2008-06-04 - 15:25
CHP'DEN MECLİS SORUŞTURMASI İSTEMİ
CHP, ''Özel hayatın gizliliği ve korunmasının ihlal edilmesine göz yumup, Emniyet güçleri içinde özel birimler eliyle yasal olmayan dinleme yapılmasının zeminini oluşturarak, görevi kötüye kullandığı'' gerekçesiyle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında Meclis soruşturması açılmasını istedi.

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 56 milletvekili, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında Meclis
soruşturması açılması için TBMM Başkanlığına önerge verdi.
Önergede, ''Anayasa ve ulusal üstü insan hakları belgelerinde güvence
altına alınan özel hayatın gizliliği ve korunmasına ilişkin hakların,
yoğun ve keyfi şekilde ihlal edilmesine göz yumduğu, Emniyet güçleri
içinde özel birimler eliyle yasal olmayan dinleme yapılmasının zeminini
oluşturduğu ve himaye ettiği, bu eylemleriyle TCK'nın 257. maddesince
görevi kötüye kullandığı'' gerekçesiyle Erdoğan ve Atalay hakkında
Meclis soruşturması açılması istendi.
Önergenin gerekçesinde, özel hayatın gizliliği ve korunmasının,
Anayasada garanti altına alındığına, ''Herkes haberleşme hürriyetine
sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır'' hükmüne yer verildiğine
işaret edildi. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında da bu
hakkın, hüküm ve güvence altına alındığı vurgulandı.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda
alınmasına yönelik düzenleme getirildiği, Türk Ceza Kanunu'nda da bu
konudaki ihlallere uygulanacak cezai hükümlerin belirlendiği anımsatılan
gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
''Buna karşın, AKP hükümetleri döneminde, aralarında YÖK Başkanı,
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili, gazeteciler ve komutanların da bulunduğu
çok sayıda kişinin iletişimi dinlenmiş ve medya aracılığıyla kamuoyuna
aktarılmıştır. Bunlarla birlikte soruşturmanın gizliliği ilkesi ve bu
konuda yargı kararları olmasına karşın, devam eden davalara ilişkin
emniyet güçlerinin elinde bulunan dinleme kayıtları, belli bir zamanlama
içinde, bazı gazetelere servis edilmiş, siyasi iktidarın politikaları
lehine kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha iddianame hazırlanmadan
dinleme kayıtlarının dinci ve siyasi iktidara yakın medyaya servis
yapılması, ya istihbarat birimleri ya da bazı emniyet görevlilerinin
kayıtları servis ettiği olasılıklarını ortaya koymaktadır.''

-''SİNDİRME POLİTİKASI''-

Gerekçede, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, dinleme kayıtlarını medyaya
servis eden Emniyet Genel Müdürlüğü içindeki özel örgütlenmenin ortaya
çıkarılmasında, ciddi hiçbir çaba içerisine girmediği öne sürüldü.
Dinlemenin nasıl yapıldığı ve medyaya servis edildiğinin halen
aydınlatılamadığı ifade edilerek, iktidarın, yasadışı dinlemelerin
üstüne gideceğine, iletişimi dinlenen kişileri açıklama yapmaya
çağırdığı, kayıt altına alınan konuşmalarının suç unsuru taşıdığını
belirterek, sindirme politikası uyguladığı savunuldu.

-''İKTİDAR, HİÇBİR GİRİŞİMDE BULUNMADI''-

CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile eski Bolu Valisi arasında CHP Genel
Merkezinde gerçekleşen bir görüşmenin içeriğine ilişkin bilgilerin,
siyasi iktidara yakın bir gazetede 26 Mayısta yayınlandığı anımsatılan gerekçede,
iktidarın, dinleme olayının ortaya çıktığı bu tarihinden, CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal'ın olayı kamuoyuna aktardığı 28 Mayıs tarihine
kadar hiçbir açıklama yapmadığı, olayın araştırılması için hiçbir
girişimde bulunmadığı belirtildi.
Güvenlik önlemlerinin çok sıkı olduğu, çok sayıda kamerayla izlenen CHP
Genel Merkezinin, ancak devletlerin sahip olabileceği yüksek teknoloji
gerektiren araçlarla dinlenebileceğinin yalın bir gerçek olduğu
vurgulanan önergenin gerekçesinde, ''Sayın Sav ile konuğunun, CHP Genel
Merkezinde görüşme yapacağı saatin önceden tespit edilmesinin, dinleme
yapılmadan gerçekleştirilemeyeceği de açıktır'' denildi.

-''ÖZEL DİNLEME BİRİMLERİ, İKTİDARCA HİMAYE EDİLİYOR''-

Yurttaşlarının temel hak ve özgürlüklerini korumanın, devletin görevi
olduğuna işaret edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
''Ancak, ortada somut ve belgeli bir dinleme olayı olmasına karşın,
siyasi iktidar ile aynı düşünceyi paylaştığı gazete tarafından işbirliği
içinde olayın karartılmak istendiği görülmektedir.
Emniyet Genel Müdürlüğü içinde dinlemelere ilişkin birimlerde, yurt
dışında yaşayan bir kişinin, örgütlenmeye gittiği devlet belgelerine
yansımıştır. Bununla birlikte bu özel dinleme birimlerinin siyasi
iktidar tarafından himaye edildiği yapılan atamalardan anlaşılmaktadır.''
Gerekçede, 2005'de çıkarılan yasayla dinlemelerin Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı tarafından tek bir merkezden yürütülmesinin
öngörüldüğüne işaret edilerek, Türkiye'de iletişimin dinlenmesi ve bu
dinlemelerin denetiminde, Başbakana geniş bir yetki tanındığı belirtildi.
Bu yasaya dayanak alınarak Türkiye'deki tüm kişilerin iletişiminin
izlenmesine ilişkin alınan genel kararların, Anayasada güvenceye alınan
özel hayatın gizliliği ve korunması ilkesinin ihlali olduğu, iletişimi
izlenecek kişilerin mevzuatla açık bir şekilde belirlenmesini içeren
AİHM içtihatlarına da aykırılık taşıdığı vurgulandı.

-''REJİMİN İÇİNDE BULUNDUĞU TEHLİKEYİ GÖSTERİYOR''-

''Bu durum AKP hükümetleri döneminde, ulusal ve ulusal üstü mevzuatla
güvenceye alınmış temel hak ve özgürlüklerin sistematik, yoğun ve keyfi
olarak ihlal edildiği bir süreç yaşandığını ortaya koymaktadır''
görüşünün savunulduğu gerekçede, şöyle denildi:
''Yasal olmayan dinlemeler ve bunlara ilişkin kayıtların dinci ve siyasi
iktidara yakın medyaya servis edilmesi olaylarında, Sayın Sav'ın
dinlenmesi ne son olaydır ne de önlem alınmaz ve suçlular bulunmazsa son
olay olacaktır. Dinlemelerin, ana muhalefet partisi ve onun Genel
Sekreteri'ne kadar ulaşması, Anayasanın 68. maddesinde, demokratik
siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak tanımlanan siyasi partiler
üzerinde oluşturulan baskıyı ve rejimin içinde bulunduğu tehlikeyi
göstermektedir.
Konuşmaları dinlenilen ve medyaya servis edilen kesimlerin konumları ve
siyasi iktidar yandaşı olmadıkları düşünüldüğünde, belirli siyasi
amaçlara ulaşmak için, belli kişileri ve kurumları yıpratma sonucuna
yönelik olarak bu girişimlerin yapıldığı ortaya çıkmaktadır.''

-''TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN, İHLALİ''-

Yaşanan bu olayların, sıradan bir polisiye olay ya da lokal bir insan
hakları ihlali olmadığı ifade edilen gerekçede, ''Temel hak ve
özgürlüklerin, siyasi hedeflere ulaşmak üzere, siyasi iktidarın kamu
içinde örgütlediği ve himaye ettiği özel birimler eliyle ihlalidir.
Yasadışı dinleme olaylarının Anayasa ve TBMM İçtüzüğü ile geniş
yetkilerle donatılmış bir soruşturma komisyonu tarafından ele alınması,
sonuca ulaşılması noktasında önem taşımaktadır'' görüşüne yer verildi.