2007-08-16 - 14:00
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Ankara milletvekilleri Yılmaz Ateş ve Nesrin Baytok ile TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Başkentteki su kesintisi hakkında verecekleri soruşturma önergesiyle ilgili bilgi verdi.
CHP, Ankara'daki su kesintisi ve beraberinde
getirdiği sorunlara yönelik önlem alınmadığı gerekçesiyle, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hakkında meclis soruşturması açılmasını istedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Ankara milletvekilleri
Yılmaz Ateş ve Nesrin Baytok ile TBMM'de düzenlediği basın
toplantısında, Başkentteki su kesintisi hakkında verecekleri soruşturma
önergesiyle ilgili bilgi verdi.
Kılıçdaroğlu, 21. Yüzyıl Türkiyesi'nde, Ankara'da bir insanlık dramı
yaşandığını söyledi. Ankara'da 13 gün
boyunca su alamayan yerler olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bunun, AK
Parti'nin ayıbı olmasının ötesinde bir insanlık dramı olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, bu tablonun, çağdaş Türkiye'ye yakışmadığını ifade etti.
Yılmaz Ateş de Ankara'yı, Türkiye'yi yöneten kadroların,
''bilimsellikten nasibini almadığının'' görüldüğünü savundu. Ateş,
30 Haziran 2004'te dönemin Ankara Valisi Yahya Gür başkanlığında yapılan
İl Koordinasyon Kurulu toplantısında, Ankara'nın 2027'den sonraki içme
ve kullanma suyu ihtiyacını sağlayacak Kızılırmak üzerindeki Kesikköprü
Barajı ile Hirfanlı Baraj göllerindeki kirlilik durumuna ilişkin
değerlendirmelerde bulunulduğunu anlattı. Ateş, toplantıda, ''Kızılırmak
havzasındaki kirlilik durumu bu seviyede devam ettiği ve bu konuda önlem
alınmadığı takdirde, içme suyu kaynağı olarak kullanılmayacaktır.
Kızılırmak Nehri havzasının korunması için acil önlem alınmalıdır''
tespitinde bulunulduğunu belirtti.
-''ANKARALILARI ZEHİRLİYORUM...''-
''Bilimsel tespitlere ve ilgili kamu kurumlarının kararına rağmen
Kesikköprü'den su getiriyorum'' demenin, ''Ben Ankaralıları
zehirliyorum'' anlamına geldiğini öne süren Ateş, bunun, ayrıca
Ankaralıların, musluklarından akan suyu içemeyecekleri anlamını da
taşıdığını söyledi.
Ateş, Türkiye Cumhuriyeti'nin, 84 yıl boyunca yönetim aczi içinde olan
böyle belediye başkanı ve başbakanı görmediğini ileri sürerek, bu
durumu, bir belediye ve kamu yönetimi fiyaskosu'' olarak nitelendirdi.
CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok da plansız bir yaklaşımın söz
konusu olduğunu, su kesintilerinin iyi yönetilemediğini ifade etti. Mamak'ta
dün incelemelerde bulunduklarını ve 13 gün boyunca su alamayan yerler
olduğunu gördüklerini anlatan Baytok, ''Ankara'nın 6 aylık suyu varsa,
neden su kesintisine gidildi? 2008'de olası bir kuraklık olursa, bu 15
günlük su kesintileri, acaba aylarca mı sürecek?'' diye sordu.
-''BİR KAŞIK SUYA HASRET BIRAKTI''-
Milletvekillerinin 55 imzasının tamamlanmasının ardından, Pazartesi TBMM
Başkanlığına sunulması planlanan Başbakan Erdoğan hakkındaki soruşturma
önergesinde, Ankara halkının, 1 Ağustosta su kesintilerinin
başlamasıyla, içme ve kullanma suyuyla ilgili olarak bugüne kadar
saklanan gerçeklerle yüzleştiği vurgulandı.
Ankara'da daha önceki süreçte de benzer kuraklık dönemleri olmasına
karşın, su sıkıntısı yaşanmadığı ifade edilerek, Ankara'daki su
sıkıntısının nedeninin, zamanında su sağlamayan, görevini yapmayan kamu
otoriteleri olduğu belirtildi.
DSİ ile Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında ihale şartlarının ve
süreci yürütecek kamu idaresinin belirlenmesi sırasındaki sürtüşmenin,
Ankara'yı susuzluğa sürüklediği savunularak, ''Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek, hiçbir yatırım yapmadığı halde, suyu
Ankaralıya yüksek fiyatla satmaktaydı. Şimdi Ankara'yı susuz bıraktı''
denildi.
Türkiye'den daha az yağış alan ve küresel ısınmadan daha fazla etkilenen
ülkelerin hiçbirinin başkentinde, Ankara'da yaşandığı gibi çağdışı bir
susuzluk görüntüsü ortaya çıkmadığı belirtildi. Önergede
şu görüşlere yer verildi:
''Bilim adamlarının ve sorumlu kamu görevlilerinin tüm iyiniyetli
uyarılarına karşın önlem almayan AKP yönetimi, Ankara halkını bir kaşık
suya hasret bırakmıştır. Bu kara tablonun sorumlusu, 13 yıldır Ankara'yı
yöneten ve bu sorunu ısrarla görmezlikten gelen Gökçek ve bu
eksiklikleri ısrarla görmezlikten gelen Başbakan Erdoğan'dır.
Ankara'da yaşanan susuzluk gerçeği ve bu susuzluğun zamanında alınacak
önlemlerle giderilememesinde, Başbakan'ın sorumluluğu olduğu, hiçbir
kuşkuya yer vermeyecek kadar yalın bir gerçektir.''
getirdiği sorunlara yönelik önlem alınmadığı gerekçesiyle, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hakkında meclis soruşturması açılmasını istedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Ankara milletvekilleri
Yılmaz Ateş ve Nesrin Baytok ile TBMM'de düzenlediği basın
toplantısında, Başkentteki su kesintisi hakkında verecekleri soruşturma
önergesiyle ilgili bilgi verdi.
Kılıçdaroğlu, 21. Yüzyıl Türkiyesi'nde, Ankara'da bir insanlık dramı
yaşandığını söyledi. Ankara'da 13 gün
boyunca su alamayan yerler olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bunun, AK
Parti'nin ayıbı olmasının ötesinde bir insanlık dramı olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, bu tablonun, çağdaş Türkiye'ye yakışmadığını ifade etti.
Yılmaz Ateş de Ankara'yı, Türkiye'yi yöneten kadroların,
''bilimsellikten nasibini almadığının'' görüldüğünü savundu. Ateş,
30 Haziran 2004'te dönemin Ankara Valisi Yahya Gür başkanlığında yapılan
İl Koordinasyon Kurulu toplantısında, Ankara'nın 2027'den sonraki içme
ve kullanma suyu ihtiyacını sağlayacak Kızılırmak üzerindeki Kesikköprü
Barajı ile Hirfanlı Baraj göllerindeki kirlilik durumuna ilişkin
değerlendirmelerde bulunulduğunu anlattı. Ateş, toplantıda, ''Kızılırmak
havzasındaki kirlilik durumu bu seviyede devam ettiği ve bu konuda önlem
alınmadığı takdirde, içme suyu kaynağı olarak kullanılmayacaktır.
Kızılırmak Nehri havzasının korunması için acil önlem alınmalıdır''
tespitinde bulunulduğunu belirtti.
-''ANKARALILARI ZEHİRLİYORUM...''-
''Bilimsel tespitlere ve ilgili kamu kurumlarının kararına rağmen
Kesikköprü'den su getiriyorum'' demenin, ''Ben Ankaralıları
zehirliyorum'' anlamına geldiğini öne süren Ateş, bunun, ayrıca
Ankaralıların, musluklarından akan suyu içemeyecekleri anlamını da
taşıdığını söyledi.
Ateş, Türkiye Cumhuriyeti'nin, 84 yıl boyunca yönetim aczi içinde olan
böyle belediye başkanı ve başbakanı görmediğini ileri sürerek, bu
durumu, bir belediye ve kamu yönetimi fiyaskosu'' olarak nitelendirdi.
CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok da plansız bir yaklaşımın söz
konusu olduğunu, su kesintilerinin iyi yönetilemediğini ifade etti. Mamak'ta
dün incelemelerde bulunduklarını ve 13 gün boyunca su alamayan yerler
olduğunu gördüklerini anlatan Baytok, ''Ankara'nın 6 aylık suyu varsa,
neden su kesintisine gidildi? 2008'de olası bir kuraklık olursa, bu 15
günlük su kesintileri, acaba aylarca mı sürecek?'' diye sordu.
-''BİR KAŞIK SUYA HASRET BIRAKTI''-
Milletvekillerinin 55 imzasının tamamlanmasının ardından, Pazartesi TBMM
Başkanlığına sunulması planlanan Başbakan Erdoğan hakkındaki soruşturma
önergesinde, Ankara halkının, 1 Ağustosta su kesintilerinin
başlamasıyla, içme ve kullanma suyuyla ilgili olarak bugüne kadar
saklanan gerçeklerle yüzleştiği vurgulandı.
Ankara'da daha önceki süreçte de benzer kuraklık dönemleri olmasına
karşın, su sıkıntısı yaşanmadığı ifade edilerek, Ankara'daki su
sıkıntısının nedeninin, zamanında su sağlamayan, görevini yapmayan kamu
otoriteleri olduğu belirtildi.
DSİ ile Ankara Büyükşehir Belediyesi arasında ihale şartlarının ve
süreci yürütecek kamu idaresinin belirlenmesi sırasındaki sürtüşmenin,
Ankara'yı susuzluğa sürüklediği savunularak, ''Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek, hiçbir yatırım yapmadığı halde, suyu
Ankaralıya yüksek fiyatla satmaktaydı. Şimdi Ankara'yı susuz bıraktı''
denildi.
Türkiye'den daha az yağış alan ve küresel ısınmadan daha fazla etkilenen
ülkelerin hiçbirinin başkentinde, Ankara'da yaşandığı gibi çağdışı bir
susuzluk görüntüsü ortaya çıkmadığı belirtildi. Önergede
şu görüşlere yer verildi:
''Bilim adamlarının ve sorumlu kamu görevlilerinin tüm iyiniyetli
uyarılarına karşın önlem almayan AKP yönetimi, Ankara halkını bir kaşık
suya hasret bırakmıştır. Bu kara tablonun sorumlusu, 13 yıldır Ankara'yı
yöneten ve bu sorunu ısrarla görmezlikten gelen Gökçek ve bu
eksiklikleri ısrarla görmezlikten gelen Başbakan Erdoğan'dır.
Ankara'da yaşanan susuzluk gerçeği ve bu susuzluğun zamanında alınacak
önlemlerle giderilememesinde, Başbakan'ın sorumluluğu olduğu, hiçbir
kuşkuya yer vermeyecek kadar yalın bir gerçektir.''
