2006-02-28 - 14:00
Irak'ta yaşanan olayları değerlendiren BAŞBAKAN ERDOĞAN: ''ŞİDDET YANGINI GERİ DÖNÜLEMEZ BİR NOKTAYA ULAŞMADAN SÖNDÜRÜLMELİ, KURUM VE KURALLARIYLA DEMOKRATİK BİR SİSTEM TESİS EDİLMELİDİR'
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Irak'ta taşların yerine oturması maalesef çok gecikmiştir. İstikrar ve güven ortamı henüz sağlanmamıştır" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ta bir an önce şiddet ve çatışmaların
yerini ortak aklın almasını arzu ettiklerini belirterek, ''Şiddet
yangını geri dönülemez bir noktaya ulaşmadan söndürülmeli, kurum ve
kurallarıyla demokratik bir sistem tesis edilmelidir'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada,
Irak'ta yaşanan kaygı verici bazı olaylara değinmek istediğini
belirterek, şunları söyledi:
''Öteden beri iddiamız şudur; Türkiye'nin çıkarlarını korumak,
küresel ve bölgesel barışla doğrudan ilgilidir. Bu gerçek, bütün
ülkeler için de böyledir. İktidara geldiğimizde Türkiye ve dünyanın
sıcak gündemi, komşumuz Irak'ın durumuydu. O günden beri bütün
uluslararası zeminlerde Irak meselesi hayati önem arz ediyor.
Irak'ta taşların yerine oturması maalesef çok gecikmiştir.
İstikrar ve güven ortamı henüz sağlamamıştır. Ve şu anda da Irak'ı
dışarıdan izleyenler, ne yazık ki hala bu umudu göremiyorlar. Irak'ta
bir önce şiddet ve çatışmaların yerini ortak aklın almasını, bizler de
doğrusu şiddetle arzu ediyoruz. Şiddet yangını geri dönülemez bir
noktaya ulaşmadan söndürülmeli, kurum ve kurallarıyla demokratik bir
sistem tesis edilmelidir.
En azından bu ikincisinde belirli bir mesafe alınabilmiştir.
Gelinen noktada belli ki barışı sağlamak, savaştan, çatışmadan daha
güçlü bir irade istemektedir. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması,
etnik ve mezhepsel gerilimin ortadan kaldırılması hususundaki
kaygılar, son olaylarla birlikte daha da artmıştır.''

-PROVOKASYON-

Erdoğan, barış ve demokrasinin tesisi için sorumluluk duyan bütün
uluslararası aktörlerin, Irak halkına ve yönetimine yardımcı olmasını
isteyerek, ''Şartlar ne kadar zor olursa olsun barışı başarabiliriz.
Yeter ki provokasyon ve tahrikleri bertaraf edecek iradeyi hep
birlikte güçlendirelim'' diye konuştu.
Çatışma alanlarında değil, barışın imkanları üzerinde hep birlikte
kafa yorulmasını isteyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Özellikle son günlerde tahrik edilen, kışkırtılan mezhep
çatışmasının alevleri yerinde söndürülemezse, bundan istisnasız
hereksin zarar göreceği muhakkaktır. Türkiye olarak biz, komşumuz
Irak'ın yaralarını sarmasında bugüne kadar azami çaba gösterdik. Her
an yanlarında olduk ve bu konuda da 100'ü aşkın vatandaşımızı maalesef
kaybettik. En zor, en amansız günlerinde Irak'ın yanında olduk.
Siyaseten, ekonomik olarak, insani yardım olarak orada olduk,
oradayız.
Sadece diplomatik çözüm arayışlarıyla değil, Irak'ın imar ve
inşası için de fiilen oradayız ve orada olmaya devam ediyoruz, devam
edeceğiz.
Daha işin başında, Irak'a komşu ülkeleri ortak bir zeminde bir
araya getirmek için girişimde bulunduk. Türkiye'nin öncülüğünde ortaya
çıkan Irak'a Komşu Ülkeler Süreci'nin ilk toplantısı, dışişleri
bakanlarının katımıyla 23 Ocak 2003'te İstanbul'da yapılmıştır.''
Süreçle ilgili toplantılara değinen Erdoğan, geçen yıl İstanbul'da
yapılan sekizinci toplantıya BM temsilcisi, Arap Ligi Genel Sekreteri,
İKÖ Genel Sekreteri ve AB Komisyonu temsilcisinin de katıldığını
hatırlattı.
Irak'a komşu ülkelerin içişleri bakanlarının Tahran ve İstanbul'da
iki ayrı toplantı yaptığını ifade eden Erdoğan, ''Din, etnik köken ve
mezhep farkı gözetmeksizin Irak'ın bütünlüğünü muhafaza etmek
temelinde, bütün iç aktörlerle sağlıklı diyaloglar kurduk'' diye
konuştu.
Demokratik sürece katkı yapmak adına Irak'taki siyasi partiler
için eğitim programları düzenlediklerini bildiren Erdoğan, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Bu eğitimlere Irak'taki farklı siyasi partilerden 350 temsilci
katılmıştır. Ekim 2003'te Madrid'de yapılan Donörler Konferansı'nda,
2007'ye kadar Irak'a, proje endeksli 50 milyon dolar yardım
taahhüdünde bulunduk. Bu yardımların bir kısmı, imarla ilgili, bir
kısmı insani yardımlardır. BM ve Dünya Bankası bünyesinde iki emanet
fondan oluşan Irak Uluslararası Yeniden İmar Fonu'na katkıda bulunduk.
BM'nin, Irak için ivedi yardım çağrısına cevap verdik. Türk Kızılayı
ile yapılan yardım bu noktada 6 milyon dolara ulaştı. Özellikle Türk
Kızılayı'nın 2004'ten bu yana Felluce'ye, Telafer'e ve Irak
Kızılayı'na yaptığı yardım 3 milyon dolardır.
Irak'a, günde ortalama 270 megawatt elektrik ihraç ediyoruz. Bazı
hukuki sorunları gidermemiz halinde Irak'ın elektrik ihtiyacının yüzde
25'ini Türkiye tedarik edecektir.
Bağdat'ın merkezindeki hastaneyi Türkiye inşa ediyor. Esas
itibarıyla Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin 1546 sayılı kararıyla yol
haritası çizilmesi sürecinde başından beri tam desteğini vermiştir.''

-BEŞ TEMEL NOKTA-

Erdoğan, Irak'ın bugün, çatışma alanlarının körüklendiği,
manipülasyon ve dezenformasyona açık bir görüntü sergilediğini
belirterek, ''İçerden ve dışardan gelen tahrik ve provokasyonların
bertaraf edilmesi için büyük bir dikkat gerekiyor. Eğer gerekli dikkat
gösterilmez, bu yangın tezelden söndürülmezse çok daha tehlikeli
sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz'' dedi.
Vaktinde tedbiri alınmayan kıvılcımların, bir anda küresel bir
soruna dönüşebildiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
''Süreç, daha fazla katılaşmadan, barışın imkanlarını sonuna kadar
zorlamak gerekiyor. Türkiye'nin, başından beri ortaya koyduğu siyasi
irade, bu yöndedir. 22 Şubat'ta Askeriye Camii ve Türbesi'ne yapılan
bombalı saldırı, bizi milletçe derinden üzmüştür. Bu sıcak, bu kaygı
verici şartlarda Irak'a Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları
Toplantısı'nın süratli yenilenmesi için girişimlerimiz sürmektedir.
Irak konusunda baştan beri 5 temel noktanın altını çiziyoruz. Bunun
bir tanesi Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması konusudur. Bir
diğeri, Irak'ın yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin, tüm Irak halkına
ait olması meselesidir. Üçüncüsü, etnik unsurların birbirleri üzerinde
egemenlik sağlamaması konusudur. Dördüncüsü, mezhebi unsurların
birbirleri üzerinde egemenlik sağlamaması konusudur. Beşinci de
Kerkük'ün özel bir statüye tabi tutulması olayıdır. Bunun, hatta
anayasa ile teminat altına alınması, Türkiye'nin bugüne kadar işlediği
ana unsurları ihtiva eden talepler olmuştur.''

-HÜKÜMET-

Irak'ta yeni bir hükümet süreci yaşandığına dikkati çeken Erdoğan,
bu sürecin sağlıklı tamamlanmasının; geniş tabanlı, hiç bir kesimi
dışlamayan, demokratik temsili sağlayan bir hükümet oluşmasının
önemini vurguladı.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Bunun için hatırlarsanız bizler, seçimlere katılımı en geniş
manada sağlayabilmek için Türkiye'de Sünni grupların temsilcilerini
topladık. Gerekli görüşmeler yapıldı; Sünni grupların da seçimlere
katılımı sağlandı. Şimdi ise beklentimiz, arzumuz, kurulacak hükümetin
bu şekilde müşterek bir zemine oturmasıdır. Bu hassasiyetler
korunmalıdır. Eğer, bu başarılabilirse biraz daha olumlu istikamette
mesafe almamız sağlanacaktır.
Biz inanıyoruz ki ancak temsil sorunu olmayan, demokratik katılıma
dayanan bir hükümet, Irak'ın yaralarını sarabilecektir. Bugün içeride
etnik ve mezhepsel çatışmalardan özenle kaçınılması, dışarıda da tüm
uluslararası aktörlerin bu doğrultuda Irak'a yardımcı olması en büyük
temennimizdir.''
Erdoğan, Irak Başbakanı Caferi ile bugün hem baş başa hem
heyetlerarası görüşmeler yapacağını; ayrıca, bir çalışma yemeği
gerçekleştirileceğini hatırlatarak, bu çalışmalarda Irak'ın son
durumunu öğrenme fırsatı bulacağını belirtti.
Başbakan Erdoğan, ''Tabii ki kendilerine ileteceğimiz,
ulaştıracağımız düşüncelerimiz olacak. Bununla birlikte Türkiye,
bundan sonraki süreçte daha neler yapabilir, bunu konuşacağız. Bir
dayanışma ruhunun bölgeye egemen olması, inanıyoruz ki bu yangın sağa,
sola sıçramadan, yerinde çözümünü başarabilmemiz hepimizin ortak
sorumluluğudur'' diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin Irak'ta kalıcı demokrasi, barış, güven ve
istikrarın tesisi için bundan sonra da üzerine düşeni yapmaya devam
edeceğini söyledi ve bundan kimsenin kuşkusu olmamasını istedi.



AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, kendilerini kabullenmeyenler de olacağını
belirterek, ''Şunun farkındayız; yüzde 100 herkes bizi kabullenecek
diye bir şey yok. Demokrasi tarihinde zaten böyle bir şey yok. Bu
ancak olsa olsa totaliter rejimlerde olabilir. Tabii ki bizi
kabullenmeyenler de olacaktır'' dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, ekonomideki
gelişmelere işaret etti. ''Son 3 yılda ekonomide elde ettiğimiz
başarılara, rekorlara bir yenisini daha eklemenin haklı gururunu
yaşıyoruz'' diyen Erdoğan, ekonomide bir rekora daha imza attıklarını,
merkezi yönetim bütçesinin, 17 yıl aradan sonra Ocak ayında 2 milyar
15 milyon YTL fazla verdiğini kaydetti.
Geçen ay bütçede 11 milyar 604 milyon YTL harcama yapılırken,
bütçe gelirlerinin 13 milyar 619 milyon YTL olarak gerçekleştiğine
işaret eden Erdoğan, böylece bütçenin ilk ayını 2 milyar 15 milyon YTL
fazlayla kapatırken, faiz dışı fazlanın da 4 milyar 277 milyon YTL
olarak gerçekleştiğini vurguladı.
Erdoğan, ''İşte, AK Parti iktidarının farkı budur, buradadır.
İşte, iki yakası bir araya gelmeyen Türkiye'nin bizim iktidarımızdaki
yeri budur. Duyanlar, duymayanlara duyursun. Bu, milletimizin
başarısıdır. Bu millete inanan ak kadroların başarısıdır. Hep birlikte
inşallah çok daha büyük başarılara imza atacak, bu milletin yüzünü
daima ak edecek, daima güldüreceğiz'' dedi.

-'' O ZAMAN İŞİN TADI KAÇAR''-

Ülkeyi dolaştığını ve halkın arasında olduğunu belirten Erdoğan,
geçen hafta Aydın'da, hafta sonu Kars ve Sarıkamış'ta olduğunu
hatırlattı. ''Halkımla kaynaştım, halkımla kucaklaştım. Halkımın neler
istediğini gördüm'' diyen Erdoğan, bu noktada AK Parti'yi zedeleme
gayretine girenler olduğunu vurguladı.
İktidarlarında hiçbir şeyi dışarıdan takip etmediklerini belirten
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Eksi 18, eksi 23 derecede karlar altında vatandaşlarımızın oraya
nasıl katıldığını görmüş olsaydı birileri, o zaman AK Parti
iktidarının nereye yürüdüğünü, neleri gerçekleştirdiğini çok iyi
anlardı. Türkiye'nin ekonomik büyümesi ve istikrarının buralarda
sağladığı heyecandır. Bu heyecanı bizzat halkımız yaşıyor. Ama bunu
yaşayamayanlar olabilir. Bunu ana muhalefet, diğerleri
yaşayamayabilir. Hiç önemli değil. Kaldı ki biz şunun da farkındayız;
yüzde 100 herkes bizi kabullenecek diye bir şey yok. Demokrasi
tarihinde zaten böyle bir şey yok. Bu ancak olsa olsa totaliter
rejimlerde olabilir.
Tabii ki bizi kabullenmeyenler de olacaktır. İnsanlık tarihinde bu
olmamıştır. Bizi de toplumun belli bir bölümü kabullenecek, belli bir
bölümü de tabii ki kabullenmeyecektir. Zaten bunu da beklemiyoruz. O
zaman işin tadı kaçar. O bakımdan biz samimiyetle, ister
kabullensinler, ister kabullenmesinler hizmetimizi bu anlayışla,
ayrımcılığa gitmeden, hakları korumak suretiyle vermek durumundayız.
Bunu biz yerel yönetimlerde göstermedik mi?''

-''BANA DA YAPTILAR''-

Başbakan Erdoğan, AK Parti iktidar olmadan önce 50'yi aşkın
belediyenin, iktidarın kendilerine yasal olarak vermesi gereken
parayı, borçları olduğu gerekçesiyle vermediğini ve kestiğini ifade
etti. Erdoğan, aynı dönemde kendilerine bağlı belediyelerin adeta can
çekiştiğini, iktidara bağlı olmayan diğer belediyelerin de aynı
durumda olduğunu kaydetti.
''Şimdi biz iktidarız, biz ne yaptık?'' diye soran Erdoğan, borcu
olanların parasının yüzde 40'ının kesilmesi yoluna gittiklerini
belirterek, ''Hangi partiden olursa olsun, bir tane ayırım
duymayacağım, görmeyeceğim, bilmeyeceğim'' dediklerini anlattı.
Erdoğan, kendisinin de belediye başkanlığı yaptığını hatırlatarak,
şöyle konuştu:
''Ben de belediye başkanıyken, bana bunu yaptılar. Bunlar, o
belediye başkanına, partisine değil, o beldeye, ilçeye, millete
yapılıyor. Bu millet, bizim milletimizdir. Bizim gönderdiğimiz paralar
şahsımıza ait değildir, milletin kendisinindir. O beldenin, o ilçenin,
o ilin hakkı, vatanın hakkıdır. Biz bunu yaptık, yapmaya devam
ediyoruz. Bunu anlamak istemeyenler çıkabilir. At denize, balık
bilmezse halik bilir. Şimdi yeni çıktı; at denize, balık bilmezse
millet bilir. Sandık geldiği zaman, millet bunun değerlendirmesini
yapar.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, Türksat A.Ş bünyesinde, Ulusal Uydu ve Uzay
Teknolojileri Merkezi kurulmasını hedeflediklerini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı
konuşmada, Türkiye'nin güven ve istikrar ülkesi olduğunu her fırsatta
ve platformda, dünya liderlerine, sanayicilerine, yatırımcılarına
anlattığını söyledi.
Bu çerçevede yarın Monte Carlo'ya giderek Avrupa'nın tanınmış
finans kuruluşlarının üst düzey temsilcileriyle büyük ölçekli
yatırımcılarının yer aldığı 10. Avrupa Kredi Konferansı'na
katılacağını belirten Erdoğan, ''Bunu ana muhalefet de duysun,
diğerleri de duysun'' dedi.
Erdoğan, ''Anlatacağız, niye bizim derdimiz var. Ama onlar bu tür
şeylere alışmadılar. Öğrenecekler, 'öğrenecekleri çok şey var'... Öyle
diyor ya, 'Ben 30 yıl önce neysem, bugün de öyleyim'... Biz öyle
değiliz. Biz, sürekli bir mesafe almanın, ülkeyi daha iyi noktalara
getirmenin gayreti içerisindeyiz'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, AB'ye katılım süreciyle birlikte geçmişe oranla
Avrupalı yatırımcıların ilgisini daha çok çekmeye başladığını belirten
Erdoğan, Avrupa Kredi Konferansı'ndan alınan davetin de bunun
göstergesi olduğunu kaydetti.
Erdoğan, konferansta Türkiye'deki ekonomik gelişmelerle, yatırım
ortamıyla, Türkiye'nin AB yolundaki plan ve hedeflerinin neler
olduğunu anlatma fırsatı bulacaklarını söyledi.

-''YENİ UYDU DAHA UZUN ÖMÜRLÜ OLACAK''-

Türkiye'nin hızla telafi etmesi gereken sorunlarından birinin de
bilgi teknolojisi alanında olduğunu dile getiren Erdoğan, ülkenin
haberleşme uydularına 1994 yılında sahip olduğunu belirterek, bunda
emeği geçenlere teşekkür etti.
Başbakan Erdoğan, Türksat A.Ş'nin, Türkiye'nin sahip olduğu iki
uydunun işletmesini sürdürdüğünü kaydederek, yakın zamanda ömrünü
tamamlayacak Türksat 1-C uydusunun yerine atılacak Türksat 3-A
uydusunun ihalesinin yapıldığını ve ihaleyi Alcatel Firması'nın
aldığını kaydetti. Bu ihalenin şartnamesinin, ihalesinin ilk kez Türk
mühendisler tarafından yapıldığını ifade eden Erdoğan, ''Bu uydu,
yürütülen titiz, ön hazırlık sayesinde eski uydularımıza göre çok daha
kapasiteli ve çok daha uzun ömürlü olacak şekilde tasarlanmıştır''
dedi.
Bu uyduyla, yeni teknolojilerin kullanılmasına uygun bir altyapı
oluşacağını dile getiren Erdoğan, ''Uyduyla, telefon ve internet
erişimi olmayan bölgelere uydu üzerinden düşük maliyetle bu hizmetleri
götüreceğiz'' diye konuştu. Erdoğan, sadece teknolojiye sahip olmanın
yeterli olmadığını, o teknolojinin üretilebilmesi gerektiğini de
bildirdi.

-''KENDİ İNSANIMIZ VE KAYNAKLARIMIZ...''-

Başbakan Erdoğan, Bakanlar Kurulu ile Türksat A.Ş'ye gerekli
yetkilendirmelerin yapıldığını dile getirerek, ''Neden yaptık? Çünkü
bu yetkilendirmeyle Türksat'ın önünü açarak, şirket bünyesinde ulusal
uygulamalı Uydu ve Uzay Teknolojileri Merkezi kurulmasını
hedefliyoruz. Bu merkez, yeni uydunun yapımıyla birlikte en kısa
zamanda kendi teknolojimizi üretme ve geliştirme imkanına sahip
olacaktır'' diye konuştu.
Erdoğan, 22 kişilik bir teknik uzman grubunun, yeni atılacak
uydunun dizayn çalışmalarına katıldıktan sonra Türkiye'ye dönerek bir
sonraki uydunun dizayn çalışmalarına başlayacağını bildirdi. Erdoğan,
''Bu hedefe, kendi insanımızla ve kaynaklarımızla kısa zamanda
ulaşacağımıza bütün samimiyetimle inanıyorum'' dedi.

-''BU ADIM, SEMBOLİK, TARİHİ BİR ADIM''-

Bu haberi vermekle, hükümeti adına bağlayıcı bir vaatte
bulunduğunun farkında olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Bu adım, Türkiye
için sembolik değeri son derece yüksek, tarihi bir adım olacaktır''
diye konuştu. Erdoğan, yurtdışında çok önemli başarılara imza atan
Türk bilim adamlarını da yurtdışına giden beyin göçünü tersine
çevirmeye çağırdı.

-''BAŞBAKAN'IN KRALI, KASIMPAŞALI''-

Başbakan Erdoğan, konuşmak için kürsüye çıktığında, Beyoğlu ilçe
teşkilatından gelen partililer, ''Başbakan'ın kralı, Kasımpaşalı'',
''Beyoğlu seninle gurur duyuyor'', ''Türkiye seninle gurur duyuyor''
sloganları attı.
Karikatür krizini protesto amacıyla milletvekillerine gül de
dağıtan ilçe örgütü temsilcileri, gül üzerindeki ''Bilmiyorlar,
bilseler yapmazlardı'' yazısıyla ilgili olarak, ''Bu söz, Hz.
Muhammed'in bir sözüdür. Kendisine taş atanlara bu yanıtı vermiştir.
Biz de karikatür krizini çıkaranlara aynı yanıtı veriyoruz'' dediler.
Başbakan Erdoğan'a, konuşmasının ardından, turizme katkılarından
dolayı fahri rehberlik belgesi verildi.
Erdoğan'a, Yunanistan'ın Batı Trakya Bölgesi'nden gelen Dostluk,
Eşitlik ve Barış Partisi Genel Başkanı Ahmet Hacı Osman ve
beraberindeki heyet çiçek sunarken, özelleştirme mağdurları adına
Kırşehir Belediye Başkanı Halim Çakır, vazo ve kilim hediye etti.
Şeker-İş Sendikası temsilcileri ile bazı il ve ilçe örgütleri de
Erdoğan'a çeşitli hediyeler verdi.

-GAZİOSMANPAŞA RUMELİ PLATFORMU ÜYELERİNİ KABUL-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, daha sonra Gaziosmanpaşa Rumeli
Platformu üyelerini, AK Parti Grubu'ndaki makam odasında kabul etti.
Erdoğan'ın, İstanbul'un Gaziosmanpaşa İlçesi Belediye Başkanı Dr.
Erhan Erol ve platforma başkanlık eden Selahattin Meriç'in de
aralarında bulunduğu heyetle görüşmesinde, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de hazır bulundu.