2006-02-09 - 12:20
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, partisinin, konuyla ilgili genel görüşme açılması için TBMM Başkanlığı'na başvuracağını belirterek, genel görüşmenin gerekçesini okudu.
CHP, İslam dünyasına yönelik karikatürlerin yayınlanması ve ardından yaşananların
değerlendirilmesi, ortak bir tutum sergilenmesi amacıyla genel görüşme açılmasını istedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, parlamentoda düzenlediği basın
toplantısında, partisinin, konuyla ilgili genel görüşme açılması için
TBMM Başkanlığı'na başvuracağını belirterek, genel görüşmenin
gerekçesini okudu.
Önergede, Danimarka basınında yayımlanan, İslam dini ve Hz.
Muhammed'e karşı saygısızca ve suçlayıcı bir nitelik taşıyan
karikatürlerin, Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerde büyük tepkilere
yol açtığı anımsatılarak, bu tepkilerin bir bölümünün masum insanların
ölümüne yol açan şiddet eylemlerine dönüşmesinin endişeleri arttırdığı
kaydedildi.
Bu gelişmelerin tüm boyutlarıyla değerlendirilmesi ve ortak bir
tutum sergilenerek dünyaya açıklanması amacıyla genel görüşme
açılmasının istendiği önergenin gerekçesinde şöyle denildi:
''Bu işe alet olan sorumsuz kişilerin ve olayları tırmandıranların
hangi amaçların peşinde koştuğu, tiraj için mi yoksa bir büyük
enternasyonal provokasyonun bir parçası olarak mı bu işi
gerçekleştirdikleri tam olarak ortaya çıkmamıştır.
11 Eylül sonrası içine girilen yeni dünya koşullarında farklı
inançların, etnik kimliklerin temel haklar noktasında birbirine saygı
gösterdikleri bir ortam yaratılması gerekirken, ne yazık ki terörün
İslam dinine mal edilmeye çalışıldığı bir süreç yaşanmıştır. Bu
hataların yüksek düzeydeki yetkililer tarafından yapılması, zihinlerin
arkasında terör ve İslam'ın özdeşleştirilmesinin giderek
yaygınlaşmasını da beraberinde getirmiştir.
Geldiğimiz noktada, bu sürece engel olmak sorumluluk sahibi
herkesin öncelikli görevi olmalıdır.''
-''LAİKLİK İLKESİNDE KENDİNİ BULUYOR''-
Demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün, yapılanları
mazur gösteremeyeceği ifade edilen gerekçede, düşünce özgürlüğünün
insanlar arasında kin, nefret ve düşmanlığı körükleyecek şekilde
kullanılmasına ilişkin Avrupa normlarında yaşanan dağınıklık ve çifte
standartların oldukça düşündürücü olduğu kaydedildi.
Düşünce özgürlüğü ve dine saygı anlayışı arasındaki dengenin,
laiklik ilkesinde kendini bulduğuna işaret edilerek, laikliğin, aynı
zamanda, kendi inancını sahiplenme, başkasının inancına da saygı
göstermeyi içerdiği belirtildi. Gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
''Bu bakımdan, halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan, ancak
Cumhuriyet'in ilk dönemlerinden itibaren laikliği benimsemiş olan
Türkiye'nin bir bütün olarak bu konuda sergileyeceği tavır, özel bir
önem taşımaktadır.
Konunun TBMM tarafından bir genel görüşme çerçevesi içinde ele
alınması ve Meclis'in ortak tutumunun Türk ve dünya kamuoyuna
yansıtılması, içinde bulunduğumuz günlerde bütün dünya tarafından
dikkatle değerlendirilecektir.
Türkiye'nin tutumu, Danimarka hükümetinin bu konuda yapıcı ve
olumlu bir tavır takınmasına ve şiddet yanlısı gösterilerin
yumuşatılmasına katkıda bulunacaktır.''
Anadol, Danıştay'ın imam hatip ve türbana yönelik aldığı karara
ilişkin bir soru üzerine, kararı, ''bir takım tartışmalara son veren,
önemli hukuki belge'' şeklinde değerlendirdi.
değerlendirilmesi, ortak bir tutum sergilenmesi amacıyla genel görüşme açılmasını istedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, parlamentoda düzenlediği basın
toplantısında, partisinin, konuyla ilgili genel görüşme açılması için
TBMM Başkanlığı'na başvuracağını belirterek, genel görüşmenin
gerekçesini okudu.
Önergede, Danimarka basınında yayımlanan, İslam dini ve Hz.
Muhammed'e karşı saygısızca ve suçlayıcı bir nitelik taşıyan
karikatürlerin, Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerde büyük tepkilere
yol açtığı anımsatılarak, bu tepkilerin bir bölümünün masum insanların
ölümüne yol açan şiddet eylemlerine dönüşmesinin endişeleri arttırdığı
kaydedildi.
Bu gelişmelerin tüm boyutlarıyla değerlendirilmesi ve ortak bir
tutum sergilenerek dünyaya açıklanması amacıyla genel görüşme
açılmasının istendiği önergenin gerekçesinde şöyle denildi:
''Bu işe alet olan sorumsuz kişilerin ve olayları tırmandıranların
hangi amaçların peşinde koştuğu, tiraj için mi yoksa bir büyük
enternasyonal provokasyonun bir parçası olarak mı bu işi
gerçekleştirdikleri tam olarak ortaya çıkmamıştır.
11 Eylül sonrası içine girilen yeni dünya koşullarında farklı
inançların, etnik kimliklerin temel haklar noktasında birbirine saygı
gösterdikleri bir ortam yaratılması gerekirken, ne yazık ki terörün
İslam dinine mal edilmeye çalışıldığı bir süreç yaşanmıştır. Bu
hataların yüksek düzeydeki yetkililer tarafından yapılması, zihinlerin
arkasında terör ve İslam'ın özdeşleştirilmesinin giderek
yaygınlaşmasını da beraberinde getirmiştir.
Geldiğimiz noktada, bu sürece engel olmak sorumluluk sahibi
herkesin öncelikli görevi olmalıdır.''
-''LAİKLİK İLKESİNDE KENDİNİ BULUYOR''-
Demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğünün, yapılanları
mazur gösteremeyeceği ifade edilen gerekçede, düşünce özgürlüğünün
insanlar arasında kin, nefret ve düşmanlığı körükleyecek şekilde
kullanılmasına ilişkin Avrupa normlarında yaşanan dağınıklık ve çifte
standartların oldukça düşündürücü olduğu kaydedildi.
Düşünce özgürlüğü ve dine saygı anlayışı arasındaki dengenin,
laiklik ilkesinde kendini bulduğuna işaret edilerek, laikliğin, aynı
zamanda, kendi inancını sahiplenme, başkasının inancına da saygı
göstermeyi içerdiği belirtildi. Gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
''Bu bakımdan, halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan, ancak
Cumhuriyet'in ilk dönemlerinden itibaren laikliği benimsemiş olan
Türkiye'nin bir bütün olarak bu konuda sergileyeceği tavır, özel bir
önem taşımaktadır.
Konunun TBMM tarafından bir genel görüşme çerçevesi içinde ele
alınması ve Meclis'in ortak tutumunun Türk ve dünya kamuoyuna
yansıtılması, içinde bulunduğumuz günlerde bütün dünya tarafından
dikkatle değerlendirilecektir.
Türkiye'nin tutumu, Danimarka hükümetinin bu konuda yapıcı ve
olumlu bir tavır takınmasına ve şiddet yanlısı gösterilerin
yumuşatılmasına katkıda bulunacaktır.''
Anadol, Danıştay'ın imam hatip ve türbana yönelik aldığı karara
ilişkin bir soru üzerine, kararı, ''bir takım tartışmalara son veren,
önemli hukuki belge'' şeklinde değerlendirdi.
