2009-12-18 - 17:00
2010 YILI BÜTÇESİ TBMM GENEL KURULU'NDA...
TBMM Genel Kurulunda, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Dışişleri Bakanlığının bütçelerinin görüşülmesine başlandı.
TBMM Genel Kurulunda, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Dışişleri Bakanlığının bütçelerinin görüşülmesine başlandı.

Bütçe görüşmelerinin 8. turunda ilk sözü MHP Grubu adına Ankara Milletvekili Bekir Aksoy aldı.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, dün, polisin TEKEL işçilerine müdahalesinde bazı milletvekillerinin de maruz kaldığı durumdan üzüntü duyduğunu ifade ederek olayın araştırıldığını bildirdi.

Görüşmelere başlamadan önce, CHP'li bazı milletvekilleri, Başkanvekili Meral Akşener'e, komisyon sıralarında oturan İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, dün yaşanan olaylarla ilgili özür dilemesini istedi. Akşener de Bakan Atalay'ın, konuyla ilgili kısa bir konuşma yapmak için talepte bulunduğunu belirtti.

Bakan Atalay, dün polisin, işçilerin eylemiyle ilgili müdahalesinde, bazı milletvekillerinin de maruz kaldığı durumdan üzüntü duyduğunu ifade etti.

Yaşanan durumdan olaydan sonra haberdar olduklarını kaydeden Atalay, dün iki müfettiş görevlendirdiklerini, olayı bütün ayrıntısıyla incelettiklerini,
konuyla ilgili Ankara Valiliğinden de bilgi aldığını söyledi.

Atalay, bu konuda duyduğu üzüntüyü tekrar milletvekilleriyle paylaşmak
istediğini dile getirdi.

Atalay konuşmasını sürdürürken, dün, polisin TEKEL işçilerine müdahalesinde biber gazına maruz kalan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ile
CHP Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan, Atalay'ın oturduğu sıraya birer limon bıraktı.

Bakan Atalay'ın konuşmasının ardından görüşmelere geçildi.

''EŞKIYANIN ASIL AMACI FEDERAL DEVLET''

MHP Grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Bekir Aksoy, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin, bir ''çözülme projesine'' dönüştüğünü öne sürdü. Aksoy, ''Bu projeyle bin yıllık kardeşliğin temeline dinamit koydunuz. Bunun hesabını, millet ve Türk adaleti soracaktır'' diye konuştu.

Demokratik açılımın, ''eşkıyayı'' tatmin etmeyeceğini belirten Aksoy, onların asıl hedeflerinin, Anayasanın değiştirilmesi ve federal bir devlet kurulması olduğunu söyledi.

MHP Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemir de polis memurlarının yaşadığı sorunlara değindi. Özdemir, öncelikle polis memurlarının özlük haklarının düzeltilmesi ve mesai saatlerinin ISO standartlarına getirilmesi gerektiğini ifade etti.

Polis memurunun, standart mesaisi olan bir kişiden yüzde 60 daha fazla çalıştığını, buna rağmen aldığı ücretin yeterli olmadığını belirten Özdemir, emekliye ayrılan personelin de yine ücret konusunda büyük sıkıntı yaşadığını kaydetti.

Polis teşkilatında intiharlardaki artışa da değinen Özdemir, polis intiharlarının araştırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

MHP İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a yönelik, ''Sayın Bakan, ülkenin her yanı yangın yeri; ayaklanma provaları başladı. Açılım, ayrışmayı, çatışmayı getirdi'' dedi.

TBMM Genel Kurulunda, İçişleri Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlıklarının bütçe görüşmelerine devam ediliyor.

MHP Grubu adına söz alan Sipahi, terörle mücadele kapsamında 2002'de 10 şehit verilmesine rağmen AK Parti döneminde şehit sayısının 735'e çıktığını kaydederek, AK Parti'nin iktidara geldiği dönemde terör örgütü PKK'nın bitme noktasına geldiğini söyledi.

Sipahi, ''Sayın Bakan, ülkenin her yanı yangın yeri; ayaklanma provaları başladı. Açılım, ayrışmayı, çatışmayı getirdi. Bunun sonu Allah korusun, ya bölünmeye ya kardeş kavgasına döner. Bu vebali taşıyamazsınız. Herhalde Damat Ferit'in İçişleri Bakanı Ali Kemal gibi hatırlanmak istemezsiniz. Biz de istemeyiz. İhaneti ya siz susturun yahut da millet sandıkta sizi susturup, ardından hesap soracak. MHP olarak size rağmen ve inadına, ayrılmadan, ayrışmadan, nifaklara karışmadan tek bir millet, tek bir vatan, sonsuza kadar var ol Türkiye demeye devam edeceğiz'' diye konuştu.

MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı, AK Parti'nin sürdürdüğü dış politikaları ''teslimiyetçi'' olarak nitelendirdi.

Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin onay sürecinin ''komediye dönüştüğünü'' ifade eden Bölükbaşı, protokollerde Dağlık Karabağ sorununun çözümü konusunda herhangi bir atıfta bulunulmadığını söyledi.

Bölükbaşı, ''Ermenistan ile imzalanan protokoller, Genel Kurulda onaylanmayarak, içine girilen dar boğazdan çıkış sağlanmalıdır'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama'nın görüşmesinden sonra Büyükelçi Nabi Şensoy'un istifa ettiğini anımsatan Bölükbaşı, Dışişleri Bakanının konuyla ilgili açıklama yapmasının, istifaya ilişkin söylenen senaryoların bertaraf edilmesinde faydalı olacağını söyledi.


-''2013'TE REFORMLAR SONUÇLANDIĞINDA...''-


AK Parti Eskişehir Milletvekili Murat Mercan, bölgelerde barış olmazsa ülkede de barış olmayacağını, ülkede barışın sağlanmaması halinde ise dünyada barışın sağlanamayacağını savundu.

''Dış politika vizyonumuz; ulusal, bölgesel ve küresel barışa hizmet etmektir'' diyen Mercan, dış politikada eksen kaymasının yaşandığına ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğunu söyledi.

AK Parti Düzce Milletvekili Yaşar Yakış ise 10-11 Aralıkta yapılan AB zirvesinde alınan karara değindi. Yakış, kararın kendilerini yüzde yüz memnun etmediğini ancak, karar öncesi çizilen senaryoları da boşa çıkardığını belirtti.

Güney Kıbrıs Rum kesimi tarafından karar öncesi Türkiye'nin aleyhine açıklamalar yapıldığını, buna rağmen kararı yönlendiremediklerini belirten Yakış, Türkiye'nin muhatabının, AB'nin münferit üyeleri veya politikacılarının olmadığını, tek muhatabın AB kurumları olduğunu vurguladı.

Yakış, ''2013 sonunda reformlar sonuçlandığında Türkiye, AB'ye yüzde yüz uyum sağlamış hale gelecektir. Türkiye'nin üyeliği, AB için de önemli hedef haline gelecektir'' diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığında 39 yıl hizmet ettiğine değinen Yaşar Yakış, bu bakanlığın bütçesinin yetersiz olduğunu, bu bakanlığın bütçesinin imkanlar doğrultusunda diğer ülkelerin Dışişleri Bakanlığı bütçelerinin seviyesine getirilmesi gerektiğini söyledi.


CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya, ''AK Parti iktidarı olarak, bu güzel insanlara karşı öylesine büyük günahlar işliyorsunuz ki o insanların her gün ahını alıyorsunuz. Affedilmeyen bu günahlarla yaşayacağınızdan öbür dünyada asla rahat edemeyecek, sürekli aldığınız bu ahların vebalini çekeceksiniz'' diye konuştu.

TBMM Genel Kurulunda, İçişleri Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı bütçelerinin görüşülmesine devam ediliyor.

İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde grupları adına söz alan CHP'li milletvekilleri, polisin Abdi İpekçi Parkında TEKEL işçilerine ve milletvekillerine müdahalesini gündeme getirdi.

CHP'li Yalçınkaya, polisin, işçiler ve milletvekillerinin üzerine biber gazı ve su sıkmasında sorumluluğu olduğu gerekçesiyle, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ı kınadı.


-''BU MU SİZİN ADALETİNİZ?''-


Bir çok ilden Ankara'ya gelen işçilerin haklarını aradığını belirten Yalçınkaya, şöyle konuştu:

''Orada, işçilere ve basın mensuplarına terörist muamelesi yapılıyor ama Habur'dan girenleri karşılamak için müsteşarınızı, genel müdürünüzü, valinizi, kaymakamınızı, savcınızı, hakiminizi gönderip gelenleri törenlerle, kahramanlar gibi karşılattırıyorsunuz, onları baştacı yapıyorsunuz. Bu görüntülere tahammül edemeyen şehit ailelerini, haklarını arayan işçileri ise coplatıyorsunuz. Bu mu sizin adaletiniz?

Haklarını arayan masum insanlara zulüm ediyorsunuz. Siz zalime kuzu, mazluma aslan kesiliyorsunuz. AK Parti iktidarı olarak, bu güzel insanlara karşı öylesine büyük günahlar işliyorsunuz ki o insanların her gün ahını alıyorsunuz. Günah işlemekten hiç korkmuyorsunuz. Aslında korkmanız lazım. Allah kul hakkı yiyerek günah işleyenlerin tövbelerini kabul etmez. Dolayısıyla siz de affedilmeyen bu günahlarla yaşayacağınızdan belki bu dünyada değil ama öbür dünyada asla rahat edemeyecek, sürekli aldığınız bu ahların vebalini çekeceksiniz.''


-''KAOS ORTAMI YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR''-


CHP Mersin Milletvekili Ali Oksal, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, demokratik açılım adı verilen Kürt açılımını bugüne kadar açıklamadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, ''Açılımı tarihi bir fırsat'' olarak değerlendirdiğini kaydeden Oksal, ''Sayın Cumhurbaşkanı, 'biz çözemezsek, birileri gelir çözer' demiştir. Bu, ne demektir?'' diye sordu.

Kapalı kapılar ardında teröristle müzakere yapıldığını iddia eden Oksal, Türkiye'nin belli bir coğrafyasında, özerklik gibi ulus devletiyle bağdaşmayan taleplerde bulunuluyor olmasının kabul edilemeyeceğini ifade etti.

CHP'li Oksal, terör örgütünün elebaşı Öcalan'ın kaldığı yer bahane edilerek ülkede kaos ortamı yaratılmaya çalışıldığını iddia ederek, ''Demokratik açılımın getirdiği nokta bugün budur'' dedi.

Polisin orantısız güç kullanarak TEKEL işçilerine ve milletvekillerine yaptığı müdahalenin kabul edilemeyeceğini dile getiren Oksal, Habur'dan gelenlere gösterilen hoşgörü ve saygının, işçilere ve milletvekillerine gösterilmediğini söyledi.

CHP Adana milletvekili Hulusi Güvel ise Ergenekon soruşturması bahane edilerek, jandarmanın ve askerlerin yıpratılmaya çalışıldığını öne sürdü.

Jandarma teşkilatının üvey evlat gibi görüldüğünü savunan Güvel, ''Çünkü orada kadrolaşılamamıştır ve orası etkisizleştirilememiştir'' dedi.


''HALK DÖVÜLMEZ, SEVİLİR''

CHP Ordu Milletvekili Rahmi Güner de ''Rejimin teminatı olan bir çok kurum nasıl yıpratılır?'' diye çaba içerisinde olunduğunu iddia etti.

''Çiçek bahçelerinden bahsediliyor ama Öcalan'ın yerini çiçek bahçesine çevirdiler'' diyen Güner, Türk milletinin hiç bir zaman terörle, teröristle müzakere yapmadığını kaydetti.

CHP'li Güner, ''İçişleri Bakanının kendi halkına saygısı yok. 1 Mayıs'ta yapılanlar ortada, TEKEL işçilerine yapılanlar ortada. Onlar sizden ne istediler? İş ve aş istediler ama siz onlara ne yaptınız? dövdünüz. Neden bu polis halkını dövüyor? Sayın Bakan, sayın vali, emniyetçiler o görüntülerden vicdanınız sızlamadı mı? Halk dövülmez, sevilir'' diye konuştu.


İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Türkiye'nin geleceği giderek daha da güçleniyor, korkmayın. Konuşmaktan korkmayın, terörden korkun, şiddetten korkun'' dedi.

Beşir Atalay, bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanlığı ile bağlı kuruluşları olan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Bakanlığının başta vali ve kaymakamlar olmak üzere her kademedeki görevlilerinin, polis, jandarma ve sahil güvenlik personeli vasıtasıyla hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan ve mesai mefhumu gözetmeden, bu görevlerini titizlikle yerine getirdiğini kaydeden Atalay, güvenlik hizmetlerinin, Emniyet, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla yürütüldüğünü belirterek, bu görevi başarıyla yürütenlere teşekkür etti.

Eleştiriler yapılırken ''yanlış ifadeler'' kullanıldığını belirten Atalay, ''Her şey konuşulsun ama doğru konuşulsun. Yanlış bilgi verilmesin. (İşçilerin eylemiyle ilgili) Benim Vali'ye talimatım olmamıştır. Ben de Ankara Valiliğinden bilgi aldım'' dedi.

Atalay, güvenlik hizmetlerini sunarken, hukukun üstünlüğü, açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi evrensel değerleri kapsayan ve vatandaş memnuniyetini esas alan bir anlayışı temel aldıklarını söyledi.

Beşir Atalay, bu yaklaşım çerçevesinde; 2002 yılından bu yana, güvenliğin yasal altyapısının oluşturulmasına, zihniyet dönüşümünün sağlanmasına ve güvenlik güçlerinin etkinliğinin artırılmasına yönelik önemli adımları atmaya devam edeceklerini bildirdi.

Çocukların güvenli ortamlarda eğitim hizmeti alabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde ''Güvenli Okul, Güvenli Eğitim Projesi''ni 3 yıldır başarıyla yürüttüklerini bildiren Bakan Atalay, şunları kaydetti:


-SUÇ ÖRGÜTLERİ BERTARAF EDİLDİ-


MOBESE ve JEMUS projelerinin başarıyla uygulanmaya devam ettiğini belirten Atalay, emniyet ve asayiş hizmetlerinin süratli bir şekilde yapılmasının sağlandığını söyledi.

Polis merkezlerinin insanların sadece güvenlik değil, bütün ihtiyaçları için başvurabilecekleri bir devlet kapısı haline ve nezarethanelerin de insan hakları açısından uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi amacıyla 2009 yılını Polis Merkezleri Yılı ilan ettiklerini hatırlatan Bakan Atalay, yeni polis merkezlerinin inşaatında bu anlayışı esas aldıklarını, mevcut polis merkezlerinin standartlarını da projeye uygun hale getirdiklerini söyledi.

Hükümet olarak, ''en başarılı oldukları alanlardan birinin de devlet ve vatandaş arasındaki güven bağını zedeleyen organize suç örgütleriyle ve her türlü kaçakçılık suçlarıyla mücadele olduğunu'' ifade eden İçişleri Bakanı Atalay, ''2009 yılının ilk 11 ayında düzenlenen 421 operasyonda, 6 bin 691 şüpheli yakalanmış ve toplumsal huzuru derinden etkileyen suç örgütleri bertaraf edilmiştir. Uyuşturucuyla mücadelede de ciddi şekilde yakalama ve cezalandırmalar olmuştur'' diye konuştu.

Atalay, işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans uygulamasının titizlikle sürdürüldüğüne değindi. Atalay, bu kapsamda, Yeni Türk Ceza Kanunu ile işkence suçunun tanımının yeniden düzenlendiğini, kapsamı genişletilmiş, verilen cezaların ertelenemeyeceği ve paraya çevrilemeyeceği hükümleri getirildiğini bildirdi.

Büyükşehirlerde yoğun zamanda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazalarında vatandaşların kendi aralarında form doldurmaları uygulamasının başarılı olduğunu ifade eden Atalay, kazalardaki bu uygulamanın yüzde 70 civarında olduğunu, 9 aylık dönemde 1 milyon 424 bin 755 maddi hasarlı trafik kazasından 1 milyon 95 bin 892'sinin bu şekilde çözümlendiğini, bu şekilde trafik polisinden tasarruf edildiğini ve trafiğin tıkanmasının önlendiğini kaydetti.


-''KONUŞMAKTAN DEĞİL, TERÖRDEN KORKUN''-


Atalay, terörle mücadelenin bütün boyutlarıyla ve kararlılıkla devam ettiğini, konunun tüm boyutlarıyla değerlendirilerek alınması gereken tedbirlerin gözden geçirildiğini ve uygulamaya konulduğunu söyledi.

Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan terör saldırılarına engel olmak amacıyla Meclise sınır ötesi operasyon yapma yetkisi verildiğini, bu yetkinin ihtiyaç olduğunda kullanıldığını vurgulayan Atalay, terörün istismar ettiği ekonomik kalkınma ve kırsal altyapı ihtiyacının karşılanmasına yönelik de KÖYDES, GAP, DAP, Yatırım Teşvikleri gibi proje ve tedbirlerin uygulandığını kaydetti.

Atalay, terörün dış desteğinin kesilmesi amacıyla her düzeyde diplomatik girişimlere ağırlık verildiğini belirtti.

Demokratik Açılım projesine ilişkin eleştirilere de değinen Atalay, projenin Koordinatörlüğü görevini üstlendiği andan itibaren adına ''Demokratik Açılım Projesi'' dediklerini, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin açılımın içeriği olduğunu söyledi.

Açılım konusunun Mecliste 2 gün görüşüldüğünü, ancak bazı milletvekillerin açılımın içeriğiyle ilgili bilgisi olmadığına üzüldüğünü ifade eden Atalay, görüşmelerin tutanaklarının okunarak bilgi sahibi olunabileceğini ifade etti.


-''AÇILIMDA GİZLİ KAPAKLI BİR ŞEY YOK''-


Görüşmelerde konuşulanların dışında ''gizli kapaklı bir şey olmadığını'' söyleyen Atalay, şunları kaydetti:

''Açılımda birinci amacımız, terörün tasfiyesidir; ikinci amacımız Türk demokrasisinin güçlendirilmesidir, derinleştirilmesidir, genişletilmesidir. Her düşünce kendisini özgür ortamda gerektiği kadar ifade edebilsin. Ama şiddetle, terör olmasın. Şiddetle terörün olmadığı kardeşlik içinde bir Türkiye'dir hedefimiz. AK Parti ve AK Parti Hükümetleri, Türkiye'nin, ülkemizin, Türk Milletinin, kardeşliğimizin, bütünlüğümüzün teminatıdır. AK Parti bu ülkenin ayrışmasının değil, bütünlüğünün teminatıdır. AK Parti, Türkiye'nin tamamında vardır. Vatandaşın hepsini temsil ediyoruz biz. Biz sürekli 'kardeşlik, bütünlük' diyoruz, ama ne hikmetse muhalefet 'ayrışma, bölünme' diyor. Biz bugüne kadar bu açılımın tek amacının ülkede kardeşliği, birliği, bütünlüğü sağlamak olduğunu söylüyoruz.

Ülkemizde kardeşlik zedelenir hale getirilmiş; eğer bugün bu kardeşlik pekiştiriliyorsa, gelecekte daha büyük sorunların olmasını önlemektir amaç. Zamanında bunlara el atılmadığı için, bu konuların zamanında böyle derinleştirilmesine çalışılmadığı için bunlar derinleşti. Birileri ihmal etti. Biz, bugüne kadar yapılan ihmalleri gidermeye çalışıyoruz. Görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Sorun odaklı değil, çözüm odaklı. Biz bu ülkenin kronikleşmiş, kimsenin el atmadığı sorunlarına el atıyoruz. Türkiye'nin geleceği giderek daha da güçleniyor, korkmayın. Konuşmaktan korkmayın, terörden korkun, şiddetten korkun. Konuşmaktan korkmayalım. AK Parti, ortak paydaların garantisidir. Türkiye'nin, milletimizin, tek devletin, tek bayrağın garantisi AK Parti.''

Atalay, şehit aileleri ve gazilerin her türlü sorunlarıyla Bakanlık olarak yakından ilgilendiklerini belirterek, bugüne kadar 10 bin 104 şehit ve malul yakınıyla, çalışabilir durumda malulün, kamu kuruluşlarında istihdam edildiğini söyledi.


-''TÜRKİYE'Yİ BU BELALARDAN KURTARACAĞIZ''-


İçişleri Bakanı Atalay, bütçe üzerindeki soruları da cevaplandırdı. Atalay, kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk ile görüşüp görüşmediğine ilişkin soruya, ''Ahmet Türk ile görüşmem; geçen pazar Bakanlığa davet ettim. Sadece geçmiş olsun görüşmesiydi. Onun dışında başka konu görüşmedik'' karşılığını verdi.

İşçilere ve milletvekillerine su sıkmaya ilişkin bir soruyu cevaplandıran Atalay, ''Ankara Valiliği 3 gün sonra işçilerin dağılmasını istiyor. Milletvekillerine, işçilere su sıkılması, bunlar bizim yöntemimiz değil tabi. Akşamları geceleri üşümesinler diye işçileri valilik arabasıyla spor salonlarına, kapalı yerlere taşımışlar'' dedi.

Yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesine ilişkin herhangi bir talep gelmediğini belirten Atalay, isim değişikliklerinin Meclis'te kanunla değiştirilebileceğini söyledi.

Güvenlik güçlerinden, vatandaşlardan binlerce şehit verildiğine dikkati çeken Atalay, ''Bizim bütün çabalarımız, şehitler gelmesin diye, ölüler olmasın diye. İnşallah Türkiye'yi bu belalardan kurtaracağız. Kardeşlik ve refah içerisinde Türkiye, güçlenerek yoluna devam edecektir. Hükümetlerimiz döneminde de Bakanlığım döneminde de terörle yiğitçe mücadele ettik, ediyoruz, yiğitçe mücadelemizi sürdürüyoruz'' diye konuştu.

--- HABERİN TAMAMINA 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ ---