Bozdağ, gündeme geçmeden önce 3 milletvekiline gündem dışı söz verdi.
DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Şanlıurfa'da her üç gençten birinin işsiz olduğunu ve bu gençlerin şehirde kalmayı değil, Avrupa'ya giderek orada çalışmak istediğini savundu.
Şanlıurfa'nın birçok köyünde elektrik olmadığını da ileri süren Ayan, köylülerin elektrik kesintisiyle ilgili bir muhatap bulamadığını iddia etti.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise asbestin Türkiye'de yasaklandığını anımsatarak, ülke genelindeki 15 bin kilometre asbestli borunun yüzde 82'sinin değiştirildiğini ancak hala 2 bin 700 kilometrelik asbestli borulardan içme suyu verildiğini iddia etti.
AK Parti Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu, "Boykot" çağrılarını eleştirerek, "Sermaye düşmanlığı yaparak, ülkemizin sanayisini ve ticaretini baltalamaya çalışmak, milli menfaatlerimize vurulabilecek en büyük ihanettir. Boykot çağrılarının beklenen etkiyi yapmadığı net bir şekilde ortaya çıkmıştır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik hakaret içeren ifadeleri de kınayan Türkmenoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, siyasi hayatı boyunca vesayet odakları ve darbeci zihniyetle mücadele ettiğini, milletin sesi ve gücü olduğunu belirtti.
- AK Parti milletvekilleri, Özel'in "cunta" ifadesini eleştirdi
Genel Kurul'da yerinden söz alan AK Parti milletvekilleri, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "cunta" ifadesine yönelik eleştirilerde bulundu. Bunun üzerine CHP milletvekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında tartışma yaşandı.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, AK Parti milletvekillerinin, partisi ve partisinin genel başkanı hakkında ağır ithamlarda bulunduğu gerekçesiyle kürsüden söz alarak, 12 Eylül darbe dönemi ile AK Parti hükümetleri döneminde cezaevinde tutulan siyasetçilerin durumunu karşılaştırdı.
AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül de Başarır'ın konuşmasında 12 Eylül darbesi ile AK Parti hükümetleri dönemini karşılaştırmasını eleştirerek, kürsüden söz aldı.
Milletin oylarıyla seçilerek, millete hizmet eden AK Parti hükümetleri döneminin 12 Eylül darbe dönemiyle karşılaştırılmasını kabul etmediklerini belirten Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik kullanmış olduğu 'cunta' ifadesini de asla ve asla kabul etmiyoruz. Bu ifadeleri aynen iade ediyoruz. CHP, bu ifadeleri kullanmak için öncelikle kendi siyasi tarihine baksın. Türkiye'de yaşanmış bütün demokrasi mücadelesinin karşısında, cuntanın yanında dayanak olarak, gayri meşru ve demokrasi dışı bütün unsurlarının yanında her zaman CHP yer almıştır. CHP, aslında bu milletin değerlerine, sandıktan çıkan iradeye her zaman karşı çıkmıştır. CHP'nin rahatsız olduğu, sandıktan çıkan iradedir, milletin iradesidir, halkın bizatihi kendisidir. CHP, bu milletten rahatsız olmaktadır. Bugün milletin oylarıyla gelmiş Sayın Cumhurbaşkanımıza 'cunta' demek, en hafif tabiriyle en büyük aymazlıktır, Türkiye'yi, bu milleti tanımamaktır. Recep Tayyip Erdoğan her zaman cuntayla mücadele etmiştir."
Kürsüden söz alarak Gül'e cevap veren Başarır da Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'de yapılan darbelerin arkasında olduğunu ileri sürerek, "Kimi seviyorsa ve övüyorsa bilin ki onda mutlaka bir tuhaflık vardır. Benim Genel Başkanlarım Deniz Baykal ve Bülent Ecevit, 80 darbesinde cezaevindeydi. Tayyip Bey neredeydi? Kasımpaşa'da top oynuyordu." dedi.
Bu arada Genel Kurul'a gelen Irak-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Cabbar Abbas Casim Kınani ve beraberindeki heyet çalışmaları bir süre izledi.
Genel Kurulda, siyasi partilerin grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınma şeklini ve tutuklanmasını eleştirdi.
İBB'ye yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmasını protesto etmek amacıyla düzenlenen izinsiz gösterilere değinen Özdağ, "Vatandaşlarımız izin almadan bu toplantı, gösteri ve yürüyüş haklarına tam ve kamil manada sahip değil ki. Hangi bedeller ödemimiz lazım ki biz bunlara daha fazla sahip olalım?" ifadesini kullandı.
Özdağ, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapanlar arasında provokatörlerin de olabileceğine dikkati çekerek, "Burada hükümet, aynı zamanda istihbarat ve kolluk güçleri bu provokatörleri bulmalı ve gereğini yapmalı." dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, İBB'ye yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarının ardından düzenlenen izinsiz gösterilere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan öğrencilerden 5'ini ziyaret ettiklerini söyledi, tutuklamaların hukuki olmadığını savundu.
Kavuncu, söz konusu soruşturmalar kapsamında tutuklanan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat'ı da ziyaret ettiğini belirterek, "Mahir Polat'ın ciddi sağlık problemi var, tansiyonu çok yüksek. Kontrolden geçirilip tekrar cezaevine gönderilmiş. Ciddi hayati tehlikesi bulunuyor. Bize diyorlar ki 'Niye gidiyorsunuz? Biz gidiyoruz çünkü ortada bir hukuksuzluk var. Mesele oradaki kişiler falan değil. Bunun siyasi bir konu olduğu net olarak belli." diye konuştu.
- "Bir çığır açmıştır"
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, başta Gazze olmak üzere dünyanın birçok yerinde zulmün devam ettiğini dile getirerek, zulüm, soykırım ve savaşların bir an önce son bulması temennisinde bulundu.
4 Nisan'ın MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in ölümünün seneidevriyesi olduğunu anımsatan Akçay, Türkeş'i rahmet ve minnetle andı.
"Başbuğ Türkeş, ileri görüşlülüğü, isabetli tespitleri, vatan ve millet sevdalısı fikir, dava ve devlet adamı vasfıyla milyonlarca gencin yetişmesine vesile olmuş, bize Türk milliyetçiliği, ülkücülük ve MHP gibi büyük bir miras bırakmıştır." diyen Akçay, Türkeş'in, milliyetçilik üzerine kaleme aldığı eserler ve görüşlerinde demokrasi ile milliyetçiliği birbiriyle bütünleştirdiğine işaret etti.
Erkan Akçay, "MHP'nin program ve fikriyatını Türk milliyetçiliği olarak ilan ederken, siyasi tercihini de demokrasi ve onun dayandığı milli egemenlik olarak belirlemiştir. Milliyetçiliği, milli irade ekseninde demokrasiyle birlikte mütalaa eden Başbuğumuz Alparslan Türkeş 'En kötü demokrasi en iyi ihtilalden iyidir.' demiştir." ifadesini kullandı.
Türkeş'in yalnız Türkiye için değil, tüm Türk dünyası için de bir lider olduğunu söyleyen Akçay, "Başbuğ Türkeş'in fikir sisteminin en önemli yönü Türk dünyasının dilde, fikirde, işte birliğidir. 1992'de temelleri atılan, 12 Kasım 2021'de ilan edilen Türk Devletleri Teşkilatı, Başbuğ Alparslan Türkeş'in çağdaş ve akılcı Türk birliği fikriyatının somut bir gerçeğidir. Merhum Türkeş, Türk milliyetçiliğinin siyasi ve toplumsal alana taşınmasına önayak olmuş, bu kapsamda bir çığır açmıştır. İtidalli ve ihtiyatlı siyasetiyle sağduyu ve uzlaşmanın, siyasi istikrarın iradeli ismi olarak da simgeleşmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Yol yapmak yetmez, o yolları güvenli hale getirmek öncelik olmalı"
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Ramazan Bayramı tatilinde 72 vatandaşın trafik kazalarında yaşamını yitirdiğini, 10 binden fazla kişinin de yaralandığını belirtti. Bu durumu "vahim" olarak nitelendiren Temelli, yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifa diledi.
İçişleri Bakanlığının yol güvenliği konusunda acil tedbirler alması gerektiğini söyleyen Temelli, "Yol yapmak yetmez, o yolları güvenli hale getirmek öncelik olmalıdır." diye konuştu.
Temelli, Orta Doğu'daki Müslümanların bu Ramazan Bayramı'nı da savaş ortamında karşıladığına işaret ederek, "Orta Doğu'nun hasret kaldığı barışa bir an önce kavuşması için Kürt halkının, Filistin halkının yanında olmak; onlarla birlikte, onların barışını birlikte inşa etmek en önemli sorumluluğumuzdur." dedi.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'daki görüşmesini "ibretle ve üzülerek" izlediğini dile getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarının ardından düzenlenen izinsiz gösterilere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan öğrencilere değinen Başarır, "Rahip Brunson orada, benim çocuklarım niye cezaevinde?" sorusunu yöneltti.
Devletin "parti devleti" haline getirildiğini öne süren Başarır, "'Benden değilsen bir hiçsin'. Valiye, kaymakama, başsavcıya, YÖK'e, rektöre ulaşamazsın; o çocuklar sokakta kalır." diye konuştu.
Bu durumdan hoşnut olmadıklarını söyleyen Başarır, "Burada yasa yapmak, gündemi konuşmak, elektrik zamlarını konuşmak, halkın sorunlarını tartışmak istiyoruz ama demokrasi olmazsa hiçbir şey olmuyor. İnsanlar, çocuklar, siyasetçiler cezaevindeyse hiçbir şey olmuyor." ifadesini kullandı.
- "Bu anlayış, faşizan bir anlayıştır"
AK Parti Grup Başkanvekili Gül, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçirdiği tıbbi operasyondan yaklaşık 2 ay sonra mesaisine başlamasından duydukları memnuniyeti dile getirerek, Bahçeli'ye sağlıklı ve uzun ömür diledi.
CHP'nin son haftalarda "tek parti" anlayışına ve "eski CHP"ye dönüşünün izlerini, söylemini ibretle ve üzüntüyle izlediklerini dile getiren Gül, ana muhalefetin, kullandığı dil, söylem, yaklaşım ve siyaset tarzının Türkiye için çok önemli olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'de kimin iktidara geleceğine milletin karar vereceğine işaret eden Gül, "Bu anlamda Türkiye'de iktidara talip olan bir partinin uygulamış olduğu siyaset tarzını milletimiz hayretle, ibretle izlemektedir. Türkiye'de milletin iradesiyle sandıktan seçilmiş bir kişiye, bir yönetime 'cunta' ifadesini kullanmak asla kabul edilebilir bir şey değil." diye konuştu.
Gül, milletin oylarıyla seçilmiş bir kişi ve yönetim için "cunta" ve "12 Eylül dönemi buradan daha iyiydi" demenin, asla kabul edilebilir olmadığını vurgulayarak şöyle devam etti:
"Daha muhalefetteyken milleti ötekileştiren, çikolata markalarını, gittiği bakkal dükkanlarını bile ötekileştiren, ayrıştıran, sosyal bölücülük yapan bu anlayış gerçekten ama gerçekten milletimize yakışmıyor. O yüzden milletimiz her seçimde Recep Tayyip Erdoğan'ı, AK Parti'yi destekliyor; CHP'ye de muhalefet görevi veriyor. Türkiye işine bakıyor; kendi gündeminde ve vakti geldiğinde yine milletimizin iradesiyle, milletimizin vermiş olduğu oylarla yönetilmeye devam edecektir. Bu ülkenin gelişmelerini, gündemini yabancı bir ülkeye şikayet eden, bu ülkede milletin kendi sermayesiyle, alın teriyle çalıştığı dükkanlardan 'alışveriş yapmayın' diyen bir anlayış, Türkiye'de gelişmelere karşı sessiz kalanları bile ötekileştiren bu anlayış, faşizan bir anlayıştır. Türkiye'ye bu dilin, bu siyaset tarzının hiçbir faydası yoktur."
Siyasi gündemlerin tartışılması ancak sosyolojik bir fay hattı olarak bunun bir bölünme, ayrımcılık ve ötekileştirme noktasına getirilmemesi gerektiğini söyleyen Gül, "CHP nedense ilk başta yumuşama siyasetleriyle bir hamle yaptı ama muhtemelen Sayın Özel kendi mahallesinin de baskısına dayanamayarak, tekrar dejavu ile CHP, eski anlayışına, ontolojik varoluşuna dönmeye çalışıyor. Bunun CHP'ye de Türk demokrasisine de faydası yoktur." ifadesini kullandı.
Abdulhamit Gül, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna işaret ederek, "'Cunta' dediğiniz silahı, tankı, tüfeği alır, millete savaş açar ama Recep Tayyip Erdoğan milletin oylarıyla millete savaş açanlarla mücadele etmiştir. Cuntayla mücadeleyi de sürdürmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
- "Biz milletimizden başka hiçbir güce dayanmayız"
CHP Grup Başkanvekili Başarır ise partisinin 9 Eylül 1923'te kurulduğunu ve liderinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu belirtti. Başarır, "Biz hala o noktadayız ama siz hangi noktadasınız bilmiyoruz. Çünkü diyorsunuz ki 'Özal'a bunu dediler, Erbakan'a bunu dediler, Menderes'e bunu dediler.' Evet, dönem dönem eleştirildi, birbirlerini eleştirdiler, hata yaptılar. Onlara haksızlık yapıldığını ben de kabul ediyorum. Hata yapsalar da onlarda bir şey vardı, halk sevgisi, vatan sevgisi; partinizde, sizde eksik olan bu." dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Gül, "Bizim vatan sevgimiz de dayanağımız da sadece ve sadece 86 milyon vatandaşımızın, bu aziz milletin iradesidir, gücüdür. Biz milletimizden başka hiçbir güce dayanmayız, bu ülkeyi de başka ülkelere, yabancılara şikayet etmeyiz. Türkiye'den başka hiçbir yere dayanmayız. En büyük güç bu milletin kendisidir, milletimizin de dayanağıdır." diye konuştu.
Genel Kurulda, Yeni Yol Partisinin "sağlık hizmeti sunumları hakkında yönetmelik", İYİ Partinin "19 Mart sonrasında yaşanan olaylar", DEM Partinin "protesto gösterileri" ve CHP'nin "enerji sektöründe yapılan özelleştirmeler" hakkındaki grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.
Partisinin grup önerisi üzerinde söz alan Yeni Yol Partisi Kahramanmaraş Milletvekili İrfan Karatutlu, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmeliği eleştirdi.
Yönetmelikle sağlıklı yaşam, danışma, terapi ve fizik tedavi merkezi adı altında açılan binlerce ruhsatsız ve yetkisiz büronun yasal hale getirileceğini öne süren Karatutlu, "Yönetmelik alelacele çıkarılmıştır. Neyin, ne zaman, kim tarafından yapılacağı, sorumlusunun kim olacağı, çıkacak komplikasyonların sonucunda kimlerin sorumlu olacağı ve insanların bu işten zarar gördüğünde tazminin nasıl olacağı belirsizdir." sözlerini sarf etti.
İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarının ardından yapılan izinsiz gösterilerde gözaltına alınanların, demokrasi ve insan haklarından uzak muamele gördüğünü öne sürdü.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, kötü muamele gördüğü iddia edilen kişilerin şikayetlerinin savcılık tarafından dikkate alınmadığını ileri sürdü. Tanrıkulu, konuşmasının sonunda kürsüdeki kağıtları yere fırlattı.
AK Parti Rize Milletvekili Harun Mertoğlu ise temel hak ve hürriyetlerin sınırsız olmadığını ifade ederek, "İfade özgürlüğü, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan ve yüzde 52 oy alan Cumhurbaşkanı'na 'cuntacıdır' deme hakkını; Cumhurbaşkanı'nın vefat eden annesine hakaret ve küfür etme hakkını vermez. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı emniyet güçlerine kezzap, havai fişek ve molotof ile saldırı hakkını vermez; boykot adı altında ülkenin ekonomisine zarar verme hakkını vermez." diye konuştu.
Türkiye'de "işkence" kelimesinin literatürden çıktığını vurgulayan Mertoğlu, yargıya güvendiklerini ve partisinin, muhalefete rağmen insan haklarını geliştirmeye devam edeceğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ve İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, AK Parti'li Mertoğlu'nun konuşması sırasında anlattığı fıkraya tepki gösterdi.
TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ ise milletvekillerinin, ülkedeki insanları incitmeyecek bir dil kullanmaya özen göstermesi gerektiğine dikkati çekerek, Mertoğlu'nun özür dilemesinin yerinde olacağını söyledi.
AK Parti'li Mertoğlu, sözlerini herhangi bir inanç grubunu hedef alarak sarf etmediğini belirterek, özür diledi.
Öte yandan partisinin grup önerisi üzerinde söz alan DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık ise İBB'ye yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarının ardından yapılan izinsiz gösterilere ilişkin düzenlenen operasyonlar ile bazı belediyelere yönelik geçici görevlendirmeleri eleştirdi.
- "İşkenceye sıfır tolerans politikasını uygulamaya devam ediyoruz"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, İBB'ye yönelik soruşturmalar kapsamında gerçekleştirilen adli işlemler nedeniyle CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından yapılan çağrı üzerine yasal olmayan birçok toplantı ve gösteri yapıldığını söyledi.
Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin ilgili maddelerine göre ifade, barışçıl toplantı ve gösteri özgürlüğünün güvence altına alındığını vurgulayan Yüksel, özgürlüklerin anayasal bir hak olmakla beraber kimsenin can ve mal güvenliğini tehdit edecek şekilde kullanılamayacağının, hiçbir demokratik ülkenin buna müsaade etmeyeceğinin altını çizdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin tamamen sınırsız olmadığı ve bazı durumlarda devletlerin bunlara müdahalede bulunabileceğinin belirtildiğini aktaran Yüksel, şunları kaydetti:
"İstanbul'da gerçekleştirilen eylemlere daha çok marjinal grupların dahil olduğu ve halkın mal ve can güvenliğini tehdit ettiği görülmüştür. Bu çerçevede güvenlik güçlerimiz olaylara müdahale etmiş ve gerekli tedbirleri almıştır. Gözaltına alınan veya tutuklanan hiçbir eylemciye kamu görevlileri tarafından işkence ve çıplak arama yapılmamıştır, kötü muamelede bulunulmamıştır. İşkence edildiğine dair hiçbir delil, iz ve emare bulunmamaktadır; aksi yöndeki açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır. Türk Ceza Kanunu'nda işkence suçunun zaman aşımına uğramayacağına yönelik düzenlemeyi yapan iktidar olarak işkenceye sıfır tolerans politikasını uygulamaya devam ediyoruz."
Gözaltına alınanlar içerisinde gençlerin masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı olduğunu dile getiren Yüksel, bağımsız ve tarafsız yargının değerlendirmeleri yapacağını; kişilerin olaylardaki rolü ve şiddet kullanımıyla alakalı kanuna aykırılıklar olup olmadığının değerlendireceğini belirtti.
Siyasette hakarete, sokak terörüne, vandallığa, şiddete, yakıp yıkmaya, özellikle de küfre yer olmadığını ifade eden Yüksel, "Yerli markaların hedef gösterilmesi, boykot çağrısı yapılması ve bu yolla ekonomimizin hedef alınması da doğru değildir. Ülkemizi yurt dışına şikayet ederek Batı'dan medet umanlar, Fransa gibi Avrupa'da hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde ciddi yolsuzluk davalarının gündemde olduğunu unutmamalıdır." dedi.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamalarda, Yeni Yol Partisi, İYİ Parti, DEM Parti ve CHP'nin gündeme ilişkin grup önerileri kabul edilmedi.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo'nun Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun İlga Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önerisi de yapılan oylama sonucunda kabul edilmedi.
Genel Kurulda daha sonra İklim Kanunu Teklifi'nin görüşmelerine geçildi.
