2005-07-03 - 15:17
BAYKAL'IN BASIN TOPLANTISI...
Baykal, CHP grup başkanvekilleri ve bazı milletvekilleri ile birlikte TBMM bahçesinde kahvaltılı basın toplantısı düzenleyerek yasama yılını değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümet ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın devletle toplumu karşı karşıya getirerek bir çatışma ortamı yaratmaya çalıştığını öne sürerek, buna devletten önce milletin karşı çıkacağını söyledi.

Baykal, CHP grup başkanvekilleri ve bazı milletvekilleri ile birlikte TBMM bahçesinde kahvaltılı basın toplantısı düzenleyerek yasama yılını değerlendirdi.

Bu yasama yılının sıradan bir yasama yılı olarak geçtiğini ve Türkiye'nin önünü açacak temel reformların hiçbirisinin gerçekleştirilemediğini savunan Baykal, parlamentonun ''hükümetin yönlendirdiği bir parlamento kimliğine büründüğünü'' söyledi.

TBMM'nin son çalışma günlerinde yapılan içtüzük değişikliği ile muhalefetin sesinin kesildiğini ve müzakere ve tartışma ortamının yok edildiğini ifade eden Baykal, bunun parlamentoya yönelik bir darbe olduğunu kaydetti. Parlamento tarihinde böyle bir uygulamanın görülmediğini bildiren Baykal, ''Eskiden Hamurabi kanunları vardı, şimdi bunların bu yöntemle çıkaracağı kanunlar da 'hamhum şaralom' kanunları ya da 'yupi' kanunları olacak. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır'' dedi.

İktidarın, anlayışı, uygulaması ve üslubunun ciddi bir biçimde değişmeye başladığını ve bu değişmeyi bazı gözlemcilerin bir siyasal gerginlik ortamı ya da bir siyasal kavga olarak yorumlamaya çalıştığını ifade eden Baykal, bu değerlendirmelerin doğru olmadığını söyledi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ortada bir siyasi kavga bir siyasi gerginlik arayışı yoktur. İktidarın yeni bir gündem etrafında çalışma yapması ile ilgili bir durum vardır. Bu, bizim siyasi parti olarak yaptığımız bir değerlendirme değildir. Bu, bizim bir görev ve sorumluluk duygusu içinde vatandaşlarımızın dikkatine sunmak istediğimiz bir gelişmedir.

Vatandaşımız, işinde gücünde iktidarı ve muhalefeti seçti ve onlar da günlük hayat ile uğraşmaya devam ediyorlar. Ama şimdi yeni bir gelişme var... Her şey doğal gitmiyor, bunu biz görüyoruz. Bunu görmek bizim görevimiz. Bunu biz vatandaşlara anlatmak durumundayız. 'Dikkat edin' diyoruz. Bunu sadece biz değil başkaları da anlatmaya çalışıyor. 2 gün önce Yargıtay Başkanlar Kurulu bir açıklama yaptı, bu açıklamaları yok mu sayacağız? Bu sözler gerginlik yaratmak için mi söylendi? Hayır. Dün, Barolar Birliği konuştu, bir süredir YÖK'le bir kavga gidiyor. Eğer siz toplumun, sivil toplum örgütlerinin yaptığı uyarılara kulak vermezseniz asıl bir süre sonra bunun yol açacağı sıkıntılar daha önem kazanacaktır.''

4 BİN HAKİM
Adalet Bakanlığı'na, 4 bin hakim alınacağını ve bu alımları Adalet Bakanlığı'nın bürokratlarının yapacağını belirten Baykal, bu yöntemin yanlış olduğunu ve kendilerinin de bu tespiti halkla paylaşmaya çalıştığını belirtti. Baykal, ''Biz bunu söyleyeceğiz. Söylediğimiz zaman, Başbakan ileri geri konuşacak, boş konuşacak, ortaya atılan iddiaların hiçbirisine cevap vermeyecek ve biz de bunu geçelim diyeceğiz. Öyle mi? Peki bu iddialar ne olacak, unutacağız mı bunları?'' diye sordu.

Bu konuları parti çıkarı ya da oy hesabı ile gündeme getirmediklerini vurgulayan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu konular benim iyi niyetli masum vatandaşlarımızın bilmesini istediğim olaylar. Yarın yargıda karşınıza çıkacak olayların nereden geldiğini bugünden bilesiniz diye söylüyorum bunları. Bunlara birlikte engel olalım diye söylüyorum.

İki gün önce MGK ile ilgili bir değerlendirme yaptım. Kimseden çıt çıkmadı, arkadaşlarımız komisyonda Milli Savunma Bakanı'na sordular: 'MGK gündemini niye tamamlamadı?' diye, Bakan, 'Cumhurbaşkanı öyle uygun gördü' dedi. Dün Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği bir açıklama yaptı, 'Başbakanla Genelkurmay Başkanı'nın talebi üzerine gerçekleşemedi' diye. Ne oldu yani... Bakan ne diyor Cumhurbaşkanlığı ne açıklıyor? Türkiye'nin en büyük teşkilatları hazır değilmiş görüşmeye... Eğer mesele buysa diyecek bir şey yok, ama acaba öyle mi? Bu sorular ciddi sorular değil mi? Bunlar Türkiye'de bu iktidara ait olan bir zihni kargaşayı, dağınıklığı ortaya koyuyor.

KARŞI KARŞIYA
Bu hükümet ve sayın Başbakan maalesef devletle toplumu karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Bu çabasını sürdürürken de kafasının arkasında bir varsayım var. Başbakan zannediyor ki halk ve devlet çatışma halindedir karşı karşıyadır. Ama bu ifade edilememektedir. Kendisi şimdi bunu ortaya koyarak halkla devlet çatışması çıkararak siyaset yapacaktır. Bu varsayım yanlıştır. Türkiye'de halk ve devlet çatışması yoktur. Bunu tahrik etmek fevkalade yanlıştır. Türkiye'de halkımızın Cumhuriyete, Anayasaya, rejimimize ve onun kurucularına karşı büyük bir sevgi ve saygısı olduğundan hiç kuşku duymuyorum.

Sayın Başbakan bu konuda bir tereddüt içinde olabilir, yakın arkadaşları de olabilir. Başbakan bu tereddütlerini geçmişte çok sık söylemişti ama artık söylemiyor. Ama şimdi artık söyleme değil, uygulama zamanı gelmiştir. Başbakan, iktidarın en kritik noktasına Türkiye'de rejimi dini temellere göre yönlendireceğini söyleyen birini getirmiştir. O orada duruyor, görevini yapıyor. Başbakan yavaş yavaş Cumhuriyeti kuranlara karşı mesafe alma ihtiyacı hissedebilir. Bu ihtiyacını ulusa sesleniş programlarının çerçevesini düzenlerken yansıtabilir. Ama bilsin ki halkın ezici çoğunluğu Cumhuriyeti kuranlara büyük saygı ve saygı duymaktadır. Cumhuriyete ve devlete içtenlikle sahip çıkmaktadır. Burada bir çatışma yaratma anlayışı fevkalade yanlıştır ve maalesef iktidar fırsat bulabildiği ölçüde bir bir çabayı sürdürme yaklaşımı içindedir.''

İKTİDARIN İÇ GÜNDEMİ
CHP Genel Başkanı Baykal, bu konuları dile getirmenin çok hoş olmamasına karşın birilerinin bunu yapmasının Türkiye'de bir görev haline geldiğine işaret etti. Birilerinin çıkıp iktidarın iç gündeminin neler olduğunu halka anlatması gerektiğini yineleyen Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:

''Yargıyı kuşatmanın arkasında nelerin yattığını sorgulaması lazım. Olay artık sıradan partizanlık konusu olmayı aştı. Cumhuriyetin özüne, temeli yönelik Cumhuriyetin kazanımlarına yönelik bir tehdit haline dönüşmeye başladı. Bunu görüyoruz bizim görevimiz, bunu görmüşsek bunu ifade etmektir, halkımız uyarmaktır. Bunu yaptık yapmaya devam edeceğiz. Hükümet bilsin ki saman altından su yürütmesine izin vermeyeceğiz. Açıktan suyu nereden nasıl götürecekse çıksın söylesin. İktidarın maskesini indireceğiz. Bilsin ki bu yaptıklarının karşısında devlet değil, devletten önce halk, toplum ve bu millet yer alacaktır. Çünkü millet Türkiye'de ortaya çıkan siyasi istikrarın demokrasinin, kimlerin emeğinin çabasının yattığını biliyor. Türkiye'de insanların çoğunluğu yaşadığı özgürlükten mutludur. Türkiye'de yaşanan islamiyetten, Türkiye'de yaşayan insanların ezici çoğunluğu mutludur.

İktidar ya bu tutumundan vazgeçecek ya da bu yolda devam edecek. Biz bu uyarılarımız yapmaya devam edeceğiz ama iktidar bunu dikkate almazsa yarın toplumun her kesiminden bu uyarıları almaya başlayacak ve bu tutumunun bedelini ödeyecektir.''

Baykal, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, CHP olarak bu değerlendirmeleri ve uyarıları her platformda sürdüreceklerini belirterek, ''Yani birileri saman altından su yürütmeye kalkışırken biz helva dövücüsünün, hık deyicisi olmayacağız'' dedi.