2010-02-17 - 14:58
TBMM GENEL KURULU...
TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Nevzat Pakdil başkanlığında toplandı. AK Parti İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi, CHP Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, AK Parti Bayburt Milletvekili Ülkü Güney gündem dışı, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ise Hükümet adına söz aldı. Ardından, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının kurulmasına ilişkin yasa tasarısının görüşmelerine başlandı.
Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, kapsamlı bir
hazırlığın ardından İzmir'de yeni bir iktisat kongresi daha yapılmasında yarar
gördüklerini bildirdi.

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Nevzat Pakdil başkanlığında toplandı.
Pakdil, gündeme geçmeden önce üç milletvekiline söz verdi.

İzmir İktisat Kongresi'nin 87. yılı nedeniyle söz alan AK Parti İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişçi, söz konusu kongrede, Türkiye'nin ekonomi
politikalarında neler yapacağının ilan edildiğini söyledi. İzmir'de, toplam 4
iktisat kongresi gerçekleştirildiğini belirten Yemişçi, buna rağmen halen böyle
büyük organizasyonlar için kentte yeterli büyüklükte salon olmadığına dikkati
çekti. Yemişçi, ilk kongrenin toplandığı tarihi binanın, Büyük Önder Atatürk'ün
hatırasına sahip çıkılmayarak, CHP'li belediye tarafından yıkıldığını, bundan
üzüntü duyduklarını kaydetti.

CHP Muğla Milletvekili Fevzi Topuz da Muğla'da balıkçılık sektöründe
yaşanan sorunları dile getirdi. Türkiye'deki balık çiftliklerinde yaklaşık 25 bin
kişinin istihdam edildiğini belirten Topuz, istihdamda böylesine önem taşıyan bir
alanda, üreticiye yeterli destek verilmediğini ifade etti. Üreticinin önündeki
engellerin kaldırılmasını isteyen Topuz, özellikle kaçak balıkçılığının önüne
geçilmesini beklediklerini kaydetti.

Bayburt'un düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü nedeniyle söz alan
AK Parti Bayburt Milletvekili Ülkü Güney, kentin bazı sorunlarına değindi.
Bayburt'ta, işsizlik ve göç sorunu yaşandığını belirten Güney, bu sorunların
özellikle hayvancılık sektörüne verilecek destekle çözülebileceğinin altını
çizdi.

YENİ BİR İKTİSAT KONGRESİ

Hükümet adına söz alan Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ise İzmir'de
düzenlenen iktisat kongrelerine değindi. Bakan Yılmaz, kongrelerin İzmir'de
düzenlenmesi nedeniyle ''İzmir İktisat Kongresi'' olarak anıldığını, aslında bu
kongrelerin ''Türkiye İktisat Kongresi'' olarak adlandırılabileceğini ifade
etti.

İzmir'deki ilk kongrede savaştan çıkmış bir Türkiye'nin yol haritasının
belirlendiğini anlatan Yılmaz, ikinci iktisat kongresinin ise dışa açılım ve özel
sektör politikasının gelişmesi açısından önem taşıdığını vurguladı.

İktisat kongresinin üçüncüsünde 1990'lı yıllarda yaşanan dönüşümün
değerlendirildiğini belirten Yılmaz, dördüncü kongrede de özellikle Türkiye'nin
AB müzakereleri sürecinde geldiği noktanın üzerinde durulduğunu ifade etti.

Bütün kongrelerin aslında hep kritik dönemlerde yapıldığını vurgulayan
Yılmaz, kendilerinin bu dönemde yeni bir iktisat kongresi daha yapılmasında yarar
gördüklerini bildirdi. Yılmaz, dünyada ekonomi politikalarının yeniden
şekillendiği, küresel ısınma ve enerji politikalarının gündemde olduğu bir
dönemden geçildiğini kaydetti.

Ancak yeni iktisat kongresini aceleye getirmek istemediklerini, kapsamlı
bir ön hazırlık yapılmasından yana olduklarını anlatan Yılmaz, aksi halde
kongrenin tarihi niteliğinin azalabileceğini ifade etti. Yılmaz, bu nedenle
kongre için çok iyi hazırlık ve iyi planlama yapılması gerektiğine işaret etti.

TBMM Genel Kurulunda, gündem dışı konuşmaların ardından, Kamu Düzeni ve
Müsteşarlığının Kurulmasına İlişkin Kanun Tasarısının görüşülmesine geçildi.

MHP İzmir Milletvekili Şenol Bal'ın, ''AKP
Hükümeti dış odakların taşeronu gibi iş yapmaktadır'' sözleri, TBMM Genel
Kurulunda tartışma yarattı.

Genel Kurulda, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının kurulmasına
ilişkin yasa tasarısının görüşmeleri sürüyor. Tasarının 18. Maddesi ile ilgili
verilen önerge üzerinde söz alan Bal, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a hitaben,
yapılan icraatların kamu düzeni ve sosyal barışın temellerine dinamit koymakla
eşdeğer olduğunu iddia etti.

Ülkenin bir kargaşa ve kaos ortamına sürüklendiğini savunan Bal, ''Yapmak
istediklerinizin neticelerini düşündükçe dehşete kapılmamak mümkün değil. Hükümet
olarak toplumsal ayrışmaya sebebiyet veren icraatların acı meyvelerini tüm
Türkiye sathında görüyoruz'' dedi.

Hükümetin terörle mücadele konusunda hiç samimi olmadığını ileri süren
Bal, şu görüşleri dile getirdi:

''Terörün ancak teröristin talepleri karşılandığında biteceği anlamına
gelen PKK açılımı, bu Hükümetin dört elle sarıldığı yegane yoldur. Bu açılımı
dikkatle incelediğinde muhtevasının PKK kanlı terör örgütünün katil lideri
tarafından çeşitli vesilelerle ortaya konulan talep ve şartlarla birebir
örtüştüğü herkesin malumudur. İmralı canisinin terörün sona ermesi için ortaya
koyduğu şartlar, hükümet tarafından adeta talimat olarak algılanıp açılım
programı adı altında uygulamaya konulmak istenmektedir. Kurulması düşünülen
müsteşarlığın da bu maksada uygun çalışmalar yapmasından endişe duyuyoruz. AKP
Hükümeti, bu açılım projesiyle kamuoyunda gördüğü büyük tepki üzerine kendini
hedef olmaktan çıkarmanın yollarını arıyor. Oluşturulacak müsteşarlık bir devlet
kuruluşu olarak AKP'nin, PKK açılım programını sahiplenecek, böylelikle AKP
kamuoyu tepkisinden kurtulmuş olacaktır. Oynanan oyun budur. AKP Hükümetinin
terörle mücadeleden anladığı da budur. Yani teröriste istediklerini vererek
terörü durduracağını sanmaktadır. Zaten bu Hükümetin tüm politikaları 'ver
kurtul, sat kurtul' şeklinde olmamış mıdır? Bu Hükümetten millet yararına hiçbir
icraatın ortaya konulmayacağı konusunda bu zamana kadar kanaat sahibi olduk. Bu
teşebbüsün altındaki niyetinizin de halisane olmadığı düşüncesindeyiz. Zira AKP
hükümeti dış odakların memuru gibi, taşeronu gibi iş yapmaktadır. Böyle bir
hükümetten ülke ve millet yararına icraat beklenebilir mi?''

TARTIŞMA

Sataşma nedeniyle söz alan Ak Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, görüş
açıklanırken iftira ve hakeret edilmesinin, Meclisin çatısına ve
milletvekillerine yakışmadığını belirterek, şunları söyledi:

''İktidar partisi ve iktidar grubu hiçbir zaman terör örgütünün talepleri
doğrultusunda hareket etmemiştir, etmez ve etmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti'nde
bugüne kadar işbaşına gelen hiçbir iktidar partisi terör örgütünün talepleri ile
kendini bağlı hissetmemiştir, o doğrultuda bir çözüm önerisi geliştirmemiştir. Bu
cümle sadece AK Parti grubuna değil, temsilcisi olduğumuz Türk milletine yönelik
ağır bir itham, büyük bir hakaret, kabul edilmesi mümkün olmayan bir iftiradır.
Bu iftirayı sahiplerine iade etmiyorum. Çünkü, sizleri de terör örgütü ile
kolkola girmekten, beraber çözümler üretmekten ve terör örgütünün taleplerine
tercümanlık yapmaktan uzak tutuyorum. Böyle bir ayıptan, böyle bir ilkellikten
sizleri bile sakınıyorum.''

''Demokratik açılım''ın kapsamı ve amacının belli olduğunu belirten
Kılıç, ''Demokratik açılım süreci terörle mücadelenin alternatifi değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörle mücadelesine devam edecektir. Demokratik
açılım süreci sabırla yürütülmeye devam edilecektir'' dedi.

Söz isteyen MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ile ''sesini
yükselttiğini'' iddia ettiği Başkanvekili Yılmaz Pakdil arasında kısa süre
tartışma yaşandı. Pakdil, sesini yükseltmediğini belirterek, Şandır'a söz
verdi.

Şandır'ın konuşması sırasında, AK Parti sıralarından söz atıldı. Şandır,
''Bu açılım size göre kardeşlik açılımı olabilir, ama bu açılım bu hükümetin
ayıbıdır. Bu açılım, Türkiye'yi etnik temelde ayrıştırıp, çatıştıran bir
açılımdır. Sokaklar bunu göstermektedir. Hep beraber izliyoruz sokakları. Ayıp
olan sizin yaptığınızdır, ayıp olan Habur'da yaşananlardır'' dedi.

''SAYIN BAŞKAN MÜDAHALEDE BULUNUN''

Sataşma nedeniyle söz alan İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise muhalefetin
hakaret niteliğinde şeyler söylediğini belirtti.

İktidar partisi olarak istikrarı savunduklarını belirten Atalay, ''(PKK
liderinin taleplerini talimat olarak alan...) Böyle bir sözü hiçbir
milletvekiline, Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir vatandaşına yakıştıramıyorum''
dedi.

MHP sıralarından laf atılması üzerine Atalay, ''Dövmek sizin işiniz''
dedi.

Bu arada MHP ve AK Parti milletvekilleri arasında karşılık sataşmalar
yaşandı. Ayağa kalkarak hareketlenen AK Parti Erzurum Milletvekili Muhyettin
Aksak'ı, AK Parti Grup Başkanvekilleri Suat Kılıç ve Mustafa Elitaş
sakinleştirdi.

Tartışmaların sürmesi üzerine Atalay, Pakdil'e dönerek ''Sayın Başkan
müdahalede bulunun'' dedi. Bir süre devam eden tartışmanın ardından konuşmasını
sürdüren Atalay, ''Bu bir yıkım projesi değil, yapım ve kardeşlik projesidir. Bu
bir restorasyon projesidir. İnsafsız suçlamalar yapmayalım. Yüz yüze bakıyoruz.
'Hükümeti terör örgütünden talimat alıyor' diye suçlarsanız yazık edersiniz,
ülkeye yazık edersiniz'' diye konuştu.

Pakdil, konuşmanın ardından birleşime ara verdi.

MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın, demokratik
açılım konusunda AK Parti'nin kendi içinde bile mutabakat sağlayamadığını
savunarak, açılımın bir devlet politikası olamayacağını söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının
kurulmasına ilişkin yasa tasarısının görüşmeleri sürüyor.

Tasarı üzerine söz alan CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek,
tasarının bu şekilde geçmesi halinde yasal sorunlar çıkabileceğini savundu.
Dibek, tasarıda Müsteşarlığın görevlerinin açık ve net bir şekilde
belirtilmediğini, ifadelerin belirsiz ve muğlak olduğunu söyledi.

MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın da Genel Kurulda çıkan tartışmada,
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, ''Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a imrenir gibi''
hareket ettiğini öne sürerek, Atalay'ın, milletvekillerinin eleştirilerine karşı
gösterdiği reaksiyonu doğru bulmadığını söyledi. Yalçın, ''Tokat'taki saldırıyı
Türk askerinin üzerine yıkmaya çalışanlara da aynı reaksiyonu gösterin'' dedi. AK
Parti'nin demokratik açılımı, bir devlet politikası olarak sunduğunu belirten
Yalçın, AK Parti'nin içinde bile bu konuda mutabakat sağlanmamışken, bunun bir
devlet politikası olamayacağını öne sürdü.

Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç ise tasarıdaki Kamu
Müsteşarlığının, kamuda faşizm ve dikta yönetim imkanı yaratacağını iddia etti.
Genç, AK Parti iktidarının, ilkel devlet sistemi oluşturmak için orduyu tasfiye
etmek istediğini iddia etti.

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök ise Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan
Cihaner'in tutuklanması olayına değindi. Cihaner'e, İsmailağa soruşturması
yüzünden baskı yapıldığını iddia eden Gök, sonucunda da bir ''yetki gasbıyla''
Başsavcının tutuklandığını ileri sürdü. Erzincan'da yaşananları ''darbe'' olarak
nitelendiren Gök, ''Cumhuriyet çocukları bunun hesabını soracaktır'' dedi.

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk de kamuoyunda, Erzincan'da
yaşanan olaylarda hükümetin baskısı olduğu yönünde endişe yaşandığını savundu.
Öztürk, Cihaner'in tutuklanmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu söyledi.(14:58)