2005-04-27 - 11:39
BAŞBAKAN ERDOĞAN: ''AB İLE İLİŞKİLERİMİZDE BUGÜNE KADARKİ EN İLERİ NOKTAYA VARDIĞIMIZI HERHALDE MUHALİFLERİMİZ DAHİ İNKAR EDEMEZ''
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye-AB ilişkileri ile Türkiye-ABD ilişkilerine değindi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde bugüne kadar ki en ileri noktaya vardığını muhaliflerinin dahi inkar edemeyeceğini belirterek, ''İçinde bulunduğumuz süreçte Avrupalı muhataplarımızın da artık bizi bir 'taraf' değil, bir 'ortak' ve bir 'müstakbel üye' olarak görmelerinin gereği ortadadır'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye-AB ilişkileri ile Türkiye-ABD ilişkilerine değindi.

Türkiye'nin önemli dış gündem maddeleri bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, ''Kendi içimize kapanarak kısır tartışmalarla kaybedecek vaktimiz yok'' diye konuştu.

Erdoğan, 40 seneyi aşan bir ortalık ilişkisi ve 10. yılına giren bir Gümrük Birliği içinde olan Türkiye'nin, AB ile ilişkilerinde Hükümetin kaydettiği gelişmelerin ortada olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

''AB ile ilişkilerimizde bugüne kadar ki en ileri noktaya vardığımızı herhalde muhaliflerimiz dahi inkar edemez. Halkımızdan ve Parlamentomuzdan aldığımız destekle, Hükümet olarak ortaya koyduğumuz kararlılık sayesinde Türkiye'nin AB üyeliğinin gerçekten ulaşılabilir bir hedef olduğunu kendimize de Avrupa'ya da ispat ettik. Buna rağmen, 17 Aralık'ta Brüksel'de alınan tarihi karar sonrasında AB istikametinde yavaşladığımızın ileri sürülebilmesini anlamakta zorlanıyorum.

''HÜKÜMET HEDEFİNDEN ASLA VAZGEÇMEYECEKTİR''
Açık söylüyorum; böyle bir şey yok. Şu bilinmelidir ki Hükümetimiz halkımıza en ileri siyasi, ekonomik ve sosyal standartları sunma hedefinden asla vazgeçmeyecektir. AB üyelik sürecimiz de esasen bu hedefimizle örtüşen ulusal bir mutabakatı ve Türk insanının haklı beklentilerini ve demokratik özlemlerini yansıtmaktadır. Biz nereye, niçin dahil olmak istediğimizi çok iyi biliyoruz. Halkımızın refahı ve mutluluğu için gerekenleri kararlılıkla yapacağız. Bunu yaparken ne kimliğimizi değiştirmemiz, ne de milli çıkarlarımızı unutmamız gerekir. Bunu anlamakta güçlük çekenler, bugünkü uluslararası ortamda Avrupa gerçeğini de Türkiye gerçeğini de kavrayamamışlardır. Önemli olan, gerçekçiliği elden bırakmadan evrensel değerler için mücadeleyi devam ettirmektir. Bu sürecin sürdürülebilir olduğunu bildiğimiz gibi, müzakere sürecinin karşılıklı olduğunu da ve bu sürecin dikkatle yönetilmesi gerektiğini de biliyoruz.

AB olsa da olmasa da eksiklerimizin üzerine gitmeye devam edeceğiz, hukuk devleti anlayışı içinde demokratik rejimimizi kuvvetlendirmeyi sürdüreceğiz. Bu arada, münferit bazı olayları, her ülkede görülebilecek tek tük eksikleri yoldan çıkma olarak göstermek isteyenleri daha isabetli gözlem ve muhakeme yapmaya, resmin tamamını görmeye davet ediyorum.''

KIBRIS
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin içinde bulunduğu süreçte Avrupalı muhataplarından da artık ''bizi bir taraf'' değil, bir ''ortak'' ve bir ''müstakbel üye'' olarak görmelerinin gereği hatırlatarak, ''Bunun süresi önemli değil ama bu gerçek önemlidir'' dedi.

Birliğin daha etkin bir uluslararası aktör haline gelmesi ve küresel barış için daha iyi bir örnek oluşturması bakımından Türkiye'nin, Birliğe kazandıracaklarını iyi tahlil eden çok sayıda
TAAHHÜTLER
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin taahhüt ettiği gibi Uyum Protokolünü imzalayacağını bildirerek, ''AB'nin de KKTC için öngörülen mali yardım ve doğrudan ticaret tüzüklerini onaylamasını beklemek hakkımızdır'' diye konuştu.

Erdoğan, grup toplantısındaki konuşmasında dış politika konularına değindi. Türkiye'nin amacının sürekli yeni dostlar kazanmak olduğunu anlatan Erdoğan, bunu yaparken geleneksel dostlukları korumak ve güçlendirmek için de azami özeni gösterdiklerini vurguladı.

Dünyanın bütün devletleriyle ilişkilerin karşılıklı güven zemininde derinleştiğini belirten Erdoğan, ABD ile ilişkilerin de halklara mal olmuş bu tür dostlukların başında geldiğini söyledi. ABD ile ilişkiler hakkında son dönemde basında ve kamuoyunda çok şey yazılıp söylendiğine işaret eden Erdoğan, bunların bir kısmının gerçeği yansıtmadığını ya da abartılı değerlendirmeler içerdiğini üzülerek gözlemlediğini kaydetti. Erdoğan, ''Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki ABD ile ilişkiler, dış politikamızın temel eksenlerinden biri olmaya devam etmektedir'' dedi.

İLETİŞİM KANALLARI
Başbakan Erdoğan, 50 yıllık ittifak ilişkisinin yarattığı sağlam zeminin, bugün 21. yüzyılın çok yönlü tehditleriyle mücadele gerekliliğinin doğurduğu çıkar ve amaç birliğinin de etkisiyle önemini artırarak koruduğunu belirtti. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Zaman zaman arızi olaylar karşısında izlenecek yönteme ilişkin farklılıklar yaşasak da bunların nihai hedefe ilişkin ortak anlayışı ve işbirliği gerekliliğini ortadan kaldırmadığı açıkça görülmektedir. Mesela, bugün Irak'ta toprak bütünlüğü içinde demokratik bir sistem oluşturulması yönündeki ortak hedef, iki ülkenin birbiriyle yakın eşgüdüm ve işbirliği içinde olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu ihtiyaç, iki ülkeyi de yakından ilgilendiren bir çok konu için geçerlidir. Bu itibarla, gerek içeride gerek dışarıda izlediğimiz politikalar sayesinde sadece bölgemizde değil, küresel anlamda da önemli ve saygın bir güç haline gelmekte olan Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin ortak çıkar ve karşılıklı yarar doğrultusunda geliştirilmesi hükümetimizin başlıca önceliklerindendir. Bunun için öncelikle, sağlıklı bir diyalogu mümkün kılacak şekilde her düzeyde etkin şekilde işleyen iletişim kanallarının açık olması önem taşımaktadır. Memnuniyetle ifade edebilirim ki bu görüş iki ülke yetkililerince de aynen paylaşılmaktadır.''

Erdoğan, başta Dışişleri Bakanı Rice olmak üzere ABD yetkililerince son dönemde Türkiye'ye gerçekleştirilen ziyaretleri takiben geçen hafta Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı'nın Washington'da yararlı temaslarda bulunduğunu ve işbirliğinin geliştirilmesi yönünde iki tarafta da kuvvetli bir iradenin bulunduğunu teyit edildiğini kaydetti.

''ÜST DÜZEY TEMAS VE ZİYARETLER SÜRECEK''
Başbakan Erdoğan, iki ülke arasındaki üst düzey temas ve ziyaretlerin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini bildirdi. ABD yönetiminin son dönemde müttefikleriyle her konuda karşılıklı diyaloga ağırlık veren bir tutum izlediğini belirten Erdoğan, bu ülkenin etkin çok-taraflılık siyaseti doğrultusunda somut adımlar atmasının hem transatlantik ilişkiler hem de bu kapsamda önemli yer tutan Türk-Amerikan ilişkileri için memnuniyet verici bir gelişme olarak değerlendirdi.

Transatlantik ilişkilerin gündeminde bulunan hemen her konunun Türkiye'nin ve Türk-Amerikan ilişkilerinin gündeminde de yer aldığına işaret eden Erdoğan, Irak'tan Arap-İsrail ihtilafının çözümüne, Kafkasya ve Orta Asya'nın istikrarından Orta Doğu'daki reform çabalarına, Afganistan'ın yeniden imarı ve terörle mücadeleden enerji güvenliğine kadar her konuda ileriye dönük pozitif bir gündem çerçevesinde işbirliğinin geliştirilerek sürdürülmesi gereğini vurguladı.

Erdoğan, ''Tabiatıyla, Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması, PKK terörüyle mücadele ve Ermeni iddiaları gibi hususlar da ikili gündemimizin önemli unsurlarını teşkil etmektedir. Bu konularda da birlikte hareket etmemiz halinde, ilgili tüm tarafların yararına önemli ilerlemeler kaydedilebileceği ve Türk-Amerikan ilişkilerinin daha da güçleneceği açıktır. Bu veriler ışığında, ilişkilerimizin gelişmesinden rahatsızlık duyan çeşitli grup ve lobilerin gündemimizi saptırma çabalarına karşı uyanık olmalı ve bunlara hiçbir surette izin vermemeliyiz'' dedi.

''YAYGIN ABD KARŞITLIĞI...''
Erdoğan, konuşmasında, son dönemde gündeme getirilen ve iki tarafta da yanlış algılamalara yol açan ''Türkiye'de yaygın Amerikan karşıtlığı olduğu'' iddialarına dikkati çekerek, şunları söyledi:

''Türk halkı, yarım asır boyunca dayanışma içinde olduğumuz ABD'nin, daha sonra da AB üyeliğimizden, terörle mücadeleye ve enerji güzergahlarının belirlenmesine kadar bir çok konuda bize verdiği desteği unutmadığı gibi, bugün ve gelecekte de birbirimize ihtiyaç duyacağımızın bilinci içindedir. Bununla birlikte, sadece ABD'nin değil, tüm müttefiklerimizin ve ortaklarımızın, haklı beklentilerimize olumlu tepki vermelerinin kamuoyumuzda zaman zaman oluşan düş kırıklıklarının giderilmesine büyük katkı sağlayacağını da açıkça ifade etmem gerekir.''

''AFGANİSTAN'DAKİ TABLO, GÖNÜL YARALAYICI...''
Konuşmasında, Afganistan'a yaptığı son seyahate de değinen Erdoğan, gördüğü tabloyu, ''gönül yaralayıcı'' olarak tanımladı. Tarihi derinlikleri açısından bu kadar önemli birlikteliği olan bu ülkedeki durumun kendilerine ciddi mesuliyetler yüklediğini belirten Erdoğan, TSK'nın İSAF liderliğini ikinci defa üstlendiğini ve Ağustos sonuna kadar orada görev yapacak kuvvetlerin Afgan halkı ile bütünleştiğini, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde görevini sürdürdüğünü kaydetti.

''Savaşlar Afganistan'ı yormuş, bitirmiş, bitap düşürmüş. Şehir diye bir şey kalmamış'' diyen Erdoğan, başkent Kabil'de çocukların çadırlarda eğitim aldığını belirtti. Mesuliyetlerinin ne kadar arttığını orada çok daha iyi anladığını vurgulayan Erdoğan, TİKA aracılığıyla Afganistan'da okul ve hastane yapma, konut yapımına destek verme ve su konusunda ayni destek vermeyi Bakanlar Kurulu'nda karar altına aldıklarını söyledi.

İlk aşamada 7 okulla çalışmalara başlayacaklarını, daha sonra Afgan yetkililerinin gösterecekleri yerde okul yapımına devam edeceklerini anlatan Erdoğan, aynı şekilde sağlık ocakları ve sağlık merkezleri ile başkent Kabil'de bir hastaneyle katkıda bulunmayı istediklerini bildirdi. Erdoğan, ''Çalışmalarımızı Afganistan'da süratle sürdüreceğiz. Bu bizim tarihi, manevi sorumluluğumuzdur. Bu konuda inşallah görevimizi yerine getireceğiz'' dedi.

İSRAİL VE FİLİSTİN ZİYARETİ
Erdoğan, Türkiye'nin tarih, medeniyet ve devlet birikimi, ekonomik gücü, Türk milletinin olgunluğu, sağlam siyasi iradesiyle coğrafyasında bölgenin barış ve güven sigortası olmaya devam edeceğini söyledi. Barışı gölgeleyecek, öfkeyi ve şiddeti çağrıştıracak kavramların bile Türk milletinin hayat felsefesi, kültürü, medeniyet ve tarih tecrübesinin tümüyle reddettiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'nin bu özelliği ve gücüyle bölgesindeki yakın ve uzak komşularıyla tüm ilişkilerini karşılıklı saygı ve çıkar temelinde geliştirdiğine işaret etti.

Türkiye'nin, İsrail-Filistin ihtilafında da diğer ihtilaflı alanlarda da gerçekçi ve dengeli bir politika izleyerek tarafların güvenini kazandığına dikkati çeken Erdoğan, 1-2 Mayıs tarihlerinde İsrail ve Filistin'e ziyarette bulunacağını bildirdi. Erdoğan, hedeflerinin, Ortadoğu'daki bu sıkıntının nasıl barışla noktalanması ve Türkiye'nin nasıl bir görev üstelenebileceğini belirlemek olduğunu söyledi.

Daha önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bu ülkelere ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, ''Son dönemde kayda değer bir fırsat penceresi yakalayan barış sürecinin ilerletilmesi konusunda hem Filistin hem de İsrail tarafıyla yakın bir çalışma ilişkisi içerisine bu ziyaret vesileyle girmiş bulunuyoruz'' dedi.