2009-12-14 - 18:30
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Ulaşılamayan mali hedefler, yanlış tespit edilen ekonomik parametreler, geleceği okuyamayan analiz noksanlığı, sürekli olarak gedikler veren bütçenin ortaya çıkmasına neden olmuştur'' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Ulaşılamayan mali hedefler, yanlış tespit edilen ekonomik parametreler, geleceği okuyamayan analiz noksanlığı, sürekli olarak gedikler veren bütçenin ortaya çıkmasına neden olmuştur'' dedi.
Bahçeli, TBMM Genel Kurulunda, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Tasarısının geneli üzerine yaptığı konuşmada, partisinin görüşlerini dile getirdi.
Tokat'ta uğradıkları saldırı sonucu 7 askerin şehit olduğunu, 3 askerin yaralandığını, Bursa'da bir maden ocağındaki grizu patlaması sonucu 19 işçinin hayatını kaybettiğini anımsatan Bahçeli, taziyelerini yineliyerek, kalanlara sabır temennisinde bulundu. Bahçeli, bu tür felaketlerin yeniden yaşanmaması için tedbirlerin zamanında alınmasını, sorumluların tespit edilerek, gereğinin yapılmasını beklediğini söyledi.
İslam dünyası için mukaddes sayılan Muharrem Ayının, 17 Aralıkta başlayacağını anımsatan Bahçeli, ''Peygamberimizin torunlarının şehit edildiği bu ay, nifakın, fitnenin ve tefrikanın nasıl büyük acılara neden olduğunun, en talihsiz ve en üzüntü verici örneğinin yaşandığı tarihi bir ibretin başlangıcıdır. Mazlumların ve masumların acılarını paylaşıyorum'' dedi.
-''GÜVEN DUYGUSU ZEDELENMİŞTİR''-
Bahçeli, bütçe görüşmelerinin, hükümet icraatlarının değerlendirildiği, muhalefetin hükümetin politikaları hakkında tenkit ve tavsiyelerini dile getirdiği, TBMM adına önemli bir denetim vesilesi olduğunu belirtti. Bahçeli, devletin hangi alanlara ne kadar kaynak ayıracağını, hangi alandan ne kadar kaynak toplayacağını gösteren bütçenin en önemli özelliğinin ''nimet ve külfetin vatandaşlar arasında dağıtılırken hangi kıstaslara ve hakkaniyete riayet edildiğinin ortaya çıktığı bir gösterge'' olduğunu ifade etti.
''Vatandaşları, yoksulluklarından ziyade uygulanan politikalar sonucu ortaya çıkan haksızlıklar, eşitsizlikler ve adaletsizlikler daha fazla yaralamakta, daha derin izler bırakmaktadır'' diyen Bahçeli, ekonomik faaliyetleri, sosyal konulardan, güvenlik, asayiş, kültür, dış politika gibi alanlardan ayırmanın ve ayrı düşünmenin mümkün olmadığını söyledi.
AK Parti'nin 7 yıllık iktidarı döneminde ''yatırım ve üretimin artmadığını, işsizliğin çığ gibi büyüdüğünü, yoksulluğun derinleştiğini, milli ve manevi değerlerin istismar edildiğini, aile bağlarının, toplumsal ahlaki değerlerin yerle bir edildiğini, gerilim ve kutuplaşmanın yönetim tercihi olduğunu, huzurun kalmadığını, dirliğin hasar gördüğünü, kardeşliğin yaralandığını'' ifade eden Bahçeli, bu sosyo ekonomik dağınıklık ve zayıflığın, diğer alanlara da sirayet ettiğini savundu.
2009 yılının, millet açısından üzüntü verici olayların, hayal kırıklığı ve talihsizliklerin yaşandığı bir yıl olduğuna değinen Bahçeli, şunları kaydetti:
''Bizi biz yapan, bir arada tutan ortak değerlerin kaynaştırıcılığı yerine, tarihi ve kültürel derinliği olmayan yapay farklılıkların ayrıştırıcılığı üzerinde siyaset yapıldığı bu dönemde iktidar, gücünü, körüklenen sorunlara çözüm üretmek yerine, istismar, gerilim ve kutuplaşma yönünde kullanmıştır. Sorunlar karşısında başarısızlığa uğranılan her durumda, geçmişi suçlama geleneği sürdürülmüştür. Vatandaşın ekonomik ve sosyal hayatına ilişkin beklentilerinin boşa çıktığının farkına varıldığı her durumda mutlaka bir istismar vesilesi bulunmuştur.
Sistemli gayretlerle yıpratılan devlet ve toplum hayatımızın hemen her alanında yaşanan kutuplaşma ve cepheleşmeler giderek derinleşmiştir. Ekonomik gelişmelerde yaşadıklarımız da genel bunalımdan farklı bir seyir izlememiştir; yatırımlar azalmış, üretim daralmış, borçlanma artmış, yoksulluk derinleşmiş, çığ gibi büyüyen işsizlik sosyal hayatı tehdit eder hale gelmiştir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, ekonomik kararlardaki ahenksizlik ve sosyal ahlaktaki çöküşün hızlanmasıyla körüklenmek istenen kardeş kavgası geleceğe umutla bakılmasına mani olmuştur. İşçi, memur, esnaf, köylü ve emeklilerden oluşan mağdurlar, kendi kaderine terk edilmiş, işsizlik önlenememiş, yoksulluk azaltılamamış, gelir dağılımı adaletli hale getirilememiştir. Yolsuzluk ve yozlaşma artmış, merkezi ve yerel idarelerde kamu kaynakları, yandaşlara dağıtılmaya devam edilmiştir. Yargıya intikal eden yolsuzluklar, hayırsever vatandaşlarımızın inançlarının istismar edilişlerinin sınır tanımaz bir seviyeye çıktığını göstermiştir. Siyasi ve ahlaki çürüme devlet ve toplum hayatını kaplamıştır. Bunun sonucunda da devlete ve adalete olan güven duygusu zedelenmiştir.''
-''KAYBEDİLMİŞ BİR YIL OLARAK HATIRLANACAK''-
Yürütülen dış politikada da milli menfaatler bakımından kaygı verici bir durum olduğunu savunan Bahçeli, herkesin huzur içerisinde olacağı bir güvenlik sistemi ve herkesin adaletine güvendiği bir yargı sisteminin tesis edilemediğini ifade etti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti:
''Etnik bölünmeyi amaçlayan kanlı terör; siyasi ayrılıkçı hevesleri ve etnik tahrikler artmış, Türkiye, tehlikeli bir cepheleşme sürecine sürüklenmiştir. İnsanlar daha önce komşu, bakkal, manav, işçi, memur dost ve arkadaş olarak gördükleri kişilerde, etnik köken ve mezhebe dayalı kimlik sorgulamaya başlamışlardır. Ve bu gidişatın iddia edildiği gibi barış ve huzurla, demokrasi ve hürriyetle, kalkınma ve refahla, kaynaşma ve kardeşlikle hiçbir ilgisinin olmadığı, milletimiz tarafından anlaşılmıştır. Yüzleşme adı altında milli tarihimizi karalama kampanyaları, milli sorunları çözme iddialarıyla hız kazanmıştır. Bugün geldiğimiz noktada vatandaşlarımızın geleceğe daha umutlu bakmasını sağlayacak bir ekonomik ve sosyal yapı söz konusu değildir. Ve bütün bunların milletin gözünden kaçırılması için aklın, mizanın, gerçeklerin karartılması için maddi çıkar ilişkileri tesis edilen yandaş medya oluşturulmuştur. Bütün çabalara rağmen hükümetin sipariş verdiği haber ve yorumları yayınlamakta direnen medya unsurlarına ise baskı ve dayatma başlatılmıştır. Maalesef umutlarla başlanır, acı ve talihsiz olaylarla son bulan önceki yıllar gibi 2009 da ekonomik sorunların hiçbir dönemde olmadığı kadar milletimizin zayıf ve yorgun düşürdüğü, uluslararası ilişkilerin ağır bir zafiyet göstermeye başladığı ve bölücü saldırıların devlete ve millete yönelik meydan okumaların toplumda tehlikeli bir gerilim ortamını karşımıza çıkardığı kaybedilmiş bir yıl olarak hatırlanacaktır.''
-''YAP BOZ TAHTASINA ÇEVRİLEN BÜTÇENİN...''-
2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin, AK Parti hükümetleri döneminde hazırlanan 8. bütçe olduğunu kaydeden Bahçeli, çağdaş bütçeleme sistemlerinin gelişimini, demokrasi mücadeleleriyle birlikte ve yan yana yürüdüğünün gözden uzak tutulmaması gerektiğini söyledi.
Devlet Bahçeli, bütçe ile millete kamusal ve yarı kamusal hizmetler sunulurken, fiyat istikrarının sağlanması, büyümenin hızlandırılması, ekonominin işleyişindeki aksaklıkların düzeltilmesinin de gözetilmesi gerektiğini vurguladı.
Bütçenin, ekonomik işlevinin yanında çok önemli ve belirleyici bir siyasi fonksiyonunun da olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle konuştu:
''Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisinin hükümet etme dönemlerinde sıradanlaşan hazırlık aşamalarında gerekli ilgi ve özenin gösterilmediği bütçenin artık yasal bir zorunluluğun yerine getirilmesinden başka bir anlam ifade etmediğini vurgulamak istiyorum. Başta maliye politikası olmak üzere bütün ekonomik politikalarında öncü ve etkileyici bir rolü olması gereken bütçenin, bu halinden şu an itibariyle çok uzak düştüğünü ifade etmek isterim. Ulaşılamayan mali hedefler, yanlış tespit edilen ekonomik parametreler, geleceği okuyamayan analiz noksanlığı, sürekli olarak gedikler veren bütçenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum ise yıl içerinde birçok defa bütçenin anlamının kalmadığı yorumlarını beraberinde getirmiştir. Yap boz tahtasına çevrilen bütçenin bir yılı tamamlanmadan, gücünü ve inandırıcılığını tamamen kaybettiğine, bu dönemlerde şahit olunmuştur. Bunun son örneği olarak 2009 yılı bütçesini göstermek mümkündür. 2010 yılı bütçesinin içte ve dışta yaşadığımız çok kritik, olağanüstü hassas bir dönemde görüşmek durumunda olduğumuz hepimizin malumudur.''
-2010 YILI BÜTÇESİ GENEL KURULDA...
-MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ: (2)
-''2010 YILI BÜTÇESİ BU HALİYLE, İNANDIRICI OLMAKTAN
UZAKTIR VE AYNI ZAMANDA YETERSİZDİR''
-''BUNDAN DOLAYI TÜRKİYE EKONOMİSİ, ÖNÜMÜZDEKİ YILI
DA BÜYÜK ZORLUKLAR İÇİNDE GEÇİRECEK, MİLLETİMİZ ADINA
UMUT VERİCİ GELİŞMELER YAŞANMAYACAKTIR''
-''BU BÜTÇE, HESAP BİLMEZLİĞİN DEĞİLSE MİLLETİ
ALDATMA ANLAYIŞININ BİR ÜRÜNÜDÜR''
(FOTOĞRAFLI)
TBMM (A.A) - 14.12.2009 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2010 yılı bütçesinin, ''inandırıcı olmaktan uzak, aynı zamanda yetersiz'' olduğunu ileri sürerek, ''Bundan dolayı Türkiye ekonomisi, önümüzdeki yılı da büyük zorluklar içinde geçirecek, milletimiz adına umut verici gelişmeler yaşanmayacaktır'' dedi.
Bahçeli, partisinin 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesine ilişkin görüşlerini dile getirdi. Türkiye'nin, başarısız bir yönetim altında varlığı ve bütünlüğü tartışmalı bir hale geldiğini, ardı ardına yaşadığı buhranlarla köşeye sıkıştığını ifade eden Bahçeli, hareketsiz ve kontrolsüz olarak uçurumun kenarına gelen devlet ve toplum hayatının, hiçbir dönemde olmadığı kadar ciddi beka sorunuyla muhatap olduğunu söyledi.
Bahçeli, kültürel gerçeklerden ve toplumsal temellerden kopan ekonomik sistemle birlikte, milletin çok büyük bir açmazın ortasına düştüğünü ifade ederek, AK Parti kadrolarının, esasen ekonomik meseleleri samimiyetle çözmeyi hiçbir zaman aklına dahi getirmediğini iddia etti.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik, terör, iklim değişiklikleri, çevre kirliliği gibi konuların, insanlığın temel problem alanları olarak göze çarptığını kaydeden Bahçeli, ''AKP iktidarının iştahla eklemlenmeye çalıştığı küresel ekonomik düzenin kısa özeti bu şekildedir'' dedi.
-''KAVRAMLAR TARTIŞILIR HALE GELDİ''-
Küresel dayatmalar karşısında, milli devletin temelini oluşturan anahtar kavramlar olan, millet, milliyet ve milli kültürün küreselleşme karşısında ayakta durma mücadelesinin alabildiğine arttığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
''Bunların hemen arkasından da mili egemenlik, demokrasi, dayanışma, bağımsızlık ve onurlu yaşamanın önemi daha da belirginlik kazanmıştır. Ancak, tehlikelerle dolu olan AB ile müzakere sürecinde söz konusu kavramların hepsi tartışılır hale gelmiştir. Türk milletinin kendisine olan inancı zayıflatılarak, millet olma bilincinin köreltilmesine dönük çabalar hız kazanmıştır. Uzunca bir süredir, küresel güçlerin gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelere demokrasi ve insan hakları kılıfıyla böl, parçala ve yönet politikalarını dayattıkları anlaşılmıştır. İstikrarsız bir ekonomi; sürdürülebilir ve kontrollü siyasi istikrarsızlığın bir sonucu ve hızlandırıcısı olarak milletimize büyük acılar, zulümler ve sıkıntılar yaşatmaktadır. Türk milleti böylesi bir mağduriyeti hak etmemektedir. Fakirlik bir kader, işsizlik mutlak bir son değildir. Olmamalıdır.''
Bahçeli, küresel krizin çıktığı ülkeler gerekli tedbirleri alarak, krizin ateşini az da olsa söndürebildiğini, en başta kendi iç çelişkilerinden kaynaklanan düzensizlik ve dengesizliklerle krize yakalanan Türkiye ekonomisinin yoğun bakım ünitesinden hala çıkamadığını söyledi.
-''DAHA ÖNCE YAŞANAN KRİZLER''-
Daha önce yaşanan ekonomik krizlere de dikkati çeken Bahçeli, Türkiye'nin her on yıllık sürenin sonuna doğru, ya şiddetli, ya da hafif bir krizi mutlaka yaşadığını kaydetti.
''Kabul ve itiraf etmek lazımdır ki ekonomiyi uluslar arası alana eklemlemede fazlasıyla hevesli olmak, ekonominin girdiği kriz çarkına içeriden müdahaleyi etkisizleştirmektedir''diyen Bahçeli, bu durumun, aynı zamanda, krize müdahalede yararlanılacak politik araçları da tesirsiz hale getirdiğini söyledi.
Küresel alanda cereyan eden krizin, içteki olumsuzluklar ve beceriksizlikler sayesinde ve aynı zamanda ekonomik sistemin tabiatında yer alan krize yatkınlıkla birleşince ortaya çok büyük maliyetler çıktığını dile getiren Bahçeli, ''Ekonomideki alaborayı, bir teknenin alaborasıyla karıştıran iktidar zihniyeti; tedbir almakta inat edince bugün yaşadığımız ve her alana bulaşan kapsamlı problemlere kapı aralamıştır'' dedi.
Bahçeli, AK Parti hükümetinin, krizi ortadan kaldıracak fikrinin, inancının, gücünün ve kararlılığının olmadığının, bugün çok daha net olarak görüldüğünü iddia ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yoksullaşan, işsiz kalan, çaresizliğin acımazlığında kıvranan milyonları hamasetle avutmaya çalıştığını ileri sürdü.
-''HÜKÜMET TEDBİRDE ÇOK GEÇ KALDI''-
Türkiye'yi baştan başa saran ve sosyal yapıyı sarsan krizi hala teğet edebiyatıyla tevil etmeye çalışan iktidarın tedbirde çok geç kaldığını savunan Bahçeli, ''Takdir edersiniz ki ekonomide sayılar ve rakamlar önemlidir, ancak, her rakamın arkasında insanımızın acıları, gözyaşları ve dertlerinin bulunduğunu unutmamak lazımdır. Küçük bir rakam ve yüzde, çok sayıda insan için iş veya işsizlik, açlık veya tokluk, çare veya sıkıntıdır'' diye konuştu.
Bahçeli, 1929 ekonomik krizi dışında, yaşanılan ekonomik krizlerin hemen hepsinin ağır bir siyasi faturasının olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
''Bugün de dışarıya hevesle bağlanan ve geleceğini dış bağlantılarda arayan AKP iktidarı, bu anlayışının doğal sonucu olarak, insanımızın refahını, uluslararası kuruluşların raporlarında, borsa endekslerinde, küresel finans kurumlarının himmetinde aramaktadır. Olumlu olduğuna inandığı en küçük veriyi bile başarı gibi takdim etmekten başka seçeneği kalmamış Başbakan Erdoğan'a, sadece sokaklara, caddelere, pazarlara, çarşılara, tarlalara, bostanlara, fabrikalara bakarak insanımızın ne hale geldiğini görmesini tavsiye ediyorum. Buna ilave olarak, uluslararası yalancı şahitlere sığınarak ortada duran gerçekleri değiştirmeye çalışanları, içinden çıkmakta bir türlü başarılı olunmayan krizlerin sosyal sonuçlarına da bakmaya davet ediyorum.''
-''AKP TANINAN FIRSATLARI REDDETTİ''-
Bahçeli, 7 yıldır iktidar sorumluluğunu taşıyan AK Parti'nin, kendisine tanınan fırsatları birer birer heba ettiğini, en müsait şartlarda dahi ekonomik problemleri çözemediğini ileri sürdü.
İşsizliğin, sözde büyümeye rağmen artmaya devam ettiğini ifade eden Bahçeli, ''Kriz teğet geçti, en az etkilendik, bize bir şey olmaz'' denildikçe; yüz binlerce vatandaşın işsiz kaldığını, fabrikaların kapandığını, her ocaktan feryatların yükseldiğini söyledi.
Bahçeli, 2009 yılı bütçesinde öngörülen ve gerçekleşen rakamlara da değinerek, AK Parti iktidarının bütçeyi, hiçbir anlamı ve önemi kalmayan bir kağıt tomarı haline dönüştürdüğünü iddia etti.
Bu yıl bütçesinde yüzde 4'lük bir büyüme öngörüldüğünü, ancak yıl sonu itibariyle Türkiye ekonomisinin yüzde 6 küçüleceğinin ortaya çıktığına dikkati çeken Bahçeli, 2010'da yüzde 3,5 olarak öngörülen rakamın izaha muhtaç olduğunu söyledi.
-''GELECEK YIL ŞİMDİDEN KAYBEDİLDİ''-
Bütçe büyüklüklerine de değinen Bahçeli, 2010 yılının da tarımsal destekleme ve dolayısıyla çiftçiler açısından iyi bir yıl olmayacağını söyledi.
Bahçeli, 2010 yılı bütçesinin bu haliyle; sosyal yönü olmayan, kamu görevlilerini gözetmeyen, milletin sorunların altında ezileceğini tescil eden bir özelliğe sahip olduğunu savunarak, şöyle konuştu:
''2010 Yılı Bütçesi bu haliyle inandırıcı olmaktan uzaktır ve aynı zamanda yetersizdir. Bundan dolayı Türkiye ekonomisi, önümüzdeki yılı da büyük zorluklar içinde geçirecek, milletimiz adına umut verici gelişmeler yaşanmayacaktır. Kendisi gibi inandırıcılıktan ve samimiyetten mahrum bir bütçe hazırlayan AKP iktidarıyla, gelecek yıl da şimdiden kaybedilmiştir.
Bu bütçede hükümet, işsizlik sorununun çözümünde devleti devre dışı bırakmış, istihdamı özel sektörün inisiyatifine terk etmiştir. Kısaca, Türkiyemiz için siyasi ve ekonomik krizler, belirsizlikler, çalkantılar ve gerginliklerle geçen, gelecek için kaygılarımızın derinleştiği kayıp bir yıl olan 2009'dan sonra 2010 yılının da heba edilen bir yıl olacağı anlaşılmaktadır. Bütün veriler 2010 yılının, içinde bulunduğumuz 2009 yılından daha zor olacağını göstermektedir. Öngörülen gelirler toplanamayacak, giderler ise hedeflerin üzerine çıkacaktır. Bu bütçe, hesap bilmezliğin değilse milleti aldatma anlayışının bir ürünüdür. Gerçeklerden uzak, sanal beklentilerle hazırlanan 2010 bütçesinde; işçiye, memura, çiftçiye, emekliye, esnafa, işsize, yoksula, dar ve sabit gelirlilere bir umut yoktur. Müteşebbise, sanayiciye umut yoktur. Yatırıma, üretime ve istihdama bir umut yoktur. Eğitime, sağlığa, huzura ve kardeşliğe umut yoktur. Bütçenin, ülkemizin ve milletimizin geleceğini şekillendirecek tercihleri ve öncelikleri dikkate alan ve ortaya koyan bir vizyonu da yoktur. Daha mutlu, daha müreffeh, daha huzurlu bir Türkiye'nin de müjdesi yoktur.''
Devlet Bahçeli, MHP olarak samimi beklentilerinin, insanların mutlu, huzurlu ve gelecekten daha umutlu olduğu, devleti, ülkesi ve milletiyle bir ve bütün olarak daha güçlü bir Türkiye'nin birlikte inşası olduğunu vurgulayarak, ''Millet yararına olmayan hiçbir işin içerisinde olmadık, olmayacağız. Biz, daima millet yararına çabaların içinde olacağız. Hükümetin bu yöndeki çabalarına da katkıda bulunmaya hazırız'' dedi.
Bahçeli, 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin ülkeye ve millete hayırlı sonuçlar getirmesini de diledi.
Bahçeli, TBMM Genel Kurulunda, 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Tasarısının geneli üzerine yaptığı konuşmada, partisinin görüşlerini dile getirdi.
Tokat'ta uğradıkları saldırı sonucu 7 askerin şehit olduğunu, 3 askerin yaralandığını, Bursa'da bir maden ocağındaki grizu patlaması sonucu 19 işçinin hayatını kaybettiğini anımsatan Bahçeli, taziyelerini yineliyerek, kalanlara sabır temennisinde bulundu. Bahçeli, bu tür felaketlerin yeniden yaşanmaması için tedbirlerin zamanında alınmasını, sorumluların tespit edilerek, gereğinin yapılmasını beklediğini söyledi.
İslam dünyası için mukaddes sayılan Muharrem Ayının, 17 Aralıkta başlayacağını anımsatan Bahçeli, ''Peygamberimizin torunlarının şehit edildiği bu ay, nifakın, fitnenin ve tefrikanın nasıl büyük acılara neden olduğunun, en talihsiz ve en üzüntü verici örneğinin yaşandığı tarihi bir ibretin başlangıcıdır. Mazlumların ve masumların acılarını paylaşıyorum'' dedi.
-''GÜVEN DUYGUSU ZEDELENMİŞTİR''-
Bahçeli, bütçe görüşmelerinin, hükümet icraatlarının değerlendirildiği, muhalefetin hükümetin politikaları hakkında tenkit ve tavsiyelerini dile getirdiği, TBMM adına önemli bir denetim vesilesi olduğunu belirtti. Bahçeli, devletin hangi alanlara ne kadar kaynak ayıracağını, hangi alandan ne kadar kaynak toplayacağını gösteren bütçenin en önemli özelliğinin ''nimet ve külfetin vatandaşlar arasında dağıtılırken hangi kıstaslara ve hakkaniyete riayet edildiğinin ortaya çıktığı bir gösterge'' olduğunu ifade etti.
''Vatandaşları, yoksulluklarından ziyade uygulanan politikalar sonucu ortaya çıkan haksızlıklar, eşitsizlikler ve adaletsizlikler daha fazla yaralamakta, daha derin izler bırakmaktadır'' diyen Bahçeli, ekonomik faaliyetleri, sosyal konulardan, güvenlik, asayiş, kültür, dış politika gibi alanlardan ayırmanın ve ayrı düşünmenin mümkün olmadığını söyledi.
AK Parti'nin 7 yıllık iktidarı döneminde ''yatırım ve üretimin artmadığını, işsizliğin çığ gibi büyüdüğünü, yoksulluğun derinleştiğini, milli ve manevi değerlerin istismar edildiğini, aile bağlarının, toplumsal ahlaki değerlerin yerle bir edildiğini, gerilim ve kutuplaşmanın yönetim tercihi olduğunu, huzurun kalmadığını, dirliğin hasar gördüğünü, kardeşliğin yaralandığını'' ifade eden Bahçeli, bu sosyo ekonomik dağınıklık ve zayıflığın, diğer alanlara da sirayet ettiğini savundu.
2009 yılının, millet açısından üzüntü verici olayların, hayal kırıklığı ve talihsizliklerin yaşandığı bir yıl olduğuna değinen Bahçeli, şunları kaydetti:
''Bizi biz yapan, bir arada tutan ortak değerlerin kaynaştırıcılığı yerine, tarihi ve kültürel derinliği olmayan yapay farklılıkların ayrıştırıcılığı üzerinde siyaset yapıldığı bu dönemde iktidar, gücünü, körüklenen sorunlara çözüm üretmek yerine, istismar, gerilim ve kutuplaşma yönünde kullanmıştır. Sorunlar karşısında başarısızlığa uğranılan her durumda, geçmişi suçlama geleneği sürdürülmüştür. Vatandaşın ekonomik ve sosyal hayatına ilişkin beklentilerinin boşa çıktığının farkına varıldığı her durumda mutlaka bir istismar vesilesi bulunmuştur.
Sistemli gayretlerle yıpratılan devlet ve toplum hayatımızın hemen her alanında yaşanan kutuplaşma ve cepheleşmeler giderek derinleşmiştir. Ekonomik gelişmelerde yaşadıklarımız da genel bunalımdan farklı bir seyir izlememiştir; yatırımlar azalmış, üretim daralmış, borçlanma artmış, yoksulluk derinleşmiş, çığ gibi büyüyen işsizlik sosyal hayatı tehdit eder hale gelmiştir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, ekonomik kararlardaki ahenksizlik ve sosyal ahlaktaki çöküşün hızlanmasıyla körüklenmek istenen kardeş kavgası geleceğe umutla bakılmasına mani olmuştur. İşçi, memur, esnaf, köylü ve emeklilerden oluşan mağdurlar, kendi kaderine terk edilmiş, işsizlik önlenememiş, yoksulluk azaltılamamış, gelir dağılımı adaletli hale getirilememiştir. Yolsuzluk ve yozlaşma artmış, merkezi ve yerel idarelerde kamu kaynakları, yandaşlara dağıtılmaya devam edilmiştir. Yargıya intikal eden yolsuzluklar, hayırsever vatandaşlarımızın inançlarının istismar edilişlerinin sınır tanımaz bir seviyeye çıktığını göstermiştir. Siyasi ve ahlaki çürüme devlet ve toplum hayatını kaplamıştır. Bunun sonucunda da devlete ve adalete olan güven duygusu zedelenmiştir.''
-''KAYBEDİLMİŞ BİR YIL OLARAK HATIRLANACAK''-
Yürütülen dış politikada da milli menfaatler bakımından kaygı verici bir durum olduğunu savunan Bahçeli, herkesin huzur içerisinde olacağı bir güvenlik sistemi ve herkesin adaletine güvendiği bir yargı sisteminin tesis edilemediğini ifade etti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, şöyle devam etti:
''Etnik bölünmeyi amaçlayan kanlı terör; siyasi ayrılıkçı hevesleri ve etnik tahrikler artmış, Türkiye, tehlikeli bir cepheleşme sürecine sürüklenmiştir. İnsanlar daha önce komşu, bakkal, manav, işçi, memur dost ve arkadaş olarak gördükleri kişilerde, etnik köken ve mezhebe dayalı kimlik sorgulamaya başlamışlardır. Ve bu gidişatın iddia edildiği gibi barış ve huzurla, demokrasi ve hürriyetle, kalkınma ve refahla, kaynaşma ve kardeşlikle hiçbir ilgisinin olmadığı, milletimiz tarafından anlaşılmıştır. Yüzleşme adı altında milli tarihimizi karalama kampanyaları, milli sorunları çözme iddialarıyla hız kazanmıştır. Bugün geldiğimiz noktada vatandaşlarımızın geleceğe daha umutlu bakmasını sağlayacak bir ekonomik ve sosyal yapı söz konusu değildir. Ve bütün bunların milletin gözünden kaçırılması için aklın, mizanın, gerçeklerin karartılması için maddi çıkar ilişkileri tesis edilen yandaş medya oluşturulmuştur. Bütün çabalara rağmen hükümetin sipariş verdiği haber ve yorumları yayınlamakta direnen medya unsurlarına ise baskı ve dayatma başlatılmıştır. Maalesef umutlarla başlanır, acı ve talihsiz olaylarla son bulan önceki yıllar gibi 2009 da ekonomik sorunların hiçbir dönemde olmadığı kadar milletimizin zayıf ve yorgun düşürdüğü, uluslararası ilişkilerin ağır bir zafiyet göstermeye başladığı ve bölücü saldırıların devlete ve millete yönelik meydan okumaların toplumda tehlikeli bir gerilim ortamını karşımıza çıkardığı kaybedilmiş bir yıl olarak hatırlanacaktır.''
-''YAP BOZ TAHTASINA ÇEVRİLEN BÜTÇENİN...''-
2010 yılı merkezi yönetim bütçesinin, AK Parti hükümetleri döneminde hazırlanan 8. bütçe olduğunu kaydeden Bahçeli, çağdaş bütçeleme sistemlerinin gelişimini, demokrasi mücadeleleriyle birlikte ve yan yana yürüdüğünün gözden uzak tutulmaması gerektiğini söyledi.
Devlet Bahçeli, bütçe ile millete kamusal ve yarı kamusal hizmetler sunulurken, fiyat istikrarının sağlanması, büyümenin hızlandırılması, ekonominin işleyişindeki aksaklıkların düzeltilmesinin de gözetilmesi gerektiğini vurguladı.
Bütçenin, ekonomik işlevinin yanında çok önemli ve belirleyici bir siyasi fonksiyonunun da olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle konuştu:
''Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisinin hükümet etme dönemlerinde sıradanlaşan hazırlık aşamalarında gerekli ilgi ve özenin gösterilmediği bütçenin artık yasal bir zorunluluğun yerine getirilmesinden başka bir anlam ifade etmediğini vurgulamak istiyorum. Başta maliye politikası olmak üzere bütün ekonomik politikalarında öncü ve etkileyici bir rolü olması gereken bütçenin, bu halinden şu an itibariyle çok uzak düştüğünü ifade etmek isterim. Ulaşılamayan mali hedefler, yanlış tespit edilen ekonomik parametreler, geleceği okuyamayan analiz noksanlığı, sürekli olarak gedikler veren bütçenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum ise yıl içerinde birçok defa bütçenin anlamının kalmadığı yorumlarını beraberinde getirmiştir. Yap boz tahtasına çevrilen bütçenin bir yılı tamamlanmadan, gücünü ve inandırıcılığını tamamen kaybettiğine, bu dönemlerde şahit olunmuştur. Bunun son örneği olarak 2009 yılı bütçesini göstermek mümkündür. 2010 yılı bütçesinin içte ve dışta yaşadığımız çok kritik, olağanüstü hassas bir dönemde görüşmek durumunda olduğumuz hepimizin malumudur.''
-2010 YILI BÜTÇESİ GENEL KURULDA...
-MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ: (2)
-''2010 YILI BÜTÇESİ BU HALİYLE, İNANDIRICI OLMAKTAN
UZAKTIR VE AYNI ZAMANDA YETERSİZDİR''
-''BUNDAN DOLAYI TÜRKİYE EKONOMİSİ, ÖNÜMÜZDEKİ YILI
DA BÜYÜK ZORLUKLAR İÇİNDE GEÇİRECEK, MİLLETİMİZ ADINA
UMUT VERİCİ GELİŞMELER YAŞANMAYACAKTIR''
-''BU BÜTÇE, HESAP BİLMEZLİĞİN DEĞİLSE MİLLETİ
ALDATMA ANLAYIŞININ BİR ÜRÜNÜDÜR''
(FOTOĞRAFLI)
TBMM (A.A) - 14.12.2009 - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2010 yılı bütçesinin, ''inandırıcı olmaktan uzak, aynı zamanda yetersiz'' olduğunu ileri sürerek, ''Bundan dolayı Türkiye ekonomisi, önümüzdeki yılı da büyük zorluklar içinde geçirecek, milletimiz adına umut verici gelişmeler yaşanmayacaktır'' dedi.
Bahçeli, partisinin 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesine ilişkin görüşlerini dile getirdi. Türkiye'nin, başarısız bir yönetim altında varlığı ve bütünlüğü tartışmalı bir hale geldiğini, ardı ardına yaşadığı buhranlarla köşeye sıkıştığını ifade eden Bahçeli, hareketsiz ve kontrolsüz olarak uçurumun kenarına gelen devlet ve toplum hayatının, hiçbir dönemde olmadığı kadar ciddi beka sorunuyla muhatap olduğunu söyledi.
Bahçeli, kültürel gerçeklerden ve toplumsal temellerden kopan ekonomik sistemle birlikte, milletin çok büyük bir açmazın ortasına düştüğünü ifade ederek, AK Parti kadrolarının, esasen ekonomik meseleleri samimiyetle çözmeyi hiçbir zaman aklına dahi getirmediğini iddia etti.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik, terör, iklim değişiklikleri, çevre kirliliği gibi konuların, insanlığın temel problem alanları olarak göze çarptığını kaydeden Bahçeli, ''AKP iktidarının iştahla eklemlenmeye çalıştığı küresel ekonomik düzenin kısa özeti bu şekildedir'' dedi.
-''KAVRAMLAR TARTIŞILIR HALE GELDİ''-
Küresel dayatmalar karşısında, milli devletin temelini oluşturan anahtar kavramlar olan, millet, milliyet ve milli kültürün küreselleşme karşısında ayakta durma mücadelesinin alabildiğine arttığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
''Bunların hemen arkasından da mili egemenlik, demokrasi, dayanışma, bağımsızlık ve onurlu yaşamanın önemi daha da belirginlik kazanmıştır. Ancak, tehlikelerle dolu olan AB ile müzakere sürecinde söz konusu kavramların hepsi tartışılır hale gelmiştir. Türk milletinin kendisine olan inancı zayıflatılarak, millet olma bilincinin köreltilmesine dönük çabalar hız kazanmıştır. Uzunca bir süredir, küresel güçlerin gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelere demokrasi ve insan hakları kılıfıyla böl, parçala ve yönet politikalarını dayattıkları anlaşılmıştır. İstikrarsız bir ekonomi; sürdürülebilir ve kontrollü siyasi istikrarsızlığın bir sonucu ve hızlandırıcısı olarak milletimize büyük acılar, zulümler ve sıkıntılar yaşatmaktadır. Türk milleti böylesi bir mağduriyeti hak etmemektedir. Fakirlik bir kader, işsizlik mutlak bir son değildir. Olmamalıdır.''
Bahçeli, küresel krizin çıktığı ülkeler gerekli tedbirleri alarak, krizin ateşini az da olsa söndürebildiğini, en başta kendi iç çelişkilerinden kaynaklanan düzensizlik ve dengesizliklerle krize yakalanan Türkiye ekonomisinin yoğun bakım ünitesinden hala çıkamadığını söyledi.
-''DAHA ÖNCE YAŞANAN KRİZLER''-
Daha önce yaşanan ekonomik krizlere de dikkati çeken Bahçeli, Türkiye'nin her on yıllık sürenin sonuna doğru, ya şiddetli, ya da hafif bir krizi mutlaka yaşadığını kaydetti.
''Kabul ve itiraf etmek lazımdır ki ekonomiyi uluslar arası alana eklemlemede fazlasıyla hevesli olmak, ekonominin girdiği kriz çarkına içeriden müdahaleyi etkisizleştirmektedir''diyen Bahçeli, bu durumun, aynı zamanda, krize müdahalede yararlanılacak politik araçları da tesirsiz hale getirdiğini söyledi.
Küresel alanda cereyan eden krizin, içteki olumsuzluklar ve beceriksizlikler sayesinde ve aynı zamanda ekonomik sistemin tabiatında yer alan krize yatkınlıkla birleşince ortaya çok büyük maliyetler çıktığını dile getiren Bahçeli, ''Ekonomideki alaborayı, bir teknenin alaborasıyla karıştıran iktidar zihniyeti; tedbir almakta inat edince bugün yaşadığımız ve her alana bulaşan kapsamlı problemlere kapı aralamıştır'' dedi.
Bahçeli, AK Parti hükümetinin, krizi ortadan kaldıracak fikrinin, inancının, gücünün ve kararlılığının olmadığının, bugün çok daha net olarak görüldüğünü iddia ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yoksullaşan, işsiz kalan, çaresizliğin acımazlığında kıvranan milyonları hamasetle avutmaya çalıştığını ileri sürdü.
-''HÜKÜMET TEDBİRDE ÇOK GEÇ KALDI''-
Türkiye'yi baştan başa saran ve sosyal yapıyı sarsan krizi hala teğet edebiyatıyla tevil etmeye çalışan iktidarın tedbirde çok geç kaldığını savunan Bahçeli, ''Takdir edersiniz ki ekonomide sayılar ve rakamlar önemlidir, ancak, her rakamın arkasında insanımızın acıları, gözyaşları ve dertlerinin bulunduğunu unutmamak lazımdır. Küçük bir rakam ve yüzde, çok sayıda insan için iş veya işsizlik, açlık veya tokluk, çare veya sıkıntıdır'' diye konuştu.
Bahçeli, 1929 ekonomik krizi dışında, yaşanılan ekonomik krizlerin hemen hepsinin ağır bir siyasi faturasının olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
''Bugün de dışarıya hevesle bağlanan ve geleceğini dış bağlantılarda arayan AKP iktidarı, bu anlayışının doğal sonucu olarak, insanımızın refahını, uluslararası kuruluşların raporlarında, borsa endekslerinde, küresel finans kurumlarının himmetinde aramaktadır. Olumlu olduğuna inandığı en küçük veriyi bile başarı gibi takdim etmekten başka seçeneği kalmamış Başbakan Erdoğan'a, sadece sokaklara, caddelere, pazarlara, çarşılara, tarlalara, bostanlara, fabrikalara bakarak insanımızın ne hale geldiğini görmesini tavsiye ediyorum. Buna ilave olarak, uluslararası yalancı şahitlere sığınarak ortada duran gerçekleri değiştirmeye çalışanları, içinden çıkmakta bir türlü başarılı olunmayan krizlerin sosyal sonuçlarına da bakmaya davet ediyorum.''
-''AKP TANINAN FIRSATLARI REDDETTİ''-
Bahçeli, 7 yıldır iktidar sorumluluğunu taşıyan AK Parti'nin, kendisine tanınan fırsatları birer birer heba ettiğini, en müsait şartlarda dahi ekonomik problemleri çözemediğini ileri sürdü.
İşsizliğin, sözde büyümeye rağmen artmaya devam ettiğini ifade eden Bahçeli, ''Kriz teğet geçti, en az etkilendik, bize bir şey olmaz'' denildikçe; yüz binlerce vatandaşın işsiz kaldığını, fabrikaların kapandığını, her ocaktan feryatların yükseldiğini söyledi.
Bahçeli, 2009 yılı bütçesinde öngörülen ve gerçekleşen rakamlara da değinerek, AK Parti iktidarının bütçeyi, hiçbir anlamı ve önemi kalmayan bir kağıt tomarı haline dönüştürdüğünü iddia etti.
Bu yıl bütçesinde yüzde 4'lük bir büyüme öngörüldüğünü, ancak yıl sonu itibariyle Türkiye ekonomisinin yüzde 6 küçüleceğinin ortaya çıktığına dikkati çeken Bahçeli, 2010'da yüzde 3,5 olarak öngörülen rakamın izaha muhtaç olduğunu söyledi.
-''GELECEK YIL ŞİMDİDEN KAYBEDİLDİ''-
Bütçe büyüklüklerine de değinen Bahçeli, 2010 yılının da tarımsal destekleme ve dolayısıyla çiftçiler açısından iyi bir yıl olmayacağını söyledi.
Bahçeli, 2010 yılı bütçesinin bu haliyle; sosyal yönü olmayan, kamu görevlilerini gözetmeyen, milletin sorunların altında ezileceğini tescil eden bir özelliğe sahip olduğunu savunarak, şöyle konuştu:
''2010 Yılı Bütçesi bu haliyle inandırıcı olmaktan uzaktır ve aynı zamanda yetersizdir. Bundan dolayı Türkiye ekonomisi, önümüzdeki yılı da büyük zorluklar içinde geçirecek, milletimiz adına umut verici gelişmeler yaşanmayacaktır. Kendisi gibi inandırıcılıktan ve samimiyetten mahrum bir bütçe hazırlayan AKP iktidarıyla, gelecek yıl da şimdiden kaybedilmiştir.
Bu bütçede hükümet, işsizlik sorununun çözümünde devleti devre dışı bırakmış, istihdamı özel sektörün inisiyatifine terk etmiştir. Kısaca, Türkiyemiz için siyasi ve ekonomik krizler, belirsizlikler, çalkantılar ve gerginliklerle geçen, gelecek için kaygılarımızın derinleştiği kayıp bir yıl olan 2009'dan sonra 2010 yılının da heba edilen bir yıl olacağı anlaşılmaktadır. Bütün veriler 2010 yılının, içinde bulunduğumuz 2009 yılından daha zor olacağını göstermektedir. Öngörülen gelirler toplanamayacak, giderler ise hedeflerin üzerine çıkacaktır. Bu bütçe, hesap bilmezliğin değilse milleti aldatma anlayışının bir ürünüdür. Gerçeklerden uzak, sanal beklentilerle hazırlanan 2010 bütçesinde; işçiye, memura, çiftçiye, emekliye, esnafa, işsize, yoksula, dar ve sabit gelirlilere bir umut yoktur. Müteşebbise, sanayiciye umut yoktur. Yatırıma, üretime ve istihdama bir umut yoktur. Eğitime, sağlığa, huzura ve kardeşliğe umut yoktur. Bütçenin, ülkemizin ve milletimizin geleceğini şekillendirecek tercihleri ve öncelikleri dikkate alan ve ortaya koyan bir vizyonu da yoktur. Daha mutlu, daha müreffeh, daha huzurlu bir Türkiye'nin de müjdesi yoktur.''
Devlet Bahçeli, MHP olarak samimi beklentilerinin, insanların mutlu, huzurlu ve gelecekten daha umutlu olduğu, devleti, ülkesi ve milletiyle bir ve bütün olarak daha güçlü bir Türkiye'nin birlikte inşası olduğunu vurgulayarak, ''Millet yararına olmayan hiçbir işin içerisinde olmadık, olmayacağız. Biz, daima millet yararına çabaların içinde olacağız. Hükümetin bu yöndeki çabalarına da katkıda bulunmaya hazırız'' dedi.
Bahçeli, 2010 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin ülkeye ve millete hayırlı sonuçlar getirmesini de diledi.
