2006-03-29 - 16:00
ANAVATAN PARTİSİ GRUP TOPLANTISI...
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün iddialarına ilişkin, ''TBMM, milletvekilleri töhmet altındadır. Bu bürokrat neyi iddia ediyorsa apaçık söylemelidir, iddiasının delillerini ortaya koymalıdır'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Mumcu, her hafta olağan bir
konuşma yapmayı çok istediğini, ama ülkedeki hiçbir şeyin olağan
olmadığını belirterek, ''Şeytan taşlamadan, ibadet etmeye vakit
bulamıyoruz'' diye konuştu.

TMSF Başkanı Ertürk'ün ''Meclis'te Uzanların temsilcileri var''
dediğini belirten Mumcu, 10 yıllık siyasi yaşamı süresince kurumlara
yönelik saldırılara ''en şiddetli tepkiyi verdiğini'' ifade etti. Bir
bürokratın unvanı ne olursa olsun TBMM'ye ''dil uzatmaması''
gerektiğine dikkati çeken Mumcu, iddiaların varsa delillerinin ortaya
konulması gerektiğini söyledi.

''Bütün milletvekillerini töhmet altında bırakmak kimsenin haddi
değildir'' diyen Mumcu, şöyle devam etti:

''Bu Meclis'in kurucu ilkesi 'Hakimiyet kayıtsız şartsız
milletindir'. Herkes haddini, yerini bilecek. İmalarda bulunmak
düpedüz terbiyesizliktir. Eğer, hukuka aykırılık varsa, hukuki yollara
başvurması gerekir. Ama asıl, kendisine bu cüreti verenleri kınıyorum.
TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Şu andan itibaren TBMM,
milletvekilleri töhmet altındadır. Bu bürokrat neyi iddia ediyorsa
apaçık söylemelidir, iddiasının delillerini apaçık ortaya koymalıdır.
Eğer, hukuka uygun deliller varsa, gereğini yapmayan TBMM Başkanı da
parti başkanları da sorumlu olacaktır.''

-''KASIMPAŞA ANLAYIŞI...''-

Okullarda meydana gelen şiddet olaylarına da değinen Mumcu, bir
insanı öldürmenin, insanlığın öldürülmesi anlamına geldiğini
belirterek, herkesin ve Başbakan'ın kendisini çocuğu öldürülen
ailelerin yerine koyması gerektiğini söyledi. Medyadan, bu tür
olaylara özenle yaklaşmasını isteyen Mumcu, şunları söyledi:

''Asıl önemli olan şey, ortaya çıkan tutum, vurup kırmayı,
azarlamayı, küfretmeyi kahramanlık gibi sunan anlayış, yani Kasımpaşa
anlayışı...Terbiyesizliği olağan gibi görmeye başladık. Toplum
inanılmaz suskunluk içinde başına gelecekleri bekliyor. Suskunluğu
yaratan şey, medyanın içinde bulunduğu hipnozdur. Terbiyesizlik, üslup
haline getirilemez.''

-''BAŞKA DİLLERDE EĞİTİM İSTENİYOR''-
ANAVATAN lideri Mumcu, AB tarama sürecinde, Pozisyon Belgesi'ne
eklenen ve adına ''Kapak Mektup'' denilen uygulamayla yeni siyasi
kriterlerin getirilmek istendiğini kaydetti. ''Kapak Mektup'' ile
Türkçe dışında da eğitim yapılmasının istendiğini ifade eden Mumcu,
''Anadilde eğitim istenmiyor, başka dillerde eğitim isteniyor.
Türkiye'nin bunu kabul etmesi mümkün mü?'' diye sordu.

Bu tür bir uygulamanın AB üyesi ülkelerin hiçbirinde olmadığına
dikkati çeken Mumcu, ''Kendilerinin uygulamadığı bir şeyi bizden nasıl
isteyebilirler. Başbakan, Türkiye'ye anahtar deliğinden baktığı için
'böyle bir belge yok' diyor. Devletin resmi belgesinin neyini
açıklayayım. Başbakan, şimdiye kadar açıkladıklarımızdan bir şey
anlayabilseydi; memleket zaten bu halde olmazdı. Sorun, öğrenemiyor
olması'' diye konuştu.

Partisinin grup toplantısında, Hatay'da yapılan ihalelere değinen
Mumcu, AK Parti Hatay teşkilatından bir kişinin 169 ihale aldığını
ileri sürerek, ''Maşallah, maşallah'' dedi.

Başbakan Erdoğan'ın, ''AKP'liler ihale almayacak mı? Onlar kıyıda
köşede kalanları alıyor'' dediğini ileri süren Mumcu, ''Ben demiyor
muyum balık baştan kokar diye? Yani siz burada büyüklerini
götüreceksiniz; e tabi kıyıda, köşede kalanı da teşkilatlar
götürecek'' dedi.

Konuyu güneş tutulmasıyla ilişkilendiren Erkan Mumcu, ''Siz
zannediyorsunuz ki hazır güneş tutulması da var; karanlıkta bu işler
kaybolur gider. Ampulün cılız aydınlığı da bu işlerin görülmesine
yetmez zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu güneş tutulması geçer. Bu
böyle kalıcı bir şey değildir. Kıyıda köşede kalanlarla sizin
geleceğiniz yer değildir iktidar...'' diye konuştu.

-''YAYININ SES VE RENK FREKANSINI ÖLÇTÜRECEĞİM''-

İddialarını ispatlamak için Başbakan'ı bir televizyon kanalında
tartışmaya davet ettiğini anımsatan Mumcu, ''Bu ülkenin hak ve
hukukunu nasıl israf ettiğinizi, talan ettiğinizi, peşkeş çektiğinizi
ispat edeceğimi söyledim. Buna cevap yok'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisi hakkında tazminat davası
açtığını bildiren Mumcu, ''Davalarda şunu yapmaya çalışıyor; 'Ben
kendimden eminim, Erkan Mumcu da doğru söylemiyor, onu dava ediyorum'.
Davayı kaybettiğinde ise konu gündemden düşmüş oluyor. Bu davayı da
kaybedecek, mesele o değil'' diye konuştu.

Mumcu, Başbakan'ın bir televizyon kanalında ''Bahse konu 2B
arazisi benim değildir'' demesi halinde hakkında açılan tazminatın 10
mislini ödeyeceğini ifade ederek şöyle devam etti:

''Ama bir şey yapacağım; O televizyon yayınının ses ve renk
frekanslarını ölçtüreceğim. Yani yalan makinesi gibi
değerlendireceğim, bunu bir bilimsel kuruma yaptıracağım. Çünkü yalan
söyleyenlerin sesi titrer, yüzü kızarır, gözbebekleri değişir. Ben
varım. Başbakan'ın talep ettiği tazminatın 10 mislini de ödeyeceğim,
söz veriyorum. Eğer yüzünüz kızarmadan bunu söyleyebilecekseniz hodri
meydan, buyurun söyleyin.''

Erkan Mumcu, bir televizyon programında 2 saatlik bir programda
karşılıklı konuşulması teklifini yineleyerek, ''Eğer milletimi ikna
edemezsem, bu ülkeyi terk edeceğim'' dedi.