2007-02-27 - 14:47
ANAVATAN PARTİSİ GRUP TOPLANTISI...
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Bölgeyi taksim eden iradeyi kabul etmek, emperyalizm iradesini kabul etmektir. Kurtuluş Savaşını biz buna karşı verdik'' dedi.
ANAVATAN TBMM Grup Toplantısına katılan partililer, saat 12.00'de başlaması
planlanan toplantının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gruptaki konuşmasının
uzaması nedeniyle gecikmesine tepki gösterdi. Erdoğan'ın konuşmasının saat
12.30'a doğru bitmesi üzerine, partililer, uzun süre alkışlarla ve masalara
vurarak bu durumu protesto ettiler.
Anavatan Partisi TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir, TBMM Başkanlık Divanını
olağanüstü toplantıya çağıracağını belirterek, ''AK Parti Grup toplantısının uzun
sürmesi nedeniyle haklarının yenmesi'' konusunu görüşeceklerini söyledi.
Mumcu da konuşmasında, grup toplantısına 40 dakika gecikmeli başladıklarını
belirterek, ''Kapkaççılık, bu ülkede egemen bir kültür haline geldi. Kimsenin hak
hukuk karşısında edep ve haya göstermediği bir düzene, hak hukuk düzeni demek
mümkün değildir. İktidar partisinin, Hükümetin, adaletin kalbi olması gerekirken,
kapkaççılık yapması karşısında, sokaktaki kapkaççılığı, adaletsizliği izah
etmemiz mümkün olmaz. Türkiye, bu karanlığa, hukuk bilmezliğe, düzeysizliğe
mahkum olmayacaktır'' diye konuştu.
Genel seçimlerin, Türkiye'nin 5 yılını kaybetmeyecek bir seçim olacağını
ifade eden Mumcu, ''Seçimlerde, Türkiye'yi 5 yıl yönetecek hükümet seçilmeyecek;
bir kader seçimi olacaktır. Seçimler sonunda Türkiye ya tam bağımsız devlet
olacak ya da uydulaştırılmış bağımsızlığı elinden alınan bir devlet olacaktır''
dedi.
Mumcu, 2001 krizinin travmasının milletin içine sindiğini, AK Parti'nin
politikasının da bu krizi hatırlatmak üzerine kurulduğunu söyledi.

-''DEVLET YÖNETİMİ ÇOCUK OYUNCAĞI MIDIR?''-

Erkan Mumcu, kendisini Irak Kürdistan Devlet Başkanı olarak ilan eden
Barzani'nin, ''Türkiye buna alışsın'' şeklindeki açıklamalarına değindi.
Hükümetin, ''2 ay önce terörün Kuzey Irak'tan beslendiğini, sabırlarının
taştığını, askeri müdahalenin her an söz konusu olacağını'' söylediğini belirten
Mumcu, ''Askeri müdahalenin, en son devreye konulması gereken şey olduğunu
söyledik. Özellikle uluslararası ilişkilerde PKK'yı önceleyen ilişki kurmak
yerine, bölgede istikrar ve barışı öne çıkaran diploması yürütülmesini istedik.
Bu hükümet, sıfır terörle devraldığı devleti, ABD ile terör konusunda pazarlık
yapan, koordinatör atayan ülke haline getirdi. Devlet yönetimi çocuk oyuncağı
mıdır?'' diye konuştu.
Mumcu, Barzani yandaşları tarafından kendilerine yakın basın yayın organları
üzerinden hakaret yağdırıldığını ifade ederek, ''Bu hakaretler, Barzani'nin
Türkiye'ye yönelik kötü düşüncelerine karşı durduğum içindir'' dedi.

-''BÖLGE BÖLGE TAKSİM Mİ OLACAĞIZ?''-

Barzani'nin, Irak Kürdistan Devleti Anayasası'nı kendi ülkesinde kabul
ettirdiğini kaydeden Mumcu, söz konusu devletin sınırlarının tarifi için de Sevr
Antlaşmasının 62, 63 ve 64. maddelerine atıfta bulunulduğunu belirtti.
Fırat'ın doğusundaki Ermenistan olarak Erzurum, Erzincan, Van, Kars, Ağrı,
Ardahan ve Iğdır'ın kastedildiğine işaret eden Mumcu, şöyle devam etti:
''Barzani, Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarını kendi toprakları içinde
gösteren bir anayasayı kabul etmiş; Türkiye'nin başbakanı, iyi ilişkilerle
görüşmekten bahsediyor. Bölgeyi taksim eden iradeyi kabul etmek, emperyalizm
iradesini kabul etmektir. Kurtuluş Savaşını biz buna karşı verdik. Türk'ü ile
Kürt'ü ile kanımızın, canımızın kaynaşması bunun içindi. Kavim kavim, bölge bölge
taksim mi olacağız?
Osmanlı coğrafyasını parçalayan bu irade, nereye huzur ve adalet getirdi?
İslamiyetin mukaddeslerine böyle saldırılmadı mı? İslam coğrafyasının petrol
kaynakları, bu ülke halkının refahı, huzuru için mi harcanıyor?''

-''TÜRKİYE, BU SÜRECİN İÇİNDEDİR''-

''Türkiye'nin param parça edilmesinin, bu coğrafyadaki halklardan hiçbirine
mutluluk ve huzur getirmeyeceğini'' ifade eden Mumcu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Neden Avrupa bütünleşirken Ortadoğu parçalanıyor? Tarihin hangi döneminde
bunlar yan yana olmuşlar ki... İspanyol ile Fransız, İngiliz ile Alman, tarihin
hangi döneminde bir arada yaşamış? Hangisi şehirlerinde bu kadar iç içe, koyun
koyuna yaşamışlar. Ama onlar bütünleşiyor, biz parçalanıyor.
Dünyanın, küresel efendilerin bu coğrafyaya kurduğu tuzağı görmezden
gelemeyiz. Bu süreç, bölge halkını köleleştirme sürecidir. Bu bölgedeki
devletlerin tamamı siyasal olarak uydulaştırılmakta, bağımsız devlet olmaktan
çıkarılmakta, bağımsız devlet iradeleri ellerinden alınmakta, uydu devlet haline
getirilmektedir. Türkiye de bu sürecin içindedir. Bu coğrafyanın bütün
ekonomileri, artık taşeronlaştırılmaktadır.''

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu,
''Kuzey Irak'ı Türkiye'nin finanse ettiğini'' öne sürerek, ''Türkiye Cumhuriyeti
devletinin şahsiyetine yakışır bir temsil ortaya koyun. Kuzey Irak'a ekonomik
yaptırımlarınızı yapın'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Mumcu, Hükümetin ekonomi politikasını
eleştirdi. Türk ekonomisinin taşeronlaştırıldığını savunan Mumcu, ülkede 1 milyon
insanın açlık, 20 milyon insanın da yoksulluk sınırının altında yaşadığını
söyledi.
İçinde bulunulan bölge parçalanırken, Türkiye'nin bir kayıkçı kavgasıyla
meşgul edildiğini öne süren Mumcu, şöyle konuştu:
''Bir hafta 'Kurban olam ayına yıldızına', bir hafta 'Irak'a gireriz
dağıtırız'... Bütün bunları bir tarafa bırakın kardeşim. Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin şahsiyetine yakışır bir temsil ortaya koyun. Basit bir şey söylüyoruz;
ekonomik yaptırımlarınızı yapın. Türk milletinin kalbinin kırılmasında, Türk
milleti haksız mı?''

-''KUZEY IRAK'I TÜRKİYE FİNANSE EDİYOR''-

Anavatan Partisi Genel Başkanı Mumcu, yaklaşık 15 yıldır Irak'ın kuzeyindeki
bölge yönetimini ve halkını Türkiye'nin finanse ettiğini öne sürerek, Türkiye'nin
15 centten elektriği alıp, 5 centten Kuzey Irak bölge yönetimine sattığını iddia
etti.
''Eğer onlar memurlarına, Peşmergelerine maaş veriyorlarsa, bunlar
Türkiye'den, Türk insanının benzine, mazota ödediği paradan çıkıyor'' diyen
Mumcu, Kuzey Irak ekonomisini ayakta tutan şeyin, Habur Gümrük Kapısı olduğunu
kaydetti.
Mumcu, bölge halkının cezalandırılmasının yanlış olacağını vurgulayarak,
''Türkiye, askeri müdahaleden önce, bunu yapabileceğini bir söylesin. Bakalım ne
olacak. Ama Türkiye'nin hükümetinde, ne o vizyon, ne o ufuk, ne o cesaret, ne o
samimiyet var'' diye konuştu.

-''SAMİMİYETSİZLİK, ARTIK MİDE BULANDIRIYOR''-

Hükümetin, ülkeyi bir soy ve inanç kavgasının içine sürüklemeyi başardığını
ileri süren Mumcu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ana muhalefet partisine
yüklenmesini eleştirdi.
''Oh ne ala ala... Statükocuymuş. Sen değil misin? Bu hükümet statükocu
değil mi?'' diye soran Mumcu, son 50 yılda Türkiye'de anayasa değiştirme
kudretine sahip bir parlamentonun oluşmadığına dikkati çekti.
Mumcu, Başbakanın YÖK ile ''ağız dalaşına'' girdiğini ifade ederek, ''Sen bu
hakkı nereden buluyorsun? Bu samimiyetsizlik artık mide bulandırıyor'' dedi.
Hükümetin YÖK reformu konusunda hiçbir girişimde bulunmadığını dile getiren
Mumcu, ''Ama şimdi 5 yıl bu iktidarda olmamış, gökten zembille yeni gelmiş
ülkeye, YÖK ile ağız dalaşına giriyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, kız öğrencilere ''Başlarına peruk taksın, üniversiteye
gitsin'' dediğini öne süren Mumcu, Erdoğan'ı eleştirerek, insanların en samimi
duygularının sömürülmemesi gerektiğini söyledi.

-MUHAFAZAKAR-LAİK KAVGASI-

Anavatan Lideri Mumcu, Türkiye'nin muhafazakarlar, laikler kavgasına
sürüklendiğini belirterek, milletin; kendine ait değerlerini başkalarının
sermayesi yapmaması gerektiğini söyledi.
Bugünden hastalıklı ekonomi ve devlet iradesinin, uzmanının eline
bırakılması gerektiğini ifade eden Mumcu, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Ortada hastalıklı bir yapı var. Hastayı hoca efendilere, hacı efendilere
götürüp durmayın, okuyup üfleyecek adamlara götürüp durmayın. Bu hastalıktır. Bu
hastalığı doktoruna getireceksiniz. Bunun doktoru Anavatan... Şimdiden
söylüyorum; ya bu seçimde getireceksiniz Türkiye'yi sağlıklı bir mecraya
sokacağız, sağlıklı bir toplum haline getireceğiz. İnsanı özgür, devleti adil,
milleti zengin bir Türkiye armağan edeceğiz. Ya da bu ülkeyi doğrudan komada
getireceksiniz. Korkarım gerçek budur. Şunu vakitlice doktora getirin. İkide bir
okuyup üfleyen adamların elinde hastalığı derinleştirmeyin. Sürekli bir duygu
sömürüsünü, sürekli kandırmayı siyaset haline getirmiş bir zümrenin eline, bu
ülkeyi bir kez daha teslim etmeyin. Bu seçimi kendiniz, ülkeniz için yapın.''