2007-09-05 - 16:10
ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Hükümet Programı hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini açıkladı.
ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyerek, Hükümet Programı hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini açıkladı. Uras, hükümetin politikasını eleştirdiği sözlerine; "Bu, Pinokyo politikasıdır, söyle, anlat, vaadlerde bulun, burnun uzuyor. Varolan gerçeklerle karşılığı olmuyor" ifadeleriyle başladı.
"BİZİM AÇIMIZDAN HÜKÜMET PROGRAMINI DEĞERLENDİRİRKEN TEK KRİTER VARDIR, O DA; KAMU YARARI"
Uras: "Başbakanın deyişiyle kalkışa geçirilen Türkiye'nin nereye gideceğinin belli olmadığı bir programla karşı karşıyayız. Türkiye'yi uçurmaya hazırlanan 60. hükümetin, ne ekonomide değişim işaretleri veren uluslararası hava şartlarını kavrıyor, ne de gitmek istediği yeri tam olarak tarif edebiliyor" dedi.
Uras, Hükümet Programını eleştirerek: "Saydık, Hükümet Programı tam 12.152 kelimeden oluşuyor. İçinde eşitlik kelimesi sadece bir kez kullanılıyor. O da kanun önünde eşitlik olarak, cümle içinde kullanılıyor. Bu da hükümetin vizyonunda toplumsal, ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal alanlardaki köklü eşitsizlikleri giderme yönünde herhangi bir yönelim ve hedefinin olmadığını gösteriyor" dedi.
"AKP KAŞIĞIN UCUYLA VERDİĞİNİ SAPIYLA FENA HALDE ÇIKARACAK"
"IMF'nin örtülü onayı ile bir seçim ekonomisi uygulayan ve buna yerel yönetimleri de katan AKP, verdiği açıkları kapatma çabasını, bu programla gösteriyor" diyen Uras, sözlerine şöyle devam etti: "Hükümet programı işsizliğin ulaştığı gerçek düzeye yönelik bir önlem içermiyor.
Uras, Hükümet Programında sosyal güvenlik sistemindeki gerilemeye, kayıt dışılık sorununa, sosyal eşitsizliğe, vergi adaletsizliğine karşı hiçbir gerçekçi önlemin bulunmadığını vurgulayarak: "İşçiye, kamu emekçisine, çiftçiye kısacası geniş halk kesimlerine yansımayan bir büyüme nasıl ve kimler için bir büyümedir?" diye sordu.
"KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLACAĞIZ SÖZÜ MUSTAFA KEMAL'E AİTTİR"
Uras; "Mustafa Kemal'e cumhuriyet ne demektir diye sorulduğunda, kimsesizlerin kimsesi olmaktır yanıtını vermiştir. Mustafa Kemal'in adı söylenmeden programa konulmuştur" dedi.
"TERSANEDE ÖLEN İŞÇİLER TAYYİP ERDOĞAN'IN SÖZLERİNİN FİİLİ TEKZİBİDİR"
İş sağlığı ve güvenliğine de değinen Uras, "Meslek hastalıkları ve kazaları sonucu yaşanan insani dramları azaltacak düzenlemelerden bahsediliyor. Bu cümlelerin okunduğu günlerde Tuzla'daki tersanelerde 5. işçi ölmüştür. Tersanede ölenler Tayyip Erdoğan'ın fiili bir tekzibidir" ifadelerini kullandı.
Gemi inşaat sektörünün atılımları işçi arkadaşlarımızın ölümüne neden olmamalıydı.
"DEMOKRATİKLEŞMEDE GERİLEME GÜNDEMDE"
Avrupa Birliği standartı kavramının bir kenar süsü gibi kullanıldığını söyleyen Uras; "Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesine ortam hazırlamış olan 301. madde programda bir kez bile anılmıyor. Polis Yetki ve Selahiyetleri Kanunu'nda yapılan değişikler, gözaltı yerlerinde ve cezaevinde ölümler yaşanıyor" dedi.
Uras, BM İşkenceye Karşı Sözleşme'nin eki Seçmeli Protokol'ün TBMM tarafından onaylanması gerektiğini söyleyerek bunun hükümetin etkileri dışında kalabilecek ulusal İnsan Hakları Kurumu'nun oluşmasına olanak sağlayacağına dikkat çekti.
PROGRAM, KÜRT SORUNUNA İLİŞKİN DE BİR ÇÖZÜM ÖNERİSİ İÇERMİYOR
Bu alandaki sorunların barış ortamında konuşulması, siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal çözüm yollarının geliştirnilmesi için çaba harcanması gereken bir dönemin yaşandığını ifade eden ÖDP Genel Başkanı, "Bu alandaki siyaset, terörle mücadele söyleminin ve silahlı güçlerin gölgesinden kurtarılmalıdır" dedi.
DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk ile Ayla Akat'a ilişkin yargılama sürecinin devam ettiğine dikkati çeken Uras: "Sedat Bucak'tan Mehmet Ağar'a, bu Meclis'te fezlekeler indirilmediği için şimdi bu insanlar yargılanamazken, şimdi DTP milletvekilleri için Meclis iradesini hiçe sayan bu uygulamanın kabul edilebilir bir yanı olmadığını düşünüyoruz" dedi.
Uras, Hükümet Programında geçen "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütün kesimlerin ortak kabul ve teveccühünü kazanmıştır" ifadesinin ise Alevi yurttaşların talep ve hassasiyetlerinin dikkate alınmadığının göstergesi olduğunu söyledi.
"TERMİK SANTRALLERİN BACALARINI YEŞİLE BOYARSAK ÇEVREYE VERİLEN ZARAR AZALIR ZİHNİYETİNDEN UZAKLAŞMIŞ DEĞİLİZ"
Uras, programın çevre, enerji ve tarım sorunlarına da çözüm getirmediğini savunarak, "Enerji konusunda ne bir oran hedefinden ne de bir geliştirme perspektifinden söz ediliyor. Fosil yakıtlara dayalı enerji üretimine, karayolu ağırlıklı ulaşım politikalarına devam ederken, ağaç dikerek küresel ısınmayı engelleme düşüncesinin bilimsel temeli yoktur" ifadelerini kullandı.
"MECLİS'E TÜNEL KAZARAK GİRDİM, TBMM KÜRSÜSÜNE DE TÜNEL KAZARAK ULAŞMAM GEREKİYOR"
Uras, program hakkındaki görüşlerini açıklamak üzere TBMM'de söz almak istediğini ancak özellikle iktidar partisinin konuşmacılarının sayısının çokluğu yüzünden bunu gerçekleştiremediğini söyleyerek, "40 yıldan beri ilk kez sosyalist bir milletvekili TBMM'de basın toplantısı düzenliyor. Ben Meclis'e tünel kazarak girdim, Meclis kürsüsünde AKP'nin çoğunluk diktatörlüğünde söz almak çok mümkün olmayacak" dedi.
"Şu açık ki, bu program Sayın Başbakan'ın iddia ettiği gibi, Türkiye'nin ve toplumun tamamını eşit ve güvenli bir hızda ve yükseklikte uçurmaya yeterli değildir. Gerekli önlemler alınmadan kalkış ise ciddi sorunlara yol açacaktır" diyen Uras, basın toplantısının sonunda bir gazetecinin, "program için güven oyu verecek misiniz?" sorusuna ise: "Çok uluslu şirketlerin lobisinin temsilcisi olmadığıma göre, tuzu da kuru olmadığıma göre güvenoyu vermeyeceğim. Bizim gibi emeğiyle geçinen yurttaşlar açısından, kamu yararını esas alan siyasi yaklaşımlar açısından bu program kabul edilebilir değildir" ifadeleriyle yanıt verdi.
"BİZİM AÇIMIZDAN HÜKÜMET PROGRAMINI DEĞERLENDİRİRKEN TEK KRİTER VARDIR, O DA; KAMU YARARI"
Uras: "Başbakanın deyişiyle kalkışa geçirilen Türkiye'nin nereye gideceğinin belli olmadığı bir programla karşı karşıyayız. Türkiye'yi uçurmaya hazırlanan 60. hükümetin, ne ekonomide değişim işaretleri veren uluslararası hava şartlarını kavrıyor, ne de gitmek istediği yeri tam olarak tarif edebiliyor" dedi.
Uras, Hükümet Programını eleştirerek: "Saydık, Hükümet Programı tam 12.152 kelimeden oluşuyor. İçinde eşitlik kelimesi sadece bir kez kullanılıyor. O da kanun önünde eşitlik olarak, cümle içinde kullanılıyor. Bu da hükümetin vizyonunda toplumsal, ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal alanlardaki köklü eşitsizlikleri giderme yönünde herhangi bir yönelim ve hedefinin olmadığını gösteriyor" dedi.
"AKP KAŞIĞIN UCUYLA VERDİĞİNİ SAPIYLA FENA HALDE ÇIKARACAK"
"IMF'nin örtülü onayı ile bir seçim ekonomisi uygulayan ve buna yerel yönetimleri de katan AKP, verdiği açıkları kapatma çabasını, bu programla gösteriyor" diyen Uras, sözlerine şöyle devam etti: "Hükümet programı işsizliğin ulaştığı gerçek düzeye yönelik bir önlem içermiyor.
Uras, Hükümet Programında sosyal güvenlik sistemindeki gerilemeye, kayıt dışılık sorununa, sosyal eşitsizliğe, vergi adaletsizliğine karşı hiçbir gerçekçi önlemin bulunmadığını vurgulayarak: "İşçiye, kamu emekçisine, çiftçiye kısacası geniş halk kesimlerine yansımayan bir büyüme nasıl ve kimler için bir büyümedir?" diye sordu.
"KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLACAĞIZ SÖZÜ MUSTAFA KEMAL'E AİTTİR"
Uras; "Mustafa Kemal'e cumhuriyet ne demektir diye sorulduğunda, kimsesizlerin kimsesi olmaktır yanıtını vermiştir. Mustafa Kemal'in adı söylenmeden programa konulmuştur" dedi.
"TERSANEDE ÖLEN İŞÇİLER TAYYİP ERDOĞAN'IN SÖZLERİNİN FİİLİ TEKZİBİDİR"
İş sağlığı ve güvenliğine de değinen Uras, "Meslek hastalıkları ve kazaları sonucu yaşanan insani dramları azaltacak düzenlemelerden bahsediliyor. Bu cümlelerin okunduğu günlerde Tuzla'daki tersanelerde 5. işçi ölmüştür. Tersanede ölenler Tayyip Erdoğan'ın fiili bir tekzibidir" ifadelerini kullandı.
Gemi inşaat sektörünün atılımları işçi arkadaşlarımızın ölümüne neden olmamalıydı.
"DEMOKRATİKLEŞMEDE GERİLEME GÜNDEMDE"
Avrupa Birliği standartı kavramının bir kenar süsü gibi kullanıldığını söyleyen Uras; "Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesine ortam hazırlamış olan 301. madde programda bir kez bile anılmıyor. Polis Yetki ve Selahiyetleri Kanunu'nda yapılan değişikler, gözaltı yerlerinde ve cezaevinde ölümler yaşanıyor" dedi.
Uras, BM İşkenceye Karşı Sözleşme'nin eki Seçmeli Protokol'ün TBMM tarafından onaylanması gerektiğini söyleyerek bunun hükümetin etkileri dışında kalabilecek ulusal İnsan Hakları Kurumu'nun oluşmasına olanak sağlayacağına dikkat çekti.
PROGRAM, KÜRT SORUNUNA İLİŞKİN DE BİR ÇÖZÜM ÖNERİSİ İÇERMİYOR
Bu alandaki sorunların barış ortamında konuşulması, siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal çözüm yollarının geliştirnilmesi için çaba harcanması gereken bir dönemin yaşandığını ifade eden ÖDP Genel Başkanı, "Bu alandaki siyaset, terörle mücadele söyleminin ve silahlı güçlerin gölgesinden kurtarılmalıdır" dedi.
DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk ile Ayla Akat'a ilişkin yargılama sürecinin devam ettiğine dikkati çeken Uras: "Sedat Bucak'tan Mehmet Ağar'a, bu Meclis'te fezlekeler indirilmediği için şimdi bu insanlar yargılanamazken, şimdi DTP milletvekilleri için Meclis iradesini hiçe sayan bu uygulamanın kabul edilebilir bir yanı olmadığını düşünüyoruz" dedi.
Uras, Hükümet Programında geçen "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütün kesimlerin ortak kabul ve teveccühünü kazanmıştır" ifadesinin ise Alevi yurttaşların talep ve hassasiyetlerinin dikkate alınmadığının göstergesi olduğunu söyledi.
"TERMİK SANTRALLERİN BACALARINI YEŞİLE BOYARSAK ÇEVREYE VERİLEN ZARAR AZALIR ZİHNİYETİNDEN UZAKLAŞMIŞ DEĞİLİZ"
Uras, programın çevre, enerji ve tarım sorunlarına da çözüm getirmediğini savunarak, "Enerji konusunda ne bir oran hedefinden ne de bir geliştirme perspektifinden söz ediliyor. Fosil yakıtlara dayalı enerji üretimine, karayolu ağırlıklı ulaşım politikalarına devam ederken, ağaç dikerek küresel ısınmayı engelleme düşüncesinin bilimsel temeli yoktur" ifadelerini kullandı.
"MECLİS'E TÜNEL KAZARAK GİRDİM, TBMM KÜRSÜSÜNE DE TÜNEL KAZARAK ULAŞMAM GEREKİYOR"
Uras, program hakkındaki görüşlerini açıklamak üzere TBMM'de söz almak istediğini ancak özellikle iktidar partisinin konuşmacılarının sayısının çokluğu yüzünden bunu gerçekleştiremediğini söyleyerek, "40 yıldan beri ilk kez sosyalist bir milletvekili TBMM'de basın toplantısı düzenliyor. Ben Meclis'e tünel kazarak girdim, Meclis kürsüsünde AKP'nin çoğunluk diktatörlüğünde söz almak çok mümkün olmayacak" dedi.
"Şu açık ki, bu program Sayın Başbakan'ın iddia ettiği gibi, Türkiye'nin ve toplumun tamamını eşit ve güvenli bir hızda ve yükseklikte uçurmaya yeterli değildir. Gerekli önlemler alınmadan kalkış ise ciddi sorunlara yol açacaktır" diyen Uras, basın toplantısının sonunda bir gazetecinin, "program için güven oyu verecek misiniz?" sorusuna ise: "Çok uluslu şirketlerin lobisinin temsilcisi olmadığıma göre, tuzu da kuru olmadığıma göre güvenoyu vermeyeceğim. Bizim gibi emeğiyle geçinen yurttaşlar açısından, kamu yararını esas alan siyasi yaklaşımlar açısından bu program kabul edilebilir değildir" ifadeleriyle yanıt verdi.
