2005-04-05 - 11:59
Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kızılcahamam'daki üç günlük istişare toplantısından sonra AK Parti grubu olarak Türkiye'nin temel meselelerini müzakere etmek üzere yeniden biraraya geldiklerini söyledi.
AK Parti Genel Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "eksik bir demokrasi ile sağlıklı bir ekonomik düzen tesis edilemez" dedi.
AK Parti grubunun birlikteliğinden söz eden Erdoğan, ''Biz, uzun yıllardır milletin bu Meclis'te görmek istediği, ülkeyi bütün meseleleriyle ele alan, kalkınma ve adaletin güvencesi olabilen yegane grubuz'' diye konuştu.
Erdoğan, milletin bütün dikkatinin üzerlerinde olduğunu, ülke ile rekabet içinde, ticari alışveriş içinde, siyasi ilişki içinde olan bütün ülkelerce de ilgiyle, dikkatle izlendiklerini belirterek, şunları söyledi:
''Bu gerçeği, bu hususu dikkatlerinize sunmak istiyor, bu dikkati özellikle paylaşmak istiyorum. Bize, ülkemize bakarak vaziyet alan o kadar çok ülke var ki dünya üzerinde çok az ülke, çok az parti, çok az iktidar bu kadar ilgi ve alakaya mazhardır. Bir ülkenin gücü büyük ölçüde hudutları dışındaki etkinliği ve nüfuzuyla ölçülüyor.
Oysa biz, yıllarca büyükelçilik açtığımız ülkeleri ihmal ettiğimiz gibi, kıtaları bile ihmal etmişiz. Bir ülkeye hem en üst düzeyde devletinizi temsil edecek büyükelçilikler açacaksınız hem de izlediğiniz siyasette o ülke harita üzerinde yokmuş gibi davranacaksınız. Bu çağda böyle bir şey olabilir mi? Ya da onca yıl ihmal ettiğiniz ülkelerle en üst düzeyde temasa geçtiğinizde bu ataklarınız oralarda büyük heyecan doğururken, kurulmamış köprüler inşa ederken ya da yıkılmış köprüleri onarırken burada (düğün değil bayram değil) diye yadırgayacak birilerinin olabileceği aklınıza gelebilir mi?
Soralım, bu, akla ziyan mantıkla, bu rekabet çağında, beşeri kaynakları büyük, imkanları zengin, yönelecek mecra arayan bir ülkenin çıkarları korunabilir mi? Kaldı ki bizim asli görevimiz, varlık nedenimiz ülkemize düğün ve bayram yaşatmaktır.''
EKONOMİ YÖNETİMİ
Erdoğan, Türkiye'yi büyüten siyasetin daha iyi anlaşılması, anlatılması için daha önce de defalarca söylediği bir gerçeğin altını tekrar çizdiğini ifade ederek, ''Türkiye'nin dünyadaki varlığını tüm ülkelere kabul ettirmesidir. AK Parti'nin ekonomi yönetimindeki başarısı, siyasi perspektifimizin neticesidir. Ekonomideki ve siyasetteki yapısal dönüşümler madalyonun iki yüzü gibidir'' dedi.
Eksik bir demokrasi ile sağlıklı bir ekonomik düzenin tesis edilemeyeceğine işaret eden Erdoğan, ''Yani özgürleşme, zenginleşmenin gerçek şartıdır. Bu yüzden ilk günden itibaren en büyük önceliğimiz demokrasidir, hukuk devletidir'' diye konuştu. Türkiye'nin ekonomisini büyütmenin, demokratikleşme perspektifini büyütmeye bağlı olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Toplumun siyasetin dışında tutulduğu, siyasetin ve ekonominin hukuki zemininin zayıf olduğu, özgürlüklerin yerleşmediği bir ülkede ekonominin istikrarlı, sürdürülebilir bir gelişme göstermesi de mümkün değildir. Çünkü demokrasideki, özgürlüklerdeki, hukuktaki eksiklik hem toplumda bir durağanlığa hem de belli bir azınlığın vicdana ve hukuka aykırı şekilde zenginleşmesine yol açar. Özgürlükleri garanti altına alan açık, şeffaf bir siyasi düzen, rasyonel ve adil işleyen bir ekonomik düzenin olmazsa olmazıdır. Türkiye'de uzun yıllardır devam eden ekonomik geri kalmışlık ve yapısallaşan ekonomik krizler, esas itibarıyla siyasi demokrasideki zaafların tabii neticesidir.
Bu süreç, toplumsal kaynaklara geniş toplum kesimleri aleyhine el koyan zümrelerin ve ittifakların teşekkülünü de beslemiştir. AK Parti iktidarı, siyasi demokrasiyi ve onun uzantısı olan ekonomik demokrasiyi güçlendirecek adımları kararlılıkla atarken böyle bir bilinçle hareket etmektedir. Son iki buçuk yılda Türkiye, rasyonel bir ekonomik düzen kurma yönünde ciddi bir mesafe almıştır.
Artık piyasa kuralları zemininde işleyen, rekabetçi ve dünyaya açık bir ekonomik düzenden geri dönülmesi mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye, siyasette ve ekonomide bireysel hakları güvence altına alan, kurumsallaşan, bu çerçevede hukuka işlerlik kazandıran çağdaş bir ülke olma idealinden asla taviz vermeyecektir. Bu böyle bilinmelidir...''
Başbakan Erdoğan, 2004 yılına ait ekonomik göstergelerin büyük oranda ortaya çıkmaya başladığını belirterek, ekonomiye ilişkin tablonun artık çok daha net olarak görünmeye başladığını söyledi.
Bugün, gerek 2004 yılına, gerekse 2005 yılının ilk aylarına ilişkin bu göstergeleri paylaşmak istediğini kaydeden Erdoğan, bu rakamlara ilişkin bazı değerlendirmede bulundu.
Erdoğan, ''Bu rakamlara bazılara hala bir hazımsızlık içinde bakıyor. Bu ülkenin hala büyümesini hazmedemeyen çevreler görüyorum. Artık bunu sindirin, artık bu başarıyı görün. Bunu artık görmezlikten gelmeyin. Bu tabana da muhakkak yayılacaktır. Ama bu bir zaman işidir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ellerinde sihirli değnek olsaydı, tarihin en derin krizinin ardından hemen sorunsuz, pembe bir tablo çıkarabileceklerini ifade ederek, ''Bizden öncekilerin çıkardığı gibi... Ama biz hem krizin etkilerinden kurtuluyoruz, hem ekonomiyi sağlam bir temele oturtuyoruz, hem de ekonominin geleceğini bugünden şekillendiriyoruz'' dedi.
28 ay gibi kısa bir süre zarfında ekonominin hemen her cephesinde herkesi sevindiren, ümitlendiren başarıların yakalandığını anlatan Erdoğan, ama daha ileriye atılacak, daha çok mücadele edecek, daha çok çalışacak ve çıtayı daha da yükseklere çıkaracaklarını söyledi.
TÜRKİYE, GÜNDEMİN İLK SIRASINDA
Türkiye'nin son günlerde uluslararası basında ve uluslararası yatırımcılar nezdinde gündemin ilk sırasında yer aldığını kaydeden Erdoğan, ''2004 yılında da büyümenin motoru yine özel sektör ve sanayi üretimi olmuştur. Özel sektör yatırımları bir önceki yıla göre yüzde 49 oranında artış göstermiş ve 60 katrilyon 664 milyar lira seviyesine ulaşmıştır'' dedi.
''ESERLERLE KONUŞUYORUZ''
Hükümetin uyguladığı toplu konut politikasının istihdama katkı sağlayacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Toplu Konut İdaresi'nin kurulduğu 1984 yılından, 2003 yılı başına kadar geçen 19 yıl içinde toplam 43 bin 145 konut ürettiğini, 2003 yılından itibaren 1,5 yıl içinde ise 94 bin 993 konutun ihalesi yapılarak inşaatlarına başlandığını söyledi. ''Biz eserle konuşuyoruz, lafla konuşmuyoruz. Biz gerçeği ortaya koyuyoruz. Türkiye'nin dört bir yani toplu konut inşaatlarıyla dolu'' diyen Erdoğan, ''Daha hızlı sonuç alabilmek için ihale şekillerini daha dürüst, daha adil ve süratle netice alınacak hale getirmemiz lazım'' şeklinde konuştu.
Yoksul vatandaşların 20 yıl vadeyle peşinatsız 100 Yeni Türk Lirasına daire sahibi yapılacağını belirten Erdoğan, 2005 yılı sonuna kadar da 81 ilde toplam 150 bin konutun başlatılmasının hedeflendiğini bildirdi.
Konuşmasında borçlanmaya ilişkin de bilgiler veren Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin uzun yıllar boyunca insafsız bir borç politikasıyla yönetildiğini söyledi. Borçlanma için çok yüksek faizler ödendiğini, vadelerin çok kısa tutulduğunu ve borç yükünün inanılmaz derecede artış gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, ''İktidarımız döneminde ise gerçekçi, akılcı ve milletin emanetini azami derecede gözeten bir borçlanma politikası yürütülmüş, bunda da yine büyük bir başarı elde edilmiştir. Tıpkı enflasyonda, büyümede olduğu gibi borçlar konusunda da bazı çevrelerin kamuoyunu yanıltma gayreti içinde olduğunu görüyoruz'' dedi.
''HEDEFLERİMİZ ÇOK DAHA YÜKSEK''
Ekonomideki gelişmelerle Türkiye Maastricht kriterlerine çok yaklaşmıştır. 2007 sonuna kadar bu kritere de ulaşılmış olacaktır''
Ekonomideki başarıları yeterli görmediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Bütün bunlar, 28 aylık süre içinde elde ettiğimiz başarılar. Oysa bizim hedeflerimiz çok daha yüksek. İnşallah Türkiye'nin kişi başına milli geliri 10 bin- 15 bin dolar seviyelerine çıkacak. İhracatta 200-300 milyar dolar seviyesi yakalanacak, Türkiye dünyanın turizm ve yatırım üssü haline gelecek, işsizlik, enflasyon, yüksek faizler tarihe karışacak. Bütün bunlara ütopya diyenler, hayal kuruyorsunuz diyenler olabilir. Onlara 28 ay gibi kısa bir süre içinde elde ettiğimiz başarıları göstermemiz sanırım yeterli olacaktır'' diye konuştu.
Öte yandan grup konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'a Emniyet Teşkilatı mensupları ve çocukları tarafından çiçekler sunuldu. Balkan Şampiyonası'nda birinci olan TBMM milletvekilleri futbol takımı üyelerine de Başbakan Erdoğan tarafından plaket verildi.
AK Parti grubunun birlikteliğinden söz eden Erdoğan, ''Biz, uzun yıllardır milletin bu Meclis'te görmek istediği, ülkeyi bütün meseleleriyle ele alan, kalkınma ve adaletin güvencesi olabilen yegane grubuz'' diye konuştu.
Erdoğan, milletin bütün dikkatinin üzerlerinde olduğunu, ülke ile rekabet içinde, ticari alışveriş içinde, siyasi ilişki içinde olan bütün ülkelerce de ilgiyle, dikkatle izlendiklerini belirterek, şunları söyledi:
''Bu gerçeği, bu hususu dikkatlerinize sunmak istiyor, bu dikkati özellikle paylaşmak istiyorum. Bize, ülkemize bakarak vaziyet alan o kadar çok ülke var ki dünya üzerinde çok az ülke, çok az parti, çok az iktidar bu kadar ilgi ve alakaya mazhardır. Bir ülkenin gücü büyük ölçüde hudutları dışındaki etkinliği ve nüfuzuyla ölçülüyor.
Oysa biz, yıllarca büyükelçilik açtığımız ülkeleri ihmal ettiğimiz gibi, kıtaları bile ihmal etmişiz. Bir ülkeye hem en üst düzeyde devletinizi temsil edecek büyükelçilikler açacaksınız hem de izlediğiniz siyasette o ülke harita üzerinde yokmuş gibi davranacaksınız. Bu çağda böyle bir şey olabilir mi? Ya da onca yıl ihmal ettiğiniz ülkelerle en üst düzeyde temasa geçtiğinizde bu ataklarınız oralarda büyük heyecan doğururken, kurulmamış köprüler inşa ederken ya da yıkılmış köprüleri onarırken burada (düğün değil bayram değil) diye yadırgayacak birilerinin olabileceği aklınıza gelebilir mi?
Soralım, bu, akla ziyan mantıkla, bu rekabet çağında, beşeri kaynakları büyük, imkanları zengin, yönelecek mecra arayan bir ülkenin çıkarları korunabilir mi? Kaldı ki bizim asli görevimiz, varlık nedenimiz ülkemize düğün ve bayram yaşatmaktır.''
EKONOMİ YÖNETİMİ
Erdoğan, Türkiye'yi büyüten siyasetin daha iyi anlaşılması, anlatılması için daha önce de defalarca söylediği bir gerçeğin altını tekrar çizdiğini ifade ederek, ''Türkiye'nin dünyadaki varlığını tüm ülkelere kabul ettirmesidir. AK Parti'nin ekonomi yönetimindeki başarısı, siyasi perspektifimizin neticesidir. Ekonomideki ve siyasetteki yapısal dönüşümler madalyonun iki yüzü gibidir'' dedi.
Eksik bir demokrasi ile sağlıklı bir ekonomik düzenin tesis edilemeyeceğine işaret eden Erdoğan, ''Yani özgürleşme, zenginleşmenin gerçek şartıdır. Bu yüzden ilk günden itibaren en büyük önceliğimiz demokrasidir, hukuk devletidir'' diye konuştu. Türkiye'nin ekonomisini büyütmenin, demokratikleşme perspektifini büyütmeye bağlı olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Toplumun siyasetin dışında tutulduğu, siyasetin ve ekonominin hukuki zemininin zayıf olduğu, özgürlüklerin yerleşmediği bir ülkede ekonominin istikrarlı, sürdürülebilir bir gelişme göstermesi de mümkün değildir. Çünkü demokrasideki, özgürlüklerdeki, hukuktaki eksiklik hem toplumda bir durağanlığa hem de belli bir azınlığın vicdana ve hukuka aykırı şekilde zenginleşmesine yol açar. Özgürlükleri garanti altına alan açık, şeffaf bir siyasi düzen, rasyonel ve adil işleyen bir ekonomik düzenin olmazsa olmazıdır. Türkiye'de uzun yıllardır devam eden ekonomik geri kalmışlık ve yapısallaşan ekonomik krizler, esas itibarıyla siyasi demokrasideki zaafların tabii neticesidir.
Bu süreç, toplumsal kaynaklara geniş toplum kesimleri aleyhine el koyan zümrelerin ve ittifakların teşekkülünü de beslemiştir. AK Parti iktidarı, siyasi demokrasiyi ve onun uzantısı olan ekonomik demokrasiyi güçlendirecek adımları kararlılıkla atarken böyle bir bilinçle hareket etmektedir. Son iki buçuk yılda Türkiye, rasyonel bir ekonomik düzen kurma yönünde ciddi bir mesafe almıştır.
Artık piyasa kuralları zemininde işleyen, rekabetçi ve dünyaya açık bir ekonomik düzenden geri dönülmesi mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye, siyasette ve ekonomide bireysel hakları güvence altına alan, kurumsallaşan, bu çerçevede hukuka işlerlik kazandıran çağdaş bir ülke olma idealinden asla taviz vermeyecektir. Bu böyle bilinmelidir...''
Başbakan Erdoğan, 2004 yılına ait ekonomik göstergelerin büyük oranda ortaya çıkmaya başladığını belirterek, ekonomiye ilişkin tablonun artık çok daha net olarak görünmeye başladığını söyledi.
Bugün, gerek 2004 yılına, gerekse 2005 yılının ilk aylarına ilişkin bu göstergeleri paylaşmak istediğini kaydeden Erdoğan, bu rakamlara ilişkin bazı değerlendirmede bulundu.
Erdoğan, ''Bu rakamlara bazılara hala bir hazımsızlık içinde bakıyor. Bu ülkenin hala büyümesini hazmedemeyen çevreler görüyorum. Artık bunu sindirin, artık bu başarıyı görün. Bunu artık görmezlikten gelmeyin. Bu tabana da muhakkak yayılacaktır. Ama bu bir zaman işidir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ellerinde sihirli değnek olsaydı, tarihin en derin krizinin ardından hemen sorunsuz, pembe bir tablo çıkarabileceklerini ifade ederek, ''Bizden öncekilerin çıkardığı gibi... Ama biz hem krizin etkilerinden kurtuluyoruz, hem ekonomiyi sağlam bir temele oturtuyoruz, hem de ekonominin geleceğini bugünden şekillendiriyoruz'' dedi.
28 ay gibi kısa bir süre zarfında ekonominin hemen her cephesinde herkesi sevindiren, ümitlendiren başarıların yakalandığını anlatan Erdoğan, ama daha ileriye atılacak, daha çok mücadele edecek, daha çok çalışacak ve çıtayı daha da yükseklere çıkaracaklarını söyledi.
TÜRKİYE, GÜNDEMİN İLK SIRASINDA
Türkiye'nin son günlerde uluslararası basında ve uluslararası yatırımcılar nezdinde gündemin ilk sırasında yer aldığını kaydeden Erdoğan, ''2004 yılında da büyümenin motoru yine özel sektör ve sanayi üretimi olmuştur. Özel sektör yatırımları bir önceki yıla göre yüzde 49 oranında artış göstermiş ve 60 katrilyon 664 milyar lira seviyesine ulaşmıştır'' dedi.
''ESERLERLE KONUŞUYORUZ''
Hükümetin uyguladığı toplu konut politikasının istihdama katkı sağlayacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Toplu Konut İdaresi'nin kurulduğu 1984 yılından, 2003 yılı başına kadar geçen 19 yıl içinde toplam 43 bin 145 konut ürettiğini, 2003 yılından itibaren 1,5 yıl içinde ise 94 bin 993 konutun ihalesi yapılarak inşaatlarına başlandığını söyledi. ''Biz eserle konuşuyoruz, lafla konuşmuyoruz. Biz gerçeği ortaya koyuyoruz. Türkiye'nin dört bir yani toplu konut inşaatlarıyla dolu'' diyen Erdoğan, ''Daha hızlı sonuç alabilmek için ihale şekillerini daha dürüst, daha adil ve süratle netice alınacak hale getirmemiz lazım'' şeklinde konuştu.
Yoksul vatandaşların 20 yıl vadeyle peşinatsız 100 Yeni Türk Lirasına daire sahibi yapılacağını belirten Erdoğan, 2005 yılı sonuna kadar da 81 ilde toplam 150 bin konutun başlatılmasının hedeflendiğini bildirdi.
Konuşmasında borçlanmaya ilişkin de bilgiler veren Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin uzun yıllar boyunca insafsız bir borç politikasıyla yönetildiğini söyledi. Borçlanma için çok yüksek faizler ödendiğini, vadelerin çok kısa tutulduğunu ve borç yükünün inanılmaz derecede artış gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, ''İktidarımız döneminde ise gerçekçi, akılcı ve milletin emanetini azami derecede gözeten bir borçlanma politikası yürütülmüş, bunda da yine büyük bir başarı elde edilmiştir. Tıpkı enflasyonda, büyümede olduğu gibi borçlar konusunda da bazı çevrelerin kamuoyunu yanıltma gayreti içinde olduğunu görüyoruz'' dedi.
''HEDEFLERİMİZ ÇOK DAHA YÜKSEK''
Ekonomideki gelişmelerle Türkiye Maastricht kriterlerine çok yaklaşmıştır. 2007 sonuna kadar bu kritere de ulaşılmış olacaktır''
Ekonomideki başarıları yeterli görmediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Bütün bunlar, 28 aylık süre içinde elde ettiğimiz başarılar. Oysa bizim hedeflerimiz çok daha yüksek. İnşallah Türkiye'nin kişi başına milli geliri 10 bin- 15 bin dolar seviyelerine çıkacak. İhracatta 200-300 milyar dolar seviyesi yakalanacak, Türkiye dünyanın turizm ve yatırım üssü haline gelecek, işsizlik, enflasyon, yüksek faizler tarihe karışacak. Bütün bunlara ütopya diyenler, hayal kuruyorsunuz diyenler olabilir. Onlara 28 ay gibi kısa bir süre içinde elde ettiğimiz başarıları göstermemiz sanırım yeterli olacaktır'' diye konuştu.
Öte yandan grup konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'a Emniyet Teşkilatı mensupları ve çocukları tarafından çiçekler sunuldu. Balkan Şampiyonası'nda birinci olan TBMM milletvekilleri futbol takımı üyelerine de Başbakan Erdoğan tarafından plaket verildi.
