2009-12-15 - 12:50
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Anayasa Mahkemesi ve Sayıştayın bütçeleri görüşülüyor...
Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Anayasa
Mahkemesi ve Sayıştay'ın bütçelerinin TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında
CHP grubu adına konuşan Mersin Milletvekili İsa Gök, Erdoğan'ın konuşmasını ''saldırganca'' olarak
nitelendirdi ve bu konuşmada ''saldırı ve açıktan hakaretler'' bulunduğunu,
''Meclis'in konuşma adabına aykırı'' olduğunu dile getirdi.
Erdoğan'ın TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e, ''Siz mi susturacaksınız, ben
mi susturayım'' dediğini anımsatan Gök, ''Yani ne olacak? Dövecek misin?
Başbakanın Meclis Başkanını azarlaması adetten oldu. Başbakan, grupları tehdit
ediyor. Bir Başbakana bu yakışmıyor. Meclis Başkanı görevini yapsa bu rezalet
olmaz. Meclis Başkanı mütemadiyen azarlanıyor. Meclis Başkanı ya istifa etsin ya
da içtüzüğe göre görevini yapsın. Meclis Başkanlığının onurlu yeri var... Azar
yeri değildir'' diye konuştu.
İsa Gök, Anayasa Mahkemesi'nde bazı davaların beklediğini, bunlar
arasında 2006 yılında açılan davaların da olduğunu bildirerek, Mahkeme Başkanı
Haşim Kılıç'ın tutumunu eleştirdi. Kılıç'ın bazı davaları gündeme almadığını
belirten Gök, Kılıç'ın ''Oğlunun düğününde olanaklarını kullandığı TRT'nin Kanunu
ile ilgili iptal isteminin mahkeme gündemine gelmediğini'' iddia etti.
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, görüşülen bütçenin iktidar
partisinin 8. bütçesi olduğunu, bürokrat olarak da geçmişte çok bütçe izlediğini
belirterek, ''Gördüğüm şudur: Bütçe görüşmeleri Sayın Başbakan'ın gergin
konuşmalarına sahne oluyor. Sayın Başbakan tansiyonu yükseltiyor, gerginliğe
neden oluyor. Bunun üzüntüsünü yaşıyorum'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı seçimi sisteminin değiştirildiğini, ilk seçimde
Cumhurbaşkan'ının halk tarafından seçileceğini anımsatan Hamzaçebi, modelin,
''parlamenter sisteme uymayan, hiçbir şeye benzemeyen bir tepki modeli'' olduğunu
söyledi.
Hamzaçebi, ''Cumhurbaşkanı seçimi konusunda önümüzde hala fırsat var.
Parlamenter sisteme uygun bir cumhurbaşkanlığı seçim modele oluşturulmalıdır.
Cumhurbaşkanı, TBMM tarafından seçilmelidir. Parlamenter sistemi uygun olan
budur'' diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kanunların anayasaya uygunluğu konusundaki
denetim yetkisini kullanmadığını, 2007 yılından bu yana sadece 1-2 yasayı iade
ettiğini savunan Hamzaçebi, ''Cumhurbaşkanlığı yasaların tasdik merci değildir''
dedi.
Gül'ün kendisinden önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in
imzalamadığı atama kararnamelerinin hepsini imzaladığını öne süren Hamzaçebi,
Gül'ün rektör atamalarını da eleştirdi, en az oyu alan bir kişiyi rektör olarak
atadığını kaydetti. Hamzaçebi, ''Sistem altüst edilmiştir. Tarafgir
davranılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanının bu tavrı demokrasiye darbe vurmaktadır''
diye konuştu.
CHP Mersin Milletvekli Ali Rıza Öztürk ise Sayıştay'a üye seçimi
konusunda eleştirilerde bulundu. ''AKP iktidarının en çok denetimden korktuğunu,
bu nedenle kendisini denetleyecek kurumu baskı altına aldığını'' savunan Öztürk,
''Sayıştay, denetleyen değil iktidar tarafından denetlenen bir kurum haline
gelmiştir. Sayıştay hükümetin emir ve talimatı altına girmiştir'' dedi.
CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok da RTÜK'ün önceki başkanı Zahid
Akman ve mevcut başkanı Davut Dursun'u eleştirdi. RTÜK'ün ''bazı televizyon
kanallarını özel olarak koruduğunu'' iddia eden Baytok, ''RTÜK yönetimleri
sırtını kime dayıyor? Elbette sayın Başbakana'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın medyaya tavrını da eleştiren Baytok, Erdoğan'ın
medyayı kontrol ettiğini, bazı grupları defalarca tehdit ettiğini iddia etti.
Baytok, ''Ülkemiz de RTÜK de iyi yönetilmiyor'' dedi."
Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Anayasa
Mahkemesi ve Sayıştayın bütçelerinin TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında
MHP grubu adına söz alan Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Cumhurbaşkanı'nın
tarafsız olması gerektiğini, anayasal kurumlar arasındaki eşgüdüm ve uyumu
sağlaması gerektiğini söyledi.
Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçildikten sonra kabul edilen 242 yasadan
239'unu onayladığını, sadece 3'ünü veto ettiğini kaydeden Büyükataman,
''Cumhurbaşkanlığı makamı, hükümetin Meclisten geçirdiği yasaları, iktidar
partisinin noteri görüntüsünde anında onaylamamalıdır. Cumhurbaşkanı, Vakıflar
Yasasını, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesine ilişkin yasayı da eli
titremeden imzalamıştır'' diye konuştu.
Büyükataman, Cumhurbaşkanlığına 2010 bütçesinde 72 milyon 500 bin liranın
öngörüldüğünü belirterek, bütçenin büyük bir bölümünü, temsil ve ağırlama
giderlerinin oluşturduğuna değindi."
Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık gibi kurumların tasarrufa öncelik etmesi
gerektiğini söyleyen Büyükataman, ''Tasarrufu öncelikle kendisi yapması gereken
kurumların masraflarının artması, kamuoyunun vicdanını sızlatmaktadır. Eğer
Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık tutumlu davranmazsa, topluma kötü örnek olur''
dedi.
GEREKİRSE MİLLETVEKİLLERİ LAF DA ATABİLİR
MHP Giresun Milletvekili Murat Özkan, TBMM bütçesinin ''gelişi güzel
hazırlandığını'' ifade ederek, birimlerin hedefinin belli olmadığını söyledi.
Önceki bütçe ödeneklerinin rantabl olarak kullanılmadığına dikkati çeken
Özkan, yangından korunma bütçesi olarak, geçen yıl ayrılan 316 bin liradan sadece
70 bin lirasının harcandığını, 2010 yılı bütçesinde ise 750 bin lira ödenek
konulduğunu bildirdi.
Mecliste verilen hizmetlerin temel taşını, 4C kapsamındaki işçilerin
oluşturduğunu belirten Özkan, bunlar arasından yüksek okulu bitirmiş olanların
kadroya alınabileceğini savundu.
Özkan, ''Hizmet alımı, çağdaş köle uygulamasıdır. Hizmet alımına gerekçe
olarak, 'kadrolu personeli çalıştırmamak' gösteriliyor. Bu, basiretsiz
yöneticilerin bir itirafıdır'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü bütçe görüşmelerinde, TBMM
Başkanına talimat verir şekilde konuştuğunu savunan Özkan, ''Başbakan, Meclis
Başkanına 'Meclisi siz mi susturacaksınız ben mi susturayım' deme gafletinde
bulunuyor. Başbakanın bu tavrını şiddetle reddediyorum. Burası Parlamento,
Parlamento, konuşma yeridir, gerekirse milletvekilleri laf da atabilir'' diye
konuştu.
Meclis personelinin atanmasının Başkanlık Divanı tarafından
kararlaştırılması gerektiğini söyleyen Özkan, Meclis Başkanının inisiyatifiyle
atamalar yapıldığını, bazı bakan ve milletvekillerinin eş ve çocuklarının
Mecliste işe alındığını söyledi.
YILIN 6 AYI YURT DIŞINDA...
MHP Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz, RTÜK bütçesi üzerinde
partisinin görüşlerini dile getirdi.
AK Parti iktidarının, kendisinden olmayan televizyon kanallarına ve
gazetelere adeta devlet gücüyle baskı ve dayatmacı bir politika izlediğini ileri
süren Korkmaz, ''Baskı ve engellemelerle kontrole çalıştığınız, yahut kamu
kaynaklarını peşkeş çekerek beslediğiniz medyanın, yarın muhalefete düştüğünüzde
yanınızda olacağını mı sanıyorsunuz?'' dedi.
RTÜK'ün toplam 9 üyesinden 6'sını atayarak, kurumu bürokrasisiyle
birlikte ele geçirildiğini savunan Korkmaz, ''Nam-ı diğer Deniz Fenerci ve
Armada'cı Zahit Akman'dan tutun, kurumu babasının çiftliği gibi gören, kendisini
oralara getiren partinin hamiliğine soyunan ve parti yandaşlarına mevki, makam
temin eden tüysüz yetim hakkı demeden kendilerini her fırsatta yurt dışına atan
bazı üyelere kadar, tüm kurum kötü yönetilmektedir. Kurum harcamalarını
incelerseniz şatafat ve israfın, kurumun bünyesini bir hastalık gibi sardığını
göreceksiniz, Kurum harcamaları neredeyse 3 katına çıkmıştır. Bazı üyelerin
neredeyse yılın 6 ayını yurt dışında geçirmekte olduğunu söylersek abartmamış
oluruz'' diye konuştu.
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda değişiklik
öngören tasarıyla ''Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak
kullandıkları farklı dil ve lehçelerde yayın yapabileceği, ancak bu yayının,
Cumhuriyetin temel niteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne aykırı olamayacağı'' hükmünün kanundan çıkarılmak istendiğini
belirten Korkmaz, ayrıca ''yayınların toplumun milli ve manevi değerlerine ve
Türk aile yapısına aykırı olamayacağı'' hükmünden ''Türk'' kelimesinin
çıkarıldığını kaydetti.
Korkmaz, ''Nedir bu husumet, tahammülsüzlük, nedir bu alıp veremediğin
milletimizle? Orada (yasada) bulunan ''Türk'' kelimesi, sizi ne diye rahatsız
ediyor? Brüksel'den, Washington'dan, Erbil'den verilen ev ödevlerini alelacele
yapıyorsunuz da yayın karmaşasını giderecek Türkiye'nin Frekans Haritasını neden
çıkarmıyorsunuz?'' diye sordu.
SAYIN ARINÇ'I UTANDIRAN ŞAHIS...
Bülent Arınç'ın Başbakan Yardımcısı olduktan sonra RTÜK Başkanı Zahit
Akman'ın istifasını istediğine yönelik beyanları bulunduğunu anımsatan Korkmaz,
şöyle devam etti:
''Sayın Arınç, Başbakan Yardımcısı olur olmaz tepki veriyor. Allahı var,
dürüstlüğü konusunda aleyhinde hiç bir şey duymuş değilim. Sayın Arınç'ı
utandıran şahıs üst kurul üyesi olarak makamı işgale devam ediyor. Sayın Arınç,
işte sizi utandıranlar orada oturuyor. Ne değişti? İkna mı oldunuz? Yoksa Sayın
Başbakan'ın hazmettirme politikasının ilk kurbanlarından biri siz misiniz?
Kamuoyu bunları bilmek istiyor.
Sayın Arınç, bu işin gereğini yapmamış olmak yakanıza yapışmıştır. 'Ne
yapayım, onu Meclis seçti, ben görevden alamam' sözü de sizi kurtarmayacaktır.
Eğer bu şahıs yanlış ise sizi utandırmış ise orada üst kurul üyesi olarak
oturması sizi rahatsız etmiyor mu? MHP olarak Mecliste ve RTÜK'te her türlü
desteği vermeye hazırız.''
MHP Mersin Milletvekili Behiç Çelik ise Anayasa Mahkemesinin, TBMM'den
üstün olmadığını belirterek, ''Anayasa Mahkemesi, kanunların Anayasaya
uygunluğunu denetlemesi gerekirken, kendini kanun koyucu yerine geçirme
teşebbüsü, mahkemeye güven duygusunu sarsmaktadır'' dedi.
Çelik, ortam ve telefon dinlemelerinin Anayasa, TCK ve CMUK'un hükümleri
doğrultusunda yapılması gerektiğini belirterek, ''Siyasi, muhalifleri sindirme,
sermayenin el değiştirmesine yönelik dinlemeler yapılıyor. Türkiye, korku
diktatörlüğüne götürülüyor. AKP, Türkiye'yi kaos ortamına sürüklemektedir. Hakim
ve savcı dinlenmesi, korku diktatörlüğüne gidişte mesafe alındığını
göstermektedir'' diye konuştu.
