2006-02-22 - 14:30
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, partisinin TBMM grup toplantısında, Hamas heyetinin Türkiye ziyaretine değindi. Ziyaretle ilgili sağlam bilgi alabilecekleri resmi yetkili bulamadıklarını söyleyen Mumcu, ''VIP'den karşılanan heyetin, kargo bölümünden uğurlanmasından haberdar olamadık'' dedi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan
Mumcu, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde, ABD'ye yapacağı ziyaret
öncesinde İsrail'i ziyaret etmeye mecbur bırakılan ilk başbakan
sizsiniz Sayın Başbakan'' dedi.
Mumcu, partisinin TBMM grup toplantısında, Hamas heyetinin Türkiye
ziyaretine değindi. Ziyaretle ilgili sağlam bilgi alabilecekleri resmi
yetkili bulamadıklarını söyleyen Mumcu, ''VIP'den karşılanan heyetin,
kargo bölümünden uğurlanmasından haberdar olamadık'' dedi.
''Ziyaret sırasında ortalarda yoksunuz, heyet gittikten sonra
gümbür gümbür bağırmaya başladınız'' diyen Mumcu, bu öfkenin kime
karşı olduğunu sordu. Mumcu, ''Demek ki kursağınızda söyleyemediğiniz
bir şey var. Bir beceriksizliği itiraf edemiyorsunuz'' diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir geleneği olduğuna dikkati
çeken Mumcu, şöyle devam etti:
''Burası demokratik bir devlet, parti devleti değil. Burada devlet
işleri, devlet kurumlarında görülür. BM Genel Sekreteri'ni, AB
büyükelçilerini, Hamas heyetini partiye çağırıyorsunuz. Hamas'ı davet
ettiniz, niye gizleniyorsunuz; madem utanıyorsunuz niye yapıyorsunuz.
Madem bu görüşmeleri gizlemek gereği duyuyorsunuz, milletin karşısına
çıkıp gök gürlemesi yapıp, naralar atarak 'icazet mi alacağız'
diyorsunuz. Keşke hiç kimseden icazet almak gereğini duymayan bir
dirayeti gösterebilseydiniz. Ama sizde böyle bir dirayet, ufuk, vizyon
yok ki...
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde, ABD'ye yapacağı ziyaret
öncesinde İsrail'i ziyaret etmeye mecbur bırakılan ilk başbakan
sizsiniz Sayın Başbakan... Elbette Türkiye, kendi bölgesinde yaşanan
her şeyle yakından ilgili olmak zorundadır. Türkiye, dünya barışının
anahtarı konumundaki kendi bölgesinde, dünya barışına katkı sağlayıcı
tarihi ve kültürel bağlarla bağlı olduğu kardeşlerine katkı sağlayıcı
politikalar geliştirmek zorundadır. Mademki arabuluculuğa
soyunuyorsunuz, taraflarla bir görüşün. Türkiye'nin elindeki fırsatı
ucuz bir politika popülizmi yüzünden heder ettiniz. Filistinlilerin
haklarının korunması umut eden milyonlarca vatandaşımızın hayallerini
bir çırpıda harcadınız. Şu yaptığınız iş, siyasi sömürüden başka bir
şey değil. Burada itibar kaybeden siz değilsiniz, Türkiye'dir.''
-''OYNAMAKTAN MAKSAT, ÜTMEKTİR''-
Erkan Mumcu, Başbakan'ın heyetle görüşmemek için ''köşe kapmaca
oynadığını'' ifade ederek, ''Bir ülkenin Başbakanı, kendi ülkesinde
saklanmaz; ayıptır'' dedi.
Türkiye'nin tarihi misyonuna yakışır bir tutumun ortaya konulması
gerektiğini belirten Mumcu, ''Uluslararası ilişkilerin gerektirdiği
dikkatin, ustalığın, diplomasi becerisinin gösterilmesi gerekir.
Oynamaktan maksat, ütmektir. Madem bu işe girdin, netice alacaksın.
Yüzüne gözüne bulaştırdıktan sonra dönüp medyaya, muhalefete, ona buna
sataşmayacaksın. Ayıp oluyor... Hiç kimse sizin şamar oğlanınız
değil'' diye konuştu.
Türkiye'ye yönelik söylenen ''Biz PKK liderleri ile görüşseydik
nasıl karşılardınız?'' sorusuna cevap verilmesi gerektiğini belirten
Mumcu, ''Bu cümleye cevap vermeyen Başbakan, tarih önünde vebal
altındadır. PKK'nın, bizim bilmediğimiz yerde bir ülkesi var, seçimi
yapılmış da biz mi bilmiyoruz. Bu sözün, Türkiye'ye yönelik apaçık bir
tehdit olduğu aşikardır. Türkiye'nin örtülü bir biçimde tehdit
edilmesinin cevabı verilmelidir'' dedi.
Mumcu, ANAVATAN TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada,
Hükümet'n eğitim politikalarına eleştiriler yöneltti, partisinin
eğitim projelerini anlattı.
Türkiye'nin, gelir adaleti, ortalama yaşam standardı, rekabet gibi
konularda uluslararası istatistiklerin son sıralarında yer aldığını
öne sürerek, küresel rekabet pastasından alınacak payın, insan gücüne
yapılacak yatırımla sağlanabileceğini kaydetti. Mumcu, ''Türkiye,
insan varlığını ucuz işgücü olmaktan çıkarıp, nitelikli insan
kaynakları haline dönüştürmek zorundadır'' diyerek, eğitim alanında
yapılacak yatırımların önemine dikkati çekti.
Eğitim sisteminin, ''çağ dışı, akıl dışı ve insanlık dışı''
olduğunu savunan Mumcu, çocukların, işkenceye dönüşen bu sistemden
kurtarılması gerektiğini ifade etti. TBMM'nin, önündeki her işi
bırakıp ilk olarak eğitim reformunu gerçekleştirmesi gerektiğini ifade
eden Mumcu, ''Bu insanlık dışı sistem içinde çocuklarımıza işkence
yapılmasına karşı çıkmalıyız'' dedi.
-EĞİTİM İÇİN ÖNERİLER-
Eğitim sisteminde değişiklik yapılmasına ilişkin önerilerde
bulunan Mumcu, öğretmenlerin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
kapsamı dışına çıkarılması, ''eğitim'' kavramı yerine ''hayat boyu
öğrenme'' kavramının konulması gerektiğini anlattı. Okul öncesi
dönemin de dahil edilerek ilköğretimin 9 yıla çıkarılmasını öneren
Mumcu, çiftli öğretim kaldırılarak tekli öğretime geçilmesi, tek
kademeli üniversite sınavlarının kaldırılması gerektiğini kaydetti.
Mumcu, üniversitelere öğretim görevlisi bulunamadığı yönündeki
değerlendirmelere değinerek, ''Hoca mı yok, bırakın yurtdışından
getirilsin. Doktor getiriyorsunuz ya'' diye konuştu.
-''BU ALDATMADIR''-
Hükümet'in, meslek liseleriyle ilgili katsayı uygulamasına
yaklaşımını eleştiren Mumcu, şöyle konuştu:
''YÖK'ün katsayı düzenlemesi yetkisini eline veren yasa durdukça
hiçbir şey yapamazsın, yapamayacağını bal gibi biliyorsun. Ama maksat
yapmak, çözmek değil. (Biz elimizden geleni yaptık, şimdilik
olmuyor... Çünkü YÖK'tekiler değiştirmiyor.) YÖK'ü kim yapıyor,
Cumhurbaşkanı'nın atamaları yapıyor. (Ben bir cumhurbaşkanı olayım siz
görürsünüz.) Ama maalesef milyonlarca insan bu ihtimale inanıyor.''
Bunun ciddi bir aldatma olduğunu savunan Mumcu, ''Bu sorunun
çözülebilmesinin yegane yolu, YÖK'ü düzenleyen Anayasa'nın
değiştirilmesidir, ona bağlı olarak YÖK'ün yetkilerini düzenleyen
yasaların değiştirilmesidir'' diye konuştu. Mumcu, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Bu adaletsizlik, Türkiye'nin geleceğini tıkıyor. Türkiye'deki
eğitim düzenini kalitesizleştiriyor. Zaten niteliksiz olan eğitim
düzenini, bir de adaletsiz kılarak, büsbütün işe yaramaz hale
getiriyor. İşe yaramaz hale getirilen şey, bu ülkede milyonlarca
yavrumuzun hayatı, milyonlarca gencin geleceği, yani Türkiye'nin
geleceği... Buna seyirci, sessiz kalmamız beklenemez.''
-DİN EĞİTİMİ-
Erkan Mumcu, eğitim sorununu, başörtüsü ve imam hatip liselerine
kilitlemeye, ne YÖK'ün ne de Hükümet'in hakkı olmadığını ifade etti.
İmam hatip liselerinin, bugünkü yapılarıyla Türkiye'nin ihtiyaç
duyduğu ilahiyatçıları yetiştiremediğine dikkati çeken Mumcu, bu
okullardan, kafaları karmaşa içinde insanlar çıktığını kaydetti.
Mumcu, din eğitimin, temel insan haklarından biri olduğunu, devlet
okullarında aileleri tatmin edici eğitim verilmesi gerektiğini, yoksa
din eğitimi konusundaki boşluğun, ''bir şeyh, bir hoca efendi''
tarafından doldurulacağını ifade etti.
-''ALEVİLER, BU ÜLKENİN ÇİMENTOSU''-
Farklı inanç, mezhep ve dinlere ilişkin eğitim verilmesinin, insan
hakları ve hukukun gereği olduğunu anlatan Mumcu, şöyle konuştu:
''Bu noktada, Alevi çocuklarına, Alevi inançlarına uygun eğitim
vermek, çağdaşlığın ve insan haklarının gereğidir. Alevi
vatandaşlarımızın çoğu, çocuklarına nitelikli din eğitimi
verememekten, Aleviliği öğretememekten şikayetçidir. Çocuklarının
ateizme doğru kaymasından kaygı ve endişe duymaktadırlar. Alisiz
Alevilik fikrinin, Alevi geleneğini ortadan kaldırmasından kaygı
duymaktadırlar. Alevi vatandaşlarımız, bu ülkenin birlik ve
beraberliğinin en sağlam çimentosudur.''
İktidarın ve ana muhalefet partisinin, ''eğitim alanında
kutuplaşma yaratarak, sorunları çözmediğini'' öne süren Mumcu, AK
Parti ile CHP'nin bu kutuplaşmadan beslendiğini savundu.
''Her türlü azgınlığa verilmiş bir müddet vardır. O müddet içinde
iktidarın keyfini çıkarın. Ama milletin hissiyatıyla oynamayın'' diyen
Mumcu, Anavatan Partisi iktidara gelince, ilk icraatının devrim
niteliğinde eğitim reformu yapmak olacağını söyledi.
Mumcu, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde, ABD'ye yapacağı ziyaret
öncesinde İsrail'i ziyaret etmeye mecbur bırakılan ilk başbakan
sizsiniz Sayın Başbakan'' dedi.
Mumcu, partisinin TBMM grup toplantısında, Hamas heyetinin Türkiye
ziyaretine değindi. Ziyaretle ilgili sağlam bilgi alabilecekleri resmi
yetkili bulamadıklarını söyleyen Mumcu, ''VIP'den karşılanan heyetin,
kargo bölümünden uğurlanmasından haberdar olamadık'' dedi.
''Ziyaret sırasında ortalarda yoksunuz, heyet gittikten sonra
gümbür gümbür bağırmaya başladınız'' diyen Mumcu, bu öfkenin kime
karşı olduğunu sordu. Mumcu, ''Demek ki kursağınızda söyleyemediğiniz
bir şey var. Bir beceriksizliği itiraf edemiyorsunuz'' diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir geleneği olduğuna dikkati
çeken Mumcu, şöyle devam etti:
''Burası demokratik bir devlet, parti devleti değil. Burada devlet
işleri, devlet kurumlarında görülür. BM Genel Sekreteri'ni, AB
büyükelçilerini, Hamas heyetini partiye çağırıyorsunuz. Hamas'ı davet
ettiniz, niye gizleniyorsunuz; madem utanıyorsunuz niye yapıyorsunuz.
Madem bu görüşmeleri gizlemek gereği duyuyorsunuz, milletin karşısına
çıkıp gök gürlemesi yapıp, naralar atarak 'icazet mi alacağız'
diyorsunuz. Keşke hiç kimseden icazet almak gereğini duymayan bir
dirayeti gösterebilseydiniz. Ama sizde böyle bir dirayet, ufuk, vizyon
yok ki...
Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde, ABD'ye yapacağı ziyaret
öncesinde İsrail'i ziyaret etmeye mecbur bırakılan ilk başbakan
sizsiniz Sayın Başbakan... Elbette Türkiye, kendi bölgesinde yaşanan
her şeyle yakından ilgili olmak zorundadır. Türkiye, dünya barışının
anahtarı konumundaki kendi bölgesinde, dünya barışına katkı sağlayıcı
tarihi ve kültürel bağlarla bağlı olduğu kardeşlerine katkı sağlayıcı
politikalar geliştirmek zorundadır. Mademki arabuluculuğa
soyunuyorsunuz, taraflarla bir görüşün. Türkiye'nin elindeki fırsatı
ucuz bir politika popülizmi yüzünden heder ettiniz. Filistinlilerin
haklarının korunması umut eden milyonlarca vatandaşımızın hayallerini
bir çırpıda harcadınız. Şu yaptığınız iş, siyasi sömürüden başka bir
şey değil. Burada itibar kaybeden siz değilsiniz, Türkiye'dir.''
-''OYNAMAKTAN MAKSAT, ÜTMEKTİR''-
Erkan Mumcu, Başbakan'ın heyetle görüşmemek için ''köşe kapmaca
oynadığını'' ifade ederek, ''Bir ülkenin Başbakanı, kendi ülkesinde
saklanmaz; ayıptır'' dedi.
Türkiye'nin tarihi misyonuna yakışır bir tutumun ortaya konulması
gerektiğini belirten Mumcu, ''Uluslararası ilişkilerin gerektirdiği
dikkatin, ustalığın, diplomasi becerisinin gösterilmesi gerekir.
Oynamaktan maksat, ütmektir. Madem bu işe girdin, netice alacaksın.
Yüzüne gözüne bulaştırdıktan sonra dönüp medyaya, muhalefete, ona buna
sataşmayacaksın. Ayıp oluyor... Hiç kimse sizin şamar oğlanınız
değil'' diye konuştu.
Türkiye'ye yönelik söylenen ''Biz PKK liderleri ile görüşseydik
nasıl karşılardınız?'' sorusuna cevap verilmesi gerektiğini belirten
Mumcu, ''Bu cümleye cevap vermeyen Başbakan, tarih önünde vebal
altındadır. PKK'nın, bizim bilmediğimiz yerde bir ülkesi var, seçimi
yapılmış da biz mi bilmiyoruz. Bu sözün, Türkiye'ye yönelik apaçık bir
tehdit olduğu aşikardır. Türkiye'nin örtülü bir biçimde tehdit
edilmesinin cevabı verilmelidir'' dedi.
Mumcu, ANAVATAN TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada,
Hükümet'n eğitim politikalarına eleştiriler yöneltti, partisinin
eğitim projelerini anlattı.
Türkiye'nin, gelir adaleti, ortalama yaşam standardı, rekabet gibi
konularda uluslararası istatistiklerin son sıralarında yer aldığını
öne sürerek, küresel rekabet pastasından alınacak payın, insan gücüne
yapılacak yatırımla sağlanabileceğini kaydetti. Mumcu, ''Türkiye,
insan varlığını ucuz işgücü olmaktan çıkarıp, nitelikli insan
kaynakları haline dönüştürmek zorundadır'' diyerek, eğitim alanında
yapılacak yatırımların önemine dikkati çekti.
Eğitim sisteminin, ''çağ dışı, akıl dışı ve insanlık dışı''
olduğunu savunan Mumcu, çocukların, işkenceye dönüşen bu sistemden
kurtarılması gerektiğini ifade etti. TBMM'nin, önündeki her işi
bırakıp ilk olarak eğitim reformunu gerçekleştirmesi gerektiğini ifade
eden Mumcu, ''Bu insanlık dışı sistem içinde çocuklarımıza işkence
yapılmasına karşı çıkmalıyız'' dedi.
-EĞİTİM İÇİN ÖNERİLER-
Eğitim sisteminde değişiklik yapılmasına ilişkin önerilerde
bulunan Mumcu, öğretmenlerin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
kapsamı dışına çıkarılması, ''eğitim'' kavramı yerine ''hayat boyu
öğrenme'' kavramının konulması gerektiğini anlattı. Okul öncesi
dönemin de dahil edilerek ilköğretimin 9 yıla çıkarılmasını öneren
Mumcu, çiftli öğretim kaldırılarak tekli öğretime geçilmesi, tek
kademeli üniversite sınavlarının kaldırılması gerektiğini kaydetti.
Mumcu, üniversitelere öğretim görevlisi bulunamadığı yönündeki
değerlendirmelere değinerek, ''Hoca mı yok, bırakın yurtdışından
getirilsin. Doktor getiriyorsunuz ya'' diye konuştu.
-''BU ALDATMADIR''-
Hükümet'in, meslek liseleriyle ilgili katsayı uygulamasına
yaklaşımını eleştiren Mumcu, şöyle konuştu:
''YÖK'ün katsayı düzenlemesi yetkisini eline veren yasa durdukça
hiçbir şey yapamazsın, yapamayacağını bal gibi biliyorsun. Ama maksat
yapmak, çözmek değil. (Biz elimizden geleni yaptık, şimdilik
olmuyor... Çünkü YÖK'tekiler değiştirmiyor.) YÖK'ü kim yapıyor,
Cumhurbaşkanı'nın atamaları yapıyor. (Ben bir cumhurbaşkanı olayım siz
görürsünüz.) Ama maalesef milyonlarca insan bu ihtimale inanıyor.''
Bunun ciddi bir aldatma olduğunu savunan Mumcu, ''Bu sorunun
çözülebilmesinin yegane yolu, YÖK'ü düzenleyen Anayasa'nın
değiştirilmesidir, ona bağlı olarak YÖK'ün yetkilerini düzenleyen
yasaların değiştirilmesidir'' diye konuştu. Mumcu, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Bu adaletsizlik, Türkiye'nin geleceğini tıkıyor. Türkiye'deki
eğitim düzenini kalitesizleştiriyor. Zaten niteliksiz olan eğitim
düzenini, bir de adaletsiz kılarak, büsbütün işe yaramaz hale
getiriyor. İşe yaramaz hale getirilen şey, bu ülkede milyonlarca
yavrumuzun hayatı, milyonlarca gencin geleceği, yani Türkiye'nin
geleceği... Buna seyirci, sessiz kalmamız beklenemez.''
-DİN EĞİTİMİ-
Erkan Mumcu, eğitim sorununu, başörtüsü ve imam hatip liselerine
kilitlemeye, ne YÖK'ün ne de Hükümet'in hakkı olmadığını ifade etti.
İmam hatip liselerinin, bugünkü yapılarıyla Türkiye'nin ihtiyaç
duyduğu ilahiyatçıları yetiştiremediğine dikkati çeken Mumcu, bu
okullardan, kafaları karmaşa içinde insanlar çıktığını kaydetti.
Mumcu, din eğitimin, temel insan haklarından biri olduğunu, devlet
okullarında aileleri tatmin edici eğitim verilmesi gerektiğini, yoksa
din eğitimi konusundaki boşluğun, ''bir şeyh, bir hoca efendi''
tarafından doldurulacağını ifade etti.
-''ALEVİLER, BU ÜLKENİN ÇİMENTOSU''-
Farklı inanç, mezhep ve dinlere ilişkin eğitim verilmesinin, insan
hakları ve hukukun gereği olduğunu anlatan Mumcu, şöyle konuştu:
''Bu noktada, Alevi çocuklarına, Alevi inançlarına uygun eğitim
vermek, çağdaşlığın ve insan haklarının gereğidir. Alevi
vatandaşlarımızın çoğu, çocuklarına nitelikli din eğitimi
verememekten, Aleviliği öğretememekten şikayetçidir. Çocuklarının
ateizme doğru kaymasından kaygı ve endişe duymaktadırlar. Alisiz
Alevilik fikrinin, Alevi geleneğini ortadan kaldırmasından kaygı
duymaktadırlar. Alevi vatandaşlarımız, bu ülkenin birlik ve
beraberliğinin en sağlam çimentosudur.''
İktidarın ve ana muhalefet partisinin, ''eğitim alanında
kutuplaşma yaratarak, sorunları çözmediğini'' öne süren Mumcu, AK
Parti ile CHP'nin bu kutuplaşmadan beslendiğini savundu.
''Her türlü azgınlığa verilmiş bir müddet vardır. O müddet içinde
iktidarın keyfini çıkarın. Ama milletin hissiyatıyla oynamayın'' diyen
Mumcu, Anavatan Partisi iktidara gelince, ilk icraatının devrim
niteliğinde eğitim reformu yapmak olacağını söyledi.
