2007-04-25 - 15:00
TBMM KÜRESEL ISINMA KOMİSYONU...
AK Parti Kayseri Milletvekili Adem Baştürk'ün başkanlığında toplanan TBMM Küresel Isınma Komisyon, TÇMB uzmanları ile Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ana Bİlim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tamay Sıtkı Uyar'ı dinledi.

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği
(TÇMB)Genel Başkanı Adnan İğnebekçili, ''Türkiye, dünyanın en büyük çimento
ihracatçılarından biri. Kyoto Protokolünü imzalarsak biteriz'' dedi.
AK Parti Kayseri Milletvekili Adem Baştürk'ün başkanlığında toplanan TBMM
Küresel Isınma Komisyon, TÇMB uzmanları ile Marmara Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi Ana Bİlim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tamay Sıtkı Uyar'ı dinledi.
Toplantının başında, CHP'li milletvekilleri, TBMM Başkanvekili Ali Dinçer'in
vefatı nedeniyle Mecliste tören düzenlendiği gün, Komisyonun toplanmasını
eleştirdi. CHP Aydın Milletvekili Mehmet Boztaş, Komisyon Sözcüsü AK Parti Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in toplantının ertelenmesi yönünde talebi olduğunu
ancak, bunun dikkate alınmadığını söyledi.
AK Parti'li Baştürk, bu acıyı paylaştıklarını dile getirerek, o gün
toplantıyı saat 11.00'de bitirdiklerini, Komisyon üyesi milletvekillerinin de
TBMM'de yapılan törene katıldıklarını belirtti.

-''20 YILDA TALEP YÜZDE 65 ARTACAK''-

TÇMB Genel Başkanı İğnebekçili, inşaat sektöründeki gelişmeler dolayısıyla
Türkiye'nin çimento tüketiminin 43 milyon tonun üzerine çıktığını belirterek,
''Önümüzdeki 20 yılda bu rakamın 70 milyon tonun üzerine çıkması bekleniyor.
Çimento tüketimimizde yüzde 65-70'lik bir büyüme olacak'' dedi.
Sanayiden kaynaklanan sera gazı emisyonu oranının yüzde 10'lar düzeyinde
olduğunu ifade eden İğnebekçili, Türkiye'de artık çimento tesislerinin sulu
üretimden kuru üretime geçtiğini, fırınlarda torbalı filtreler kullanılmaya
başlandığını, bu sayede emisyonlarda yüzde 50'lik bir farklılaşma sağlandığını
söyledi.
İğnebekçili, Türkiye'de çimento üretilmese de tüketilmeye devam edeceğini
vurgulayarak, ''Çimento üretimini kısıtlamamalıyız. Daha az yakıt sarfiyatı ile
çimento üretmeliyiz'' dedi.
Atık yakımı konusunda çimento fabrikalarının desteklenmesi gerektiğini ifade
eden İğnebekçili, atık konusunda yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu; bu
konuda belediyelerin yetkilerinin artırılması gerektiğini kaydetti.

-''KYOTO İMZALANIRSA BATARIZ''-

İğnebekçili, milletvekillerinin sorusu üzerine, çimento sektörü olarak Kyoto
Protokolüne karşı olmadıklarını, ancak bunun müzakerelerinin iyi yapılması
gerektiğini belirtti. İğnebekçili, ''Türkiye, dünyanın en büyük çimento
ihracatçılarından biri. Ürettiğimiz çimentoları Avrupa'ya, Irak'a ve ABD'ye ihraç
ediyoruz. Kyoto protokolü imzalanırsa biteriz'' diye konuştu.
Baştürk'ün, üretilen çimentonun ne kadarının ihraç edildiğini sorması
üzerine İğnebekçili, 47 milyon ton üretimin 5 milyon tonunun ihraç edildiğini
bildirdi. Bu rakamın iç piyasayla da ilgisinin bulunduğuna dikkati çeken
İğnebekçili, 2001-2002 kriz döneminde bu rakamın 11-12 milyon tona çıktığını
belirtti.
Avrupa'nın çevreye zarar veren eskimiş teknolojiyi Türkiye'ye gönderdiğini,
yabancı şirketlerin de bu yüzden ülkeleri yerine Türkiye'de yatırım yaptığı
yönündeki eleştirilerin sorulması üzerine İğnebekçili, ''Türkiye'nin iç pazarı
kıymetli, Türkiye'nin geleceğine güveniyorlar. Yoksa gider Mısır gibi başka
ülkelere kurar'' diye konuştu.

-''NÜKLEER ENERJİ PAHALI''-

Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ana Bİlim Dalı öğretim üyesi Doç.
Dr. Tamay Sıtkı Uyar, Türkiye'nin uzun süredir, Dünya Atom Enerjisi Kurumu
tarafından ücretsiz verilen ''yanlış enerji üretim modelini'' kullandığını
söyledi.
Doç. Dr. Uyar, doğalgazda olduğu gibi ''Ya al, ya öde'' şeklinde yapılan
enerji anlaşmalarıyla Türkiye'nin elinin kolunun bağlandığını belirterek,
''Nükleer enerji konusunda da yapılmak istenen bu. Türkiye, nükleer santral
kurulmasının önünü açsa bile işletemeyecek. Çünkü ekonomik olmaktan çıkacak,
tahkim yoluyla da parasını ödemek zorunda kalacak'' diye konuştu.
Türkiye'nin yaptığı enerji anlaşmaları nedeniyle rüzgar gibi yenilenebilir
enerji kaynaklarının desteklenmediğini ileri süren Doç. Dr. Uyar, ''Eğer rüzgar
enerjisinden üretim desteklense, daha az doğalgaz ithal edecek. Parasını ödemek
istemediğinizde de yüzde 20 ceza ödemek zorundasınız. Bunun için Türkiye'de
enerjinin etkin kullanılması önemsenmiyor'' dedi.

-''ESKİ TEKNOLOJİLER, TÜRKİYE'YE TRANSFER''-

Doç. Dr. Uyar, Fransa, Almanya ve Hollanda'nın Türkiye'nin üyeliğine karşı
çıkmasının temelinde eski teknolojilerini Türkiye'ye transfer etmenin yattığını
öne sürerek, şunları kaydetti:
''Türkiye, nükleer enerji işine bulaşmamalı. ABD'de 1978 yılından bu yana
nükleer santral siparişi yok, daha önce yapılanlar ise iptal edildi. Nükleer
enerjinin beşikten mezara dediğimiz maliyeti pahalı. Denetimi zor, aynı zamanda
da dünyada uranyum miktarı tükeniyor. Atık ise başka bir konu. ABD, ülkesindeki
atıkları yollayacak başka ülkeler arıyor. Atıkların yeniden değerlendirilmesi adı
altında krediler veriyor. Böylece atıkları başka ülkelere transfer etmeye
çalışıyorlar.''
Doç. Dr. Tamay Sıktı Uyar, önceki hükümet döneminde eski Başbakan Bülent
Ecevit'in, kendisini bilgi vermek üzere Bakanlar Kurulu'na davet ettiğini,
verdiği bilgiden sonra nükleer enerji santralinden vazgeçildiğini söyledi.
Doç. Dr. Uyar, Türkiye'nin güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir
enerji kaynaklarına yönelmesi gerektiğini vurgulayarak, bu enerjilerin hem ucuz
olduğunu, hem de çevreye daha az zarar vereceğini sözlerine ekledi.

TBMM Küresel Isınma Komisyonuna sunum yapan Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürü Turan Buzgan, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin 2007 yılı değerlendirme
raporu hakkında milletvekillerine bilgi verdi.

-''SU SIKINTISI BAŞLAYACAK''-

Rapora göre, 2.4 derecelik ısı artışına bağlı olarak su sıkıntısının
başlayacağını, kadınların su kıtlığı nedeniyle saçlarını keseceğini, 50 yaşındaki
insanların 80 yaşındaymış gibi görüneceğinin belirtildiğini ifade eden Buzgan,
sıcaklık dalgalarına bağlı olarak ani ölümlerin gerçekleşeceğini, ishal ve
bulaşıcı hastalıklarda da artışların olacağını bildirdi.
Buzgan, iklim değişikliğine bağlı olarak izleme ve tarama çalışmaları
yapılması gerektiğini ifade ederek, Türkiye'de sıcak hava dalgaları konusunda
henüz hayata geçirilmiş bir acil eylem planı bulunmadığını söyledi.
Türkiye'de görülen enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili bilgiler de veren
Buzgan, 1999 yılında 27 bin 915 tifo, 24 bin 100 dizanteri, 14 bin 323 de Hepatit
A vakası görüldüğünü söyledi. Yapılan etkin çalışmalarla tifo vakalarının bin
518'e, dizanterinin 10 bin 562'ye, Hepatit A'nın da 7 bin 137'ye düşürüldüğünü
belirten Buzgan, şunları kaydetti:
''İklim değişikliğine bağlı olarak görülen hastalıklardan biri de kırım
kongo kanamalı ateşi hastalığıdır. Bu hastalık, 2002 yılına kadar ülkemizde
bilinmiyordu. 2002 yılında 17, 2005 yılında 266, 2006 yılında da 438 vaka tespit
edebildik. Geçen yılki vakalardan 27'si hayatını kaybetti. Bu hastalık özellikle
yaz dönemlerinde artıyor. Halen en çok görüldüğü yer Kelkit Vadisi ve civarında.
Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak Türkiye'de sıcaklıkların artması
durumunda kırım kongo hastalığı Karadeniz'e, azalması durumunda da İç Anadolu
Bölgesi'ne yayılacak.''

-''GÜZELLİK ÇIBANI''-

AK Parti Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, çocukluğunda 2 kişiden birinde
görülen şark çıbanının, Gaziantep'te yayıldığına dair haberler aldığını söyledi.
Bu konuda Sağlık Bakanlığının acil önlem alması gerektiğini ifade eden
Şahin, ''Çocukluğumda gördüğüm o acı olayı, teknolojinin ve sağlığın bu kadar
ilerlediği bir dönemde, çocuklarımda ya da torunlarımda görmek istemem'' dedi.
Buzgan ise halk arasında ''güzellik çıbanı'' olarak da ifade edilen şark
çıbanıyla ilgili şu ana kadar bin 800'e yakın vaka tespiti yapıldığını bildirdi.
İlaç ithalinin serbest bırakılmasıyla birlikte son 3 yılda önemli mesafe
alındığını anlatan Buzgan, ''Bölgede yoğun bir ev-ahır, mağara-ahır uygulaması
var. Özellikle Şanlıurfa'daki bu ahırlar şehir dışına çıkartılmalı. Yerel
yönetimler bu konuda daha duyarlı olmalı'' diye konuştu.

"