2006-02-01 - 17:39
Fırat, AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa ile birlikte TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, son zamanlarda gerekli olan asgari ahlaki değerler ve adabı muaşeret kaidelerinin bir yana bırakılarak, sokaktaki insanın bile kullanmayacağı kelimelerle siyaset yapıldığını kaydetti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, önce atanmışların dokunulmazlıklarının kaldırılmasını, onun ardından Avrupa normları içerisinde parlamenter dokunulmazlıkların sınırlanması gerektiğini belirterek, ''Yarın istiyorlarsa anayasa ve ilgili yasalardaki değişikler yapılsın. İşin
doğrusu budur'' dedi.
Fırat, AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa ile birlikte TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, son zamanlarda gerekli olan asgari ahlaki değerler ve adabı muaşeret kaidelerinin bir yana bırakılarak, sokaktaki insanın bile kullanmayacağı kelimelerle siyaset yapıldığını kaydetti.
Bu şekildeki siyasetin Türkiye'ye yarar sağlamayacağını belirten Fırat, ''Bütün siyasi partilere sesleniyorum; insanlar düşüncelerini, karşı görüşlerini düzgün kelimelerle ifade edebilirler. Ama ağız ishaline yakalanmışçasına ne konuşulduğunu kulaklarının duymadığı bir ortam çok doğru bir ortam değildir'' dedi.
Bu ortamın Türkiye'deki siyaset müessesesini yok ettiğini, siyasetin ve siyasi partilerin halkın gözünde itibar kaybettiğini ifade eden Fırat, Türkiye'nin gündeminin, ''bir gündem kirletmesiyle çatışma noktalarına çekilmek istendiğini'' savundu.
Bu gibi girişimlerin 27 Mayıs 1960 öncesinde görüldüğünü, kısır çekişmelerin nereye doğru gittiğinin bilindiğini anlatan Fırat, şöyle devam etti:
''27 Mayıs öncesinde 555K parolasıyla hareket eden gençler vardı. Maalesef Kızılay Meydanı'nda birileri o dönemin Başbakanının yakasına
yapışarak hakaret etti. Başbakan sordu kendisine 'Ne istiyorsunuz?' diye. 'Özgürlük, demokrasi istiyoruz' cevabının ardından rahmetli
Menderes'in cevabı şu oldu: 'Bir Başbakanın yakasına Kızılay Meydanı'nda yapışabiliyorsan, bundan daha büyük bir özgürlüğü nerede
bulabilirsin.' Maalesef bugünkü bazı siyasiler o meydandaydı. O meydandan geliyorlar...''
''BİZ HAZIRIZ, HODRİ MEYDAN DİYORUZ''
Son günlerde gündeme bir servet beyanı konusunun getirildiğini, parti olarak bunun hesabını vermekten asla kaçınmadıklarını kaydeden Fırat, ''Bir mülkiye müfettişinin hazırladığı rapor üzerine, o dönemde milletvekili olmayan genel başkanımız Erdoğan hakkında Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bu konuda bir dava açıldı. Mahkeme bunu inceledi ve 2003 yılında bu dava beraatla sonuçlandı'' diye konuştu.
''Bu tür iddialar bir gündem bulandırmaktan başka bir şey değildir. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz'' diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, şeffaf bir Türkiye isteniyorsa kendilerinin buna hazır olduğunu ifade etti. Fırat, şöyle devam etti:
''Bunun şartlarını olgunlaştırmamız lazım. Öncelikle Anayasa ve ilgili yasalardaki dokunulmazlıkların tamamının kaldırılmasını teklif ediyoruz. CHP eğer buna hazır ise önce dünyada sadece iki tane Afrika ülkesinde bulunan, hiçbir modern ülkede bulunmayan atanmışların dokunulmazlıklarını, Anayasa'daki ve özel kanunlardaki ilgili maddeleri değiştirerek önce kaldıralım. Onun yanında da Avrupa normları içerisinde parlamenter dokunulmazlıkları da sınırlayalım. Biz buna hazırız. Hodri meydan diyoruz. Öyle bir maddelik, 'Biz servet beyanını açıklamak için yasa getirdik' gibi efelik yapmaya lüzum yok. Yarın istiyorlarsa Anayasa ve ilgili yasalarda değişiklikler yapılsın. İşin doğrusu budur...''
''ATATÜRK BU CHP'LİLERİ SOPAYLA KOVALARDI''
Başbakan Erdoğan'ın, ''CHP'nin Atatürk'ün vasiyetine uygun hareket etmediği'' yönündeki dünkü açıklamalarından sonra CHP lideri Baykal'ın, ''Atatürk'ün vasiyetinde bahsetmiş olduğu Dil ve Tarih Kurumu bu değildir. 12 Eylül rejimi bunları kapatmıştır'' dediğini anımsatan Fırat, ''Bir nevi hukuki nesep konusunu gündeme getirmiş oluyorlar. O zaman kendilerine şunu sormak lazım, ''CHP'de 12 Eylül rejimi tarafından diğer partilerle birlikte kapatıldı. Ancak bir süre sonra yine 12 Eylül rejiminin getirdiği bir yasa ile kapatılan siyasi partilerin açılması imkanı getirildi. Acaba o zaman CHP'nin de nesebinin tartışma konusu olabileceğini düşünmedi mi sayın Baykal'' dedi.
AK Parti'li Fırat, ''Aslına bakarsanız Atatürk'ün kurmuş olduğu CHP yok. 1980 yılında kapatıldı. Atatürk bugün hayatta olsaydı sopayı alıp bu CHP'lileri kovalardı. Çünkü kendisinin kurmuş olduğu CHP bu değildi'' dedi. Parti olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için gayret içinde olduklarını belirten Fırat, tüm siyasi partilere, toplam sayısı 3-4 milyonu bulan atanmışların dokunulmazlıklarının kaldırılması ve parlamenter dokunulmazlıklarının sınırlandırılması ve bunun ardından servet beyanı konusunda da düzenleme yapılması çağrısında bulundu.
ANA MUHALEFETİ ZİYARETİMİZDE GÜNDEME GETİRDİK...''
Bir gazetecinin ''Bu konular neden basın üzerinden konuşuluyor. CHP ile tüm diyalog yolları tıkandı mı?'' şeklindeki sorusu üzerine Fırat, bu taleplerini bundan iki yıl önce grup başkanvekili ve Adalet Bakanı ile birlikte Ana muhalefet liderini ziyaret ederek gündeme getirdiklerini ve ''Türkiye'yi şeffaflaştırmak istiyorsak şu dokunulmazlıklara bir dokunalım. Ama bunun üzerinden siyaset yapmayalım'' dediklerini anlattı. Fırat, ''Bizim basın yoluyla bu çağrıyı tekrar yapmamızın nedeni bu. Daha evvel gittik olmadı. Bunu artık vatandaşlarımızın da duymasını istiyoruz'' dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, ''Sayın Başbakan bugün mal varlığını açıklarsa suç işlemiş olur mu?'' şeklindeki bir soruya ise
''Yasaya baktığınız zaman öyle gibi algılanıyor. Ama bana göre değil...'' cevabını verdi.
''DARBELER SONRASINDAKİ KOALİSYONLARDA YER ALMIŞ''
Türkiye'nin kaotik bir ortama doğru sürüklenmeye çalışıldığını, ülkenin 12 Eylül ve 27 Mayıs öncesi duruma çekilmek istendiğini savunan Dengir Mir Mehmet Fırat, ''Zaten bu konuda bayağı deneyimlidirler. Ama biz o oyuna gelmeyeceğiz. İsterlerse bugün akşam oturup bu konudaki Anayasa değişikliğini hazırlayabiliriz. Önümüzdeki hafta oylarız, problem biter'' diye konuştu.
Fırat, ''Kızılay'da 27 Mayıs öncesinde Başbakan'ın yakasına yapışan kişiden kastettiğiniz Deniz Baykal mıydı?'' sorusuna ise şu
karşılığı verdi:
''Ben kişiyi kastetmedim. Ama o hareketlerin içerisinde mutlaka o da vardı. Ama belki yakasına yapışan kişi o değildi. O dönemi hatırlayan birisi olarak Kızılay'da kimlerin hangi eğilimlerin orada olduğu belliydi. Kaldı ki bunun o partinin içerisinde nişanesini bugün dahi taşıyan arkadaşlarımız var. Siyasiler var.
CHP, kuruluş tarihinden bugüne kadar -tek parti dönemi hariç- tek başına iktidar olduğu bir dönemi hatırlamıyorum. Çok kısa bir süre olmuşsa da gitmiştir. Genellikle hep darbeler sonrasındaki koalisyonlarda yer almış. Darbeler sonrasında görev verilmiştir. Bakarsanız, 1960'tan sonra siyasi tarihimizi incelerseniz, yine aynı özlem içerisinde gözüküyor. Şu anda kamuoyu yoklamalarında nerede oldukları gözüküyor. Herhalde yüzde 14 ile iktidar olunmayacağını da biliyorlar.''
doğrusu budur'' dedi.
Fırat, AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa ile birlikte TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, son zamanlarda gerekli olan asgari ahlaki değerler ve adabı muaşeret kaidelerinin bir yana bırakılarak, sokaktaki insanın bile kullanmayacağı kelimelerle siyaset yapıldığını kaydetti.
Bu şekildeki siyasetin Türkiye'ye yarar sağlamayacağını belirten Fırat, ''Bütün siyasi partilere sesleniyorum; insanlar düşüncelerini, karşı görüşlerini düzgün kelimelerle ifade edebilirler. Ama ağız ishaline yakalanmışçasına ne konuşulduğunu kulaklarının duymadığı bir ortam çok doğru bir ortam değildir'' dedi.
Bu ortamın Türkiye'deki siyaset müessesesini yok ettiğini, siyasetin ve siyasi partilerin halkın gözünde itibar kaybettiğini ifade eden Fırat, Türkiye'nin gündeminin, ''bir gündem kirletmesiyle çatışma noktalarına çekilmek istendiğini'' savundu.
Bu gibi girişimlerin 27 Mayıs 1960 öncesinde görüldüğünü, kısır çekişmelerin nereye doğru gittiğinin bilindiğini anlatan Fırat, şöyle devam etti:
''27 Mayıs öncesinde 555K parolasıyla hareket eden gençler vardı. Maalesef Kızılay Meydanı'nda birileri o dönemin Başbakanının yakasına
yapışarak hakaret etti. Başbakan sordu kendisine 'Ne istiyorsunuz?' diye. 'Özgürlük, demokrasi istiyoruz' cevabının ardından rahmetli
Menderes'in cevabı şu oldu: 'Bir Başbakanın yakasına Kızılay Meydanı'nda yapışabiliyorsan, bundan daha büyük bir özgürlüğü nerede
bulabilirsin.' Maalesef bugünkü bazı siyasiler o meydandaydı. O meydandan geliyorlar...''
''BİZ HAZIRIZ, HODRİ MEYDAN DİYORUZ''
Son günlerde gündeme bir servet beyanı konusunun getirildiğini, parti olarak bunun hesabını vermekten asla kaçınmadıklarını kaydeden Fırat, ''Bir mülkiye müfettişinin hazırladığı rapor üzerine, o dönemde milletvekili olmayan genel başkanımız Erdoğan hakkında Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bu konuda bir dava açıldı. Mahkeme bunu inceledi ve 2003 yılında bu dava beraatla sonuçlandı'' diye konuştu.
''Bu tür iddialar bir gündem bulandırmaktan başka bir şey değildir. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz'' diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, şeffaf bir Türkiye isteniyorsa kendilerinin buna hazır olduğunu ifade etti. Fırat, şöyle devam etti:
''Bunun şartlarını olgunlaştırmamız lazım. Öncelikle Anayasa ve ilgili yasalardaki dokunulmazlıkların tamamının kaldırılmasını teklif ediyoruz. CHP eğer buna hazır ise önce dünyada sadece iki tane Afrika ülkesinde bulunan, hiçbir modern ülkede bulunmayan atanmışların dokunulmazlıklarını, Anayasa'daki ve özel kanunlardaki ilgili maddeleri değiştirerek önce kaldıralım. Onun yanında da Avrupa normları içerisinde parlamenter dokunulmazlıkları da sınırlayalım. Biz buna hazırız. Hodri meydan diyoruz. Öyle bir maddelik, 'Biz servet beyanını açıklamak için yasa getirdik' gibi efelik yapmaya lüzum yok. Yarın istiyorlarsa Anayasa ve ilgili yasalarda değişiklikler yapılsın. İşin doğrusu budur...''
''ATATÜRK BU CHP'LİLERİ SOPAYLA KOVALARDI''
Başbakan Erdoğan'ın, ''CHP'nin Atatürk'ün vasiyetine uygun hareket etmediği'' yönündeki dünkü açıklamalarından sonra CHP lideri Baykal'ın, ''Atatürk'ün vasiyetinde bahsetmiş olduğu Dil ve Tarih Kurumu bu değildir. 12 Eylül rejimi bunları kapatmıştır'' dediğini anımsatan Fırat, ''Bir nevi hukuki nesep konusunu gündeme getirmiş oluyorlar. O zaman kendilerine şunu sormak lazım, ''CHP'de 12 Eylül rejimi tarafından diğer partilerle birlikte kapatıldı. Ancak bir süre sonra yine 12 Eylül rejiminin getirdiği bir yasa ile kapatılan siyasi partilerin açılması imkanı getirildi. Acaba o zaman CHP'nin de nesebinin tartışma konusu olabileceğini düşünmedi mi sayın Baykal'' dedi.
AK Parti'li Fırat, ''Aslına bakarsanız Atatürk'ün kurmuş olduğu CHP yok. 1980 yılında kapatıldı. Atatürk bugün hayatta olsaydı sopayı alıp bu CHP'lileri kovalardı. Çünkü kendisinin kurmuş olduğu CHP bu değildi'' dedi. Parti olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için gayret içinde olduklarını belirten Fırat, tüm siyasi partilere, toplam sayısı 3-4 milyonu bulan atanmışların dokunulmazlıklarının kaldırılması ve parlamenter dokunulmazlıklarının sınırlandırılması ve bunun ardından servet beyanı konusunda da düzenleme yapılması çağrısında bulundu.
ANA MUHALEFETİ ZİYARETİMİZDE GÜNDEME GETİRDİK...''
Bir gazetecinin ''Bu konular neden basın üzerinden konuşuluyor. CHP ile tüm diyalog yolları tıkandı mı?'' şeklindeki sorusu üzerine Fırat, bu taleplerini bundan iki yıl önce grup başkanvekili ve Adalet Bakanı ile birlikte Ana muhalefet liderini ziyaret ederek gündeme getirdiklerini ve ''Türkiye'yi şeffaflaştırmak istiyorsak şu dokunulmazlıklara bir dokunalım. Ama bunun üzerinden siyaset yapmayalım'' dediklerini anlattı. Fırat, ''Bizim basın yoluyla bu çağrıyı tekrar yapmamızın nedeni bu. Daha evvel gittik olmadı. Bunu artık vatandaşlarımızın da duymasını istiyoruz'' dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, ''Sayın Başbakan bugün mal varlığını açıklarsa suç işlemiş olur mu?'' şeklindeki bir soruya ise
''Yasaya baktığınız zaman öyle gibi algılanıyor. Ama bana göre değil...'' cevabını verdi.
''DARBELER SONRASINDAKİ KOALİSYONLARDA YER ALMIŞ''
Türkiye'nin kaotik bir ortama doğru sürüklenmeye çalışıldığını, ülkenin 12 Eylül ve 27 Mayıs öncesi duruma çekilmek istendiğini savunan Dengir Mir Mehmet Fırat, ''Zaten bu konuda bayağı deneyimlidirler. Ama biz o oyuna gelmeyeceğiz. İsterlerse bugün akşam oturup bu konudaki Anayasa değişikliğini hazırlayabiliriz. Önümüzdeki hafta oylarız, problem biter'' diye konuştu.
Fırat, ''Kızılay'da 27 Mayıs öncesinde Başbakan'ın yakasına yapışan kişiden kastettiğiniz Deniz Baykal mıydı?'' sorusuna ise şu
karşılığı verdi:
''Ben kişiyi kastetmedim. Ama o hareketlerin içerisinde mutlaka o da vardı. Ama belki yakasına yapışan kişi o değildi. O dönemi hatırlayan birisi olarak Kızılay'da kimlerin hangi eğilimlerin orada olduğu belliydi. Kaldı ki bunun o partinin içerisinde nişanesini bugün dahi taşıyan arkadaşlarımız var. Siyasiler var.
CHP, kuruluş tarihinden bugüne kadar -tek parti dönemi hariç- tek başına iktidar olduğu bir dönemi hatırlamıyorum. Çok kısa bir süre olmuşsa da gitmiştir. Genellikle hep darbeler sonrasındaki koalisyonlarda yer almış. Darbeler sonrasında görev verilmiştir. Bakarsanız, 1960'tan sonra siyasi tarihimizi incelerseniz, yine aynı özlem içerisinde gözüküyor. Şu anda kamuoyu yoklamalarında nerede oldukları gözüküyor. Herhalde yüzde 14 ile iktidar olunmayacağını da biliyorlar.''
