2005-09-19 - 17:28
BAYKAL: ''TÜRKİYE'DE TERÖR OLAYLARININ GELDİĞİ YENİ BOYUT, HALININ ALTINA SÜPÜRÜLEREK GEÇİŞTİRME NOKTASINI ÇOKTAN AŞMIŞTIR''
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin olağanüstü grup toplantısında yaptığı konuşmada, toplantının önemine dikkati çekerek, toplantıya katılanlara teşekkür etti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Ekonomiyi, sosyal yaşamı zaman içinde düzeltebilirsiniz, ama Türkiye'de yaşayan 70 milyon insanın kardeşliğini, barışını imha ederseniz, onu ortadan kaldırırsanız, bu olmaz'' dedi.

Baykal, partisinin olağanüstü grup toplantısında yaptığı konuşmada, toplantının önemine dikkati çekerek, toplantıya katılanlara teşekkür etti.

Bugün Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı sorunun, demokrasinin doğal mekanizmaları içerisinde tartışılması gereken konuların da ötesinde özel bir önem arz ettiğini dile getiren Baykal, bu nedenle TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdıklarını söyledi.

Deniz Baykal, bu tablo içerisinde siyasi partilerin üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri gerektiğine dikkati çekerek, bugün Türkiye'nin her yerinde, ''Türkiye'nin iç barışı ve güvenliği yeni bir tehdit ile karşı karşıyadır'' konusunun konuşulduğunu savundu.

Baykal, yaşanan olumsuz gidişatın, Türkiye'yi bir kardeş kavgasına sürükleyebilecek noktada olduğunu iddia ederek, bu kaygının, bütün vatandaşların en öncelikli konusu haline geldiğini söyledi.

Türkiye'nin yeni bir terör uygulaması ile karşı karşıya kaldığını belirten Baykal, ''Türkiye geçmişte, bu terörle 15 yıl mücadele verdi,30 bin evladını kaybetti'' dedi. Deniz Baykal, Türkiye'nin terör örgütleri ile güvenlik güçleri arasında çatışma yaşandığı dönemdeki terör tehdidini sabırla, fedakarlıkla, vatandaşların anlayışı ve desteği ile etkisiz kılmayı başardığını anlattı. Baykal, ''Ancak şimdi, terör örgütünce karayollarına, demiryollarına mayınlar döşeniyor, turizm merkezlerinde panik havası yaratılmak isteniyor ve böylece terör yeni bir anlayışla şekillendirilmek isteniyor'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, terör konusunda yeni bir yaklaşım sergilediği tarihten bugüne kadar geçen süre içinde Türkiye'de 17 ilde 20 olay meydana geldiğini söyledi.

CHP lideri Baykal, terörün içine, halkın da çekilmeye çalışıldığını, bu yönde tuzaklar, tertipler, girişimler yapıldığını savundu. Terörün Karadeniz'e çekilmeye çalışıldığını ileri süren Baykal, şöyle konuştu:

''Belki de artık bu yapılmak isteniyor. Bu, artık, terörü güvenlik güçlerinin bir işi olmaktan çıkarıp, halkı, milleti tek tek insanları doğrudan etkileyerek toplumsal bir süreç haline dönüştürme planının uygulanmak olduğunun bir göstergesidir. Bu yeni bir tablodur. Bu noktada sessiz kalamayız. Türkiye'nin geleceği ile ilgili en önemli temel konu budur. Ekonomide, sosyal yaşamda şikayetlerimiz var. Bunlara tepki gösteriyoruz. Ama bu konuştuğumuz konu, bu konuların hepsinden daha önemlidir. Ekonomiyi, sosyal yaşamı zaman içinde düzeltebilirsiniz ama Türkiye'de yaşayan 70 milyon insanın kardeşliğini, barışını imha ederseniz, onu ortadan kaldırırsanız, bu olmaz. Bu konuda herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Terör mücadelesi parti mücadelesi değildir, hepimizin ortak mücadelesidir. Bu yüzden terör konusunda yapılan yanlışlıkları dile getirmeyi bir görev biliyoruz.''

''Türkiye'de terör niye var, Türkiye'de yaşanan terör nedir, bu terörün amacı nedir, neyi istiyor, bu terör, bir haksızlığa karşı oluşan bir terör müdür, bu terörün arkasında ne vardır?'' diye soran Baykal, önce bu soruların yanıtlarının verilmesi gerektiğini işaret etti.

''TERÖRÜN ARKASINDAKİ PROJE''

Baykal, Türkiye'de yaşanan terörün arkasında bir siyasal proje olduğunu, belli bir amaç için bu terörün varolduğunu kaydederek, Türkiye'de uygulanmak istenen bu siyasi projenin, Türkiye'nin anayasal rejimini, millet tanımını, devletin yapısını değiştirmek için uygulanan bir siyaset yöntemi haline geldiğini öne sürdü. Baykal, terörün, halkı o siyaset projesine teslim etmek için bilinçli olarak uygulandığını dile getirdi.

Baykal, şunları kaydetti:
''Şimdi artık oyun açıktır. İmralı'da bayrak çizilmiştir. Şiddet yöntemi; bu amaca gidecek yolda mevzi kazanmak için, toplumu ürkütmenin, yetkilileri korkutmanın, dolayısıyla taviz almanın bir yöntemi olarak uygulanıyor. Şimdi terör örgütünün hedefi af çıkarılmasıdır. Af istiyorlar, ancak af çıktığı zaman bu mücadeleden vazgeçeceklerini söyleyebiliyorlar mı? Afla bu siyasi ideolojiyi, yanibu ayrılıkçı şiddete dayalı siyaset yapma anlayışını bırakacaklarını ifade ediyorlar mı? Af, bir ara evredir. Af, terörle ayrılıkçı hareketi sürdürmeyi meşrulaştırmak amacıyla istenen bir şeydir.''

Toplumu, halkı, terörün bir tarafı, parçası haline getirme çabalarının bertaraf edilmesi gerektiğine dikkati çeken Baykal, Türkiye'de terörle mücadele konusunda mevcut olan yasaları kullanabilecek bir siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu kaydetti.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, terör ve terör olaylarını gereksiz yere büyütmenin ve tırmandırmanın yanlış olduğunu belirterek, ''Ancak, Türkiye'de terör olaylarının geldiği yeni boyut, halının altına süpürülerek geçiştirme noktasını çoktan aşmıştır'' dedi.

Baykal, konuşmasının ikinci bölümünde, geçtiğimiz günlerde İstanbul Fatih Camii'nde cuma namazı çıkışında Atatürk ve Cumhuriyet'e yönelik küfür ve hakaret dolu konuşmalar yapıldığını, güvenlik güçlerinin bu konuşmalara seyirci kaldığını belirterek, ''Şimdi, Türkiye'de 3 yıldan bu yana AKP iktidar olmasaydı böyle bir olay yaşanır mıydı?'' diye sordu.

İstanbul'da yaşanan bu olaydaki elebaşının hala yakalanamadığını ve bu olaydan bir hafta sonra Ankara'da Başbakan'ın da katıldığı bir cuma namazında böyle bir olayın gerçekleştirileceğinin bilinmesine karşın Cumhuriyet'e meydan okurcasına aynı eylemin tekrarlandığını ifade eden Baykal, ''Siz bunlara göz yumanlara, yasa çıkarsanız, yeni yetkiler verseniz ne olur. Türkiye'nin sorunu iktidarın terör konusunda yapılması gerekenleri yapmamasıdır''dedi.

Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin bir köşe yazarına yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sorduğu, ''Tutuklu bir terör örgütü elebaşının hücreden talimat vermesine nasıl izin veriyorsunuz?'' sorusuna, ''İşte demokrasi budur'' diye yanıt verdiğinin bir gazetede yer aldığını belirten Baykal, şunları söyledi:

''Talabani'nin iddiası bu... Buna verilen yanıtta ise iddia reddedilmiyor. (Başbakan böyle bir konuşmayı hatırlamıyor) deniliyor. Başbakan çıkıp, (Kesinlikle böyle bir konuşma yoktur ve olamaz) diyemiyor. Sayın Başbakan, Türkiye'nin terör konusunda yaşadığı bu kötü günlerde dahi bunu söyleyemiyor. Demokraside her türlü düşünce ifade edilir, ancak şiddet ve terör kesinlikle kabul edilemez. Bunu demokrasinin bir parçası yaparsanız demokrasiye en büyük kötülüğü yaparsınız. Masanın üzerine silah koyduğunuz zaman demokrasi ortadan kalkar. Başbakan böyle bir ortamda bunu demokrasi diye sunmaya çalışıyor.

Sayın Başbakan bu olayların çok fazla yazılıp çizilmesine ve konuşulmasına karşı olduğunu ve olayların fazla büyütülmemesi gerektiğini söylüyor sık sık. Bu tür olayların büyütülmesi ve tırmandırılması elbette yanlıştır. Ama Türkiye'de olaylar, halının altına süpürülüp geçiştirme noktasını çoktan aştı. Cenaze törenlerini görmezlikten gelerek saklama şansınız var mı? Sen hücreden talimat vermeye demokrasi dersen bu işi götüremezsin. O talimatı önlemek senin en başta gelen görevindir. Türkiye'de bu konuda kafası karışık olan sadece Başbakan değil. Ülkenin en etkili ve güçlü medyasından insanlar da bu zihin karışıklığını yaşıyorlar ve bunu alkışlıyorlar. Siz Fransız Le Monde ya da Avrupa ve Amerika'nın önde gelen gazetelerinde böyle bir olayı destekleyen bir yazı okuyabilirmisiniz? (Şiddete hayır) diyeceksin, korkmayacaksın, korkmayacaksın.. Türkiye'nin bazı kesimlerinin ve iktidarın bu konusunda kafası karışık, iktidara (bunu yapma) diyoruz, (şiddetin arkasından çekil) diyoruz.''

Türkiye'de bugün terörle mücadelede yapılması gerekenlerin yapılmadığını, yapılmaması gerekenlerin ise yapıldığını öne süren Deniz Baykal, ''Bugün ülkede yaşanan terör olaylarında her zamankinden fazla dış güç vardır'' dedi. Kuzey Irak'taki yeni yapılanmanın Türkiye'deki terörü tetiklediğini ve hükümetin bu konuda sadece laf ürettiğini savunan Baykal, ''Bush Talabani'ye (Bu işi çöz) demiş ve Hükümet bu konuda Talabani'den medet umuyor. Talabani'nin melhemi olsa kendi başına sürer'' diye konuştu.

Bu tür yaklaşımlarla Türkiye'nin sağduyusuyla alay edildiğini ileri süren Deniz Baykal, hükümetin artık bu konularla ilgili taleplerde bulunamadığını ve sadece Türk kamuoyunu oyalayacak açıklama oyununa alet olduğunu söyledi.

''YANLIŞLAR DA DOĞRULAR DA HEPİMİZİN''
Türkiye'nin tapusunun hiçbir ırk, mezhep ve etnik grupta olmadığını belirten Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu tapu 70 milyonun hepsinindir ve bu tapudaki her pay eşittir, Yüksekova'dan Bodrum'a kadar eşittir. Bu temel noktayı ayrıştırarak bu doğru projeyi bozmak istiyorlar ve yanlış yapıyorlar. Hepimiz bu milletin bir parçasıyız, ailede, partide, şirkette ve hayatın içinde beraberiz. Türkiye'de o kadar banka hortumlandı, burada bile herkes payını almış. Konfederasyonmuş... ne yapacağız konfederasyonla...İzmir'de, İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımıza ne diyeceğiz. Bu girişim Türkiye'de kardeşi kardeşe kırdırma ve bir nifak girişimidir. Türkiye'nin bunu reddetmesi lazım ve reddedecektir.

Bakın bugün ülkenin her yerinde problem var, ekonomik problem var sosyal problem var. Ama eğer bu sorunların ülkenin bir bölümünde çözülmesi ile bu terör duracaksa başım gözüm üstüne onun için elimizden geleni yapalım. Ama siz diyorsunuz ki (biz C-4'le, mayınla, bebek, öğretmen, imam öldürerek ayrı bir devlet olacağız), işte bunu anlamıyorum değerli arkadaşlarım, bunu anlamıyorum. Bunu hep birlikte reddetmeliyliz. Biz hepimiz kardeşiz, bu ülkedeki yanlışlar da doğrular da hepimizin. Bu sorunları birlikte çözeceğiz.

Ancak, bu ülkenin başbakanı, (Türkiye'de demokrasi yok, ırk ayrımcılığı yapılıyor, minareler süngümüz kubbeler miğferimiz, eyalet sistemi) deyip dini siyasete alet etmeye kalkarsa, o ülke terörle mücadelede ciddi sıkıntılara girer. Başbakan muhalefeti, (Amaçları üzüm yemek değil bekçiyi dövmek) diye eleştiriyor. Biz bekçiyi dövmeyi değil de değiştirmeyi düşünüyoruz. Çünkü ülkede yaşanan bu üzüm bunalımının altında bekçinin yattığını düşünüyoruz. Bu bekçi orada durdukça siz o üzümü zor yersiniz.''

Başbakan Erdoğan'ın TBMM'nin terör konusunu görüşmek üzere olağanüstü toplanma çağrısından çok hoşlanmadığını, ancak engellemek için de bir şey söyleyemediğini ileri süren Baykal, ''(Bu görüşme 3 Ekim müzakerelerini sıkıntıya sokar) diyorlar. Yani biz terörle mücadele için, terör konuşmak için AB'den izin mi alacağız. Bu ne acz'dir bu ne zillettir ve bu ne teslimiyettir. Başbakan gelsin şu Meclis'e de bunları yüzüne karşı söyleyelim'' dedi.