2006-12-15 - 17:00
2007 BÜTÇESİ TBMM GENEL KURULUNDA...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin bir açmaza girdiğini, daha çok dışa bağımlı, cari açık veren, cari açığı sıcak para ve borçla karşılamaya çalışan bir ekonomik yapıya sürüklendiğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin bir açmaza girdiğini, daha çok dışa bağımlı, cari açık veren, cari açığı sıcak para ve borçla karşılamaya çalışan bir ekonomik yapıya sürüklendiğini söyledi.
Baykal, TBMM Genel Kurulunda, 2007 bütçesi üzerinde partisinin görüşlerini dile getirirken, bütçenin, AK Parti iktidarının 5. bütçesi olduğuna işaret etti.
AK Parti Hükümetinin de uyguladığı istikrar programının 7. yılının geride bırakıldığını ifade eden Baykal, enflasyonla mücadelede çarpıcı sonuçlar
alındığını söyledi.
Baykal, enflasyonun 1 yıl içinde 2002'de yüzde 70'lerden yüzde 30'lara indirildiğini, son 4 yılda ise yüzde 30'lardan yüzde 10'lara çekildiğini anlattı. Baykal, enflasyonun artık kolayca düşürülebilir olmaktan çıktığını, son 5 yılda bir önceki yıla göre daha düşük çıkan enflasyonun, bu yıl 2005'ten daha yüksek gerçekleştiğini belirtti.
Türkiye'nin enflasyonla mücadelesinde ihmal olmadığını, ancak yeni bir tıkanıklık içine girildiğini kaydeden Baykal, enflasyonu belirleyen en temel
unsurun, kur politikası olduğunu ifade etti. Baykal, kurun ise enflasyon ve cari açık arasında tersine çalışan bir ilişkinin dayanak noktası haline geldiğini, bu açmazın aşılması gerektiğini dile getirdi.

-DIŞ TİCARET AÇIĞI-
İhracat rakamlarının arttığını, ancak bunun kimseyi yanıltmaması gerektiğini belirten Baykal, 2002'de dış ticaret açığı 14 milyar dolarken, bugün 52,5 milyar dolara çıktığını, 1,5 milyar dolar olan cari açığın ise 34 milyar dolar olduğunu bildirdi.
Baykal, 1 birimlik milli gelir artışı için geçmişe göre daha fazla cari açık verilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu yılın ilk 9 ayında Türkiye'nin milli
geliri 27,2 milyar dolar artarken, cari açığın 25,5 milyar dolar olduğunu söyledi. Baykal, milli gelirin her 100 dolarlık büyümesi için 94 dolarlık cari
açık verilmesi gerektiğini ifade etti.
Baykal, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın, ''döviz geliri olmayanların, dövizle yatırım yapmaması'' uyarısının,, Türkiye'deki kurun
istikrarının garanti edilemeyeceği anlamına geldiğini kaydetti.
Türkiye'de ihracatın ithalatı karşılama oranının 2002'de yüzde 69,9 iken,2006'da yüzde 60,4 olduğunu belirten Baykal, Türkiye'nin bir açmaza girdiğini, daha çok dışa bağımlı, cari açık veren, cari açığı sıcak para ve borçla karşılamaya çalışan bir ekonomik yapıya sürüklendiğini savundu.

-''SANAL İSTİKRAR''-
Dış ticaret açığının borçlanarak kapatıldığını, bunun, sanal istikrar görüntüsü verdiğini ifade eden Baykal, daha az tasarruf, daha az yatırım
yapılırken, daha çok tüketim gerçekleştiğini söyledi.
Son 3 yıllık dönemde yüzde 26 olan tasarruf oranının yüzde 14'e düştüğünü, tüketimin ise yüzde 74'ten yüzde 86'ya yükseldiğini ifade eden Baykal, tüketim oranlarının, İrlanda, Fransa, Almanya, ABD'nin üzerinde olduğunu dile getirdi.
Baykal, Türkiye'de çok ağır bir işsizlik yaşandığını, Türkiye'nin, tarım, enerji ve eğitime daha az kaynak ayırdığını, GAP'ın unutulduğunu öne sürdü.
Ülkeye gelen yabancı sermayenin, yatırım amacından öte, Türkiye pazarının paylaşılması niteliğinde olduğunu kaydeden Baykal, ''Mevcut kuruluşları büyütmeye değil, yerini almaya, Türkiye pazarındaki egemenliğini paylaşmaya yönelik girişimlerdir'' dedi.
Baykal, 4 yıllık dönemin, tarım ve çiftçi açısından çöküntü dönemi olduğunu öne sürdü.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''erken seçim'' denildiğinde, ''asabı, fiziği, kimyası ve geometrisinin bozulduğunu, ona buna saldırdığını'' savunarak, ''Biz böyle bir
Başbakan'ı içimize sindiremiyoruz. Bu üslupla konuşacak bir cumhurbaşkanı
Türkiye'ye layık değil'' dedi.
Baykal, TBMM Genel Kurulunda, 2007 bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanlığı ve erken seçim tartışmalarına yer verdi.
Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçiminin, her zamankinden farklı olarak bir gerilim konusu haline dönüşmeye başladığını belirten Baykal,
cumhurbaşkanlığının,Anayasa'nın, etkin bir şekilde işletilebilmesi, inançla sahiplenilebilmesi, savunulabilmesi açısından en önemli sorumluluk noktası
olduğunu söyledi.
Baykal, cumhurbaşkanlığının, Anayasa'nın zirvesinde bir merci olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
''Orada, Anayasa'yı sahiplenme, kucaklama, Anayasa'ya inanma, Anayasa'nın öngördüğü şekilde devlet kurumlarını birbiri ile uyum ve işbirliği içinde çalıştırma görevi vardır. Herkesin kaygısının altında yatan, Sayın Başbakan'ın cumhurbaşkanı adayı olarak, Anayasa'ya inanma, sahip çıkma, anayasal kurumların uyum ve işbirliği acısından çok ciddi sorunlar yaratabilecek olduğu gözlemidir.
Bunun, haksız ve yanlış bir gözlem olduğunu iddia etmek mümkündür ama toplumun temel tespiti odur ki; Sayın Başbakan Anayasamızın temel ilkeleriyle ilgili ciddi tereddütü vardır.''

-''SİYASİ KİMLİĞİ ORTAYA ÇIKMIŞ''-

Baykal, Erdoğan'ın yaptığı açıklamaların, Anayasa'nın özü ve temeliyle ilgili ciddi bir tereddüt içinde olduğunu gösterdiğini ileri sürdü.
Erdoğan'ın konuşmalarından örnekler okuyan Baykal, ''Bu sözlerle siyasi kimliği ortaya çıkmış bir siyaset adamının, cumhurbaşkanı olarak kendisinden beklenen Anayasa'yı sahiplenme, anayasal kurumları, uyum ve işbirliği içine sokma görevini yerine getirebileceğini düşünebilir miyiz?'' diye sordu.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Bütçeyle ilgili konuşur musunuz?'' diye laf atan AK Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'yi, Baykal'ın konuşmasına müdahale etmemesi için uyardı.
Baykal'ın, Erdoğan'ın, Nisan ayında partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmadaki ''Gelecekte hiç kimse kürsülere çıkıp millete ne yapmaları
gerektiğini dayatamayacak. O Türkiye'de inandığı değerler için tek bir insanımızın gönlüne keder düşmeyecektir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin
olacak, duvarda değil, milletin kendisinde olacak'' ifadelerini okuması üzerine, AK Parti milletvekilleri, ''doğru'' diyerek ve alkışlarla destek verdi.

-''AYAK ÜSTÜ SÖYLENEN SÖZLER DEĞİL''-

Baykal, Anayasa'nın ilk 3 maddesinin, diğer maddelerden üstün olduğunu, bunların değiştirilmesinin teklif dahi edilmeyeceğini anımsatarak, bugüne kadar hiçbir hükümetin, bunları değiştirme yönünde talebi olmadığını söyledi. Baykal, şöyle konuştu:
''İlk kez Anayasamızın değiştirilemez maddeleriyle ilgili, bu üstün konumuna yönelik bir şikayetin dile getirildiğine tanık oluyoruz. Bunlar ayak üstü
söylenen sözler değil, yazılı metinden okunuyor ve metinler dikkatle hazırlanıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi kamuoyunda ciddi tereddüt yaratan, Anayasa karşısındaki tavrı, çizgisi, anayasanın temel ilkelerine sahip çıkma iradesi
netleşmiş olmayan bir siyasi şahsiyetin, hızla Cumhurbaşkanlığını elde etme arayışıyla sonuçlandırılmak istenmesi hiç kuşku yok Türkiye'de tereddüt ve sıkıntı ortamı yaratıyor.''

-''KİMİ SEÇECEĞİNİZİ KARARLAŞTIRMAK''-

Anayasa'nın, bir çerçeve verdiğini, Türkiye'nin, parlamentonun temel dayanak noktası olduğunu dile getiren Baykal, Anayasa'nın, ülkeyi yönetenlerin aklıselimle, sorumlulukla, basiretle davranması ihtiyacını ortadan kaldırmadığını söyledi.
Baykal, Anayasa'nın koyduğu çerçeveyle, TBMM'nin, bir komşu ülkeye savaş açma kararı alabileceğini ancak bunun doğru olmadığını belirterek, ''Anayasa'ya her uygun karar doğru karardır diye düşünmek mümkün değildir. Anayasa cevaz verir. Anayasa'nın üzerinde bir merci yok'' dedi.
Anayasa'nın, ''şunu seçin, bunu seçin'' şeklinde talimat vermediğini ifade eden Baykal, ''Kimi seçeceğinizi kararlaştırmak sizin işinizdir, o kararı ülke yararına almak gerekir. Bu kararın doğruluğu da yaşanarak çıkar. Bu konuda tartışma, demokrasinin gereğidir'' diye konuştu.

-''CUMHURBAŞKANIN ANAYASAL YETKİSİ''-

Baykal, ''erken seçim'' deyince Erdoğan'ın asabının bozulduğunu öne sürdü.Deniz Baykal'ın, ''Erken seçim yapılsın, o parlamento seçsin deyince,
birdenbire Sayın Başbakan, müthiş bir gerginlik içine girdi, Başbakan'ın asabı, fiziği, kimyası, geometrisi bozuldu, ona buna saldırmaya başladı'' sözlerini, Erdoğan, tebessümle dinledi.
Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'na sert, yakışıksız ifadelerle cevap vermeye yöneldiğini öne süren Baykal, şunları kaydetti:
''Cumhurbaşkanı erken seçim gerekiyor deyince, Sayın Başbakan, iki koyunu güdemeyenlerden bahsetti, 'aç tavuk kendini buğday ambarında görür', 'hani demokrasi, Anayasa'ya bağlıydınız' dedi. Cumhurbaşkanın erken seçim gerekiyor demesi, onun Anayasal yetki ve görevleri içindedir. Bir muhalefet partisinin, erken seçim gereklidir demesi de onun yetki ve sorumluluk çerçevesi içindedir.''

-''GEÇMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜ MAKAM''-

Erdoğan'ın, bu tedirginliğini anlayamadığını, erken seçimin, Erdoğan'ı telaşlandırdığını savunan Baykal, seçim isteyenlerin, Anayasa ve demokrasiye ters öneri yapmış gibi neden suçlandığını sordu.
Baykal, bu benzetme ve sözlerin, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yakışmadığını, bunu, Başbakan'ın, aşırı hassasiyeti ve telaşına bağladığını ifade etti. Baykal, Erdoğan'ın, bu konularda yeni bir üsluba girmesi gerektiğini belirterek, ''Yoksa bu geçmeyi düşündüğü makam bakımından da çok ciddi sıkıntı doğurur. Biz böyle bir Başbakan'ı içimize sindiremiyoruz. Bu üslupla konuşan bir cumhurbaşkanına Türkiye'nin layık olmadığını herkesin bilmesini istiyorum'' diye konuştu.
Erdoğan'ın kaygısının, ''halkın düze çıkması değil, kendisinin Çankaya'ya çıkması olduğunu'' öne sürdü.


-YİMPAŞ VE İMAR BANKASI-
Yimpaş konusunun da ekonominin yarası olduğunu, bu konuda hiçbir girişimde bulunulmadığını anlatan Baykal, yurtdışındaki Türk vatandaşlarından para toplayanlar arasında AK Parti milletvekilleri olup olmadığını, bu holdinglerin etkinliklerine, bakanların katılıp katılmadığını sordu. Deniz Baykal, konuyla ilgili SPK'nın hazırladığı yasa taslağının neden sümen altı edildiğini de gündeme getirdi.
Baykal, İmar Bankası olayında hukuku zorlayıcı düzenlemeler yapıldığını, bu olayda binlerce mağdur olduğunu kaydederek, bu insanların haklarını
alabilecekleri yasal bir düzenlemenin yapılmadığını söyledi.
Ekonomide kaçak sektörlerin yanında, yolsuzluklar olduğunu da savunan Baykal, son dönemde kamu ihaleleriyle ilgili ''Ali Dibo'' olayının ortaya
çıktığını anımsattı.
Kamu İhale Kurumunun 186 ihaleden 145'inin mevzuata aykırı olduğunu tespit ettiğini ifade eden CHP lideri Baykal, yolsuzluklarla mücadele anlayışıyla bu tablonun bağdaştırılamayacağını kaydetti.
''Yolsuzluk yapan örgütüm benim himayemdedir. Ben, örgütüm dışındaki yolsuzluklarla ilgilenirim. Bununla yolsuzluk mücadelesi başarıya ulaştırılabilir mi?'' diye soran Baykal, bu anlayışın kendileri için şaşırtıcı olmadığını kaydetti.

-DOKUNULMAZLIK KONUSU-
Başbakan Erdoğan ile 2002 seçimleri öncesinde kamuoyunda milletvekili dokunulmazlığının kaldırılacağı yönünde söz verdiklerini ifade eden Baykal, ancak aradan geçen 4 yıl sonunda iktidarın milletvekili dokunulmazlığını kaldırma niyetinde olmadığının ortaya çıktığını söyledi.
Yolsuzlukla mücadele için derhal milletvekili dokunulmazlığı konusunu yeniden ele almak gerektiğini anlatan Baykal, Türkiye'de yolsuzlukların işadamı, bürokrat ve siyasetçiden oluşan saç ayağıyla yapıldığını ileri sürdü. Baykal, ''Bu saç ayağının içinde haramzade işadamı, açgözlü bürokrat ve ahlaksız siyasetçi var. Bu saç ayağını kırmadan bir yere gitmek imkanı yoktur. Bu saç ayağının kırılacağı yer ahlaksız siyasetçi ayağıdır. Onun bir an önce kırılması lazım'' diye konuştu.
AK Parti milletvekillerinin laf atması üzerine Baykal, şöyle konuştu:
''Bu konudaki kararı siz isterseniz alacağız da onun için. Ne duruyorsunuz? Söz verdiniz. Hadi getirelim, hep beraber değiştirelim dokunulmazlıkların kaldırılması konusunu. Bu, Türkiye'nin temel konusu olmaya devam ediyor. Maalesef gelinen noktada hiçbir ciddi girişim yapılmamıştır. Biz dokunulmazlıklar, 'falan için kalsın, filan için kalkmasın' demiyoruz. Herkes için kalksın, hepimiz için kalksın. Başbakan için de benim için de kalksın. Hodri meydan.''
İmar yolsuzlukları bulunduğuna dikkati çeken CHP Genel Başkanı Baykal, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde alınan imar kararlarıyla çok büyük rant transferleri yapıldığını iddia etti.
Baykal, 7 milyon dolara alınan bir arazinin bir kararla 70 milyon dolara, 25 milyon dolara alınan bir arazinin 300 milyon dolara satıldığını ifade ederek, bunların ''utanç ve üzüntü verici'' olaylar olduğunu söyledi.
İnsanların ekonomik sıkıntı içinde dürüst kalmak için mücadele verdiklerini anlatan Baykal, ''Onlar bu mücadeleyi verirken, bu kadar haksız rant
transferlerinin perde arkasından yapılmasına göz yumulması, yapanlarla işbirliği içinde olunması TBMM'ye yakışmıyor, kimseye yakışmıyor. Lütfen bir an önce harekete geçelim, derhal milletvekili dokunulmazlığını kaldıralım'' dedi.