2007-02-05 - 13:20
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, düzenlediği basın toplantısında İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, Gazeteci Hrant Dink cinayetinin ardından yaşanan bilgi kirliliğinin baş sorumlusu olduğunu öne sürerek, Aksu'yu istifaya çağırdı.
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Gazeteci Hrant Dink cinayeti sonrası yaşanan gelişmeleri ve milliyetçilik tartışmalarını değerlendirdi.
Dink suikastında bilgi kirliliği yaratıldığının açıklandığını anımsatan Koç, ''Bu bilgi kirliliğini kim yaratıyor, ne amaçla yaratıyor? Emniyet içinde gizli bir mücadele mi var?'' diye sordu. Koç, Hükümetin bu sorulara derhal yanıt vermesi gerektiğini ifade ederek, ''Bu yaşanan olayda, işin tek ve birinci sorumlusu AKP Hükümetidir. Bu sorumluluktan, tartışmaların arkasına sığınarak kaçmak mümkün değildir'' diye konuştu.
''İçişleri Bakanı, hayalet bir bakan mıdır?'' diye soran Koç, dünyanın herhangi bir ülkesinde siyasal cinayet işlendiğinde, gözlerin ilk olarak hükümetlere çevrileceğini ve bunun hükümette ciddi sıkıntı yaratacağını kaydetti. Türkiye'de bugün Hükümetin dışında devletin her kurumuna saldırılmaya başlandığını, toplumun her katmanına bir yakıştırma yapıldığını öne süren Koç, şöyle konuştu:
''Ama AKP Hükümetinden tık yok. İçişleri Bakanı, sanki olayın dışında, dünyadan habersiz, İyi bir seyirci... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Türkiye'nin ve olayın selameti açısından derhal istifa etmelidir. Sayın Bakan, bugün yaşadığımız bilgi kirliliğin baş sorumlusudur. Yaşanan tüm olaylar karşısında -daha önce benzenleri de yaşanmıştı- Sayın İçişleri Bakanı, süre gerisinde durmayı her zaman tercih ediyor, adeta sorumluluklarının hatırlatılmasından korkuyor ve kendini unutturmaya çalışıyor... Yine aynı süreçle karşı karşıyayız. Sayın İçişleri Bakanı yok ortada, gözükmüyor, kayıp...''
DERİN DEVLET TARTIŞMALARI
Dink cinayetinin ardından gündeme gelen derin devlet tartışmalarını da değerlendiren Koç, ''Eğer derin devlet varsa, Sayın Başbakan bunu, sorumlu olarak çözmeye mezun olan kişidir. 4 yılı aşkın bir süredir tek başına iktidarda olan bir siyasi yapının, 'benim dönemimde derin devlet var, ben mücadele edemiyorum' demesi, görevini yapamamanın ifadesidir'' diye konuştu.
MİLLİYETÇİLİK TARTIŞMALARI
Son günlerde yaşanan milliyetçilik tartışmalarını, küreselleşmenin yarattığı tahribatı ortaya koyarak değerlendiren Koç, şöyle konuştu: ''Son günlerde Sayın Başbakanın söylemlerine dikkat edecek olursanız, günde 3 defa bulunduğu yerlerde; sabah, öğlen, akşam, aynen doktor reçetesi gibi milliyetçiliği dar kalıplarla yorumlamaya çalışıyor. Sayın Başbakan'ın bu
ifadeleri, kendi teslimiyetçiliğini maskelemeye dönük açıklamalardır. Yaşananların ışığında Başbakanın söylemleri; hedef saptırmaktır, şaşırtmaktır, gündem değiştirmektir.''
Küreselleşmenin, ulus devletleri hedef aldığını, bu süreçte birey yerine sermayenin özgürleştiğini, insan hakları ve demokrasi vurgularının egemen güçlerin kendi çıkarlarına yönelik olarak yükselen değer kılındığını ifade eden Koç, küreselleşmenin sonuçlarına karşı bir başkaldırının da ortaya çıktığını söyledi.
BİR TAŞLA İKİ KUŞ
Koç, Türkiye'de siyasal iktidarın teslimiyetçi bir politika izlediğini savunarak, toplumda yükselen başkaldırıyı milliyetçilik kavramına indirgeyenlerin, bir taşla iki kuş vurmak istediklerini söyledi. Birinci hedefin, küreselleşme karşısında oluşan antiemperyalist ulusal
uyanışı gözlerden kaçırmak ve güçsüz kılmak olduğunu öne süren Koç, ''Yükselen dalga, kafatası ırkçılığını çağrıştıran yaklaşımlarla etkisiz kılınmaya çalışılmakta ve bunun sonucunda sömürüye karşı ulusal çıkarları savunanlar, acımasızca çağdışı olmakla itham edilmektedir. Yükselen dalgayı basit dar kalıplı milliyetçiliğe indirgemek yanlıştır'' diye konuştu. Koç, ikinci hedefin ise yaklaşan seçimlerde emperyal hedeflere direnmeyen
bir iktidarın iş başına getirilmesi olduğunu kaydetti.
CHP'NİN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI
Salt milliyetçilik tartışmaları ile yaşanan gelişmelerin gölgelenmesi oyununa gelinmeyeceğini ifade eden Koç, şöyle konuştu: ''Hiç kimseyi dışlamayan, kendisini kökü, kökeni ne olursa olsun Türk milletinin bir parçası hisseden ve bununla iftihar eden, birlikte tasalanan, birlikte sevinen herkesle kardeşçe yaşamayı hedefleyen, ayrımcı olmayan Atatürk milliyetçiliğinin bugün Türkiye için her şeyden önemli bir duruş olduğunu, geç olmadan anlamımız gerekiyor. Tuzağa düşmemek, uyanık olmak gerekiyor. En üst düzeyde yapılan basit tartışmalara bu açıdan yaklaşmanın yararlı olduğunu düşünüyoruz. Ne Sayın Başbakanın söylediği gibi bugün yaşanan bir kafatası ırkçılığı, milliyetçiliği çizgisidir ne de muhataplarının söylediği gibi
bir savunma refleksidir. Savunma, ulusal tepki, direniş; küreselleşmenin Türkiye'ye biçtiği elbiseye karşı olan direniştir. Sayın Başbakan, boşa kürek çekmesin. Amacını aşan tartışmalara; afişlerde, eylemlerde başka sözlerle kalkışmasın. Türkiye'nin gerçek ihtiyacı olan milliyetçilik kavramı budur. Bu da basite indirgenemez.''
Koç, bir soru üzerine, Hırant Dink cinayetinin ardından yaşanan gelişmelerle ilgili Meclis soruşturması açılması için verecekleri önergeye ilişkin çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Dink suikastında bilgi kirliliği yaratıldığının açıklandığını anımsatan Koç, ''Bu bilgi kirliliğini kim yaratıyor, ne amaçla yaratıyor? Emniyet içinde gizli bir mücadele mi var?'' diye sordu. Koç, Hükümetin bu sorulara derhal yanıt vermesi gerektiğini ifade ederek, ''Bu yaşanan olayda, işin tek ve birinci sorumlusu AKP Hükümetidir. Bu sorumluluktan, tartışmaların arkasına sığınarak kaçmak mümkün değildir'' diye konuştu.
''İçişleri Bakanı, hayalet bir bakan mıdır?'' diye soran Koç, dünyanın herhangi bir ülkesinde siyasal cinayet işlendiğinde, gözlerin ilk olarak hükümetlere çevrileceğini ve bunun hükümette ciddi sıkıntı yaratacağını kaydetti. Türkiye'de bugün Hükümetin dışında devletin her kurumuna saldırılmaya başlandığını, toplumun her katmanına bir yakıştırma yapıldığını öne süren Koç, şöyle konuştu:
''Ama AKP Hükümetinden tık yok. İçişleri Bakanı, sanki olayın dışında, dünyadan habersiz, İyi bir seyirci... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Türkiye'nin ve olayın selameti açısından derhal istifa etmelidir. Sayın Bakan, bugün yaşadığımız bilgi kirliliğin baş sorumlusudur. Yaşanan tüm olaylar karşısında -daha önce benzenleri de yaşanmıştı- Sayın İçişleri Bakanı, süre gerisinde durmayı her zaman tercih ediyor, adeta sorumluluklarının hatırlatılmasından korkuyor ve kendini unutturmaya çalışıyor... Yine aynı süreçle karşı karşıyayız. Sayın İçişleri Bakanı yok ortada, gözükmüyor, kayıp...''
DERİN DEVLET TARTIŞMALARI
Dink cinayetinin ardından gündeme gelen derin devlet tartışmalarını da değerlendiren Koç, ''Eğer derin devlet varsa, Sayın Başbakan bunu, sorumlu olarak çözmeye mezun olan kişidir. 4 yılı aşkın bir süredir tek başına iktidarda olan bir siyasi yapının, 'benim dönemimde derin devlet var, ben mücadele edemiyorum' demesi, görevini yapamamanın ifadesidir'' diye konuştu.
MİLLİYETÇİLİK TARTIŞMALARI
Son günlerde yaşanan milliyetçilik tartışmalarını, küreselleşmenin yarattığı tahribatı ortaya koyarak değerlendiren Koç, şöyle konuştu: ''Son günlerde Sayın Başbakanın söylemlerine dikkat edecek olursanız, günde 3 defa bulunduğu yerlerde; sabah, öğlen, akşam, aynen doktor reçetesi gibi milliyetçiliği dar kalıplarla yorumlamaya çalışıyor. Sayın Başbakan'ın bu
ifadeleri, kendi teslimiyetçiliğini maskelemeye dönük açıklamalardır. Yaşananların ışığında Başbakanın söylemleri; hedef saptırmaktır, şaşırtmaktır, gündem değiştirmektir.''
Küreselleşmenin, ulus devletleri hedef aldığını, bu süreçte birey yerine sermayenin özgürleştiğini, insan hakları ve demokrasi vurgularının egemen güçlerin kendi çıkarlarına yönelik olarak yükselen değer kılındığını ifade eden Koç, küreselleşmenin sonuçlarına karşı bir başkaldırının da ortaya çıktığını söyledi.
BİR TAŞLA İKİ KUŞ
Koç, Türkiye'de siyasal iktidarın teslimiyetçi bir politika izlediğini savunarak, toplumda yükselen başkaldırıyı milliyetçilik kavramına indirgeyenlerin, bir taşla iki kuş vurmak istediklerini söyledi. Birinci hedefin, küreselleşme karşısında oluşan antiemperyalist ulusal
uyanışı gözlerden kaçırmak ve güçsüz kılmak olduğunu öne süren Koç, ''Yükselen dalga, kafatası ırkçılığını çağrıştıran yaklaşımlarla etkisiz kılınmaya çalışılmakta ve bunun sonucunda sömürüye karşı ulusal çıkarları savunanlar, acımasızca çağdışı olmakla itham edilmektedir. Yükselen dalgayı basit dar kalıplı milliyetçiliğe indirgemek yanlıştır'' diye konuştu. Koç, ikinci hedefin ise yaklaşan seçimlerde emperyal hedeflere direnmeyen
bir iktidarın iş başına getirilmesi olduğunu kaydetti.
CHP'NİN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI
Salt milliyetçilik tartışmaları ile yaşanan gelişmelerin gölgelenmesi oyununa gelinmeyeceğini ifade eden Koç, şöyle konuştu: ''Hiç kimseyi dışlamayan, kendisini kökü, kökeni ne olursa olsun Türk milletinin bir parçası hisseden ve bununla iftihar eden, birlikte tasalanan, birlikte sevinen herkesle kardeşçe yaşamayı hedefleyen, ayrımcı olmayan Atatürk milliyetçiliğinin bugün Türkiye için her şeyden önemli bir duruş olduğunu, geç olmadan anlamımız gerekiyor. Tuzağa düşmemek, uyanık olmak gerekiyor. En üst düzeyde yapılan basit tartışmalara bu açıdan yaklaşmanın yararlı olduğunu düşünüyoruz. Ne Sayın Başbakanın söylediği gibi bugün yaşanan bir kafatası ırkçılığı, milliyetçiliği çizgisidir ne de muhataplarının söylediği gibi
bir savunma refleksidir. Savunma, ulusal tepki, direniş; küreselleşmenin Türkiye'ye biçtiği elbiseye karşı olan direniştir. Sayın Başbakan, boşa kürek çekmesin. Amacını aşan tartışmalara; afişlerde, eylemlerde başka sözlerle kalkışmasın. Türkiye'nin gerçek ihtiyacı olan milliyetçilik kavramı budur. Bu da basite indirgenemez.''
Koç, bir soru üzerine, Hırant Dink cinayetinin ardından yaşanan gelişmelerle ilgili Meclis soruşturması açılması için verecekleri önergeye ilişkin çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
