2009-11-13 - 17:10
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Demokratik açılım'' ile ilgili genel görüşme önergesi üzerinde partisi adına yaptığı konuşmada, 'Hükümet ile
PKK'nın dirsek teması içine girdiğini'' savunarak, ''Öcalan ile görüşülüyor. Demek ki ortada müşterek bir çalışma var'' dedi.
''Demokratik açılım'' konusunda Mecliste yapılan genel görüşmede konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, oturumu ''tarihi'' olarak nitelendirdi. 3.5 aydan beri bir açılım tartışmasının topluma dayatıldığını savunan Baykal, şunları söyledi:
''Gerçekten tarihi bir oturumdur. İlk kez TBMM 1920'de başlayan tarihi uluslaşma projesini tersine çevirmeye yönelik, ulus devlet kimliğini tahrip etmeyi yönelik açılımları hükümet eliyle TBMM gündemine taşımıştır. Millet olma yolunda katetmiş olduğumuz mesafeyi tersine çevirmeye yönelik bir arayışın resmi himaye altına alındığını, şartların elverdiği ölçüde ne yapabilirse o çerçevede bir programı uygulama anlayışı içine iktidarın girdiğini, TBMM olarak tespit ediyoruz. Bu çok önemli bir kırılmadır. Bu buluşmayı tarihi hale getirmektedir.''
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın süreçteki açıklamalarını anımsatan Baykal, sürecin gizli olarak götürüldüğünü, iktidarın ne yapacağını söylememeye olağanüstü dikkat gösterdiğini ifade etti.
''Ucu açık'' bir sürecin götürüldüğünü ileri süren Baykal, ''yapılacak şeyler sınırsız, sonsuz, her şey olabilir'' izlenimi verilmesinin, politika olarak tercih edildiğini savundu.
Samimi olmayan, aldatmacaya dönük bir sürecin söz konusu olduğunu ifade eden Baykal, 19 Ekimde Habur'da yaşananlarla bu sürecin içinde nelerin ve nasıl kotarıldığının ortaya çıktığını kaydetti.
Gelenlerin, ''pişmanlık duyduklarını belirtmediklerini, ellerinde mektupla elçi olarak geldiklerini söylediklerini, PKK'nın lideri Öcalan'ın kendilerini gönderdiklerini belirttiklerini'' ifade eden Baykal, ''İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü ve MİT Müsteşarının karşılamaya gittiğini'' iddia etti.
Habur'da yaşananlardan sonra Başbakan Erdoğan'ın, ''Bu bir umuttur'' dediğini, infial üzerine ise DTP yöneticilerini suçladığını savunan Baykal, ''süreç içinde hukuk sisteminin resmen katledildiğini'' söyledi.
Baykal, şöyle devam etti:
''Hangi mantıkla, hangi hukuki cambazlıkla 25 bin kişinin ölümünden sorumlu bir terör örgütüne mensup olduğunu, liderinin mesajını getirdiğini söyleyerek Türkiye'nin sınırına dayanan bir grup insan için bizim hukuk sistemimiz suç teşkil etmediği anlayışıyla kararlar alır. Gece yarısı bir gezici mahkeme ile, bir mobil mahkeme ile, bir çadır yargılaması ile nasıl olur da Türkiye'de böyle bir hüküm verilebilir? Bunun hukuki bir dayanağının bulunabileceğini düşünmek kimse için mümkün değildir. Nasıl oluyor da Türk adliyesi üzerinden söz verilebiliyor ve bu uygulanabiliyor? Bu, gerçekten acı bir manzara olmuştur. Demek ki ortada bir müşterek çalışma var. Çalışmanın bir iktidar ayağı var, ama onun karşısında oraya o insanları gönderen bir muhatabı var. Onun talimatıyla geliyorlar. Bir tarafta iktidar, bir tarafta İmralı... İktidar-İmralı işbirliği içinde geliyor.
Sayın Başbakan, Sayın DTP Genel Başkanını ziyaret ediyor. Sayın DTP Genel Başkanı diyor ki; 'muhatap Öcalan'dır.' Ve Öcalan ile konuşuluyor. Yani resmen telefonda konuşuluyor değil, ama mutabakat sağlanıyor. Ve mutabakatın sonunda Türkiye'nin müsteşarları, genel müdürleri, savcıları, hakimleri sınıra geliyor ve o mutabakatın sonucu, İmralı'nın talimatı doğrultusunda geliyor. Bu gizlilik içinde kotarılmış bir süreçtir. PKK ve Hükümet dirsek teması içine girmiştir. Birlikte kotarılmıştır bu. Bir işbirliği var. Bu işbirliğinin şartı olarak mesela PKK'nın terörü bırakması, silahtan vazgeçmesi sözü vermesi gibi bir durum var mı? Silahtan vazgeçildiği için mi böyle bir temas yapılmıştır, böyle anlayış gösterilmiştir? 'Silahı kesinlikle bırakmıyoruz' diye resmi açıklamalar yapılıyor. Bu insanlara siyasetçiler tarafından tutuklanmayacakları sözü verilmiştir. Hukuk katledilerek verilmiştir.''
-''TERÖRLE MÜZAKERE EDİLMEZ''-
CHP Genel Başkanı Baykal, çıkan manzaranın ortadaki çalışmanın ayaklarından birisinin İmralı ve PKK olduğu gerçeğini ortaya koyduğunu, terörü terk etme kararı almadığı halde Hükümetin, PKK'yı fiilen muhatap aldığını ve işbirliği içine girdiğini ileri sürdü.
İşin özünün yanlış olduğunu, elinde silah olanla dünyada hiçbir hükümetin müzakere etmediğini, İngiltere'nin, İspanya'nın etmediğini belirten Baykal, dünyada ilk kez bir hükümetin kendine silahı doğrultuğu halde, doğrultmaya devam edeceğini ilan ettiği halde onu muhatap aldığını, ona yaranmaya çalıştığını savundu.
Baykal, ''Yanlış olan budur. Terörle mücadele edilir, terörle müzakere edilmez. Barış isteyenlerin sağlaması gereken temel hedef, PKK'nın en kısa zamanda, derhal silah bırakmasını sağlamaktır. Eğer barışı gerçekten istiyorsanız, PKK'nın silah bırakması gerektiğini çıkarsınız söylersiniz'' diye konuştu.
PKK'nın siyasi projesinin değişmediğinin bu süreçte ortaya çıktığını, hedeflerinin aynı olduğunu kaydeden Baykal, hedefin Türk milletinin içinden yeni bir millet çıkarmak olduğunu iddia etti.
Baykal, ''Hedef, milli ayrışmayı, milli parçalanmayı gerçekleştirmektir. Ayrı bir siyasi teşkilatlanma, ayrı bir egemenlik sağlama projesi çok açık ortadadır'' görüşünü dile getirdi.
-''NİYE TÜRKİYE'DEN SAKLIYORSUNUZ?''-
Uzun süre İmralı'dan gelecek yol haritasının beklendiğini, beklenen yol haritasının geldiğini, ancak kamuoyunun yol haritasını bilmediğini anlatan Baykal, şunları kaydetti:
''Ne var orada? PKK ile yıllarca mücadele etmiş, bu uğurda evlatlarını mücadele uğruna vermiş olan anaların, babaların İmralı ne istiyor Türkiye'den, bunu öğrenmeye hakları yok mudur? Niye Türkiye'den saklıyorsunuz? 'Eğer Türkiye'ye söylersek belki Türkiye'yi yanıltmak mümkün olmaz, taleplerin içyüzü ortaya çıkar...' Siz milletin üstünde misiniz? Millet bilmeyecek, millet adına siz karar vereceksiniz, milleti siz güdeceksiniz. Sonra da bunu demokrasi diye yapacaksınız. Var mı böyle bir şey. Çıkın söyleyin nedir talep? Değişen bir şey yoktur. Milli ayrıştırma temel hedef olmaya devam etmektedir.''
Baykal, yaşanan manzarayı bayraklarını alarak protesto etmeye çıkanların güvenlik güçlerinin baskısına maruz kaldığını, ''hükümette bayrak alerjisi ortaya çıktığını'' savundu.
Baykal, ''Analar gözyaşı dökmesin diye yola çıkılmış ama evlatlarını şehit vermiş olan analar, bu defa bu haksızlık karşısında ağlamak durumunda bırakılmışlardır'' dedi.
+++CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuşmasının tamamı haberimizin "İLGİLİ DOKÜMANLAR" bölümünde yer almaktadır.
''Gerçekten tarihi bir oturumdur. İlk kez TBMM 1920'de başlayan tarihi uluslaşma projesini tersine çevirmeye yönelik, ulus devlet kimliğini tahrip etmeyi yönelik açılımları hükümet eliyle TBMM gündemine taşımıştır. Millet olma yolunda katetmiş olduğumuz mesafeyi tersine çevirmeye yönelik bir arayışın resmi himaye altına alındığını, şartların elverdiği ölçüde ne yapabilirse o çerçevede bir programı uygulama anlayışı içine iktidarın girdiğini, TBMM olarak tespit ediyoruz. Bu çok önemli bir kırılmadır. Bu buluşmayı tarihi hale getirmektedir.''
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın süreçteki açıklamalarını anımsatan Baykal, sürecin gizli olarak götürüldüğünü, iktidarın ne yapacağını söylememeye olağanüstü dikkat gösterdiğini ifade etti.
''Ucu açık'' bir sürecin götürüldüğünü ileri süren Baykal, ''yapılacak şeyler sınırsız, sonsuz, her şey olabilir'' izlenimi verilmesinin, politika olarak tercih edildiğini savundu.
Samimi olmayan, aldatmacaya dönük bir sürecin söz konusu olduğunu ifade eden Baykal, 19 Ekimde Habur'da yaşananlarla bu sürecin içinde nelerin ve nasıl kotarıldığının ortaya çıktığını kaydetti.
Gelenlerin, ''pişmanlık duyduklarını belirtmediklerini, ellerinde mektupla elçi olarak geldiklerini söylediklerini, PKK'nın lideri Öcalan'ın kendilerini gönderdiklerini belirttiklerini'' ifade eden Baykal, ''İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü ve MİT Müsteşarının karşılamaya gittiğini'' iddia etti.
Habur'da yaşananlardan sonra Başbakan Erdoğan'ın, ''Bu bir umuttur'' dediğini, infial üzerine ise DTP yöneticilerini suçladığını savunan Baykal, ''süreç içinde hukuk sisteminin resmen katledildiğini'' söyledi.
Baykal, şöyle devam etti:
''Hangi mantıkla, hangi hukuki cambazlıkla 25 bin kişinin ölümünden sorumlu bir terör örgütüne mensup olduğunu, liderinin mesajını getirdiğini söyleyerek Türkiye'nin sınırına dayanan bir grup insan için bizim hukuk sistemimiz suç teşkil etmediği anlayışıyla kararlar alır. Gece yarısı bir gezici mahkeme ile, bir mobil mahkeme ile, bir çadır yargılaması ile nasıl olur da Türkiye'de böyle bir hüküm verilebilir? Bunun hukuki bir dayanağının bulunabileceğini düşünmek kimse için mümkün değildir. Nasıl oluyor da Türk adliyesi üzerinden söz verilebiliyor ve bu uygulanabiliyor? Bu, gerçekten acı bir manzara olmuştur. Demek ki ortada bir müşterek çalışma var. Çalışmanın bir iktidar ayağı var, ama onun karşısında oraya o insanları gönderen bir muhatabı var. Onun talimatıyla geliyorlar. Bir tarafta iktidar, bir tarafta İmralı... İktidar-İmralı işbirliği içinde geliyor.
Sayın Başbakan, Sayın DTP Genel Başkanını ziyaret ediyor. Sayın DTP Genel Başkanı diyor ki; 'muhatap Öcalan'dır.' Ve Öcalan ile konuşuluyor. Yani resmen telefonda konuşuluyor değil, ama mutabakat sağlanıyor. Ve mutabakatın sonunda Türkiye'nin müsteşarları, genel müdürleri, savcıları, hakimleri sınıra geliyor ve o mutabakatın sonucu, İmralı'nın talimatı doğrultusunda geliyor. Bu gizlilik içinde kotarılmış bir süreçtir. PKK ve Hükümet dirsek teması içine girmiştir. Birlikte kotarılmıştır bu. Bir işbirliği var. Bu işbirliğinin şartı olarak mesela PKK'nın terörü bırakması, silahtan vazgeçmesi sözü vermesi gibi bir durum var mı? Silahtan vazgeçildiği için mi böyle bir temas yapılmıştır, böyle anlayış gösterilmiştir? 'Silahı kesinlikle bırakmıyoruz' diye resmi açıklamalar yapılıyor. Bu insanlara siyasetçiler tarafından tutuklanmayacakları sözü verilmiştir. Hukuk katledilerek verilmiştir.''
-''TERÖRLE MÜZAKERE EDİLMEZ''-
CHP Genel Başkanı Baykal, çıkan manzaranın ortadaki çalışmanın ayaklarından birisinin İmralı ve PKK olduğu gerçeğini ortaya koyduğunu, terörü terk etme kararı almadığı halde Hükümetin, PKK'yı fiilen muhatap aldığını ve işbirliği içine girdiğini ileri sürdü.
İşin özünün yanlış olduğunu, elinde silah olanla dünyada hiçbir hükümetin müzakere etmediğini, İngiltere'nin, İspanya'nın etmediğini belirten Baykal, dünyada ilk kez bir hükümetin kendine silahı doğrultuğu halde, doğrultmaya devam edeceğini ilan ettiği halde onu muhatap aldığını, ona yaranmaya çalıştığını savundu.
Baykal, ''Yanlış olan budur. Terörle mücadele edilir, terörle müzakere edilmez. Barış isteyenlerin sağlaması gereken temel hedef, PKK'nın en kısa zamanda, derhal silah bırakmasını sağlamaktır. Eğer barışı gerçekten istiyorsanız, PKK'nın silah bırakması gerektiğini çıkarsınız söylersiniz'' diye konuştu.
PKK'nın siyasi projesinin değişmediğinin bu süreçte ortaya çıktığını, hedeflerinin aynı olduğunu kaydeden Baykal, hedefin Türk milletinin içinden yeni bir millet çıkarmak olduğunu iddia etti.
Baykal, ''Hedef, milli ayrışmayı, milli parçalanmayı gerçekleştirmektir. Ayrı bir siyasi teşkilatlanma, ayrı bir egemenlik sağlama projesi çok açık ortadadır'' görüşünü dile getirdi.
-''NİYE TÜRKİYE'DEN SAKLIYORSUNUZ?''-
Uzun süre İmralı'dan gelecek yol haritasının beklendiğini, beklenen yol haritasının geldiğini, ancak kamuoyunun yol haritasını bilmediğini anlatan Baykal, şunları kaydetti:
''Ne var orada? PKK ile yıllarca mücadele etmiş, bu uğurda evlatlarını mücadele uğruna vermiş olan anaların, babaların İmralı ne istiyor Türkiye'den, bunu öğrenmeye hakları yok mudur? Niye Türkiye'den saklıyorsunuz? 'Eğer Türkiye'ye söylersek belki Türkiye'yi yanıltmak mümkün olmaz, taleplerin içyüzü ortaya çıkar...' Siz milletin üstünde misiniz? Millet bilmeyecek, millet adına siz karar vereceksiniz, milleti siz güdeceksiniz. Sonra da bunu demokrasi diye yapacaksınız. Var mı böyle bir şey. Çıkın söyleyin nedir talep? Değişen bir şey yoktur. Milli ayrıştırma temel hedef olmaya devam etmektedir.''
Baykal, yaşanan manzarayı bayraklarını alarak protesto etmeye çıkanların güvenlik güçlerinin baskısına maruz kaldığını, ''hükümette bayrak alerjisi ortaya çıktığını'' savundu.
Baykal, ''Analar gözyaşı dökmesin diye yola çıkılmış ama evlatlarını şehit vermiş olan analar, bu defa bu haksızlık karşısında ağlamak durumunda bırakılmışlardır'' dedi.
+++CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuşmasının tamamı haberimizin "İLGİLİ DOKÜMANLAR" bölümünde yer almaktadır.
