2007-04-03 - 12:00
"SİYASET VE ETİK" SEMPOZYUMUNDA SİYASET ETİK İLİŞKİSİ TARTIŞILDI
Türk Kadınları ve Kültür Derneği tarafından düzenlenen sempozyumda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Edibe Sözen bugün sanayicilerin ve bilgi enformasyon teknolojilerini ellerinde tutanların hakikati ve etiği ortaya koyan özneler olduğunu belirterek "Onların ahlakı dünyanın ahlakı oluyor. Dünya sermayedarlar ve medya sahiplerinin üzerinden gidiyor." dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Edibe Sözen, bugün
sanayicilerin ve bilgi enformasyon teknolojilerini ellerinde tutanların
hakikati ve etiği ortaya koyan özneler olduğunu belirterek "Onların ahlakı
dünyanın ahlakı oluyor. Dünya sermayedarlar ve medya sahiplerinin
üzerinden gidiyor." dedi.

Türk Kadınları Kültür Derneği'nin, 41. kuruluş yıl dönümü kutlama
etkinlikleri çerçevesinde Milli Kütüphane'de düzenlenen
''Siyaset ve Etik'' konulu sempozyumda siyaset ve etik ilişkisi tartışıldı.
Sempozyuma TBMM'de grubu bulunan AK Parti, CHP ve ANAVATAN'dan
temsilciler ile siyaset bilimci ve akademisyenler katıldı.

Sempozyuma konuşmacı olarak katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Edibe Sözen modern çağda ahlakın da politize olduğunu,
insanların tanrı ve iç muhasebe ile bağlarını kopardıklarını söyledi.

"İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLER AHLAKİ PROJELER"

Bir siyasi hareketin toplumsal olaylara eğildiği ölçüde siyasal etiğe sahip
olduğunu vurgulayan Sözen, insan hakları, değerler ve demokrasi gibi meselelerin
siyasal etiğin zorlamasıyla ortaya çıktığını ifade etti.

Sağ partilerin iktidara gelmeden önce siyasal bir projeye sahip olduklarını
fakat iktidara geldikten sonra projelerinin yerini sermeya sahiplerinin
projelerinin aldığını vurgulayan Sözen "İnsan hakları, özgürlükler ve değerler
59. hükümetin ahlaki projeleri olarak ortaya çıktı" dedi.

Sisteme başkaldırının da etik bir siyaset olduğuna dikkat çeken Sözen AK
Parti hareketinin böyle bir akım olduğunu vurguladı.

1990'lı yıllardaki siyasi iktidarların siyaseti kısırlaştırdıklarını ve bunu
siyasi miras olarak bıraktıklarını ifade eden Sözen YÖK meselesi gibi sorunların
normalleştiğini söyledi.

Bugün Türk siyasetinde yeni bir ahlaki sorunun ortaya çıktığını anlatan Sözen "Bu,
'siyaset siyaset için midir, yoksa siyaset bir yerlere gelmek için midir?' Siyaset bu
alandan çıkarılıp reel politikayla uzlaşıp, ahlaki bir temele gelmek zorundadır" dedi.

"DEMOKRASİ AHLAKİ DEĞERLERDEN BİRİDİR"

Sempozyuma AK Parti ve hükümet adına konuşmacı olarak katılan Devlet Bakanı
Mehmet Aydın da, toplumda geçerli olan değerlerin siyaset ahlak ilişkisinin
pratiği olduğunu belirterek "Demokrasi bu değerlerden biridir. Sürekli halka giderek onun
iradesini uygulamak ahlaki bir değerdir" dedi.

Demokrasinin dayandığı değerlerin insan onuruna saygı, adalet, hukukun
üstünlüğü, hesap sorma, hesap verme ve şeffaflık olarak belirten Aydın,
şeffaflığın olmadığı yerde siyaset ahlakından bahsetmenin mümkün olmadığını
kaydetti.

Dokunulmazlıklar konusunda sadece siyasetçiye yönelinmemesi gerektiğini
vurgulayan Aydın "Türkiye esasında dokunulmazlar sınıfının var olduğu bir
ülke. Bunların hepsinin kalkması lazım ki, siz hukukun şeffaf bir biçimde
işlerliğini görebilesiniz." dedi.

Demokratik yönetişim kavramına da dikkat çeken Aydın hoşgörülü, toleranslı ve
çoğulcu bir toplumsal yapı içerisinde bu değerlerlerle etik bir siyaset
ortaya konulabileceğini söyledi.

"AKLINIZ TATİLE GİTMİŞ DEMEKTİR"

Aydın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yabancı bir yayın kuruluşuna
verdiği demeçte, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'dan söz ederken
''sayın'' ifadesini kullandığı yönündeki eleştirileri ahlaki bağlamda değerlendirdi.
En büyük ahlaki özelliğin konuşularak ortaya konulacağını belirten Aydın, ''Siz bir ülkenin
Başbakanı'nı teröristlerle aynı kefeye koyuyorsanız, sizin aklınız tatile
gitmiş demektir'' dedi.

"ETİK İÇİN DOKUNULMAZLIKLAR SINIRLANDIRILMALI"

Sempozyuma CHP adına katılan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek
de siyaset ve etikten bahsedilmesi için öncelikle saydamlıktan bahsedilmesi
gerektiğini söyledi. Özyürek, saydamlığın olmadığı, yargının hızlı işlemediği
bir toplumda siyasi etiğin tartışmalı hale geldiğini ifade etti.

Dokunulmazlıkların kürsü dokunulmazlığıyla sınırlandırılmasının siyasi
etiğin en önemli meselesi olduğunu belirten Özyürek, ''Dokunulmazlık
zırhına bürünen kişilerin yargılanmaması, toplumda büyük yaralar açıyor.
Dokunulmazlık konusunda verilen sözler tutulmadı. Dokunulmazlığı
sınırlandıralım, kaldıralım. Bunu yapmadıkça, 'Yolsuzlukla mücadele edeceğim,
siyasi etiğe uyacağım' demenin, konuşmanın bir anlamı yok." dedi.

"KOMİSYONLARLA BU İŞ OLMAZ"

Sempozyuma partisi adına konuşmacı olarak katılan ANAVATAN
Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş da siyasette etiğin bir gelenek sorunu
olduğunu vurgulayarak bir siyasi etik yasası ile bunun kurala bağlanarak
çözüleceğine inanmadığını söyledi.

Siyasi Etik Yasası ile ilgili olarak CHP ve AK Parti tarafından verilmiş tasarılar
bulunduğuna dikkat çeken Sarıbaş "Bu tasarılar incelendiği zaman içinde
hiçbirşey yok. Uygulayamadığınız zaman hukuk normları koysanız ne olur!
TCK'ya göre suç işleyenlere ceza maddeleri var. Dokunulmazlık
zırhı ile onu uygulayamıyorsunuz. Bunları uygulayamadığınız noktada
ahlaki normları nasıl uygulayacaksınız. 'Komisyon kanalıyla uygulayacağız.'
Yaptırımınız ne? hiçbir yaptırım yok. Komisyonlarla olmaz bu iş.
Bu iş toplumsal bilinci geliştirmekle olur. Diyebiliyor musunuz davası
olan hiç kimseyi listelerimize koymayacağız?" diye konuştu.

"ÖNEMLİ OLAN SİYASETİN AHLAKİ ZEMİNDE YÜRÜTÜLMESİDİR"

Sempozyumda oturum başkanlığı yapan Türk Parlamenterler Birliği Başkanı
Hasan Korkmazcan da Türk devlet geleneğinde yönetimlerin ahlaki kaygı
taşımıyorsa meşruiyet sorunu taşıdıklarını söyledi.

M.Ö Asya bozkırlarında yapılan Türk Kurultayında Çin topraklarında çiftçilik mi
yapalım yoksa tanrı tarafından verilen dünyayı idare etme görevini mi yerine
getirelim tartışmasının yaşandığını ifade eden Korkmazcan bunun Türk devlet
geleneği açısından çok önemli olduğunu söyledi.

Siyasetin asıl kaygısının etik olduğunu vurgulayan Korkmazcan "Farklı düşünceler
ve görüşler olabilir.Önemli olan siyasetin ahlaki ve hukuki zeminde
yürütülmesidir." dedi

"SADECE SİYASETÇİLER DEĞİL..."

Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam da
konuşmasında özel alan ile kamusal alanda farklı etik davranışlar
gösterildiğini vurgulayarak bunun temelinde ahlak ve zihniyet
problemi bulunduğunu söyledi.

Herhangi bir problemde suçun siyasilere atıldığını belirten Sağlam
Türkiye'nin siyasi geleneğinden dolayı siyasetçinin alanın daraltılmasının
önemli bir problem olduğunu vurguladı.

Sadece siyasetçilerin değil, diğer toplumsal kurumların da etik kurallara
ihtiyacı olduğunu belirten Sağlam "Bugün yargıda etik kurallara uyuluyor
diyebilir misiniz? Özerk kurumlar, üniversiteler, silahlı kuvvetlerin etik
kurallara ihtiyacı yok mu? Vakıfların, sivil toplum kuruluşlarının, özel
sektörün, ihracatçının ihtiyacı yok mu?" dedi.

"TARİH YAZIMI ETİK BAKIMDAN SAKAT"

Sempozyumda tarih ve etik ilişkisini değerlendiren Topkapı Müzesi
Müdürü Prof. Dr. İlber Ortaylı da bu ilişkiyi ortaya koymanın çok zor
olduğunu bunun daha ziyade tarihten çıkarılabilecek muhakame ile
mümkün olabileceğini söyledi.

Tarih yazımında farklı değerler bulunduğunu belirten Ortaylı, tarihçi
etiğinin tek şartının yazılan tarihe konu olan insanlarla ilişki kurmak
olduğunu kaydetti.

Tarihte objektivite olamayacağını, ahlak ve iffet olabileceğini belirten
Ortaylı etik yerine de iffetin kullanılması gerektiğini ifade etti.

Türkiye'deki tarih yazımının çok geride ve etik bakımdan
sakat olduğunu anlatan Ortaylı "Muasır Türk münevverlerinin filolojik
olarak geçmişle bağı yoktur" dedi.

Türk tarihinde bir kimlik sorunu olduğuna dikkat çeken Ortaylı "Kimse
Türklerin farklılıkları konusunda şüpheye düşmüyor. Kimliğiniz apaçık
ortada fakat siz bundan vazgeçtiğiniz ölçüde etik bakımdan doğru bir
yaklaşım içine girmiyorsunuz" dedi.

"ETİĞİN YENİDEN CANLANMASI..."

Sempozyumda siyasi etiğin geleceğini değerlendiren Koç Üniversitesi
Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Fuat Keyman da küreselleşme sürecinin
yarattığı negatif etkilerin ve modernite kuramının etiğin yeniden
canlanmasına sebep olduğunu belirterek, etnik problemlerin, yoksulluğun,
çevre felaketlerinin ve 11 eylül sonrası ortaya çıkan terör konusunun hiç
de adaletli bir dünyada yaşamadığımızı gösterdiğini anlattı.

Türkiye'nin ciddi bir değişim dönüşüm geçirdiğine dikkat çeken
Keyman "Yoksulluk, etnik sorun, yönetemeyen siyaset ve geleceğe
güvensizlik önemli problemler. Siyaset etik ilişkisi felsefi olmakla birlikte
tarihsel bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır" dedi.

Bu problemlerin çözümü için siyasetin yeniden tanımlanması
gerektiğini ifade eden Keyman "Bunu yapacak temel aktörler
bizleriz. Bireysellik temelinde değil, aktif vatandaşlık temelinde
bunu yapmalıyız. Bunu yapacak olan erdemli aktif yurttaşlıktır" dedi.

"İKTİDAR AHLAKLA SORUNLU"

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim görevlisi Prof. Dr.
Naci Bostancı da iktidar ilişkileri değiştikçe ahlaki bağların da
değiştiğini kaydetti

Siyasetçinin göz önünde bulunduğu için daha çok eleştiriye tabi
tutulduğunu anlatan Bostancı siyasetçinin toplumdaki değerlerden
bağımsız olmadığını söyledi.

İktidarın ahlakla sorunu olduğunu ifade eden Bostancı "İktidara
ulaşmamış siyasi hareketlerin çok daha ahlaki temelde örgütlendiğini
görüyoruz. Mesela 1980 öncesi Ülkücüler, İslamcılar? Fakat iktidara
gelince o romantik hale gidiyor, insani ilişkilerin gerçekliği geliyor." dedi.

"GÖRÜNMEYEN AHLAKSIZLIKLAR..."

ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet İnam ise
toplumun ahlakını belirleme sorumluluğu alan siyasal erkin önemine dikkat
çekerek, ''Bizim adımıza karar alanlar toplumun ahlaki karakterini belirliyor
demektir'' dedi.

Demokratik sürecin nasıl işlediğine ve işlemesi gerektiğini değinen İnam,
temsiliyet, katılım, denetleme ve iletişim unsurlarının demokratik süreçteki
önemini anlattı.

Ahlakı ''hiç rüşvet yemedi, verdiği sözleri tuttu'' gibi dar anlamda
anlamamak gerektiğini belirten İnam ''Çoğumuzun göremediği ahlaksızlıklar
vardır. Bilgi toplumun gelişmesi için gerekliyse ve siz kullanmıyorsanız
ahlaksızsınız. Toplumdaki hayatın canlanmasını engelleyen her şey
ahlaksızlıktır. Yeni oluşumları, buluşları engelliyorsanız o
da ahlaksızlıktır. Gizli, görünmeyen, kripto ahlaksızlar var toplumda.''
diye konuştu.

Eğitin siyasal felsefesini değerlendiren Hacettepe Üniversitesi
Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün de modern dünyada
meşruluk krizine bir de katılım krizi eklendiğini belirterek "Modern politika
Hikmet-i hükümet ile toplumsalı birleştirmekle mümkün olur. Bu da
gökkubbeyi alaşağı etmektir" dedi.

"SİYASET VE ETİK DAHA FAZLA BİRARADA DÜŞÜNÜLMELİ"

Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan Türk Kadınları
Kültür Derneği Genel Başkanı Emine Bağlı da Türk kültürünü ve manevi
varlığını korumak istediklerini söyledi.

Demokrasiyi korumak, insan hakları ve hürriyetlerini geliştirmek istediklerini
ifade eden Bağlı siyaset ve etiğin herzamankinden daha fazla birarada düşünülmesi
gerektiğini kaydetti.