
2011-11-22 - 10:24
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bağlı kuruluşların 2012 yılı bütçesi kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı bütçelerinin görüşülmesine başlandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bütçeler üzerinde sunumunu gerçekleştirdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, '' Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığı ve ilgili birimlerin 2012 bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, Türkiye'de turizmi tarihin zenginliklerini de değerlendirerek yaygınlaştırma çabasında olduklarını söyledi.
Bu kapsamda Türkiye'de özel olarak çalıştıkları alanlardan birinin de Van olduğunu belirten Bakan Günay, ''Van'da yaşananlar için biz ayrıca özel bir hüzün duyuyoruz. Van gerçekten tarihi ve o güzelim coğrafyasıyla turizmi yaygınlaştırma konusunda büyük potansiyel taşıyan illerden birisi. Bu deprem bizim hedeflerimizi bir süre ertelememiz sonucunu doğuruyor. Hayatını kaybeden yurttaşlarımızı rahmetle anarken bunun da altını çizmek istiyorum'' dedi.
Bu hafta içerisinde kültür ve sanat camiasının da kayıpları olduğunu anımsatan Günay, ses sanatçısı Esin Afşar'ı, usta yönetmen Lütfi Akad'ı ve Rahmi Saltuk'un oğlunu rahmetle andığını söyledi.
Türkiye'nin bölgedeki ve dünyadaki bazı sıkıntılara rağmen turizm ile kültür alanında önemli gelişmeler yaşadığına dikkati çeken Günay, ''İyi bir yol alıyoruz. Bu, genel bir sinerjinin sonucu. Çeşitli alanlarda yaşanan olumlu gelişmeler bize de yansıyor'' dedi.
Dünyanın 2008-2009 ve 2010'da turizmde gezen sayısı ve gelir sayısı bakımından geriye gittiğini vurgulayan Günay, ''Türkiye bu gerilemeye rağmen ilerleyen istisnai ülkelerden biri olmaya başardı. Biz 2010 yılını 28.6 milyonla kapatmıştık. Bu yılı da sanıyorum 30 milyonun üzerinde bir rakamla kapatacağız. Gelirimiz de 20 milyar doların üzerinde. Bunu zaman olursa tartışmak istiyorum. TÜİK'in yaptığı hesaplamalar sadece turlara verilen rakamlardan elde edilen bir gelir hesaplaması. Türkiye'nin gerçek turizm geliri bu resmi rakamlara yansıyanlardan daha yukarılarda bir yerlerde'' diye konuştu.
Türkiye'nin 80'li yıllardan bu yana turizmi temel bir politika olarak ele aldığını kaydeden Bakan Günay, ''Rahmetli Özal'ı buradan anmak istiyorum. Türkiye'de bir vizyon çizdi. Bugün Antalya ve Belek bölgesinde yaşadığımız gelişmeler bu vizyonun sonucudur'' dedi.
Günay, Türkiye'yi bir kıyı turizmi ülkesi olmanın ötesine taşımaya çalıştıklarını belirterek, ''Türkiye turizmine tarihimizi, kültürümüzü, müze ve ören yerlerimizi, sivil mimarlık örneklerimizi katarak turizmi yaygınlaştırmaya ve dünyada marka değeri daha yüksek bir standarda kavuşturmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.
Kültür ve turizmin aynı bakanlığın çatısı altında olmasının zaman zaman tartışma konusu olduğunu ifade eden Bakan Günay, ''Eğer turizme kültür katmazsanız, kültürün çeşitliliğini katmazsanız sıradan bir deniz kıyısı turizmi ülkesi haline gelirsiniz. Zaman içerisinde de doğanız ilginç olmaktan çıkar ve tükenmeye doğru gidersiniz'' dedi.
Yerli ve yabancı kazılara yeni standartlar getirdiklerini anlatan Günay, ''Kazı yapan arkadaşlarımız arazide mutlaka uzun süre bulunacaklardır. Yabancı kazılarda mutlaka bir akademik unvan taşıyan bir kazı başkan yardımcısı bulunacak. Yabancı kazı başkanları eğer kazı buluntularını kendi dillerinde yayınlıyorlarsa mutlaka Türkçe de yayınlayacaklar'' dedi.
Yerli ve yabancı kazılarda işini iyi yapanlarla çalışmaya devam edeceklerini, iyi yapmayanlara da teker teker ''veda'' ettiklerini kaydeden Günay, yeni heyecanlar, yeni üniversitelerle yola devam ettiklerini söyledi.
Bu kapsamda Türkiye'de son yıllarda buluntuların artmaya ve daha iyi korunmaya başladığını vurgulayan Günay, şunları kaydetti:
''Biz de kendi buluntularımızı koyduğumuz müzelerimizi elden geçirmeye başladık. Geçmiş yıllarda müze kavramı biraz modası geçmiş ve bir köşeye konulması gereken objelerin bulunduğu bir alanı çağrıştırıyordu bizim hafızamızda şu anda Türkiye'nin gündemine bu alan girdi. Bu konuda yoğun bir ilgi oluşmaya başladı. Bizim de müzelerimizin standartları artmaya başladı.''
Günay, yeni müzeler yaptıklarını, mevcut müzeleri de yenilediklerini bildirdi.
Kültür merkezlerinin yapımına da çok önem verdiklerini dile getiren Günay, ''Bunu çok önemsiyoruz çünkü her ilin kültür sanat faaliyetlerini gerçekleştireceği bir sahnesinin bir sahnesi olsun istiyoruz. Henüz bunu sağlayabilmiş değiliz ama geçmiş yıllarda 90'lı yıllarda özellikle gelişgüzel temeller atılmıştı. Türkiye bir anlamda kültür merkezleri çöplüğü alanına dönmüştü. Biz mümkün olduğu kadar yeni proje almadık. Var olanları yenileştirmeye çalıştık'' dedi.
Son yıllarda Türkiye'den bir belgeye dayanmadan giden eserleri, ait olduğu topraklara getirmek konusunda çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Günay, şunları kaydetti:
''Uluslararası sergilerde bir prensip geliştirdik. Bizden dünyadaki önemli bir müze sergi için obje istediğinde o müzenin envanterinde Türkiye'den çalıntı bir eser varsa kendileriyle sergi veya başka bir işbirliği yapmayacağımızı söylüyoruz. Bunun iyi sonuçlarını almaya başladık. Biz bu kapsamda bir hayli ürün aldık, almaya devam edeceğiz. Dışişleri Bakanlığı da bizim bu tavrımızı benimsedi.''
Ertuğrul Günay, Fransa'daki çeşitli müzelerde bulunan ve Türkiye'den götürülen çini panoların da bu dönem içerisinde mutlaka getirileceğini kaydetti. Günay, takibini yaptıkları çok sayıda eser olduğunu ve bu konudaki kararlılıklarının süreceğini belirtti.
Kültür ve Turizm Bakanlığının kütüphanecilik konusunda da önemli çalışmaları olduğunu belirten Günay, ilçe ve beldelerdeki okuma odası seviyesindeki kütüphaneleri Özel İdarelere devretmek istediklerini söyledi.
Kütüphaneciliğe yeni bir bakış açısı getirmeye çalıştıklarını anlatan Günay, ''Kitap, yayın ve kütüphanecilik dünyasını çok farklı bir boyuta taşıyan elektronik dijital ortamla karşı karşıyayız. Kütüphaneciliğimizi elektronik ortamla tanıştırmamız ve yayıncılarımızı yeni teknoloji konusunda dayanabilir bir hale getirmemiz gerekiyor. Bu konuda kütüphanelerimizde çalışılıyor'' diye konuştu.
Günay, ''müze kütüphane'' kavramını geliştirmeye çalıştıklarını ifade ederek, ''Bir bölgenin önemli yazarlarını bir çatı altında bulunduran. Müze kütüphanesi konsepti oluşturduk. Bu Türkiye'de ilk kez yapılıyor'' dedi.
Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bu tür edebiyat müze kütüphaneleri kurulacağını kaydeden Günay, görme engelliler için de hazırlık ve çalışmaları olduğunu bildirdi.
Günay, müzeleri ve kütüphaneleri çocuklar için daha ilginç hale getirmeye çalıştıklarını da söyledi.
Kütüphanecilik ve yayın alanında yaptıkları çalışmalardan birinin de ''Yazma Eserler Başkanlığının kurulması'' olduğunu ifade eden Günay, ''Türkiye çok zengin yazma eserler envanterine sahip, bunlar çeşitli illere kütüphanelere dağıtılmış vaziyetteydi. Şimdi bu eserleri bu başkanlık vesilesiyle bir merkezde toplayacağız'' dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünün ikiye ayrıldığını ve iki ayrı genel müdürlüğün görev yapmaya başladığını anlatan Günay, Fikri Mülkiyet Akademisi oluşturulması konusunda yoğun olarak çalışmaları sürdürdüklerini ifade etti.
Korsan yayınlarla mücadeleyle ilgili yeni projeler geliştirmeye çalıştıklarını dile getiren Günay, bu konuda üniversiteler,sivil toplum örgütleri ve yayın kuruluşlarıyla işbirliği yaptıklarını söyledi.
TÜYAP Kitap Fuarı sırasında yayıncılarla da görüşmelerinin olduğunu, onların telif hakları konusunda ayrı bir genel müdürlüğün olmasından çok memnun olduklarını dile getirdiklerini belirten Günay, ''Telif haklarını topluma yaygınlaştırma konusunda bir sorunumuz var. Fikri mülkiyet konusunda toplumun daha fazla bilinçlendirilmesi gerekir. Bu yeni düzenlemenin buna katkı yapacağını sanıyorum'' dedi.
Bakanlık olarak Türk Sinemasına 2005 yılında çıkarılan bir yasadan sonra ciddi anlamda destek vermeye başladığını, son 5 yıl içinde 100 milyon lira desteğin verildiğini, Türk Sinemasının da bunun karşılığını verdiğini kaydetti. Türk Sinemasının giderlerinin bu rakamın çok ötesinde olduğunu vurgulayan Günay, sinema sektöründe film üretiminin yanı sıra izleyici sayısının da arttığını ifade etti.
Günay, ''2000'lerde Türk filmi izleyicisi 2 milyonlara düşmüşken, şimdi 22 milyonlara çıktı ve Türk filmlerinin izleyicisi yabancı filmleri geçmeye başladı. Bu, Fransız sinemasının bile erişemediği bir başarı noktasıdır. Ayrıca dünya çapında ödüller alıyor arkadaşlarımız sinema alanında...'' diye konuştu.
Devlet Tiyatrolarında (DT) ciddi bir performans artışı olduğunu dile getiren Günay, DT'nin Denizli'deki yeni sahnesinin 24 Kasım'da açılacağını söyledi. Kayseri, Manisa ve Ordu'da da yeni sahnelerin açılacağını aktaran Günay, 4 yıllık bir dönemde DT sahnelerinin 60'a ulaştırılacağını söyledi.
Günay, ''Benim idealim Anadolu'da her ilde bir DT sahnesi olması. Mutlaka bir bölge tiyatrosu olması gerekmez ama her ilde haftada bir kez insanlar tiyatro bulma imkanına kavuşmalıdır'' sözleriyle tiyatro konusundaki hedeflerini özetledi. Günay, şöyle konuştu:
''Ama itiraf etmek gerekir ki bir senfoni orkestrası Türkiye'nin doğusunda bir yerde yok. Şimdiye kadar ayrımcı bir kültür politikası, daha doğrusu Türkiye'yi belli kültür kategorilerine ayıran bir kültür politikası sürdürülmüş. Yani Eskişehir'de hepsi var bunların da Elazığ'da yok, Elazığ'a türkü uygun görülmüş. Şimdi Türkiye'nin doğusunda sadece bir halk müziği korosu değil ben bir senfoni orkestrası bulunmasını, mutlaka bir perde açacaksak Türkiye'nin doğusunda açılmasını çok önemsiyorum. Sanıyorum ki bu dönem içerisinde 2012, 2013 yılları içinde bunları gerçekleştirmeye çalışacağız.''
CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, bu sırada, ''Sayın Bakan, o Bayburt hikayesini biliyor musunuz?'' diyerek Bayburt'ta bir senfoni orkestrasının konserinin ardından bir vatandaşın, ''Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi'' anektodunu hatırlattı.
Kültür ve Turizm Bakanı Günay da bunun üzerine, ''Tavsiye ederim bizim konserlerimize gelin, alkışlarsınız ve tekrar sahneye çağırırsınız. Bayburt hikayesini biliyorum, Malatya'da açılan DT sahnesinin her akşam dolduğunu da biliyorum. Ayrıca Bayburt'ta burada iki tane müzik profesörü arkadaşım oturuyor sıralarımızda, Bayburtlular yanlış nota çalındığı için zulüm olduğunu söylemişler. Yoksa halk müzikten anlamaz diye bir şey yok. Yanlış nota çaldıkları için, minörü, majörü yanlış çaldıkları... Derin bir kültürü olduğunu halkımızın bilinmesi gerekiyor'' karşılığını verdi.
Türkiye'nin dünya geriye giderken turizmde ileri gitmeyi başardığını dile getiren Günay, ''Biraz işin içine kültürü, biraz işin içine gastronomiyi, biraz işin içine müzeyi, arkeolojiyi daha fazla katmaya başladık'' dedi.
Müzelerin sayısının ve müze ziyaretçilerinin arttığını aktaran Günay, Türkiye'de turizmi çeşitlendirme gayretleri nedeniyle de Türkiye'nin turizm rakamları ileriye doğru gidiyor. İnşallah bu yıl da tekrar temenni ediyorum yüksek sesle 30 milyon rakamını görmüş olacağız'' diye konuştu.
Sürdürülebilir turizm için doğanın çok iyi korunması gerektiğini vurgulayan Günay, ''Biz turizm yatırımı yapanlara yardımcı olmaya çalışan bir Bakanlığız. Biz turizm yatırımı yapanlara yardımcı olmaya çalışan bir Bakanlığız. Yatırımcıyı engellemeye çalışan, bürokratik engeller oluşturan bir Bakanlık değiliz ama bizim şartımız kaliteyi yukarıda tutmak, yani dünya standartlarını yakalamaktır'' dedi.
Kalite önde tutulmazsa doğa, tarih ve çevre korunmazsa sürdürülebilir bir turizmin yapılamayacağını ifade eden Günay, ''Artık biz Yunanistan'la yarışan, Mısır'la yarışan bir turizm ülkesi değiliz. Yani Tunus'taki veya Mısır'daki rezervasyon iptalleri nedeniyle turizmi büyüyen değil, dünya standartlarında... Dünyanın her yıl en iyi 100 otelinin en az 20'si Türkiye'den seçiliyor'' sözleriyle turizmdeki gelişmeyi aktardı. Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Turizm altyapısını daha çok geliştirmemiz gerekiyor. Bu çerçevede, benim Plan ve Bütçe Komisyonundan arzım var, bizim yaptığımız işler tarihin derinliklerinden günümüzün gelişmişliklerine kadar çok geniş bir yelpazede ama bütçeden aldığımız pay son derece düşük. Her yıl Türkiye'ye turizm 25 milyar doların üzerinde gelir getiriyor ama bizim bütçeden aldığımız pay bugünkü rakamlarla 1 milyar doların altında. Bunun daha artması gerekiyor. Turizm altyapısının, mavi bayrağı, şehirlerimizin altyapısını çok daha iyi geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için biraz desteğe ihtiyacımız var. Bu yıl kültür bütçemizde bazı artışlar öngörülmüş ama turizm altyapısı bütçemizde öngörülen artış son derece yetersiz.''
Günay, komisyon üyelerinin ne kadar bütçe istediğini sorması üzerine de gülerek, ''Ağanın eli tutulmaz. Önce komisyon, ağanın eli tutulmaz. İnşallah birlikte bunları halletmeye çalışırız'' yanıtını verdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2012 yılı bütçesi görüşmeleri sırasında, 9 İzmir milletvekili, İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonu protesto etti.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın sunumunun ardından ayağa kalkan CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, ''Sayın Bakanım sizi izlemeye 9 İzmir milletvekili olarak geldik. İzmir'in hakkına sahip çıkmalısınız. İzmir çok güzel bir kent'' dedi.
''Bu sabah yine İzmir Büyükşehir Belediyemizde kasırga esti. Suçumuz varsa hesabını veririz. İzmir'e sahip çıkın'' diyen Aslanoğlu'nun bu sözleri üzerine diğer CHP'li milletvekilleri de ayağa kalkarak hep bir ağızdan operasyonu eleştirdiler.
Bu operasyon kapsamında 40'ın üzerinde kişinin gözaltına alındığını, ayrıca bugün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, İzmir'in EXPO adaylığı için Paris'te bulunduğu sırada operasyonun sürdürülmesinin yanlış olduğu görüşünü dile getiren milletvekilleri, Günay'dan müdahale etmesini istedi. Milletvekilleri, operasyonun milletvekili seçimlerine 45 gün kala başlatılmasının da yanlış olduğunu söyledi.
Komisyon Başkanı Lütfi Elvan da ''Sayın milletvekilleri, dinlemek isterseniz oturun, düşüncenizi aktardınız. Ben herkese müsamaha gösterdim. Burası Plan ve Bütçe Komisyonu, İzmir ile ilgili bir sıkıntınız varsa basın açıklaması yaparsınız, basın toplantısı yaparsınız. Sayın Bakan İzmir Milletvekilidir ama değerli arkadaşlar burası teknik bir komisyondur'' dedi.
CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ise ''Sayın Bakanı dinlemiyoruz, protesto ediyoruz. Bu uygulamaların durdurulmasını istiyoruz. Sayın Bakandan dinleyecek bir çift söz yoktur'' dedi. Daha sonra CHP'li milletvekilleri komisyon toplantısından ayrıldı.
Sunumunun ardından CHP'li 9 İzmir milletvekilinin tepkisi üzerine Bakan Günay, ''Arkadaşlarımın hassasiyetini ve tepkilerini anlıyorum. Arkadaşlarımız da geldiler, benim biraz önce herkesin sessizce dinlediği sunumumdan sonra basında bir tepki olarak yer alacak açıklamalarını yaptılar'' dedi.
''Zannediyor musunuz ki bugün İzmir milletvekili olan iki bakan kendi bütçelerinin görüşüleceği gün böyle bir olayın İzmir'de cereyan etmesinden memnun olabilirler ve bunu isteyebilirler'' diyen Günay, şöyle konuştu::
''Bu herhalde akla aykırı bir şeydir. Aynı şeyi biz seçim eşiğinde de yaşadık. Ben ve milletvekili aday arkadaşlarım İzmir'de bütün siyasi partileri ziyaret ettik. Tam bunların ertesinde yine bir operasyon İzmir belediyelerine başladı ve İzmir siyaseti bir anda allak bullak oldu. Ben o zaman da bu tür bir gerginliğin, bu tür bir soruşturmanın yaşanmasının zamanlama açısından bize çok zarar verdiğini ve bizi rahatsız ettiğini söyledim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Ben İzmir'de Expo'yu çok önemsiyorum. İzmir'de Expo'yu ilk söyleyen insanlardan biriyim. İzmir Exposuyla ilgili başvuru parasını ben Bakanlığımızın bütçesinden kimseyi aramadan yaptık. Paris'teki en büyük Türk bürosunu Expo için hazırlıyoruz.
Bu ortamda böyle bir tartışmanın açılmasından ben hoşnut olabilir miyim? Arkadaşlarımız tepkilerini söylüyorlar bunu anlıyorum ama 'müdahale et' ya da 'dinleyeceğimiz hiçbir kelime yoktur, gitsin müdahale etsin' gibi açıklamalar Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının neresinde karşılık bulabilir. Bunu çok merak ediyorum ben aynı zamanda hukukçuyum. Türkiye'de yasama, yürütme, yargı ayrılığı var yani bir parlamento üyesinin bir hükümet üyesinin bir savcıya telefon etmesi, müdahale etmesi böyle bir şey yapmak mümkün mü?
Bir hatırlatma yapmak isterim ben İzmir'de seçimler eşiğindeki operasyondan rahatsızlığımı dile getirdim. Bir soruşturmanın içeriğini ancak hukukçular soruşturmayı yapanlar bilebilir. Soruşturmanın içeriğiyle ilgili ben bir kanaat söyleyemem. Elbette ben zamanlama ve usulü eleştirebilirim.'' (10:24)
**** HABERİN DEVAMINI 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' BÖLÜMÜNDE BULABİLİSİNİZ.****
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı bütçelerinin görüşülmesine başlandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bütçeler üzerinde sunumunu gerçekleştirdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, '' Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığı ve ilgili birimlerin 2012 bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, Türkiye'de turizmi tarihin zenginliklerini de değerlendirerek yaygınlaştırma çabasında olduklarını söyledi.
Bu kapsamda Türkiye'de özel olarak çalıştıkları alanlardan birinin de Van olduğunu belirten Bakan Günay, ''Van'da yaşananlar için biz ayrıca özel bir hüzün duyuyoruz. Van gerçekten tarihi ve o güzelim coğrafyasıyla turizmi yaygınlaştırma konusunda büyük potansiyel taşıyan illerden birisi. Bu deprem bizim hedeflerimizi bir süre ertelememiz sonucunu doğuruyor. Hayatını kaybeden yurttaşlarımızı rahmetle anarken bunun da altını çizmek istiyorum'' dedi.
Bu hafta içerisinde kültür ve sanat camiasının da kayıpları olduğunu anımsatan Günay, ses sanatçısı Esin Afşar'ı, usta yönetmen Lütfi Akad'ı ve Rahmi Saltuk'un oğlunu rahmetle andığını söyledi.
Türkiye'nin bölgedeki ve dünyadaki bazı sıkıntılara rağmen turizm ile kültür alanında önemli gelişmeler yaşadığına dikkati çeken Günay, ''İyi bir yol alıyoruz. Bu, genel bir sinerjinin sonucu. Çeşitli alanlarda yaşanan olumlu gelişmeler bize de yansıyor'' dedi.
Dünyanın 2008-2009 ve 2010'da turizmde gezen sayısı ve gelir sayısı bakımından geriye gittiğini vurgulayan Günay, ''Türkiye bu gerilemeye rağmen ilerleyen istisnai ülkelerden biri olmaya başardı. Biz 2010 yılını 28.6 milyonla kapatmıştık. Bu yılı da sanıyorum 30 milyonun üzerinde bir rakamla kapatacağız. Gelirimiz de 20 milyar doların üzerinde. Bunu zaman olursa tartışmak istiyorum. TÜİK'in yaptığı hesaplamalar sadece turlara verilen rakamlardan elde edilen bir gelir hesaplaması. Türkiye'nin gerçek turizm geliri bu resmi rakamlara yansıyanlardan daha yukarılarda bir yerlerde'' diye konuştu.
Türkiye'nin 80'li yıllardan bu yana turizmi temel bir politika olarak ele aldığını kaydeden Bakan Günay, ''Rahmetli Özal'ı buradan anmak istiyorum. Türkiye'de bir vizyon çizdi. Bugün Antalya ve Belek bölgesinde yaşadığımız gelişmeler bu vizyonun sonucudur'' dedi.
Günay, Türkiye'yi bir kıyı turizmi ülkesi olmanın ötesine taşımaya çalıştıklarını belirterek, ''Türkiye turizmine tarihimizi, kültürümüzü, müze ve ören yerlerimizi, sivil mimarlık örneklerimizi katarak turizmi yaygınlaştırmaya ve dünyada marka değeri daha yüksek bir standarda kavuşturmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.
Kültür ve turizmin aynı bakanlığın çatısı altında olmasının zaman zaman tartışma konusu olduğunu ifade eden Bakan Günay, ''Eğer turizme kültür katmazsanız, kültürün çeşitliliğini katmazsanız sıradan bir deniz kıyısı turizmi ülkesi haline gelirsiniz. Zaman içerisinde de doğanız ilginç olmaktan çıkar ve tükenmeye doğru gidersiniz'' dedi.
Yerli ve yabancı kazılara yeni standartlar getirdiklerini anlatan Günay, ''Kazı yapan arkadaşlarımız arazide mutlaka uzun süre bulunacaklardır. Yabancı kazılarda mutlaka bir akademik unvan taşıyan bir kazı başkan yardımcısı bulunacak. Yabancı kazı başkanları eğer kazı buluntularını kendi dillerinde yayınlıyorlarsa mutlaka Türkçe de yayınlayacaklar'' dedi.
Yerli ve yabancı kazılarda işini iyi yapanlarla çalışmaya devam edeceklerini, iyi yapmayanlara da teker teker ''veda'' ettiklerini kaydeden Günay, yeni heyecanlar, yeni üniversitelerle yola devam ettiklerini söyledi.
Bu kapsamda Türkiye'de son yıllarda buluntuların artmaya ve daha iyi korunmaya başladığını vurgulayan Günay, şunları kaydetti:
''Biz de kendi buluntularımızı koyduğumuz müzelerimizi elden geçirmeye başladık. Geçmiş yıllarda müze kavramı biraz modası geçmiş ve bir köşeye konulması gereken objelerin bulunduğu bir alanı çağrıştırıyordu bizim hafızamızda şu anda Türkiye'nin gündemine bu alan girdi. Bu konuda yoğun bir ilgi oluşmaya başladı. Bizim de müzelerimizin standartları artmaya başladı.''
Günay, yeni müzeler yaptıklarını, mevcut müzeleri de yenilediklerini bildirdi.
Kültür merkezlerinin yapımına da çok önem verdiklerini dile getiren Günay, ''Bunu çok önemsiyoruz çünkü her ilin kültür sanat faaliyetlerini gerçekleştireceği bir sahnesinin bir sahnesi olsun istiyoruz. Henüz bunu sağlayabilmiş değiliz ama geçmiş yıllarda 90'lı yıllarda özellikle gelişgüzel temeller atılmıştı. Türkiye bir anlamda kültür merkezleri çöplüğü alanına dönmüştü. Biz mümkün olduğu kadar yeni proje almadık. Var olanları yenileştirmeye çalıştık'' dedi.
Son yıllarda Türkiye'den bir belgeye dayanmadan giden eserleri, ait olduğu topraklara getirmek konusunda çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Günay, şunları kaydetti:
''Uluslararası sergilerde bir prensip geliştirdik. Bizden dünyadaki önemli bir müze sergi için obje istediğinde o müzenin envanterinde Türkiye'den çalıntı bir eser varsa kendileriyle sergi veya başka bir işbirliği yapmayacağımızı söylüyoruz. Bunun iyi sonuçlarını almaya başladık. Biz bu kapsamda bir hayli ürün aldık, almaya devam edeceğiz. Dışişleri Bakanlığı da bizim bu tavrımızı benimsedi.''
Ertuğrul Günay, Fransa'daki çeşitli müzelerde bulunan ve Türkiye'den götürülen çini panoların da bu dönem içerisinde mutlaka getirileceğini kaydetti. Günay, takibini yaptıkları çok sayıda eser olduğunu ve bu konudaki kararlılıklarının süreceğini belirtti.
Kültür ve Turizm Bakanlığının kütüphanecilik konusunda da önemli çalışmaları olduğunu belirten Günay, ilçe ve beldelerdeki okuma odası seviyesindeki kütüphaneleri Özel İdarelere devretmek istediklerini söyledi.
Kütüphaneciliğe yeni bir bakış açısı getirmeye çalıştıklarını anlatan Günay, ''Kitap, yayın ve kütüphanecilik dünyasını çok farklı bir boyuta taşıyan elektronik dijital ortamla karşı karşıyayız. Kütüphaneciliğimizi elektronik ortamla tanıştırmamız ve yayıncılarımızı yeni teknoloji konusunda dayanabilir bir hale getirmemiz gerekiyor. Bu konuda kütüphanelerimizde çalışılıyor'' diye konuştu.
Günay, ''müze kütüphane'' kavramını geliştirmeye çalıştıklarını ifade ederek, ''Bir bölgenin önemli yazarlarını bir çatı altında bulunduran. Müze kütüphanesi konsepti oluşturduk. Bu Türkiye'de ilk kez yapılıyor'' dedi.
Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bu tür edebiyat müze kütüphaneleri kurulacağını kaydeden Günay, görme engelliler için de hazırlık ve çalışmaları olduğunu bildirdi.
Günay, müzeleri ve kütüphaneleri çocuklar için daha ilginç hale getirmeye çalıştıklarını da söyledi.
Kütüphanecilik ve yayın alanında yaptıkları çalışmalardan birinin de ''Yazma Eserler Başkanlığının kurulması'' olduğunu ifade eden Günay, ''Türkiye çok zengin yazma eserler envanterine sahip, bunlar çeşitli illere kütüphanelere dağıtılmış vaziyetteydi. Şimdi bu eserleri bu başkanlık vesilesiyle bir merkezde toplayacağız'' dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünün ikiye ayrıldığını ve iki ayrı genel müdürlüğün görev yapmaya başladığını anlatan Günay, Fikri Mülkiyet Akademisi oluşturulması konusunda yoğun olarak çalışmaları sürdürdüklerini ifade etti.
Korsan yayınlarla mücadeleyle ilgili yeni projeler geliştirmeye çalıştıklarını dile getiren Günay, bu konuda üniversiteler,sivil toplum örgütleri ve yayın kuruluşlarıyla işbirliği yaptıklarını söyledi.
TÜYAP Kitap Fuarı sırasında yayıncılarla da görüşmelerinin olduğunu, onların telif hakları konusunda ayrı bir genel müdürlüğün olmasından çok memnun olduklarını dile getirdiklerini belirten Günay, ''Telif haklarını topluma yaygınlaştırma konusunda bir sorunumuz var. Fikri mülkiyet konusunda toplumun daha fazla bilinçlendirilmesi gerekir. Bu yeni düzenlemenin buna katkı yapacağını sanıyorum'' dedi.
Bakanlık olarak Türk Sinemasına 2005 yılında çıkarılan bir yasadan sonra ciddi anlamda destek vermeye başladığını, son 5 yıl içinde 100 milyon lira desteğin verildiğini, Türk Sinemasının da bunun karşılığını verdiğini kaydetti. Türk Sinemasının giderlerinin bu rakamın çok ötesinde olduğunu vurgulayan Günay, sinema sektöründe film üretiminin yanı sıra izleyici sayısının da arttığını ifade etti.
Günay, ''2000'lerde Türk filmi izleyicisi 2 milyonlara düşmüşken, şimdi 22 milyonlara çıktı ve Türk filmlerinin izleyicisi yabancı filmleri geçmeye başladı. Bu, Fransız sinemasının bile erişemediği bir başarı noktasıdır. Ayrıca dünya çapında ödüller alıyor arkadaşlarımız sinema alanında...'' diye konuştu.
Devlet Tiyatrolarında (DT) ciddi bir performans artışı olduğunu dile getiren Günay, DT'nin Denizli'deki yeni sahnesinin 24 Kasım'da açılacağını söyledi. Kayseri, Manisa ve Ordu'da da yeni sahnelerin açılacağını aktaran Günay, 4 yıllık bir dönemde DT sahnelerinin 60'a ulaştırılacağını söyledi.
Günay, ''Benim idealim Anadolu'da her ilde bir DT sahnesi olması. Mutlaka bir bölge tiyatrosu olması gerekmez ama her ilde haftada bir kez insanlar tiyatro bulma imkanına kavuşmalıdır'' sözleriyle tiyatro konusundaki hedeflerini özetledi. Günay, şöyle konuştu:
''Ama itiraf etmek gerekir ki bir senfoni orkestrası Türkiye'nin doğusunda bir yerde yok. Şimdiye kadar ayrımcı bir kültür politikası, daha doğrusu Türkiye'yi belli kültür kategorilerine ayıran bir kültür politikası sürdürülmüş. Yani Eskişehir'de hepsi var bunların da Elazığ'da yok, Elazığ'a türkü uygun görülmüş. Şimdi Türkiye'nin doğusunda sadece bir halk müziği korosu değil ben bir senfoni orkestrası bulunmasını, mutlaka bir perde açacaksak Türkiye'nin doğusunda açılmasını çok önemsiyorum. Sanıyorum ki bu dönem içerisinde 2012, 2013 yılları içinde bunları gerçekleştirmeye çalışacağız.''
CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, bu sırada, ''Sayın Bakan, o Bayburt hikayesini biliyor musunuz?'' diyerek Bayburt'ta bir senfoni orkestrasının konserinin ardından bir vatandaşın, ''Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi'' anektodunu hatırlattı.
Kültür ve Turizm Bakanı Günay da bunun üzerine, ''Tavsiye ederim bizim konserlerimize gelin, alkışlarsınız ve tekrar sahneye çağırırsınız. Bayburt hikayesini biliyorum, Malatya'da açılan DT sahnesinin her akşam dolduğunu da biliyorum. Ayrıca Bayburt'ta burada iki tane müzik profesörü arkadaşım oturuyor sıralarımızda, Bayburtlular yanlış nota çalındığı için zulüm olduğunu söylemişler. Yoksa halk müzikten anlamaz diye bir şey yok. Yanlış nota çaldıkları için, minörü, majörü yanlış çaldıkları... Derin bir kültürü olduğunu halkımızın bilinmesi gerekiyor'' karşılığını verdi.
Türkiye'nin dünya geriye giderken turizmde ileri gitmeyi başardığını dile getiren Günay, ''Biraz işin içine kültürü, biraz işin içine gastronomiyi, biraz işin içine müzeyi, arkeolojiyi daha fazla katmaya başladık'' dedi.
Müzelerin sayısının ve müze ziyaretçilerinin arttığını aktaran Günay, Türkiye'de turizmi çeşitlendirme gayretleri nedeniyle de Türkiye'nin turizm rakamları ileriye doğru gidiyor. İnşallah bu yıl da tekrar temenni ediyorum yüksek sesle 30 milyon rakamını görmüş olacağız'' diye konuştu.
Sürdürülebilir turizm için doğanın çok iyi korunması gerektiğini vurgulayan Günay, ''Biz turizm yatırımı yapanlara yardımcı olmaya çalışan bir Bakanlığız. Biz turizm yatırımı yapanlara yardımcı olmaya çalışan bir Bakanlığız. Yatırımcıyı engellemeye çalışan, bürokratik engeller oluşturan bir Bakanlık değiliz ama bizim şartımız kaliteyi yukarıda tutmak, yani dünya standartlarını yakalamaktır'' dedi.
Kalite önde tutulmazsa doğa, tarih ve çevre korunmazsa sürdürülebilir bir turizmin yapılamayacağını ifade eden Günay, ''Artık biz Yunanistan'la yarışan, Mısır'la yarışan bir turizm ülkesi değiliz. Yani Tunus'taki veya Mısır'daki rezervasyon iptalleri nedeniyle turizmi büyüyen değil, dünya standartlarında... Dünyanın her yıl en iyi 100 otelinin en az 20'si Türkiye'den seçiliyor'' sözleriyle turizmdeki gelişmeyi aktardı. Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Turizm altyapısını daha çok geliştirmemiz gerekiyor. Bu çerçevede, benim Plan ve Bütçe Komisyonundan arzım var, bizim yaptığımız işler tarihin derinliklerinden günümüzün gelişmişliklerine kadar çok geniş bir yelpazede ama bütçeden aldığımız pay son derece düşük. Her yıl Türkiye'ye turizm 25 milyar doların üzerinde gelir getiriyor ama bizim bütçeden aldığımız pay bugünkü rakamlarla 1 milyar doların altında. Bunun daha artması gerekiyor. Turizm altyapısının, mavi bayrağı, şehirlerimizin altyapısını çok daha iyi geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için biraz desteğe ihtiyacımız var. Bu yıl kültür bütçemizde bazı artışlar öngörülmüş ama turizm altyapısı bütçemizde öngörülen artış son derece yetersiz.''
Günay, komisyon üyelerinin ne kadar bütçe istediğini sorması üzerine de gülerek, ''Ağanın eli tutulmaz. Önce komisyon, ağanın eli tutulmaz. İnşallah birlikte bunları halletmeye çalışırız'' yanıtını verdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2012 yılı bütçesi görüşmeleri sırasında, 9 İzmir milletvekili, İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik operasyonu protesto etti.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın sunumunun ardından ayağa kalkan CHP İstanbul Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, ''Sayın Bakanım sizi izlemeye 9 İzmir milletvekili olarak geldik. İzmir'in hakkına sahip çıkmalısınız. İzmir çok güzel bir kent'' dedi.
''Bu sabah yine İzmir Büyükşehir Belediyemizde kasırga esti. Suçumuz varsa hesabını veririz. İzmir'e sahip çıkın'' diyen Aslanoğlu'nun bu sözleri üzerine diğer CHP'li milletvekilleri de ayağa kalkarak hep bir ağızdan operasyonu eleştirdiler.
Bu operasyon kapsamında 40'ın üzerinde kişinin gözaltına alındığını, ayrıca bugün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, İzmir'in EXPO adaylığı için Paris'te bulunduğu sırada operasyonun sürdürülmesinin yanlış olduğu görüşünü dile getiren milletvekilleri, Günay'dan müdahale etmesini istedi. Milletvekilleri, operasyonun milletvekili seçimlerine 45 gün kala başlatılmasının da yanlış olduğunu söyledi.
Komisyon Başkanı Lütfi Elvan da ''Sayın milletvekilleri, dinlemek isterseniz oturun, düşüncenizi aktardınız. Ben herkese müsamaha gösterdim. Burası Plan ve Bütçe Komisyonu, İzmir ile ilgili bir sıkıntınız varsa basın açıklaması yaparsınız, basın toplantısı yaparsınız. Sayın Bakan İzmir Milletvekilidir ama değerli arkadaşlar burası teknik bir komisyondur'' dedi.
CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler ise ''Sayın Bakanı dinlemiyoruz, protesto ediyoruz. Bu uygulamaların durdurulmasını istiyoruz. Sayın Bakandan dinleyecek bir çift söz yoktur'' dedi. Daha sonra CHP'li milletvekilleri komisyon toplantısından ayrıldı.
Sunumunun ardından CHP'li 9 İzmir milletvekilinin tepkisi üzerine Bakan Günay, ''Arkadaşlarımın hassasiyetini ve tepkilerini anlıyorum. Arkadaşlarımız da geldiler, benim biraz önce herkesin sessizce dinlediği sunumumdan sonra basında bir tepki olarak yer alacak açıklamalarını yaptılar'' dedi.
''Zannediyor musunuz ki bugün İzmir milletvekili olan iki bakan kendi bütçelerinin görüşüleceği gün böyle bir olayın İzmir'de cereyan etmesinden memnun olabilirler ve bunu isteyebilirler'' diyen Günay, şöyle konuştu::
''Bu herhalde akla aykırı bir şeydir. Aynı şeyi biz seçim eşiğinde de yaşadık. Ben ve milletvekili aday arkadaşlarım İzmir'de bütün siyasi partileri ziyaret ettik. Tam bunların ertesinde yine bir operasyon İzmir belediyelerine başladı ve İzmir siyaseti bir anda allak bullak oldu. Ben o zaman da bu tür bir gerginliğin, bu tür bir soruşturmanın yaşanmasının zamanlama açısından bize çok zarar verdiğini ve bizi rahatsız ettiğini söyledim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Ben İzmir'de Expo'yu çok önemsiyorum. İzmir'de Expo'yu ilk söyleyen insanlardan biriyim. İzmir Exposuyla ilgili başvuru parasını ben Bakanlığımızın bütçesinden kimseyi aramadan yaptık. Paris'teki en büyük Türk bürosunu Expo için hazırlıyoruz.
Bu ortamda böyle bir tartışmanın açılmasından ben hoşnut olabilir miyim? Arkadaşlarımız tepkilerini söylüyorlar bunu anlıyorum ama 'müdahale et' ya da 'dinleyeceğimiz hiçbir kelime yoktur, gitsin müdahale etsin' gibi açıklamalar Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının neresinde karşılık bulabilir. Bunu çok merak ediyorum ben aynı zamanda hukukçuyum. Türkiye'de yasama, yürütme, yargı ayrılığı var yani bir parlamento üyesinin bir hükümet üyesinin bir savcıya telefon etmesi, müdahale etmesi böyle bir şey yapmak mümkün mü?
Bir hatırlatma yapmak isterim ben İzmir'de seçimler eşiğindeki operasyondan rahatsızlığımı dile getirdim. Bir soruşturmanın içeriğini ancak hukukçular soruşturmayı yapanlar bilebilir. Soruşturmanın içeriğiyle ilgili ben bir kanaat söyleyemem. Elbette ben zamanlama ve usulü eleştirebilirim.'' (10:24)
**** HABERİN DEVAMINI 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' BÖLÜMÜNDE BULABİLİSİNİZ.****