçiş, yenilikçi yaklaşımlar ve yeni teknolojiler sayesinde sürdürülebilir kalkınmaya olan katkısı bakımından da önem arz etmektedir. Yenilenebilir kaynaklardan elektrik enerjisi üretimini artırma çalışmaları küresel açıdan da ivme kazanmıştır. Küresel elektrik üretiminin yüzde 25'inin yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiği dikkate alındığında ulaşmış olduğumuz yüzde 46'lık yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı ile ülkemiz dünya ortalamasının üstünde yer almaktadır."
Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminin 2000'li yıllarda 34 milyar kilovatsaat seviyesinden 2018'de 99 milyar kilovatsaate çıktığına dikkati çeken Dönmez, yenilenebilir enerji kaynaklı kurulu gücün ekim sonunda 44 bin 258 megavata ulaştığını kaydetti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, temiz kömür teknolojilerinin dikkate alınarak yapılacak yatırımlarla yerli kömürün enerji arz güvenliği için önemli bir enstrüman haline getirileceğini söyledi.
Geçen yıl 101,5 milyon ton yerli kömür üretimiyle tüm zamanların rekorunun kırıldığını hatırlatan Dönmez, "Yerli kömür kaynaklı ilave 5 bin megavat kurulu gücündeki santralin devreye alınması kapsamında kamu uhdesinde olup üretim yapılmayan atıl kömür sahalarının özel sektör tarafından işletilmesi amacıyla ihaleler yapılacaktır." ifadelerini kullandı.
Fatih Dönmez, doğal gaz arz güvenliği için de çalışmaların devam ettiğine değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk aşamada yıllık 6 milyar metreküp gazı ülkemize, 10 milyar metreküp gazı Avrupa'ya taşıyacak olan ve yüzde 30 ortak olduğumuz yıllık 32 milyar metreküp taşıma kapasitesine sahip Güney Gaz Koridoru'nun ana omurgasını oluşturan TANAP Projesi'nin açılışı 2018 Haziran'da gerçekleştirilerek Azerbaycan Şah Deniz İkinci Fazından üretilen gazın Türkiye'ye arzı başlatılmış olup ekim sonu itibarıyla yaklaşık 3 milyar 180 milyon metreküp gaz sevkiyatı gerçekleşmiştir. TANAP'ın Avrupa'ya gaz arz edecek kısmının çalışmaları da tamamlanmış olup 30 Kasım 2019'da gerçekleştirilecek 'TANAP Avrupa Bağlantısı Açılış Töreni' ile Azeri gazını Avrupalı tüketicilerle buluşturmuş olacağız. Güney Gaz Koridoru'nun Avrupa ayağını oluşturan Trans Adriyatik Gaz Boru Hattı Projesi'nin 2020'de ticari işletmeye alınarak akabinde yıllık 10 milyar metreküp Azeri gazının Avrupa'ya arz edilmesine başlanacaktır."
Türkiye'nin hem elektrik hem de doğal gazda arz güvenliği sorunu kalmadığını vurgulayan Dönmez, bunu güçlendirmek için çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Bakan Dönmez, Türkiye'de petrol potansiyelinin ortaya çıkarılması için de 2019'un dokuz ayında 117 petrol arama, üretim ve tespit kuyusu açıldığını ve toplam 250 bin metre sondaj yapıldığı bilgisini verdi.
Potansiyeli yüksek sahalarda arama, sondaj ve üretim faaliyetlerinin aralıksız sürdüğünün altını çizen Dönmez, "2019 başında Trakya'da Batı Çeltik ve Batı Değirmenköy sahalarımızda yapılan yaklaşık 3 milyar metreküplük bir doğal gaz keşfi ile bu sahalarda yıllık 300 milyon metreküp yani yaklaşık 300 bin hanenin 10 yıllık ihtiyacını karşılayacak doğal gaz üretme kapasitesine ulaşacağız. Trakya'nın yanı sıra Güney Doğu Anadolu'da yapılan sondaj çalışmalarımıza hız vereceğiz." diye konuştu.
DOĞU AKDENİZ'DEKİ ÇALIŞMALAR
Fatih Dönmez, Doğu Akdeniz havzasının dünyaca referans kabul edilen kuruluşların raporlarına göre önemli bir doğal gaz rezervine sahip olduğuna dikkati çekerek, burada Türkiye'nin yürüttüğü aramacılık faaliyetlerinin uluslararası hukuktan kaynaklı haklara dayandığını vurguladı.
KKTC halkının çıkarlarını da korumak adına KKTC ve Türkiye tarafından tahsis edilen ruhsat sahalarında meşru haklardan taviz verilmeden bölgedeki kapsamlı ve uzun soluklu arama ve sondaj faaliyetlerinin devam edeceğinin altını çizen Bakan Dönmez, "Diğer taraftan, üç boyutlu deniz sismik veri toplama ve sondaj çalışmalarını bağımsız ve milli imkânlarla yapabilme kabiliyetine kavuştuk." dedi.
Bakan Dönmez, sismik araştırma gemileri Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis ile detaylı sismik aramalar yürüttüklerini anlatarak, "Bu kapsamda bugüne kadar, Doğu Akdeniz'de 37 bin kilometrekare üç boyutlu sismik veri toplanmıştır. Bu sismik aramalar ile elde edilen emareler doğrultusunda derin deniz sondajlarını da milli kaynaklarımızla yapma çalışmalarımız hız kazanmıştır." ifadesini kullandı.
Ayrıca Doğu Akdeniz'de iki derin deniz sondaj gemisinin çalıştığını belirten Dönmez, Fatih gemisinin 30 Ekim 2018'de Akdeniz'de faaliyete başladığını ve göreve başladığı tarihten bu yana iki sondaj gerçekleştirdiğini, üçüncü olarak KKTC açıklarında Magosa-1 kuyusunda çalıştığını dile getirdi.
Fatih'in yanı sıra geçen Mart ayında temin edilen ve aynı teknolojik özelliklere sahip ikinci sondaj gemisi Yavuz'un ilk sondajını Karpaz bölgesinde tamamladığını hatırlatan Bakan Dönmez, şunları kaydetti:
"Şu anda Güzelyurt-1 lokasyonunda ikinci sondajını sürdürmektedir. Karpaz-1 kuyusuyla birlikte önceki operasyonlarda yabancı şirketlerden sağlanan servis hizmetlerinin önemli bir kısmı milli imkânlarla gerçekleştirilmiş olup, nihai hedefimiz yerlileştirme faaliyetlerimizi devam ettirerek yabancı servis şirketinden hizmet alınmadan derin deniz sondajı yapmaktır. Milli gemilerimiz ile ilk kez sondaj yaptığımız alanlardaki kuyulardan elde edilen jeolojik veriler bundan sonraki çalışmalarımıza ışık tutacaktır.
Milli gemilerimiz ile 2020 yılı içerisinde 5 adet kuyu açarak petrol ve doğal gaz aramacılığında aktif bir strateji izleyeceğiz. Derin deniz aramacılığı yüksek teknoloji, yüksek maliyet ve yüksek risk içermesi nedenleriyle petrol endüstrisinin en üst düzey operasyonlarındandır. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki derin denizlerde belirlediğimiz alanlardaki kuyuları tamamen milli imkânlarla ve sektör ortalamalarının altında maliyetlerle kazma kabiliyetini elde etmiş durumdayız.
Türkiye'nin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz'deki haklarından geri adım atmasını ummak boş bir beklentidir. Türkiye olarak, Doğu Akdeniz yetki alanları ile ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir şekilde ortaya koymaktayız. Konuya yaklaşımımız her zaman Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil barış ve istikrar unsuru haline gelebilmesi yönündedir."
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, artan elektrik enerjisi talebinin karşılanması ve ithal yakıtlara bağımlılıktan kaynaklı risklerin azaltılması açısından, nükleer enerjinin arz kaynakları arasına dahil edilmesinin önemli bir alternatif olduğunu söyledi.
Fatih Dönmez, Rusya'da nükleer enerji alanında 156 lisans ve 22 yüksek lisans öğrencisinin eğitime devam ettiğini ve mezun olup Türkiye'ye dönen 88 öğrencinin görevlerine başladığını belirtti.
Kurulacak sıfır emisyonlu nükleer enerji santralleriyle Türkiye'nin elektrik enerjisi sepetinde kaynak çeşitliliğinin artırılacağına işaret eden Dönmez, "Hedefimiz Cumhuriyetimizin 100. yılında Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki (NGS) ilk üniteyi devreye almaktır. Sinop NGS'ye ilişkin ise Japon tarafınca yürütülen fizibilite çalışmaları tamamlanmış olup sunulan fizibilite raporu bakanlığımız tarafından gerek takvim gerekse maliyet açısından uygun bulunmamıştır. Üçüncü santral için ise yer belirleme çalışmaları devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Dönmez, Türkiye'nin enerji ve tabii kaynaklardaki çalışmalarını çevre ve iklim değişikliği hususlarıyla bir arada değerlendirdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bu doğrultuda, çevrenin korunmasına ve iklim değişikliği ile mücadeleye ülkemizin menfaatleri doğrultusunda katkı sağlamaya devam edeceğiz. Şu an atmosferde biriken sera gazlarındaki en çok azaltımın gelişmiş ülkeler tarafından yapılması beklenmektedir. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında adaletin sağlanması çerçevesinde Paris İklim Anlaşması'nda yer alan bazı belirsizliklerin giderilerek daha adilane bir düzen sağlanması için girişimlerimiz devam etmektedir. Diğer taraftan, yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik enerjisi üretim tesislerinin artışı sayesinde 2019'da 2,7 milyon ton karbondioksit emisyonu engellenecek olup, 2023'e kadar toplam 18 milyon tonun üzerinde emisyon engellenecektir."
Bakan Dönmez, Türkiye'nin endüstriyel hammaddeler, metalik madenler, enerji hammaddeleri ve jeotermal kaynaklar açısından zengin bir ülke olduğunu dile getirdi.
Dünyada üretimi yapılan yaklaşık 90 çeşit madenin 70'inin Türkiye'de bulunduğuna dikkati çeken Dönmez, bunun 50'den fazla mineral çeşidininse üretim için yeterli miktar ve kalitede olduğunu ifade etti.
Dönmez, 2002'de yaklaşık 700 milyon dolar olan maden ihracatının 2018'de 4,56 milyar dolara çıktığını bildirdi.
Bor mineralinin uluslararası alanda da pazar bulması noktasında önemli gelişmeler sağlandığını anımsatan Fatih Dönmez, şunları kaydetti:
"Eti Maden dünya bor sektörünün lideri olarak 2005'te dünya bor talebinin yüzde 36'sını karşılarken, bugün dünya bor pazarının yüzde 59'una hâkim konuma gelmiştir. Bor madenciliğinden bor kimyasalları üretimine geçiş yaparak başlattığımız değişim sürecini, ileri teknoloji bor ürünlerine geçiş ve katma değeri yüksek stratejik bir yapıya tırmanışla taçlandırıyoruz. Bu doğrultuda, milli savunma açısından önemli olan aynı zamanda yurt dışı piyasasına sahip bor karbür üretim tesisinin temelini geçtiğimiz ay attık. Bazı kıymetli madenlerimizin ham olarak düşük bedellerle yurt dışına çıkarılmasının önüne geçmek için kritik ve stratejik madenlerin yurt içinde işlenmesi şartıyla uç ürünlere dönüştürülmesini sağlamak için geliştirilen modelle hem istihdam artırılacak hem de sektörün büyümesine katkı sağlanacaktır. Bu sayede tabii kaynaklarımızı ve madenlerimizi yurt dışına ham madde şeklinde değil uç ürün ya da ileri teknoloji ürünler olarak ihraç edeceğiz."
Bakanlık olarak MTA, MAPEG, BOREN, TAEK, EPDK, NDK ve NATEN ile birlikte 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi toplamının 4 milyar 182 milyon 274 bin lira olduğunu aktaran Dönmez, "Bakanlığın bütçe teklifinin 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi içindeki oranı da yüzde 0,38" dedi.
EPDK SUNUMU
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, Plan ve Bütçe Komisyonunda, EPDK'nin 2020 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı. Yılmaz, 1 Eylül 2018 tarihinde Enerji Piyasaları İşletme AŞ bünyesinde devreye alınan Organize Doğal Gaz Toptan Satış Piyasası ile Türkiye'nin bölgesinde doğal gaz borsası kuran ilk ülke konumuna geldiğini belirtti.
Yılmaz, söz konusu gelişmeyle Türkiye'nin doğal gaz ticaret merkezi olması hedefine yönelik çok önemli bir adım daha attığını kaydetti.
Akaryakıt piyasasında ise son 10 yılda akaryakıt tüketiminin yüzde 47 artışla 27,8 milyon tona çıktığını anlatan Mustafa Yılmaz, şöyle konuştu:
"Akaryakıt Kalite İzleme Sistemi'nin (AKİS) oluşturulması ve diğer çalışmalarda ülkemizde piyasaya arz edilen akaryakıtın yüzde 99'undan fazlasının yani neredeyse tamamının teknik düzenlemelere uygun olduğu görülmüştür. Bu başarı oranı ile ülkemiz Avrupa'da en fazla akaryakıt tüketilen 6 büyük ülke arasında akaryakıt kalitesi açısından ilk sırada yer almıştır. Diğer bir ifade ile Avrupa'nın en kaliteli akaryakıtı ülkemizde tüketilmektedir."
Yılmaz, çevre dostu kabul edilen LPG'nin yaygınlaşması için EPDK olarak önemli adımlar attıklarını belirterek, "Bugün Türkiye, dünyanın en büyük 15'inci LPG pazarı. 2018 yılında ülkemiz otogaz kullanımında Güney Kore'yi geçerek birinci sıraya yükselmiştir. Türkiye, otogaz kullanan araç sayısı ve istasyon sayısı bakımından ise dünya lideri konumunu devam ettirmektedir." dedi.
Enerji fiyatlarının, Türkiye gibi enerji ithalatçısı olan ülkelerde enflasyondan, döviz kurlarından ve petrol fiyatlarından önemli oranda etkilendiğine işaret eden Yılmaz, "Bu parametrelerde yaşanan gelişmeler ile yatırımlara ve işletme gereklerine bağlı olarak, zaman zaman fiyat ayarlamalarına gidilebilmektedir. Kurumumuz da bu kapsamda, düzenlemeye tabi olan tarifeleri mevzuatta belirlenen usul ve esaslar dâhilinde gözden geçirmekte, gerekli görülen ayarlamaları yapmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, 2020 bütçe teklifinde EPDK'nin bütçe toplamının 329 milyon 337 bin lira olarak öngörüldüğünü, bu miktarın mal ve hizmet alım giderleri, personel giderleri ve SGK primi giderleri, sermaye gideri ve cari transfer giderleri için kullanılacağını aktardı.
Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) Başkanı Zafer Demircan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, NDK'nin 2020 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) Başkanı Zafer Demircan, geçmişte Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) bünyesinde sürdürülmekte olan düzenleyici ve denetleyici fonksiyonların, uluslararası gereklilikler dikkate alınarak NDK bünyesinde yeniden düzenlendiğini belirtti.
NDK'nin toplam 130 personel tarafından yönetildiğini belirten Demircan, "Kurumumuz adına yetiştirilmek üzere yurt dışına gönderilecek 130 öğrencinin işlem süreçleri devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
AKKUYU'DA 3. ÜNİTE İNŞAAT LİSANSI DEĞERLENDİRME SÜRECİNDE
Demircan, Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili bugüne kadar yapılan işlemleri şöyle sıraladı:
"Akkuyu Nükleer Santrali'nin 1'inci ünitesi için sınırlı çalışma izni ve inşaat lisansları 2017 Ekim ve 2018 Nisan aylarında, 2'nci ünite sınırlı çalışma izni ise 2018 Kasım ayında verilmiştir. 2'nci ünitenin inşaat lisansı ise 2019 Ağustos ayında verilmiştir. Santralin 3'üncü ünite inşaat lisansı başvurusunun değerlendirme süreci ise devam etmektedir."
Nükleer güvenliğe ilişkin denetim faaliyetleri kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin ise Demircan, Akkuyu NGS projesinin yer seçimi ve saha karakterizasyonu aşamalarından başlayarak işletmeden çıkarma da dâhil olmak üzere projenin tüm aşamalarında NDK denetimine tabi olduğunu hatırlattı.
2019'DA TOPLAM 4 BİN 400 DENETİM
NDK'nin konusunda yetkin, yerli ve yabancı gözetim firmaları ile birlikte inşaat ve saha denetimleriyle, ekipman ve imalat denetimi faaliyetlerini yürüttüğünü dile getiren Demircan, şu bilgileri paylaştı:
"NDK tarafından yerinde inceleme, araştırma ve tespit yapmak üzere, inşaat ve saha denetimi için 5 gözetim uzmanı, ekipman ve imalat denetimi için ise 8 gözetim uzmanı olmak üzere 13 uzman yerleşik olarak görevlendirilmiştir. Son 6 ay içerisinde NDK denetçileri ve gözetim uzmanları tarafından 91 adet ekipman-imalat denetimi ve 86 adet inşaat denetimi gerçekleştirmiştir. 2019 yılı içerisinde NDK denetçileri ve gözetim uzmanları tarafından 113 adet imalat denetimi ve 144 adet inşaat-saha denetimi gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca NDK denetimlerine ek olarak tesisler, yetkilendirilmiş bağımsız ve nükleer denetim kuruluşları vasıtasıyla, ulusal ve uluslararası gerekliliklere göre sürekli olarak denetlenmektedir. Bu kapsamda, bağımsız üçüncü taraf denetim ve gözetimi yapmak üzere yerli ve yabancı 6 firma NDK tarafından yetkilendirilmiştir. Mevcut durumda Akkuyu projesinde 4 firma bağımsız üçüncü taraf denetim ve gözetimi faaliyeti gerçekleştirmektedir. Söz konusu şirketler tarafından 2019 yılı içerisinde 1900 adeti saha ve inşaat faaliyetlerine yönelik 2500 adeti ise ekipman ve imalat faaliyetlerine yönelik olmak üzere yaklaşık 4 bin 400 adet denetim ve gözetim faaliyeti gerçekleştirilmiştir."
2020'de NDK tarafından Akkuyu NGS projesi kapsamında 344 saha ve inşaat denetimi, 480 ekipman ve imalat denetimi gerçekleştirilmesinin planlandığını ifade eden Demircan, bu sayılara bağımsız üçüncü taraf gözetim firmalarının yapacakları faaliyetlerin dahil olmadığını ekledi.
Demircan, NDK'nin uluslararası örgütleri tarafından da desteklendiğini belirterek, "Diğer ülkelerin düzenleyici kurumları ile yapmış olduğumuz ikili iş birliği anlaşmaları, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'nın (OECD) ve Avrupa Birliği'nin nükleer güvenliğe ilişkin misyonları ve teknik iş birlikleri vasıtasıyla, kurumumuzca hâlihazırda devam eden lisanslama ve denetim faaliyetlerine destek sağlanmakta ve kurum alt yapısı güçlendirilmektedir." diye konuştu.
NDK barışçıl kullanım ilkesi esas alınarak nükleer enerji ve yoğunlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin olası zararlı etkilerden korunması amacıyla uygulanması gereken temel tedbir ve esaslar ile tarafların sorumluluklarını belirlemek ve bu faaliyetler üzerine düzenleyici kontrol yetkisini kullanmak amacıyla 2 Temmuz 2018 tarihli 702 sayılı KHK ile kuruldu.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***