Kurtulmuş, birleşimi açtıktan sonra yaptığı konuşmada, bütçe hakkının parlamentolar için önemli bir hak olduğunu ve TBMM'de de büyük bir titizlikle ve olgunlukla bütçe hakkının kullanıldığını söyledi.
Bütçe görüşmelerinin 22 Ekim'de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın 2025 yılı bütçesini sunmasıyla başladığını anımsatan Kurtulmuş, bu süreçte çok yoğun bir mesainin harcandığını belirtti. Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"39 gün süren görüşmeler sonunda 21 toplantı ve 81 oturumda, yaklaşık 235 saat mesai yapıldı, 3 bin 5 sayfa tutanak tutuldu. Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki çalışmalarımız sırasında, komisyon üyeleri dahil olmak üzere, 267 milletvekilimiz söz aldılar ve 1330 kez söz talepleri karşılandı. Bu, TBMM'deki vekillerin yaklaşık yüzde 45'inin Plan ve Bütçe Komisyonu'nda söz aldığı anlamına gelmektedir."
Kurtulmuş, 9 Aralık'tan itibaren de Genel Kurul'da bütçe görüşmelerinin başladığını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Bey'in sunuşlarıyla birlikte görüşmelere başlandı. Çok yoğun bir mesai harcandı. Dün itibarıyla 11 birleşim, 69 oturum gerçekleştirildi. Yaklaşık 169 saat, Genel Kurul'da mesai yapıldı ve 1285 sayfa tutanak tutuldu. Bu süre içerisinde milletvekillerimiz, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, 17 Sayın Bakanımız ve 452 Sayın Milletvekilimizin 1239 söz talebi karşılanmış oldu. Yoğun bir mesai sonucunda bugün son gününe geldik. Şimdiye kadar olduğu gibi olgun bir şekilde bütçe müzakerelerini sürdürerek, bugün de bütçe görüşmelerini tamamlayacağız."
Daha sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi ve ilk sözü DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit aldı.
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Asgari ücreti, en güncel yoksulluk sınırının yarısı oranında arttıralım. Asgari Ücret Tespit Komisyonunu demokratikleştirelim. Yapısını, katılımcı ve çoğulcu yapalım." dedi.
Koçyiğit, TBMM Genel Kurulunda 2025 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde DEM Parti Grubu adına söz aldı.
Türkiye'yi demokrasiden, eşitlikten, adaletten daha fazla uzaklaştıran bir bütçe teklifinin görüşüldüğünü, bütçe ile halkın payına yine yoksulluk düştüğünü savunan Koçyiğit, "Türkiye'de gelir eşitsizliğinin gün geçtikçe derinleştiğini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ekonomik göstergelerin tarihin en dip seviyelerine ulaştığını" ileri sürdü.
"Enflasyonu düşürmek için acı faturanın halka kesildiğini" söyleyen Koçyiğit, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre 4 milyon hanenin yardıma muhtaç olduğunu belirtti.
Asgari ücret ile emekli maaşının düşük olduğunu ifade eden Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Halkın en önemli gündemlerinden biri asgari ücret. Seçim sürecinde yılda 2 defa asgari ücrete zam yaparken, seçim sonrası bunu teke indirdiniz. Bu, iktidarın kendi siyasi hesaplarını gözettiğini ortaya koymaktadır. Sizin derdiniz seçim, halkın derdi geçim. Halkla aranızdaki uçurum bu kadar. Bugün asgari ücret, genel ücret olmuş durumda. Milyonlarca aile, asgari ücretle yaşamaya mahkum edilmiş durumda. Sene başında 17 bin 2 lira olan asgari ücretin yüksek enflasyon karşısındaki reel alım gücü 12 bin lira oldu. Yani açlık sınırının altında kaldı. Gelin, asgari ücreti, en güncel yoksulluk sınırının yarısı oranında arttıralım. Asgari Ücret Tespit Komisyonunu demokratikleştirelim. Yapısını, katılımcı ve çoğulcu yapalım."
DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit, bütçede kadının olmadığını, kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edilmediğini öne sürerek, partisinin, toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçeyi hayata geçirmek için çalıştığını da belirtti.
Suriye'nin kuzeydoğusunun Türkiye için asla bir tehdit olmadığını savunan Koçyiğit, "İstikrar ve barış bölgesidir. Türkiye'nin sınırını koruyan en önemli yerdir." sözlerini sarf etti.
- "Bütçeyi emekçilerin bütçesi haline getirmeniz lazım"
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, bütçenin yapım süreçleri ile demokratikleşme arasında önemli bir bağ olduğunu ifade ederek, Türkiye'de salt şekil şartını sağlayan bir bütçe maratonu gerçekleştirildiğini savundu.
Türkiye'nin kırılgan ekonomiler listesinden hiç çıkamadığını söyleyen Temelli, şöyle konuştu:
"Bu kadar fedakarlık, kemer sıkma, yaptırımlar... Ama ilk 5'te yerimizi kaptırmadan orada durmaya devam ediyoruz. Kırılganız, çünkü bu kırılganlığı kendimiz yaratıyoruz. Çözüm basit; demokratikleşme. Her şeyin anahtarı bu. Demokratik ülkelere öykünüyorsunuz, o zaman gereğini yapın. Otoriter rejimle demokrasicilik oynamaya çalışıyorsunuz, bu sadece krizleri büyütüyor. Bütçenin demokratikleşmesi önemli bir role sahip. Siyasi krizi aşabiliriz, özgürlükleri var edebiliriz. Katılımcı bütçe yapmalıyız. Demokrasiyi, toplumun tüm yapılarında hayata geçirmeliyiz."
Temelli, "hem Kürt sorununun hem ekonomik sorunların çözümünün demokratikleşmeyle mümkün olabileceğini" belirtti.
Asgari ücret tartışmalarına değinen Temelli, "Tutarlı olmanız için asgari ücrete en az yüzde 44 zam yapmalısınız. Neden? Yeniden değerleme oranınız yüzde 44. Bütün vergileri yüzde 44 arttırmıyor musunuz? Evet. O zaman maaşlarımızı da ücretlerimizi de arttırın. Çünkü vergi ödeyeceğiz." dedi.
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe yapılması gerektiğini söyleyen Temelli, "Yaşamın yarısı kadın. Yaşamın özgürleşmesi için bütçeyi kadınlaştırmalısınız. Bütçeyi doğallaştırmanız lazım; ekolojik gelişmelere, doğaya saygı göstermeniz lazım. Bütçeyi emekçilerin bütçesi haline getirmeniz lazım. Eşit yurttaşlık temelinde bir bütçe yapmak için her şeyden önce emeğin bütçesini yapmak lazım. Dışlanmış, ötekileştirilmiş, yok sayılmış bu ülkede kim varsa bu bütçede olmalı." ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, "Artık bu işi yürütemiyorsunuz. O yüzden gelin uzatmayın, baharda getirin sandığı, yapalım seçimi, yeni bir cumhurbaşkanı ve yeni bakanlar bu ülkeyi refaha çıkarsın." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2025 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde, CHP Grubu adına, Grup Başkanvekilleri Ali Mahir Başarır ve Gökhan Günaydın ile İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli söz aldı.
Başarır, birçok ülkenin en büyük sorununun enflasyon olduğunu; enflasyonun, açlık ve yoksulluğa yol açtığını söyledi.
Enflasyon rakamlarını hesaplayan Türkiye İstatistik Kurumuna (TÜİK) kimsenin güvenmediğini belirten Başarır, "Bir ülkenin istatistik kurumuna yurttaşlar, parlamento ve kurumlar güvenmiyorsa sözün bittiği yerdeyiz demektir. 19 ay önce göreve gelen Mehmet Şimşek, 'enflasyonu indireceğiz, ekonomiyi rayına oturtacağız' dedi. Mehmet Şimşek geldiğinde enflasyon yüzde 38'di, bugün yüzde 47. Ne işe yarıyor bu adam?" değerlendirmesinde bulundu.
Genç işsizliğin yüzde 16,7'ye yükseldiğini, bu oranın Türkiye için felaket olduğunu ifade eden Başarır, milyonlarca gencin hem okumadığını hem de çalışmadığını ve bir neslin kaybedildiğini savundu.
Başarır, şöyle konuştu:
"Biz 86 milyonluk bir aileyiz. Bu bütçeyi de emeklisinin, işçisinin, engellisinin, valisinin, bekçisinin, hepimizin rızkı olarak görüyoruz. Bu para nasıl dağıtılıyor, bunu bilmek zorundayız. 14 trilyon 700 milyarlık bu bütçenin 1 trilyon 950 milyar lirasını faize veriyoruz. Neredeyse bütçenin yüzde 14'ü. 22 yılda toplam 600 milyar dolar faiz ödemişiz. 'Yandı bitti' dediğiniz Türkiye'nin 2002'de dış borcu 132 milyar dolar, bugün ise 512 milyar dolar. Bunun bir izahı olması, birinin gelip anlatması lazım."
2025 yılı bütçesinde Cumhurbaşkanlığına ayrılan payı eleştiren Başarır, Sayıştayın da denetim görevini tam manasıyla yerine getirmediğini savundu.
Meclis'te 12 gün kesintisiz süren 2025 yılı bütçe görüşmelerinde devlet kurumlarının ve yargının halini; emeklinin ve işçinin yaşadığı sorunları anlattıklarını dile getiren Başarır, "Eleştirileri hakaret olarak algılıyorsunuz. Sokağa, çarşıya çıkmıyorsunuz, emekliyi, ezileni bilmiyorsunuz. Artık bu işi yürütemiyorsunuz. O yüzden gelin uzatmayın, baharda getirin sandığı, yapalım seçimi, yeni bir cumhurbaşkanı ve yeni bakanlar bu ülkeyi refaha çıkarsın." diye konuştu.
- "Kişi başına gelirde Türkiye 15 yıldır yerinde sayıyor"
CHP Grup Başkanvekili Günaydın da Türkiye'nin büyüme rakamlarını eleştirdi. Günaydın, "Türkiye müthiş büyümüş AKP döneminde. 1923-2024 arasında memleketin tarihsel büyüme oranı yüzde 5,3'tür. Hiç kimse bize büyük ekonomik krizden, dünyadaki stratejik sorunlardan, bölgesel savaşlardan bahsetmesin." ifadelerini kullandı.
Kişi başı milli gelir oranlarına da değinen Günaydın, "2008'de 11 bin 18 dolar, 2022'de 10 bin 659 dolar, 2023'te 13 bin 243 dolar; yani kişi başına gelirde Türkiye en azından on beş yıldır yerinde sayıyor." dedi.
Günaydın, Türkiye'nin en zengin yüzde 20'sinin milli gelirin yüzde 48,7'sini, en yoksul yüzde 20'sinin de milli gelirin ancak yüzde 6'sını aldığını belirtti.
Bütçeden yapılan faiz ödemelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Günaydın, şunları söyledi:
"22 yıllık iktidarınızda toplam 3 trilyon 472 milyar Türk lirası bütçeden faiz ödemesi yaptınız. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez dış borçta faiz ödemelerinin tutarı asıl borcu geçti. Bu liberal tezlerle kendinizi de memleketi de kandırmayın. Dış borç almazsanız makro ekonomiyi çeviremez durumdasınız."
- "Üretim ve ihracat yapısı ara malı ithalatına bağımlı"
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli ise Türkiye'de yaşanan sorunların giderek ağırlaştığını; siyasi, ekonomik, sosyal ve idari boyutlarda ülkenin kriz içerisinde olduğunu savundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile devlet yapısının tamamen değiştiğini iddia eden Türeli, parlamentonun işlevsizleştirildiğini; yargının siyasallaştırıldığını ve merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında büyük sıkıntılar yaşandığını söyledi.
Türkiye'deki kalkınma modelinin, kaybetmiş bir ekonomik model olduğunu belirten Türeli, "Esas itibarıyla Türkiye'nin problemi üretim ve ihracat yapısının ara malı ithalatına bağımlı olmasıdır. Bunu değiştirmediğiniz sürece cari açık problemini çözemezsiniz. 22 yıldan beri hazırladığımız her planda ve bütçede bunu zikretmenize rağmen bu alanda gidilmiş bir yol yok." diye konuştu.
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, "Suriye'nin milli egemenliğine ve üniter devlet olmasına önem veriyoruz. Herkesi temsil eden bir yönetim olmalı." dedi.
AK Parti Grup başkanvekilleri, TBMM Genel Kurulunda 2025 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde partileri adına söz aldı.
Usta, bütçenin, milletin refahı ve Türkiye'nin kalkınması için atılacak adımların teminatı olduğunu vurguladı.
Milletin sorunlarını çözmek için gayret gösterdiklerini belirten Usta, vesayet odakları ve darbe tehditlerinin milletin iradesine pranga vurduğunu ifade etti.
Önceki dönemlerde Türkiye'nin karanlık günler yaşadığını anlatan Usta, 1987 yılında kıyafetleri dolayısıyla okuldan atılanların yazdığı mektubu okudu. Usta, 28 Şubat sürecini hatırlatarak, "İki gün önce burada, Genel Kurulda 28 Şubat darbecilerinin söylediklerinin aynısını tekrar duyduk. Bizlere 'Kadın düşmanısınız.' diyenlere asıl kadın düşmanının kim olduğunu hatırlatmak istiyorum. 25 yıl önce İstanbul Üniversitesi'nde uygulanmak üzere genelge yayımlandı; başörtülü öğrencilerin derslere, kütüphaneye, hatta yemekhaneye bile alınmaları yasaklandı." diye konuştu.
Başörtülü olduğu için okuldan atıldığını belirten Usta, bu süreçte uzun mücadeleler verdiklerini dile getirdi.
Leyla Şahin Usta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın attığı adımlar sonrasında başörtülü kadınların milletvekili olduğunu söyledi.
- "Bu ülkenin kadınları artık özgürdür"
Yaşananların, yeni Türkiye'nin, AK Parti'nin başarısı olduğuna dikkati çeken Usta, iktidarları döneminde kadınların toplumsal hayattaki yerinin güçlendirildiğini ifade etti. Usta, "Bu ülkenin, inandığı gibi yaşamayı tercih etmiş kadınlarını seçimden seçime hatırlayanlar, en son genel seçimlerde 'helalleşme' kampanyası başlatmıştı. Ne oldu? Altılı masa, ortakları ve Kılıçdaroğlu da gidince helalleşme de bitti anlaşılan. Bu ülkenin kadınları artık özgürdür, eşittir ve yasaklardan kurtulmuştur. Bunu sağlayan milletimizin bize olan inancı ve güvenidir." değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'de Baas rejiminin devrildiğini anımsatan Usta, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde yürütülen politikanın haklı olduğunun görüldüğünü belirtti. Leyla Şahin Usta, Suriyelilere kucak açtıklarını ve onları koruduklarını dile getirerek, "Suriye'nin milli egemenliğine ve üniter devlet olmasına önem veriyoruz. Herkesi temsil eden bir yönetim olmalı. Suriye'deki kadınların başka yerlerde gördüğümüz muamelelere ve sorunlara maruz kalmamasını çok önemsiyoruz ve takip ediyoruz." diye konuştu.
Terörün bitirilmesi gerektiğinin altını çizen Usta, Kürt vatandaşlarla bir sorunlarının bulunmadığını ifade etti.
- "Türk-Kürt kardeşliğini bozmak isteyenlere fırsat vermedik"
İktidarları döneminde hiç kimseyi ötekileştirmediklerini belirten Usta, şöyle devam etti:
"Türk-Kürt kardeşliğini bozmak isteyenlere fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Kimlik siyasetinin araçsallaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Aynı metinleri tekrar tekrar okuyarak Kürt vatandaşlarımızın araçsallaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Artık birilerinin de yeni bir şeyler söylemesi gerekiyor."
Uluslararası örgütlerin Türkiye aleyhine maksatlı raporlar yazdığını ifade eden Usta, bu raporları reddettiklerini dile getirdi.
Usta, iktidarlarını milletin gücü ve iradesi üzerine inşa ettiklerini vurguladı.
İsrail'in, Gazze'de soykırım yaptığının altını çizen Usta, Birleşmiş Milletler (BM) ile uluslararası örgütlerin zulme karşı caydırıcı duruş sergilemediğini ifade etti.
Leyla Şahin Usta, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her zaman mazlumun yanında yer aldığını dile getirdi.
Gabar Dağı'ndaki petrol keşfini anımsatan Usta, hedefin yıllık 100 bin varil petrol üretimi olduğunu belirtti. Usta, Gabar'ın eskiden terörle anıldığını, ancak bugün güven ve huzurun sağlanmasıyla bölgede petrol yatırımlarının, turistik tesislerin hayata geçirildiğini söyledi.
- "12 Eylül askeri darbesi, ailemin üzerinden bir buldozer gibi geçti"
AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, 12 gün boyunca bütçeyle alakalı pek çok konuşma gerçekleştirildiğini, bu konuşmaların bir kısmının "yara açıcı", büyük bir kısmının da "yara sarıcı" olduğunu ifade etti.
12 Eylül askeri darbesinin ailesinin üzerinden bir buldozer gibi geçtiğini dile getiren Yenişehirlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rahmetli ağabeyim, Ülkü Ocakları başkanlığı yapan Cihan Yenişehirlioğlu, tutuklanmış ve idam cezasıyla cezaevine atılmıştı. Ben, ailenin en küçüğüyüm. Cihan ağabeyimin acısına daha fazla dayanamadığı için babam da vefat etmişti. Bir bayram sabahı annemle beraber Eskişehir'e Birinci Taktik Havva Üssü'ndeki cezaevinde abimi ziyaret etmemiz gerekti. Haber gelmişti çünkü; tatlı ikram edilecekti tutuklulara; 'Herkes tatlı getirebilir.' denildi. Annem, 'Abin cevizli sever.' diye sabaha kadar baklava açmıştı."
Eskişehir'e gittiklerini ve içeri alınmak için beklerken bir komutanın "İçeri tatlı sokmak yasak." demesi üzerine annesinin ve yanındaki tutuklu yakınlarının yaşadığı üzüntüyü anlatan Yenişehirlioğlu, getirdikleri baklavayı oradaki askerlere dağıttığını söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Yenişehirlioğlu, "O gün kendime bir söz verdim; yara açan değil, yara saran olacağım. Avukatlığımı, aktörlüğümü, yazarlığımı ve şu an milletvekilliği görevimi hep bu perspektiften kurguladım." diye konuştu.
Yenişehirlioğlu, milli şair Mehmet Akif Ersoy'u vefatının 88'inci yılında rahmet ve dualarla andı.
AK Parti hükümetlerinin 23'üncü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ise 7'nci bütçesinin görüşmelerinin sonuna geldiklerini kaydeden Yenişehirlioğlu, bir sanatçı olarak kültürün, kültürü muhafaza etmenin ve buna yönelik çalışmaları hayata geçirmenin öneminden bahsetmek istediğini dile getirdi.
İnsana dokunan, insana hizmet ulaştıran, insandan teveccüh görmeyi hedefleyen, başarısı bu nispette belirlenen siyaset kurumunun bu nedenle önemli ve kıymetli olduğunu vurgulayan Yenişehirlioğlu, "İnsana verdiği değerle, samimiyet ve muhabbetiyle yüreklerde meşru zemin bulma imkanına sahip olan; bu doğrultuda politika ve hizmet üreten bizler, görevimizin ciddiyetini layıkıyla idrak ediyoruz. İstişare ve uzlaşı kültürünün çatısı, demokrasi anlayışının mekansal iz düşümü olan Gazi Meclis'imizde yürütülen çalışmaların itibarını korumalı, aziz milletimizin derdine deva olma gayretiyle, olanı daha da iyileştirme hedefiyle hareket etmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bütçemiz, bizzat bu milletin değerlerini koruma vizyonunun bütçesidir"
2025 yılı bütçesine ilişkin de Yenişehirlioğlu, "Bugün görüşmelerinde sona geldiğimiz bütçemiz, her alanda insanı önceleyen AK Parti hükümetleriyle sağlanan istikrarın; üretim, istihdam ve yatırımı temel alan yürüyüşün devamı niteliğindedir. İşte bu sebeple Allah'ın izniyle bugün kabul edilecek olan bütçemiz, bizzat bu milletin değerlerini koruma vizyonunun bütçesidir. İnsanı ihya ederek toplumu, toplumu ihya ederek milleti, milleti ihya ederek devletimizi kalkındırmayı hedef bildik. Geçmişten bugüne elde ettiğimiz kazanımlar tam da bu plan ve programın birer yansımasıdır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde sessiz devrimler gerçekleştirdiklerini, kültür bakiyesini korumak, gelecek nesillere aktarmak adına önemli atılımlara imza attıklarını söyleyen Yenişehirlioğlu, şunları kaydetti:
"Bugün, kendi tarihine düşman bir nesil yetiştirmek isteyenlere karşı kadim tarihimiz, tüm paydaşlarıyla bir gurur vesilesi olarak anılmaktadır. Bugün, İslam'ın nuruyla aydınlanmış bu topraklara ekilen umut tohumlarının yeşerdiğine şahitlik ediyoruz. İnanıyoruz ki filizlenen bu tohumlar, kökü maziye dalları atiye uzanan koca birer çınar olacak ve gölgesinde bütün insanlık huzur bulacaktır. Türkiye, işte bu bağlılık sayesinde 'daha adil bir dünya mümkün' diyerek mücadele etmektedir, mazlumlara umut olmaktadır, İsrail zalimliğinin planlarını bozmaktadır, Suriye'de, tarihin doğru tarafında yer almaktadır, Haktan ve hakikatten yana durmaktadır."
AK Parti Grup Başkanvekili Yenişehirlioğlu, "İsrail terörü bölgeyi bir ateş çemberine çevirmeye çalışırken, Gazze Kasabı Netanyahu soykırım motivasyonuyla kanlı eylemlerine devam ederken, siyonizmle emperyalizm ittifakı peş peşe savaş suçları işlerken bu kanlı senaryoya en yüksek ses, Türkiye'den çıkmıştır." dedi.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, "Emeklimize ve asgari ücretlimize verilecek zammın insan onuruna yakışır olması elzemdir. Bizim asil milletimiz her zaman devletimize sahip çıkmıştır." dedi.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, TBMM Genel Kurulunda 2025 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde Saadet Partisi Grubu adına söz aldı.
Özdağ, "TBMM'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile rutin noterlik faaliyeti yapan bir kuruma dönüştürüldüğünü" söyledi. Bütçelerin siyasi metinler olduğunu dile getiren Özdağ, "Bütçeler, politik tercihlerdir. Bütçeler, kabul edildiği takdirde bu, hükümetlerin ibrası anlamına gelir. Bütçelerin yönetilebilir, tahmin edilebilir olmasının en önemli şartının samimi ve dürüst bir zihniyetten sadır olması gerektiğini sadece ben söylemiyorum, bu sözleri defalarca iktidar partisi kanadından da duymuştuk." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Meclisten bütçe yapma hakkının alındığını anlatan Özdağ, bütçenin bir noktasını bile değiştiremediklerini belirtti.
Bütçenin nasıl ve kimlere harcanacağını bilmediklerini öne süren Özdağ, "Çünkü denetlenemeyen bir yapıyla karşı karşıyayız ve bu bütçenin nereye, ne şekilde harcandığını da asla öğrenemeyeceğiz. Bize, 'Hindistan standartlarında yaşayın ama İsviçre'de yaşıyormuş gibi fatura ödeyin' deniliyor." ifadelerini kullandı.
Kanun Hükmünde Kararnamelerle kamudan ihraç edilenlerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Özdağ, beraat edenlerin ve hakkında soruşturma olmayanların kamuda tekrar işe girmesini istedi.
Özdağ, "Bu bir zam, vergi, faiz bütçesidir." diyerek, bütçeye "ret" oyu vereceklerini bildirdi.
- "Ülke ekonomisinin durağan bir sürece girdiğini gösteriyor"
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya ise bütçe ve kesin hesap için ayrı komisyonlar kurulması gerektiğini belirtti.
Sayıştayın denetim raporlarının Plan ve Bütçe Komisyonunda yeteri kadar görüşülemediğini söyleyen Kaya, "Böylece, Hükümete bu milletin kuruşunu teslim ederken bunların bu paraları ne şekilde harcadığını burada millet adına daha sağlıklı bir şekilde değerlendirme imkanı olur." dedi.
Türkiye ekonomisinin dünya ekonomileriyle değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Kaya, "Dünya büyürken siz yerinizde sayıyorsanız ülke ekonomisini iyi bir noktaya getirdiğiniz söylenemez. En büyük ilk 20 ekonomi arasında 17 ile 21 arası gidip geliyorsunuz 20 senedir. Türkiye ekonomisini hiçbir yere getirmediniz, 17 ile 21 arasında sallanıp duruyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de orta gelir düzeyinde vatandaş kalmadığını ileri süren Kaya, "Gelirin, büyümenin, refahın adil bir şekilde bölüşülemediği bir Türkiye'den bahsediyoruz. 2024'ün büyüme rakamlarına bakıldığında, son üç çeyrekte bir önceki çeyreğe göre büyüme rakamları düşen bir Türkiye var. Bu resesyon, yani ülke ekonomisinin durağan bir sürece girdiği bir Türkiye'yi tarif ediyor." ifadelerini kullandı.
Kaya, 1 milyona kadar olan çiftçi kredilerinin faizlerinin silinmesi ve 5 milyona kadar olanların da 2 yıl süreyle sübvanse edilmesini isteyerek, "Yoksa hayvancılıkta, tarımda bizi yurt dışına bağımlı bir hale getireceksiniz." şeklinde konuştu.
- "Bu büyüme bir kanser büyümesidir"
Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, bütçenin bir devletin ruhunu yansıttığını söyledi. Bütçeye bakıldığında devletin kudretinin görüleceğini anlatan Şahin,"Evlatlarına sunduğu imkanları, emeklisine sağladığı standartları görürüsünüz. Sanayicisini, KOBİ'sini, esnafını, memurunu, işçisini, köylüsünü görürsünüz ya da göremezsiniz. Ama biz bu bütçeye baktığımızda maalesef kalıcı hale gelen bir yoksulluk görüyoruz. İstidam, yatırım göremiyoruz bu bütçede. Faiz borcu, bütçe açığı, devletimizin borçlanmasını, milletimizin fakirleşmesini görüyoruz." dedi.
Şahin, makro ekonomik verilere bakıldığında büyüyen bir Türkiye görüldüğünü kaydederek, şöyle konuştu:
"Madem bu kadar büyüyoruz o zaman benim emeklim neden 12 bin 500 lira maaşa mahkum edildi? Benim asgari ücretli vatandaşım neden kirasını ödeyemez hale geldi? Benim memurum neden maaşıyla bir ev alamaz hale geldi? Ekonomi büyüyor olabilir ama bu büyüme kimin refahını arttırıyor? Ekonomik büyümeyi anlamlı kılan sadece rakamlar değildir. Asıl büyüme tencerede pişen yemektir. Vatandaşın evladının cebine koyduğu harçlıktır. Gençlerimizin heybesine konulan umuttur. Çalışanın, emeklinin huzurudur. Bahsedilen bu büyüme ne yazık ki adil bir büyüme değildir. Üzülerek söylüyorum ki bu büyüme bir kanser büyümesidir."
Adil bir büyüme olması gerektiğinin altını çizen Şahin, şunları kaydetti:
"Emeklinize ve asgari ücretlimize verilecek zammın insan onuruna yakışır olması elzemdir. Bizim asil milletimiz her zaman devletimize sahip çıkmıştır. Devletimiz ne zaman dara düşse bu asil millet devletine elini uzatmıştır. Şimdi milletimiz, emeklimiz, asgari ücretlimiz zor durumda ve devletinden bu sefer elini uzatmasını bekliyor. Bu eli uzatmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
Şahin, Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinin tamamlanması için karşılıklı eşitlik ilkesine dayalı, adil, şeffaf ve yapılandırılmış bir müzakere ortamının sağlanması gerektiğini belirterek, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisine yönelik süreçlerin de hızlandırılması gerektiğini ifade etti.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, "Kurtuluşumuz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bilinci ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle mümkündür. Aksi, Türkiye'yi günden güne içine düştüğü bir çıkmaza itecektir." dedi.
TBMM Genel Kurulunda 2025 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde İYİ Parti grubu adına Grup Başkanvekilleri Buğra Kavuncu ve Turhan Çömez ile Samsun Milletvekili Erhan Usta söz aldı.
Grubu adına ilk sözü alan Kavuncu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini eleştirerek bu sistemle her bütçenin "yeni bir kabusun habercisi" haline geldiğini savundu.
Meclisin bütçeyi değiştirme hakkının elinden alındığını, bütçe kanun teklifinin reddedilmesinin herhangi bir pratik sonucunun olmadığını ileri süren Kavuncu, söz konusu sistemin Türkiye'nin tarihi tecrübesiyle uyuşmadığını iddia etti.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uzun tartışmalar ve arayışlar sonucu ortaya çıkmadığını, 15 Temmuz hain darbe girişiminin bir ürünü olduğunu savunan Kavuncu, "Kurtuluşumuz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bilinci ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle mümkündür. Aksi, Türkiye'yi günden güne içine düştüğü bir çıkmaza itecektir." diye konuştu.
Suriye'deki gelişmelere değinen Kavuncu, toprak bütünlüğü ve her kesimin adilce temsil edildiği bir yapının Suriye'de zaruri olduğunu belirtti.
Türkiye'nin bölgedeki önceliklerine vurgu yapan Kavuncu, "Irak PKK'sı ile Suriye PKK'sı arasındaki bağlantının kesilmesi ve terör tehdidinin kalkması da bir diğer önceliğimizdir. Yine, ülkemizde bulunan sığınmacıların geri dönüşü bizim önceliklerimiz arasında. Suriye'deki Türkmen varlığının yakından takip edilmesini de çok önemsiyoruz." ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ise 1994 ve 2001 yıllarındaki ekonomik krizlerin sonuçları ağır olsa da Türkiye'nin toparlandığını aktardı.
Türkiye'nin ekonomik olarak bugün çok daha ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu dile getiren Çömez, şunları söyledi:
"Şimdi ise kronik, içten içe devam eden ve giderek derinleşen bir krizle karşı karşıyayız. Sahaya çıkanlar, milletle buluşanlar, çarşı pazar dolaşanlar, esnafla, köylüyle görüşenler, kredi kartıyla hayatını geçirmeye çalışanları görenler ve onlarla konuşanlar bunun ne olduğunu mutlaka biliyorlardır. AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılında bireysel kredilerin milli gelire oranı yüzde 1,8'di, şimdi ise bu oran yüzde 18 yani tam 10 kat artmış durumda. Toplam kredi kartı sayısı 62 milyon ve bunun yarısı 100 bin lira limitin üzerinde. Bireysel kredi kartı borcu olanların sayısı 41 milyonu geçmiş durumda. Kişi başına düşen ortalama kredi kartı borcu 88 bin liraya ulaştı. Kredili mevduat hesabı kullanan kişi sayısı 29,7 milyona ulaştı. Kredi kartlarındaki takipteki alacaklar yılbaşından beri yüzde 224 arttı, batık kredi miktarı ise 300 milyar liraya yaklaştı."
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta'nın, başörtüsüyle ilgili sözlerini hatırlatan Çömez, "Artık yeter, başörtüsü üzerinden siyaset yapmayı bırakın. Bu millet aç, bu millet sefil. Başörtüsü istismarı üzerinden siyaset yapmayın. Başörtüsü yasağı bir antidemokratik uygulamaydı, biz buna da itiraz ettik ve iyi ki de bu iş bitti ama bu ülkede hala antidemokratik uygulamalar var." diye konuştu.
Yerinden söz alarak Çömez'e yanıt veren Usta, "Hala aynı üstenci tavırla 'başörtüsü istismarı' yapmakla suçlanmak ayıp bir şey. Ben yaşadıklarımı anlattım, istismar yapmadım ve burada hiç kimse bunları yapmadı ama hala başörtüsünü sanki siyasete alet edilmiş bir mevzu gibi göstermek, sadece ve sadece 28 Şubat'ın köhne zihniyetinin devam ettiğinin açık göstergesidir." dedi.
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta da hükümetin politikalarını eleştirerek ekonomik programın işlediğine yönelik yapılan açıklamaların doğru olmadığını iddia etti.
AK Parti'nin ortaya bir program koymadığını, 2002'de iktidara geldiğinde elinde bir şekilde çalışan program olduğunu ve o programı 2008'e kadar uzattığını savunan Usta, şöyle konuştu:
"Neymiş? 'Program çalışıyor, kredi risk primi (CDS) düşmüş, kredi notu iki basamak artmış.' 2016-2017'den sonra not 6 basamak düştü, şimdi iki basamak attı diye biz sizi alkışlayacak mıyız? Türkiye'nin kredi notu çöptü, hala çöp, yine çöp. Şimdi, bu çöp için bizden alkış bekliyorsunuz. CDS'leri, yanlışlarınızla 800'e 900'e çıkardınız, şimdi '400 puan düşürdük' diye bizden alkış bekliyorsunuz. Şimdi soruyorum; içerideki yatırımcı yatırım mı yapıyor? Uzun vadeli sermaye mi girdi Türkiye'ye? İnsanların enflasyon beklentileri mi düştü? Ekonomide verimlilik mi arttı? Ekonomide güven mi arttı? Bunların hiçbirisi olmadı. Kısa vadeli vur-kaç parası Türkiye'ye geliyor. Geçen yıl Türkiye dış faiz olarak 17,8 milyar dolar ödedi. Bu yıl daha fazla olacak. İlk on ayda da 17,5 milyar dolar Türkiye dış faiz ödedi, yıl sonunda bunun 21,8 milyar doları bulacak."
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, "Önümüzdeki süreçte esnafın ve çiftçilerin Bağ-Kur prim gün sayısının 7200'e düşürülmesi, birinci dereceye gelen memurlara 3600 ek gösterge verilmesi, ev kadınlarına prim desteğiyle birlikte emeklilik hakkı tanınması yönündeki düzenlemelerin yapılacağına inanıyoruz." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2025 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde, MHP Grubu adına Konya Milletvekili Kalaycı ve İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu söz aldı.
Kalaycı, 2025 yılı bütçesinde giderlerin 14 trilyon 731 milyar lira, gelirlerin 12 trilyon 800 milyar lira olduğunu ifade ederek, 1 trilyon 931 milyar liralık bütçe açığının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranının yüzde 3,1 olacağını belirtti. Kalaycı, bu oranın deprem harcamaları hariç yüzde 2,2 seviyesinde gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü söyledi.
MHP olarak kamuda başlatılan tasarruf seferberliğini desteklediklerini vurgulayan Kalaycı, "Mali disipline kararlılıkla devam edilmesini, harcamaların kontrol altında tutulmasını, kamu ihale ve sözleşme süreçlerinin iyileştirilerek rekabetin artırılmasını, kamu taşıt yönetiminde etkinlik ve verimliliğin dikkate alınmasını gerekli görüyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'nin yönetim sistemi sorununun, demokratik reform ve restorasyon hamleleriyle çözüldüğünü ve siyasi istikrarın taçlandığını kaydeden Kalaycı, Türkiye'nin bölgesinde huzur ve istikrar adası gibi sivrildiğini, yeni yönetim sistemiyle ekonomiden diplomasiye, savunma sanayiden enerjiye, sağlıktan kültüre, terörle mücadeleden egemenlik çıkarlarını müdafaaya kadar her alanda göz doldurduğunun altını çizdi.
"Türkiye Yüzyılı vizyonuyla dış politikada ön alıcı, aktif ve yönlendirici bir aktör olan Türkiye; Libya, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Karabağ, Suriye'deki birçok kritik meselede güçlü iradesiyle sahadaki dengeleri değiştirmiştir." diyen Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milli savunma sanayimizin başarıları ve yerli teknolojimizle desteklenen bu politikalar Türkiye'nin sadece diplomasi masasında değil, sahada da söz sahibi olmasını sağlamıştır. Küresel sistemin adil bir hale gelebilmesi Türk dış politikasının öncelikleri arasında yer almaktadır. Suriye'de Baas rejiminin son bulması ile huzura ve güvenli ortama giden yolun kapıları açılmıştır. Suriye'nin istikrarı hem bölge hem de tüm dünya için son derece önemlidir. Fırsatçı İsrail'in, Suriye'ye yönelik hava saldırılarını ve işgal girişimini şiddetle kınıyoruz. Suriye'nin siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı ve riayet kuşkusuz esastır. Suriye toprakları, Suriyelilerindir. Bu ülke, demokrasi sınırları içinde anayasal sisteme geçmelidir. Böylelikle ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyelilerin gönüllü geri gidişlerinin sayısı daha da artacaktır."
- "Cumhur ittifakı kararlılığıyla terör tümüyle bitecek, bölücülük tasfiye edilecek"
MHP'li Kalaycı, terör örgütlerinin istikrarsızlıktan faydalanmasına asla izin verilmeyeceğine dikkati çekerek, terörü, sınır ötesindeki mücavir topraklardan tümüyle söküp atmanın her şart ve durumda görevleri olduğunu vurguladı. Kalaycı, "Terörün bitmesi milli ülküdür. Bu ülkü doğrultusunda Cumhur ittifakı kararlılığıyla terör tümüyle bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir." dedi.
Yeni asgari ücretin açlık sınırının üzerinde belirleneceğine inandıklarını belirten Kalaycı, emekli ve kamu çalışanlarının aylıklarına ocakta yapılacak artışta, bütçe imkanları çerçevesinde ilave refah payı verilmesinin uygun olacağını, ayrıca emekli aylıkları arasında oluşan eşitsizliklerin giderilmesini de gerekli gördüklerini söyledi.
Kalaycı, "Önümüzdeki süreçte esnafın ve çiftçilerin Bağ-Kur prim gün sayısının 7200'e düşürülmesi, birinci dereceye gelen memurlara 3600 ek gösterge verilmesi, ev kadınlarına prim desteğiyle birlikte emeklilik hakkı tanınması yönündeki düzenlemelerin yapılacağına inanıyoruz. Cumhur ittifakı verdiği sözleri mutlaka yerine getirecektir." ifadelerini kullandı.
- "Finansal sürdürülebilirliği olan mekanizmaların oluşturulabileceğini düşünüyoruz"
MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, istikrar, icraat ve kalkınma bütçesi olarak takdim edilen 2025 yılı bütçesinin, Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlandığının görüldüğünü söyledi. Aksu, 68 program başlığında ödenek ayrılan 2025 yılı bütçesinin, tüm kamu hizmet alanlarını içerecek şekilde tahsis edilen kaynaklarla, toplumun her kesimine hitap ettiğini vurguladı.
Ekonomik refahın, toplumun tüm kesimleriyle adil şekilde paylaşılması sürdürülebilir kalkınmanın gereği olduğunu anlatan Aksu, kadın ve erkeğe eşit fırsatlar sunan, çocuğun üstün yararını temel ilke kabul eden aile destek programlarının etkinliğinin, bu ilkenin hayata geçirilmesine katkı sağlayacağına işaret etti.
Halen yaygın şekilde uygulanan aile destek programlarının yanında her ailenin yeterli ve sürekli gelire sahip olmasını sağlayacak sürdürülebilir yapıların oluşturulmasını öngördüklerini belirten Aksu, şöyle konuştu:
"Her aileden en az bir kişiye iş imkanı temin etmek gibi aktif işgücü piyasası içerisindeki çözümlerle birlikte geliri asgari refah seviyesinin altında kalan ailelere 'doğrudan gelir desteği' verilerek, onların başta beslenme, barınma, giyinme, ulaşım olmak üzere, temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği, asgari refah seviyesinde düzenli bir geliri mümkün kılacak, finansal sürdürülebilirliği de olan mekanizmaların oluşturulabileceğini düşünüyoruz."
- "(Asgari ücret) Mutabakatla sonuçlanmasını temenni ediyoruz"
MHP'li Aksu, çalışma hayatına ilişkin temel yaklaşımlarının toplumun her kesimine insana yaraşır iş fırsatları sunarken, çalışan ve emeklilerin hayatını huzur ve refah içinde idame ettirebileceği gelir seviyesine kavuşturmak olduğunu dile getirerek, son yıllarda yürürlüğe konulan çalışma hayatına yönelik düzenlemeleri hatırlattı. Aksu, şunları kaydetti:
"Beklentilerin karşılanması için kamu çalışanlarının tamamını kapsayan hakkaniyete uygun bir personel rejimi düzenlemesine ihtiyaç bulunduğunu, bu şekilde kamu çalışanları ve emeklilerinin hukuki ve mali statülerine ilişkin köklü çözümlerin oluşturulabileceğini ve verimliliğin artırılacağını değerlendiriyoruz. Bu vesileyle 2025 yılı asgari ücret görüşmelerinin üretimin devamlılığının, emeğin, alın terinin ve geçim şartlarının dikkate alındığı bir mutabakatla sonuçlanmasını temenni ediyoruz."
Maliye politikası hedeflerine ulaşmada vergi sisteminin de etkili bir araç olarak öne çıktığına dikkati çeken Aksu, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sistemin inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Aksu, bunun yanı sıra kayıt dışılığı önleyecek adımların atılmasının mali sürdürülebilirlikle birlikte yatırıma, üretime ve gelirin adil bölüşümüne katkı sağlayacağını ifade etti. Aksu, "Milliyetçi Hareket Partisi olarak, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adil bir vergi sisteminin kaçınılmaz ihtiyaç olduğunu düşünüyor bu amaçla başlatılan reform çabalarını kıymetli buluyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.
terinin ve geçim şartlarının dikkate alındığı bir mutabakatla sonuçlanmasını temenni ediyoruz."
Maliye politikası hedeflerine ulaşmada vergi sisteminin de etkili bir araç olarak öne çıktığına dikkati çeken Aksu, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sistemin inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Aksu, bunun yanı sıra kayıt dışılığı önleyecek adımların atılmasının mali sürdürülebilirlikle birlikte yatırıma, üretime ve gelirin adil bölüşümüne katkı sağlayacağını ifade etti. Aksu, "Milliyetçi Hareket Partisi olarak, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adil bir vergi sisteminin kaçınılmaz ihtiyaç olduğunu düşünüyor bu amaçla başlatılan reform çabalarını kıymetli buluyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.
