2024-12-15 - 12:45
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER İLE MİLLİ EĞİTİM BAKANLIKLARININ 2025 YILI BÜTÇELERİ TBMM GENEL KURULUNDA
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçelerinin görüşmelerine başlandı.

TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca başkanlığında toplandı.

Genel Kurulda, bakanlıkların bütçelerinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu ile 127 üniversitenin bütçeleri de ele alınacak.

Bütçeler üzerinde ilk sözü Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün aldı.

Saadet Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, "Mülakatlar şekil değiştirmemeli, tamamen ve tekrar getirilmemek üzere kaldırılmalıdır. Öğretmen atamaları öznel değerlendirmeye yol açmayacak şekilde yapılmalıdır." dedi.

TBMM Genel Kurulunda Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde Saadet Partisi milletvekilleri söz aldı.

Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, doğurganlık hızının düştüğünü ve ailelerin dağıldığını söyledi. Çocuklu kadınların iş yaşam alanında şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini söyleyen Ün, şöyle konuştu:

"Ülkemize özgü bir doğum teşvik politikasını hayata geçirmek için kaybedecek pek vaktiniz yok. 15 yıldır açık olan fırsat penceresi değerlendirilmedi, nüfus verimli değerlendirilmezse 15 yıl sonra bu fırsat penceresi tamamen kapanmış olacak. Doğum izni sonrası işe dönüşü güvence altına alan, çocuk bakım desteklerini artıran, esnek çalışma saatlerini uygulayan, çocuklu ailelere yönelik vergi indirim politikalarını hayata geçirecek uygulamaları biraz daha ihmal ederseniz 15 yıl sonra nüfusumuz dinamizmini kaybettiğinde alınacak en erken tedbirin geri dönüşü için 30-40 yıla ihtiyaç olur."

Ün, akademisyenlerin gelirleri üzerinden Milli Eğitim Bakanlığını eleştirerek, "Aklı özlük haklarında olan, geçim derdine düşmüş bir bilim adamı bilim üretemez. Yeni mezun hakimin maaşı ile onu okutan profesörün maaşı, uzman doktorun maaşı ile onu yetiştiren profesörün maaşı, araştırma görevlisinin düz memurla maaşı arasında neredeyse fark kalmamış." değerlendirmesinde bulundu.

Köy okullarının çeşitli gerekçeler gösterilerek kapatıldığını kaydeden Ün, "Bir köy okulsuz kalıyorsa o köyde nüfusu nasıl devam ettireceksiniz? Hangi motivasyonunla köyde yaşamı sürdürülür kılacaksınız? Sayın Bakanımızın verisiyle 7 yılda 2 bin 427 okul kapanmış. İnanın, okulun kapandığı bu köylerin kendisi de kapanıyor bir süre sonra. Okullar süpermarket mi ki, 'Müşterisi azaldı.' diye kapatıyorsunuz Sayın Bakan?" dedi.

- "Engellilerimizi sadece para verilmesi gereken düşkünler olarak görmekten vazgeçin"

Saadet Partisi Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, Türkiye'de üniversiteyi kazanan öğrencilerin barınma ve kırtasiye masraflarını karşılayamadığı için üniversitelere kayıt yaptırmadığını savundu. Gençlerin büyük bir kısmının üniversite diplomasını aldıktan sonra iş bulamadıkları için evde oturduğunu anlatan Özbudun, "Türkiye'de yeni bir kavram doğdu 'ev gençleri' şeklinde. Bunların bir kısmı ise Türkiye'de gelecek görmedikleri için hayallerini sınır ötesine taşıyorlar ve Türkiye'yi terk ediyorlar, dolayısıyla bizim ciddi emeklerle, ciddi masraflarla yetiştirdiğimiz pırıl pırıl gençlerimiz Türkiye'ye katkıda bulunmak yerine bambaşka ülkelere gidip oraya katkılarını sunuyorlar." diye konuştu.

Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, "ailedeki geçimsizlik ve boşanmalar ile suç oranlarının artması, eğitimsizlik, madde bağımlılığı, ahlaki ve manevi değerlere yabancılaşma, yasa dışılık, toplumdaki genel şiddet eğilimi ve huzursuzluğun yoksulluk kaynaklı olduğunu" anlattı.

Kılıç, şunları kaydetti:

"Aile, toplumumuzun temelini oluşturur. Son yıllarda ne yazık ki bu temelin sarsıldığını, zayıfladığını ve çökmeye başladığını görüyoruz. Aile korunup güçlendirilmez ise toplumsal çöküş kaçınılmaz hale gelir. Ancak bu gerçek, hepimiz tarafından biliniyorken aile yapımızın maruz kaldığı saldırılara karşı gerekli önlemlerin yeterli oranda alınmadığını görüyoruz."

Kılıç, ev hanımlarının maddi ve manevi olarak desteklenmesi gerektiğini söyleyerek, "Engellilerimizi sadece para verilmesi gereken düşkünler olarak görmekten vazgeçin. İmkan sağlayalım ki sosyal yaşamda engelli bireylerimiz de aktif bir şekilde var olabilsinler." görüşünü dile getirdi.

- "Mülakatlar şekil değiştirmemeli, tamamen kaldırılmalıdır"

Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, Milli Eğitim Bakanlığına ayırılan bütçenin OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında düşük kaldığını aktardı. Faize ayrılan bütçeyi eleştiren Karaman, "Öğretmenlerin mesleki gelişimine ayrılan kaynaklar, teknolojik altyapılar ve dezavantajlı bölgelerdeki okullara yapılan yatırımlar yetersiz kalmaktadır. Eğitim sistemimizi dolayısıyla geleceğimizi mamur etmek, binalarla değil insanlarla mümkün olabilir. Biz insanı ve insan yetiştirmeyi temel alan eğitim politikalarını destekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Karaman, merkezi yönetim bütçesi içinde eğitime ayrılan payının yüzde 15'e çıkarılmasını da talep etti.

Saadet Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, Milli Eğitim Akademisi uygulamasını eleştirdi. Akademi eğitiminde, "gizli mülakat" yapılacağını savunan Bilici, şöyle konuştu:

"Bu gençler mülakatı hak etmemektedir. Mülakatlar şekil değiştirmemeli, tamamen ve tekrar getirilmemek üzere kaldırılmalıdır. Öğretmen atamaları öznel değerlendirmeye yol açmayacak şekilde yapılmalıdır. İtibardan tasarruf etmeyenler, eğitim yuvalarından tasarrufa giderek okullarımızı itibarsızlaştırmaktadır. Bir çok öğretmenimiz ve idarecimiz, görev yaptıkları okulda eğitimciliğin yanında okul boyama sınıfların temizliği hatta tesisatçılığa katılmak zorunda kalmaktadır."

Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan, ücretli öğretmenlik uygulamasına tepki gösterdi. Asgari ücretin altında ödemlerle öğretmenlerin okulda eğitim verdiğini söyleyen Çalışkan, sağlık ve eğitim alanlarında tasarruf edilmemesi gerektiğini anlattı.

Özel okulda çalışan öğretmenlerin taban ücretinin olmadığını söyleyen Çalışkan, "Özel okulların patronlarından bu kadar mı çok korkuyorsunuz? Ne olur bunu en kısa süre içinde çözelim." ifadelerini kullandı.

Öğretmenliğin en prestijli meslekken "istenmeyen meslek" haline geldiğini anlatan Çalışkan, öğretmenlerin geçim sorunları nedeniyle eğitimde gerileme yaşandığını ileri sürdü.

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir ise kapatılan köy okullarının yeniden açılmasını istedi. Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen ayrımına son verilmesi gerektiğini anlatan Demir, pedagojik eğitimi olmayan isimlerin okullarda eğitim vermemesi gerektiğini söyledi.

Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, Milli Eğitim Bakanlığı 2025 yılı bütçesine ilişkin, "Yatırımlar için ayrılan pay yüzde 10 bile değil. Bu bütçeyle yeni büyük yatırımlar yapma imkanı yok." dedi.

TBMM Genel Kurulunda Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde İYİ Parti milletvekilleri söz aldı.

İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, hedeflerinin güçlü aile, güçlü toplum ve güçlü Türkiye olduğunu belirterek, aile temeli sağlam olmayan toplumların ayakta kalamayacağını söyledi.

Ailenin korunması ve güçlendirilmesi programının merkezi bütçedeki payının yüzde 0,11 olmasını eleştiren Taşçı, bu durumun hükümetin söylemleriyle çelişkili olduğunu savundu.

Taşçı, Polis Akademisi ve Adalet Bakanlığı verilerine göre kadın cinayetlerinin temelindeki ortak paydanın ağırlıklı olarak geçim sıkıntısı olduğunu belirtti.

"Çok acil bir çocuk koruma eylem planı hazırlamak zorundayız" ifadelerini kullanan Taşçı, kanunların var olmasının uygulanmasının da var olduğu anlamına gelmediğini savundu.

Taşçı, bütçenin şehit yakınları ve gaziler için ayrılan payını da eleştirerek, şöyle konuştu:

"15 Temmuzda yaralanma derecesine bakılmaksızın 'gazi' unvanı verip de terörle mücadelede aldıkları derin yaraların izlerini bir ömür vücutlarında taşıyacak olanlara engel şartı getirerek kendi aralarında da böldüğümüz, rehabilitasyon ve fizik tedavi merkezlerine erişimde yaşadıkları güçlükler başta olmak üzere saymaya kalksam hepimizi gerçekten insanlığımızdan da utandıracak onca sorunu çözüm bekleyen gazilerimiz ve şehitlerimizin emanetleri için Bakanlık bütçesinden ayrılan pay yüzde 0,03. 125 milyon 303 bin lira. Bu da aslında 'Gaziysen bana ne? Git, evinde otur.' demenin başka bir biçimi, başka bir şekli, daha bürokratikçe olanı değil mi aslında?"

İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, Milli Eğitim Bakanlığı 2025 yılı bütçesi üzerine konuşacağını, bütçenin geçen yıla göre yüzde 33 arttığını ancak hiç yeterli olmadığını savundu.

Sunat, bu bütçenin zaten yüzde 80'ninin personel giderlerinden oluştuğunu belirterek, "Yatırımlar için ayrılan pay yüzde 10 bile değil. Bu bütçeyle yeni büyük yatırımlar yapma imkanı yok." dedi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in "laiklik ve İttihat ve Terakki Cemiyeti"ne ilişkin ifadelerini eleştiren Sunat, şunları kaydetti:

"Söylemleriniz ve eylemlerinizle tepkileri üzerinize çekmek milli eğitime ne kazandırıyor Sayın Bakan? Laiklikle ilgili çarpıtmalara ne gerek var? Bu tartışmalar yıllar önce bitti. İttihat ve Terakki'yi yermek size mi kaldı Sayın Bakan? Üstelik, tarih de bilmiyorsunuz, 1940'lı yılları siz hatırlıyor musunuz ki 'Bunlar, şunlar hatırlamaz' diyorsunuz. Bu provokasyonlara gerek yok. Siz, teknolojideki hızlı gelişmeler doğrultusunda geleceğin becerilerinin eğitim sistemine nasıl hızlı bir şekilde entegre edileceğine kafa yorun. Bozduğunuz okullar arası başarı ve imkan farklılıklarını nasıl düzelteceğinizi düşünün. Siz, yoksul öğrencilere yönelik ne gibi tedbirler alacağınıza kafa yorun. İktidarınız yüzünden giderek artan fırsat eşitsizliğini nasıl azaltabileceğinizi düşünün."

İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, bütçe görüşmeleri sırasında AK Parti sıralarının boş olduğunu belirterek, AK Parti'nin bütçeye ve muhalefetin görüşlerine saygı duymadığını savundu.

Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin 1 trilyon 451 milyar civarında olduğunu anımsatan Türkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bütçeyi niye veriyor bu millet dişinden tırnağından artırıp? Diyor ki; 'Bu milletin evlatlarına nitelikli, kamusal ve eşit eğitim fırsatı sağlayın. Bu memleketin Mardin'indeki çocuk da Bursa'sındaki çocuk da kamusal eğitimi parasız olarak alsın, çağın şartlarıyla birlikte, tıpkı eski Türkiye'de bizim olduğumuz gibi babası işçi, çiftçi, köylü, işsiz olan dar, sabit gelirli kesimlerin de çocukları eğitim imkanıyla birlikte ekonomik ve sosyal statü değiştirebilsin.

2002 tarihinden bugüne kadar, önceden bütün eğitim çağındaki çocukların yüzde 1'i özel eğitim alırken devrinizde şu an yüzde 9-10'lara çıktı. Özel okul oranları 2002 yılında yüzde 2 seviyesindeyken şimdi yüzde 20'lere yaklaştı. Özel okulla kamu okulu arasındaki fırsat eşitsizliğini devasa hale getiren bu sistem yetmezmiş gibi, kamu okulları içerisinde aynı ilde, aynı ilçede devlet okullarının biriyle diğeri arasında da devasa bir fark oluşturdu."

- "Mezunların yüzde 30-35'i iş bulamaz durumda"

İYİ Parti Edirne Milletvekili Mehmet Akalın, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yükseköğretim kurumları üzerine söz aldığını söyledi.

Üniversitelerin "olmazsa olmazı"nın özerklik olduğunu belirten Akalın, Türkiye'de 209 üniversitenin çoğunda altyapı ve alan hocalarının eksik olduğunu, resmi rakamlara göre mezunların yüzde 30-35'inin iş bulamaz durumda olduğunu ifade etti.

"Üniversite sayısını arttırdık" ifadesinin başarı olarak sunulmaması gerektiğini savunan Akalın, "Üniversite açmak yerine mesleki ve teknik eğitim sorununu çözüp, yüksek eğitimin üzerinde yükü atıp, üniversitelerin önünü açsaydınız bu kadar verimsiz üniversite açmak zorunda kalmazdı; üniversitelerimiz de sanayimiz de çok farklı durumda olurdu." dedi.

TBMM Genel Kurulunda Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde MHP milletvekilleri söz aldı.

MHP Çankırı Milletvekili Pelin Yılık, kentleşme, modernleşme ve küreselleşme süreçlerinin neden olduğu yapısal sorunlarla karşı karşıya kalan aile kurumunun güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Aile ve sosyal fonksiyonları zayıflatıcı unsurların ortadan kaldırılması gerektiğine işaret eden Yılık, "Ülkemizde evlilik çağına gelmiş gençlerimizi bilinçlendirmek amacıyla gerçekleştirilen Evlilik Öncesi Eğitim Programı'nı değerli bulmaktayız. Aile içi iletişimin kuvvetlendirilmesi, aile içi şiddetle kararlı mücadele, ailelere psikososyal destek verilmesi suretiyle süreçlerin desteklenmesini önemli buluyoruz." diye konuştu.

Şehitlik ve gazilik ile vatana üstün hizmette bulunanlarla ilgili sosyal güvenlik sistemine ilişkin olanlar dışında müstakil bir kanuni düzenleme yapılması gerektiğini söyleyen Yılık, "Bu sorunları yakından takip etmek ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir ihtisas komisyonunun da kurulmasının yerinde olacağı düşüncesindeyiz." ifadelerini kullandı.

Yılık, engelli ve engelli yakını aylığının artırılması ile engelli aylığı ödemesinde aile geliri yerine engellilerin kendi gelirlerinin esas alınması gerektiğini belirterek, "Engellilerin genel ve mesleki eğitim, mesleki rehabilitasyon, kendi işini kurma, hibe desteği, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri daha da geliştirilmelidir." dedi.

MHP Bursa Milletvekili Fevzi Zırhlıoğlu, ailenin toplumsal yapıda temel bir unsur olarak milli değerlerin korunmasında önemli bir rol oynadığını aktardı. Aile yapısının ve değerlerinin korunmasının ve güçlendirilmesinin Anayasal bir sorumluluk olduğuna işaret eden Zırhlıoğlu, "Ülkece aile bütünlüğünü korumaya yönelik politikalar geliştirmeye ve kadınların aile içindeki konumunu güçlendirmeye daha çok ihtiyacımız var. Bu politikaların amacı, ailenin sosyal fonksiyonlarını zayıflatan etkenleri ortadan kaldırmak ve güçlü bir sosyal düzen oluşturmaktır. Aile birliğinin korunması amacıyla çalışan eşlerin görevlerinin özellikle dikkate alınarak aynı il içinde görev yapmaları sağlanmalıdır." diye konuştu.

Her insanın bir engelli adayı olduğunu vurgulayan Zırhlıoğlu, şunları kaydetti:

"Engellilerin toplumla bütünleşerek başkalarının yardımına muhtaç olmadan hayatlarını idame ettirebilmelerini temin edecek hukuki, fiziki ve diğer şartlar oluşturulmalıdır. Engelli vatandaşlarımızın maddi sorunlarının çözüldüğü engelsiz yaşam şartlarının oluşturulması önemlidir. Buna ilişkin kanuni düzenlemelerin günün şartlarına göre dinamik tutulmasını ve bu alanda atılan adımların ileriye taşınmasını gerekli görüyoruz."

Zırhlıoğlu, gazilere ikinci istihdam imkanı sağlanması gerektiğini ve ÖTV'siz araç alma imkanı verilmesi gerektiğini de ifade etti.

- "Sağlıklı bireyler, sağlıklı toplumun yapı taşıdır"

MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, kadınların güçlendirilmesi, çocukların güvenliği, şehit yakınlarının ve gazilerin haklarının korunmasının her zaman partilerinin önceliği olduğunu söyledi.

Kadınların güçlenmesinin sadece toplumun değil, milletin de güçlenmesi olduğuna işaret eden Ersoy, şunları kaydetti:

"Sağlıklı bireyler, sağlıklı toplumun yapı taşıdır. Kadın sağlığına verilen önem ve yapılan çalışmalar da kadının güçlendirilmesi için önem verilmesi gereken bir diğer unsurdur. Anne ölüm oranlarını azaltmak, doğum öncesi bakım oranlarının artırılması, kadınlarımızın sağlık hizmetlerine kolayca erişimi çok önemlidir. Bu adımlar, yalnızca kadınlarımızı sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda Türk milletinin sağlıklı bir şekilde yarına adım atmasının da teminatını oluşturur."

MHP Samsun Milletvekili İlyas Topsakal, Filistin'de İsrail'in acımasızca yaptığı katliamların kendilerinde derin izler bıraktığını belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığının yabancı azınlık okullarına uyguladığı kanuni işlemin çok konuşulduğunu söyleyen Topsakal, "Fransız okullarının kanunlara uymaması karşısında Bakanlığımızın aldığı tedbir yerindedir ve bu tedbirin her zaman arkasında olduğumuzu ifade ediyoruz." diye konuştu.

İlkokullarda geleceğe yönelik alternatif modellerin ele alınması gerektiğini kaydeden Topsakal, şu ifadeleri kullandı:

"Bizim önerimiz, ilkokul sistemimizin de tıpkı okul öncesi eğitim gibi olmasıdır. Zira daha 6 yaşındaki yavrumuz okula gidiyor, aynı sırada 4 yıl oturuyor ve aynı düzen ve sistemde aynı şeyi yapıyor, karşısında öğretmene yani yıllarca aynı yüze bakıyor. Biraz farklı düşünürsek bu modelin çocuklarımızın üzerinde etkisi sizce olumlu mudur? Elbette olumsuzdur. Çocuklarımıza çok katlı, betona gömülmüş okullar yerine tek katlı ve bahçeli yerleri tercih etsek, sıra sistemini değiştirerek yuvarlak alanlar oluştursak ve çocuklar okullarında tıpkı evlerinde olduğu gibi rahat hareket etseler güzel olmaz mı? En azından yeni açılan pilot okullarda dünyanın son yıllarda kullandığı bu sistemi tatbik etmemizin önemli olduğunu ifade etmek istedim."

- "Bu tür uygulamalar hak, adalet ve eşitlik duygusunu zedelemekte"

MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak, sadece bir bütçeyi değil Türkiye'nin geleceğine giden yolu konuştuklarını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını dileyen Taytak, öğretmenlerin mesleklerini en iyi şekilde yapması için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini vurguladı.

Öğretmenlerin emeklilik şartlarının iyileştirilmesinin vefa borcu olduğunu anlatan Taytak, "Öğretmenlerimizi mutlu edemezsek aydınlık yarınları inşa etmemiz mümkün değildir. Onların emeğine saygı duymak geleceğimize sahip çıkmaktır." dedi.

Öğretmen atamalarında mülakat uygulamasına da değinen Taytak, "Bu tür uygulamalar hak, adalet ve eşitlik duygusunu zedelemekte, bireylerin sisteme olan güvenini sarsmaktadır. Ancak bu konuda alınacak tedbirlerle her bir bireyin emeğinin karşılığını alacağı, liyakat esaslı bir sistemin inşa edileceğine inancımız tamdır." değerlendirmesinde bulundu.

MHP Ankara Milletvekili Mevlüt Karakaya, üniversitelerde üretilen bilgilerin ticarileştirilmesiyle topluma ve ekonomiye katkısında geri kalındığını anlattı. "Bilginin ticarileştirilmesi üniversiteler için yapılması gereken önemli politika alanlarından biridir" diyen Karakaya, bu konuda toplumun yapması gerekenler olduğunu vurguladı.

Öğretim elemanlarının iş ortamlarında çok fazla mutlu olmadığını belirten Karakaya, "Bunun en önemli sebeplerinden birisi öğretim üyelerinin maaşları göreceli olarak birçok mesleğe göre gerilerde kaldı. Öğretim üyelerinin maaşlarıyla ilgili bir düzenlemenin yapılması gerektiğini ifade etmeliyim. Yine son yıllarda öğretim üyelerimizin en çok şikayetçi olduğu konu ve alanlardan bir tanesi de kadro konusu." diye konuştu.

- "Temiz dil" tartışması

MHP Grubu adına yapılan konuşmaların ardından Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, söz talep eden vekillere yerinden söz verdi. Yerinden söz alan CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan'ın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'i hedef alan sözleri üzerine Karaca, Akdoğan'ın mikrofonunu kapattı.

Bakan Tekin ve bazı AK Parti'li milletvekilleri de Akdoğan'ın özür dilemesi gerektiğini söyledi.

Tartışmanın büyümesinin ardından Karaca, grup başkanvekilleriyle görüşmek üzere birleşime ara verdi.

Aranın ardından grubu bulunan partilerin grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak "temiz dil kullanılması" konusunda gruplarının düşüncelerini paylaştı.

TBMM Genel Kurulunda, Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde DEM Parti milletvekilleri söz aldı.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin, kadın ve çocuk yoksulluğuyla kadına yönelik şiddeti çözemeyeceğini savundu.

Kaya, ülkede 10 milyonun üzerinde engellinin bulunduğunu, bütçeden engelliler için ayrılan payın yeterli olmadığını belirterek, engellilerin kamusal hizmetlere erişimde sorunlar yaşadığını söyledi.

"Sağlamcılık ideolojisiyle hazırlanan bu bütçe, engellilerin eşit yurttaşlık haklarının ihlalidir, kabul etmiyoruz" ifadesini kullanan Kaya, Bakanlığın yaşlılar için ayırdığı programın bütçesinin önceki senenin 2 katı olduğunu, ancak huzurevi fiyatına eylül ayında yüzde 300 zam yapıldığını vurguladı.

DEM Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, eğitimde özelleştirmenin yaygınlaştırıldığını, eğitim müfredatının bilimsellikten ve laiklikten uzak olduğunu ileri sürdü.

DEM Parti Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun, "Milli Eğitim Bakanlığının bütçesinin yüzde 71'lik oranı personel giderlerine, yüzde 9'u sosyal güvenlik devlet primine gitmektedir. Yani MEB bütçesinin sadece yüzde 20'si eğitim yatırımlarına harcanmaktadır." diye konuştu.

Hun, yıllardır eğitime ayrılan ödeneklerin yüksek enflasyon karşısında sadece rakamsal olarak artığını, doğrudan eğitim hizmetlerine yönelik yatırımlar açısından hazırlanan bütçelerde okulların temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar artış yapılmadığını iddia etti.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, AK Parti iktidarları döneminde üniversite öğrencilerinin yoklukla baş etmeye çalıştığını ve temel ihtiyaçlarına yetecek bütçelerinin bile olmadığını savundu.

DEM Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın, mevcut eğitim sisteminde özgürlükçü ve eleştirel düşüncenin olmadığını, ezberciliğin başarının tek ve zorunlu yolu olarak gösterildiğini öne sürdü.

DEM Parti Bitlis Milletvekili Semra Çağlar Gökalp, eğitim emekçilerinin ekonomik olarak refaha kavuşturulması, özlük haklarının iyileştirilmesi, yol ve yemek gibi ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması gerektiğini belirtti.

- "O lanet olası terör örgütü ile aranıza mesafe koyamıyorsunuz"

DEM Parti'li milletvekillerinin konuşmalarının ardından söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, DEM Parti Milletvekili Özgül Saki'nin konuşması sırasında devlete yönelik ağır ithamlarda bulunduğunu vurgulayarak, bu dili şiddetle reddettiklerini dile getirdi.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "milli sorun" ve "milli hassasiyet" tabirlerinin, "Kürt karşıtlığı" olduğunu iddia etti.

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, DEM Parti'lilerin konuşmalarının genel çerçevesinin, "vatan ve Türkiye düşmanlığı" üzerine şekillendiğini vurguladı.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, DEM Parti grubunun, Türk ordusuna yönelik söylemlerini şiddetle reddettiğini söyledi. Çömez, "Siz ısrarlı bir şekilde o lanet olası terör örgütü ile aranıza mesafe koyamıyorsunuz. Bir kere olsun şu kürsüden, Meclis'in çatısı altından terör örgütü PKK'yı kınayamıyorsunuz." ifadesini kullandı.

TBMM Genel Kurulunda, Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde, CHP milletvekilleri söz aldı.

CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, iktidarın kadınlar ve çocuklar için daha adil bir bütçe teklif etmesi gerekirken, tüm kırılgan grupları karşı karşıya bırakan, adaletsizliği, ayrımcılığı, umutsuzluğu ve derin yoksulluğu ortaya çıkaran bir bütçe sunduğunu savundu.

Kadın cinayetlerine de değinen Kaya, "Neden kadın cinayetleri önlenemiyor? Neden etkin kovuşturmaları yapılamıyor? Neden kurumların koordinasyonları hala sağlanamıyor ve şiddeti önleyemiyorsunuz? Elinizi kim tutuyor? 2024 başından bu yana bu ülkede 605 kadın, erkek şiddetiyle öldürüldü. Kadınlar 'sokaklarda, evlerde güvende değiliz' diyor. Biz kadınlar bu sorulara cevap bekliyoruz." diye konuştu.

2023 sonu itibarıyla OECD ülkeleri arasında kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 53,8 iken, Türkiye'de bu rakamın yüzde 35,8 olduğunu belirten Kaya, şunları paylaştı:

"OECD ülkeleri genelinde çalışma çağındaki her 100 kadından 51'i iş gücündeyken, ülkemizde her 100 kadından 31'i çalışabiliyor. Eğer bizde de her 100 kadından 31'i yerine 51'i çalışıyor olsaydı, ülkemizin milli geliri 11 trilyon dolar yerine 14 trilyon dolar olacaktı ve kişi başı gelirimiz ise 13 bin 243 dolar yerine 15 bin 997 dolar olacaktı. Yani kadınları iş gücünden dışlamanın kişi başına maliyeti bize 2 bin 754 dolar."

- "Yaşlı bakım merkezlerinin yüzde 60'ı özel sektörde"

CHP Ankara Milletvekili Aylin Yaman, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının merkezi bütçeden aldığı payın yetersiz olduğunu söyledi. Türkiye'deki yaşlı nüfus oranına ilişkin rakamlar paylaşan Yaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"9 milyona yakın 65 yaş üzeri yaşlı vatandaşımızın yüzde 36'sı yani 3 milyon 140 bin vatandaşımız gerçek bakım ihtiyacı olan 75 yaş üzeri nüfustur. Ayrıca 1,5 milyon hanede tek başına yaşayan 65 yaş nüfus mevcuttur. Bunun da yüzde 75'i sosyal güvencesi olmayan, bu nedenle yoksullaşarak yaşlanan kadındır. Bu iki grup, esas bakım ihtiyacı olan gruptur. Oysa şu anda sadece 14 bin 800 yaşlımıza hizmet veriliyor. Sadece tek başına yaşayan 1,5 milyonun yüzde 1'i bile etmeyen bir bakım hizmeti söz konusu. Türkiye'de toplam 461 yaşlı bakım merkezi bulunuyor, bunun yüzde 60'ı özel sektörde."

CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ayrılan bütçenin her geçen yıl azaldığını belirtti.

Ersever, bütçede kadınların canını koruyan, insanca bir yaşamın kapısını aralayan politikaların yer almadığını iddia etti.

Hükümetin ihtiyaç sahibi vatandaşlara verdiği yardımların yetersiz olduğunu dile getiren Ersever, şunları kaydetti:

"Öksüze, yetime yardım adı altında aylık sadece 600 lira ödüyorsunuz. Yoksul ailelere verdiğiniz yardım ise bin 250 lira, yani günlük 42 lira. 42 lirayla sofraya ne konur? Biz söyleyelim, sadece açlık konur. 'Yolsuzlukla mücadele edeceğiz' diye iktidara geldiniz. Ama zengin daha zengin oldu, yoksulluk genişledi, derinleşti, özgürlükler sınırlandı, ülke adeta Orta Çağ karanlığına sürüklendi. Toplumun üzerine karabasan gibi çöken şiddet gün geçtikçe arttı. İktidarınızda çocuklar, kadınlar, canlılar ve doğa acımasızca katledildi. Engelli maaşı 2 bin 800 lira, elinizi vicdanınıza koyun, bu miktar hangi derde derman olur? En az 7 milyon çocuk derin yoksulluk içinde yaşıyor. 5 yaş altı çocukların yüzde 10'u yetersiz beslenme nedeniyle gelişemiyor."

CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, kürsünün önüne, üzerinde hayatını kaybeden bazı kadınların yazılı olduğu bir "kefen bezini" koyarak konuşmasına başladı.

Dinçer, daha önce de bu bezi açtığını, o zaman öldürülen kadın sayısının 296 olduğunu ancak aradan geçen 68 günlük süre içerisinde bu sayıya 125 kadının daha eklendiğini vurguladı.

- "Kadın konukevi sayısı dört yılda sadece 3 tane arttı"

CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, kadına yönelik şiddet olaylarına işaret ederek, 2024 yılının ilk on ayında 357 kadının hayatını kaybettiğini aktardı.

Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerle işbirliğinin önemine değinen Elçi, kadınları eve mahkum eden politikalar üretilmeye çalışıldığını savundu.

CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan, birçok kadının uzaklaştırma kararı aldırması ve koruma talep etmesine rağmen şiddet görmekten veya cinayete kurban gitmekten kurtulamadığını dile getirdi. 2018'de 110 olan Bakanlığa bağlı kadın konukevi sayısının, 2024'te 112 olduğunu kaydeden Özcan, "Dört yılda sadece 3 tane arttı. Bakanlık bu anlayışla erkek şiddetini önleyebileceğini mi düşünüyor?" sorusunu yöneltti.

TBMM Genel Kurulunda Aile ve Sosyal Hizmetler ile Milli Eğitim bakanlıklarının 2025 yılı bütçeleri üzerinde AK Parti milletvekilleri söz aldı.

AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Tuba Köksal, kadın, aile, çocuk, engelliler, şehit ve gazilerle ilgili tüm meselelerin siyaset üstü bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, görev alanı nedeniyle toplumun tüm kesimlerine kol kanat gerdiğini ifade eden Köksal, "Geleceğimiz olan çocuklarımız görev ve sorumluluk alanlarımızın başında gelmektedir. Çocuklarımıza, aile değerlerimize, savunmasız insanlarımıza adeta taarruz halinde gelen maddi ve manevi saldırılara karşı birlik olmazsak, tek taraflı bir biçimde bu işin üstesinden gelemeyiz." diye konuştu.

AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda AK Parti iktidarları döneminde çok ciddi düzenlemeler yapıldığını; kadına yönelik şiddetin ilk defa AK Parti döneminde suç sayıldığını, "kadın-erkek eşittir" ifadesinin de Anayasa'ya girdiğini vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi üzerinden bir tartışma yürütüldüğünü dile getiren Keşir, şöyle konuştu:

"İstanbul Sözleşmesi'ni 46 ülke imzaladı. Bunlardan 6'sı hiçbir şekilde parlamentosuna getirmedi, 7 ülke de parlamentodan geçirmesine rağmen hiçbir düzenleme yapmadı, 26 ülke de şerh koydu. Geçen mayıs ayında Avrupa Konseyi 51 maddelik bir deklarasyon yayımlayarak, 'sözleşmeyi imzaladınız ama hiçbir şey yapmadınız. 51 maddeyi Haziran 2027'ye kadar uygulayın' dedi. Hiçbir ülke sözleşmenin gerektirdiği kanuni düzenlemeyi yapmadı. Türkiye olarak 51 maddenin tamamını birincil ve ikincil hukuki düzenleme olarak gerçekleştirdik. 'Sözleşme korur' ifadesi, kadına yönelik şiddeti araçsallaştıran bir balon ifadedir. Biz Türkiye olarak kanun çıkaran yegane ülkeyiz."

- "Sosyal yardım bütçesi 500 milyar lirayı aşmıştır"

AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğrencilere desteklerini anlatarak, bugüne kadar yapılan çalışmalardan bahsetti.

Türkiye'nin, Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2023 sonuçlarına göre, 4'üncü sınıf fen bilimleri alanında OECD ülkeleri arasında 2'nci, bu alandaki ortalama puanıyla tüm Avrupa ülkeleri arasında da birinci sıraya yerleştiğine işaret eden Kadak, muhalefeti eleştirerek, "TIMSS verilerini bugüne kadar sizler çokça dillendirdiniz ama birinci olunca neden dillendirmediniz?" diye sordu.

AK Parti Düzce Milletvekili Ercan Öztürk, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı esas alan politikalarla yalnızca ihtiyaç sahiplerini desteklemekle kalmadıklarını, toplumun her bir ferdini kapsayan, insana dokunan projeler geliştirdiklerini dile getirdi.

Sosyal yardımlara ayrılan bütçenin 2002'de 1,3 milyar lira olduğuna işaret eden Öztürk, "Bugün ise bu rakam 500 milyar lirayı aşmıştır. 2002 yılında 4'le sınırlı olan sosyal yardım programı bugün 50'nin üzerine çıkmış durumdadır. Bu artış vatandaşlarımızın refahını artırmayı ne kadar önemsediğimizin en somut göstergesidir. Engellilerimize, yaşlılarımıza, kadınlarımıza ve çocuklarımıza yönelik özel hizmetler sunan kapsamlı projelerle sosyal devlet anlayışını her alanda güçlendirdik." ifadelerini kullandı.

- "Türk akademi dünyası dün olduğundan çok daha özgüvenli, çok daha iddialıdır"

AK Parti İstanbul Milletvekili Halit Yerebakan, AK Parti'nin iktidara geldiği günden bu yana, Türkiye'yi sadece ekonomi ve altyapı alanlarında değil, aynı zamanda insan kaynağı, entelektüel sermaye ve bilimsel üretkenlik konularında da güçlendirmek için çalıştıklarını vurguladı.

"Her genç potansiyeliyle bir cevherdir ve eğitim bu cevheri işleyen usta eldir inancıyla son 20 yılda Anadolu'nun dört bir yanına üniversiteler kurarak bilgiye erişimi demokratikleştirdik" diyen Yerebakan, şunları kaydetti:

"Böylece gençlerimiz büyükşehirlere mecbur kalmadan, yörelerinde gelişen, büyüyen ve uluslararası arenaya açılan bilgi merkezlerine kavuşmuş oldu. Bu reformlar sayesinde yükseköğretimi bir imtiyaz olmaktan çıkarıp milletimizin her ferdine eşitlikçi ve erişebilir bir hizmet haline getirmeyi hedefledik. Üniversitelerimiz, bulundukları yerlerde kalkınmayı destekleyen merkezler haline gelirken, gençlerimizin hayallerine giden yolları genişletmiştir. Ancak üniversite sayısının artırmanın ötesinde asıl önemli olan bu üniversitelerin nitelikli akademik kadrolara, araştırma imkanlarına ve uluslararası standartlarda programlara sahip olmasıdır. Bir ülkenin eğitim kalitesi, bir ulusun dünyadaki yerini belirleyen en kilit faktördür. İşte tam da bu vizyonun tezahürü olarak 2017'de yapılan yasal düzenlemelerle Yükseköğretim Kalite Kurulu devreye girmiştir."

Kurulun, ulusal ve uluslararası kalite standartlarına dayanarak üniversitelerin eğitim, araştırma ve idari süreçlerini değerlendiren, kalite ve akreditasyon mekanizmalarını güçlendiren bir kurum haline geldiğine dikkati çeken Yerebakan, "Bilimsel yayın sayımızdaki artış, uluslararası projelerdeki varlığımız ve dünya sıralamalarındaki yükselişimiz, bu hamlenin somut sonuçlarıdır. Bugün Türk akademi dünyası dün olduğundan çok daha özgüvenli, çok daha iddialıdır." diye konuştu.

- "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni yeni bir ruh aşısı olarak kabul ediyoruz"

AK Parti Erzurum Milletvekili Mehmet Emin Öz, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile eğitimde yeni bir yol haritası çizdiklerini ve bireylerin potansiyellerini dikkate alan, sorgulayan, insan odaklı, ahlaki değerleri içselleştirmiş, şahsiyetli, sorumluluk sahibi, milli ve manevi değerlerine bağlı bireyler yetiştirmeyi amaçladıklarını söyledi.

Öğretmenleri, bilgi aktarıcısı değil bireyleri hayata hazırlayan sanatkarlar olarak gördüklerini anlatan Öz, "Bu modeli milletimizin Anadolu'daki 2000'nci yılında yeni bir ruh aşısı olarak kabul ediyoruz. Bu, modern çağın ihtiyaçlarına uygun bir eğitim devrimidir. 2002'de Millî Eğitim Bakanlığı pay alan kurumlarda 4'üncü sıradayken şimdi 1'inci sıraya yükselmiştir." şeklinde konuştu.