2003-05-20 - 00:00
21. GENÇLİK HAFTASI NEDENİYLE 81 İL VE KKTC'DEN GELEN GENÇLİK GRUBU TEMSİLCİLERİNİ KABULLERİNDE YAPTIKLARI KONUŞMA VE GAZETECİLERİN SORUSUNA VERDİKLERİ CEVAP
Sevgili gençler, hepiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne hoş geldiniz. Sizleri, milletimizin Meclisinde kabul etmekten, sizlerle tanışmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Gençlik ve Spor Genel Müdürümüze ve böyle bir organizasyonu gerçekleştiren bütün yetkililere huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Anadolumuz'un 81 ilinden, KKTC'den ve gençlerimizin değişik kesimlerini temsil eden sevgili arkadaşlarımızdan teşekkül eden 92 kişilik böyle güzide bir grubu 19 Mayıs Bayramı içerisinde kabul etmenin ayrıca önemli olduğunu düşünüyorum.

Sevgili gençler, TBMM millet egemenliğinin temsil edildiği, millet iradesinin oluştuğu bir büyük ve yüce bir kurumdur. Bildiğiniz gibi, bağımsızlık mücadelesini kazandığımız ve arkasından Cumhuriyet'in ilanını müteakip aradan geçen 80 yıl içerisinde gerçekten güçlü ve modern devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nde egemenlik milletindir. Anayasamızın temel kuralı da budur.

Egemenliğin millette olduğunu gösteren en önemli organ da, kurum da TBMM'dir. Yasama yetkisi de TBMM'ye aittir. Türkiye'den 85 seçim çevresinden gelmiş 550 milletvekilimiz Anayasa'da yaptıkları yemin üzerinde halkımızın mutluluğu ve refahı için çalışmak, Türk Milletini, ülkemizi muasır, çağdaş uygarlık seviyesine kavuşturmak, huzur içerisinde bir toplum olarak güzel günler yaşamak, halkımıza güzel hizmetler sunabilmek için burada toplanıyoruz.

Şüphesiz bu ülkenin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmasının temelinde TBMM yatmaktadır. Milletimiz egemenlik hakkını bu Meclis'te temsilcileri vasıtasıyla kullanmaktadır.

Sevgili gençler, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nı geçtiğimiz gün de büyük bir coşkuyla kutladık. Ben de Ankara'daki törenlerde hazır bulundum. Gençlerimizin ortaya koyduğu enerjiyi, dinamizmi, canlılığı, sevinci birlikte paylaştım. Aradan şu kadar yıl geçti. 19 Mayıs 1919'da İstiklal Mücadelemizi başlatan, TBMM'nin açılışında, kuruluşunda en büyük role sahip olan ve daha sonra Cumhuriyet'in ilanıyla bugünkü bağımsız devletimizi ortaya çıkaran Büyük Önden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun arkadaşlarını, şu kadar yıl geçtikten sonra yaptıkları böylesine önemli çalışmalar sebebiyle Gençlik ve Spor Bayramı içerisinde bir kez daha andık ve hatırladık.

Türkiye'nin her tarafında, KKTC'de, yurt dışı temsilciliklerimizde de bugün anlamlı bir bayram olarak kutlanıyor. 23 Nisan'ı hem Egemenlik hem Çocuk Bayramı olarak kutluyoruz. 19 Mayıs'ı Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutluyoruz. Gençlerimize böyle bir bayram hediye etmenin çok doğru olduğunu ve böylesine doğru, isabetli bir iş yapmış olmakla Atatürk'ün gençlere armağan ettiği güzel bayramı her yıl daha büyük coşku ve daha çok anlamlı olarak kutlamanın sizleri görünce çok daha iyi anlıyorum.

Gençler her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de bizim geleceğimiz yarınlarımız, güvencemiz ve her şeyimiz.. Biz de sizlerin çağlarından geldik. Yani baktığım zaman yıllarca öncesinde sizler gibi gençlik dönemini yaşayan, ilköğretimin üzerinde belli yaş grupları içerisinde geleceği hazırlanan gençliğimizi görüyorum. Ülkeleri kalkındıran, ileriye götüren ve hayat veren gençliğimizdir. Ne kadar önemlidir ki, Türkiye nüfusunun yarısından biraz daha fazlası 30 yaşın altındandır. Bir ülke için bundan daha büyük zenginlik düşünülemez. O ülkede coğrafyanın iyi olması doğrudur, güzeldir. İklimin güzelliği bir artıdır, bir avantajdır. O ülkede maden rezevrlerinin çok olması büyük bir ekonomik kaynaktır. O ülkenin üç tarafının denizlerle çevrili olması ayrı bir zenginliktir. O ülkede akar suların, ovaların, ekilebilir arazilerin çokluğu elbette birer artıdır, birer avantajdır. Ama bunların hepsinin üstünde ve hepsinden daha önemlisi, genç ve dinamik nüfusun gerçekten fazla olmasıdır. Onların enerjileri, bilgi birikimleri ve hayatımıza kattıkları değişik unsurlar sebebiyle genç nüfusun verimli olması çok daha büyük bir zenginliktir.

Bugün dünyada bazı ülkeler var ki, genç nüfusları azalmıştır ve toplum yaşlanmıştır. Biz bu kadar zenginliklerin içerisinde, bazen varlık içerisinde yokluk çeken ve bunun kahrını duyan insanlar olarak çok 'ah' ve 'vah' ediyoruz. Madem bu kadar zenginliklerimiz var da, biz niçin ilerleyemiyoruz, kalkınamıyoruz ve gençlerimize iyi bir gelecek, onların özlemi olan mutlu bir hayatı temin edemiyoruz?

Üniversitelerimizde herkes kabiliyetleri ve istekleri noktasında niçin okuyamıyor da, ancak 10'da 1'i ÖSS sınavından sonra üniversitelere yerleşebiliyor. Yüksek tahsillerini yaparken harçlarıyla, eğitim masraflarıyla, yurt imkanlarıyla, niçin bu kadar zorluk çekiyorlar? Ve hele hele bu üniversiteleri bitirdikten sonra niçin çalışamıyorlar, niçin iş imkanlarını onlara çok zengin olarak sunamıyoruz? Maalesef gençler arasında yapılan anketlerde en büyük sıkıntının bir gelecek endişesi olduğunu görüyoruz.

Evet, Türkiye'yi yönetenler en çok bunların üzerinde düşünmeli ve en çok bunlara çare bulmalı.. TBMM, böylesine kaliteli, kabiliyetli, birikimli gençlerimizi, yarınki hayatımızın hazırlayıcısı ve en dinamik unsurları olarak bugün gelecekten ümitsiz olarak geleceğe koşarak giden ve büyük ümitlerle bu ülkenin kalkınmasını sağlayabilecek bir hayata sahip olmalı.

TBMM olarak bu güzel ülkünün peşindeyiz. Gençlerimize sahip çıkmanın, onları bu ülkeyi yarınlara hazırlama gayreti içinde olacağız. Eminim ki hükümetler de, iktidar ve muhalefet partileri de en büyük mesailerini gençlerimizin geleceği üzerine, daha doğrusu ülkemizin geleceği üzerine hazırlayarak geçirecekler.

Gençlik ve Spor Genel Müdürümüz de burada.. Onlar da gençlerimizin ahlaklı, sportif, elbette hem beden zenginliğine ve birikime, hem de düşünce ve onların fikir yapılarındaki olumluluğa en büyük katkıyı yapmaya çalışıyorlar.

Gençlerimizin ilköğretimden alınarak üniversitenin son sınıfına kadar daha sonraki hayatlarında da onları takip edecek olumlu eğitim programlarından geçmesi, okuyamayanların, çalışan gençliğimizin sorunlarını giderebilmek, engelli gençlerimizin de -ki nüfusumuzun çok büyük bir oranı engelli insanlarımız ve bunların ailelerinden oluşuyor- onlara da Türkiye'de yaşanabilir bir ülke ve en büyük hizmetleri sunmanın gayreti içerisinde olmalıyız.

Sevgili gençler, Gençlik ve Spor Bayramlarını coşkularla kutlarken bunları sadece seromoniden ibaret görmemek ve gençlerimizin fikir, düşünce hayatlarına; eğitim ile ilgili sorunlarına da süratle çözmemiz gerek. Zaten bu hafta içerisinde yapılan etkinliklerde görüyorum ki, değişik panel ve toplantılarda bunlarda konuşuluyor ve görüşülüyor. Ülkemizin gençlerinin, ülkemizin tarihine büyük bir ilgi duymasına, sosyal yapısına, sosyolojik varlıklara, tarih içerisinden süzülüp gelen büyük olaylara çok dikkat etmesi gerek. Elbette Atatürk milliyetçiliği başta olmak üzere bu ülkede ortak değerlerimizi korumak ve kollamak mecburiyetindeyiz. Gençliğimiz, yabancı bir takım cereyanların, olumsuz bir takım düşüncelerin etkisinde olmamalı.. Ülkesini, milletini, tarihini, kültürünü, inancını çok iyi bilmeli ve bunu özel yaşamında da takip etmeli ve uygulamalı..

Türk gençliğinin önemli görevleri var. Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nde de bunlar en özgün biçimde anlatılmış ama sizler bilin ki, bu ülke her şeyi ile sizlere ihtiyaç duyuyor ve ümit olarak sadece sizleri görüyor.

Hepinize önümüzdeki yaşamınızda başarılar diliyorum. İnşallah çok güzel bir Türkiye'de yaşanabilir bir ülkede sorunlarını çözmüş, ekonomik geliri artmış, gerçekten bir sosyal ve hukuk devleti olmuş, bir güzel Türkiye'de yaşamak ümidiyle hepinize tekrar sevgiler sunuyorum. Hayatınızda başarılar diliyorum. Sağolun, sevgili gençler.

SORU: Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 19 Mayıs törenlerinin otoriter devlet zihniyetinin yansıması olduğunu söyleyerek, "19 Mayıs'ları stadyumlardan kurtaralım" çağrısında bulundu. Bu tartışmaları nasıl karşılıyorsunuz?

ARINÇ: Kim ne konuştu, kim ne cevap verdi bilmiyorum. Ama 19 Mayıs Bayramı törenlerine dün Ankara'da katıldım. Daha önce de başka bulunduğum yerlerde de katılıyordum. Çok coşkulu, çok heyecanlı kutlamalar oluyor. Ancak, bu tür kutlamaların daha verimli, daha anlamlı, daha coşkuyla yapılması mümkünse bunun üzerinde kafa yoran herkese teşekkür etmek lazım.

Kaldı ki, bu tür bayramların kutlaması, bildiğim kadarıyla, Milli Eğitim Bakanlığı'nın organizasyonunda yapılıyor. Bu konuda Sayın Bakan'ın tutum ve davranışları ne olur bilmiyorum ama önemli olan bu Bayram'ın daha anlamlı kutlanmasıdır, daha verimli kutlanmasıdır. Sadece bazı törenlerin mutlaka yerine getirilmesi şekliyle değil, günün önemi üzerinde, geleceğimiz hakkında çok daha iyi değerlendirmelerde bulunabilmektir. Bu verimli, anlamlı, ekonomik kutlamalar nasıl olursa biz onların hepsine varız. Bunun altında üstünde bir şey aranmaması gerekir. Çok teşekkür ederim.