2007-04-05 - 12:40
Enerji Ekonomisi Derneği Başkanı Doç. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, ''Türkiye, Kyoto Protokolü'ne taraf olmamakla orta ve uzun vadede büyük ekonomik zarara uğrayacak'' dedi.
AK Parti Kayseri Milletvekili Adem Baştürk başkanlığında toplanan TBMM
Küresel Isınma Komisyonu, Doç. Dr. Kumbaroğlu ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri
Mühendisliği Çevre Bilimleri Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Orhan Yenigün'ü dinledi.
Gazete haberlerinden alıntı yaparak sunumuna başlayan Doç. Dr. Kumbaroğlu,
Kyoto Protokolü'nün imzalanmasıyla ilgili kamuoyunda yanlış değerlendirmelerin
yapıldığını ileri sürdü.
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin, ''Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nü
imzalaması durumunda 20 milyar dolarlık yatırım yapması gerektiği'' yönünde
sözlerinin bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Kumbaroğlu, Kyoto Protokolü'nde bu
yönde bir yükümlülük bulunmadığını savundu.
Doç. Dr. Kumbaroğlu, protokole imza atılması durumunda Türkiye'nin yeni
kömür santrali kuramayacağı veya santrallerini kapatacağı yönündeki
değerlendirmelerin yanlış olduğunu anlatarak, ''Tam aksine Türkiye protokole
taraf olarak bazı fonlardan yararlanıp, teknolojisini geliştirebilir'' dedi.
ABD ve Türkiye dışında 168 ülkenin protokolü imzaladığını, ABD'de
demokratların iktidara gelmesi durumunda sözleşmeye taraf olacaklarını ileri
süren Doç. Dr. Kumbaroğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye, 168 ülkenin imzaladığı bir protokole taraf olmamakla antipati
kazanıyor. Son 10 yılda bu konuda pasif bir politika izlenmiştir. Ülkenin
çıkarları maalesef savunulamamıştır. Bu büyük bir talihsizliktir. Biz Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ni de 189. ülke olarak imzaladık.
Kyoto Protokolü'nde de gidiş bu yönde. Türkiye protokole taraf olmamakla orta ve
uzun vadede büyük ekonomik zarara uğrayacak.''
Doç. Dr. Kumbaroğlu, Türkiye'nin protokolü imzalamaması durumunda 2012 yılı
sonrasında bir takım dayatmalarla karşı karşıya kalacağını savunarak, bir an
evvel protokolün imzalanıp lobi faaliyetlerine başlanılması gerektiğini söyledi.
-''PANİĞE GEREK YOK''-
Prof. Dr. Orhan Yenigün de küresel ısınma konusunda halkın
bilinçlendirilmesini, düzgün bir enerji ve su politikası izlenmesi gerektiğini
söyledi.
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde su sıkıntısı çekeceğini dile getiren Prof.
Dr. Yenigün, ''Türkiye su zengini bir ülke olarak düşünülüyor, ama öyle değil.
Suların daha verimli kullanılması için boşu boşuna denize akmasının önüne
geçilmeli. Atık suların tekrar kullanılması için çalışma yapılmalı. Zengin bir su
altı rezervimiz var ama bunun envanteri çıkartılmalı'' diye konuştu.
Komisyon Başkanı Baştürk'ün gazetelerin dikkat çekmek için felaket
haberlerini okuyucusuna abartarak verdiğini belirterek, Türkiye için böyle bir
tehlikenin olup olmadığını sordu.
''Küresel ısınma nedeniyle önümüzdeki 50 yılda Türkiye'de büyük bir tehlike
ve tehdit beklemiyoruz'' diyen Prof. Dr. Yerigün, ancak sonrası için önlemlerin
şimdiden alınmaya başlanması gerektiğini vurguladı.
Küresel ısınma konusunda paniğe gerek olmadığını vurgulayan Prof. Dr.
Yenigün, ''Medya, kamuoyunu endişeye düşürecek haberlerden kaçınılmalı.
Bilimadamları bakımından önümüzdeki süreçte bir tehlike beklemiyoruz'' dedi.
Küresel Isınma Komisyonu, Doç. Dr. Kumbaroğlu ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri
Mühendisliği Çevre Bilimleri Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Orhan Yenigün'ü dinledi.
Gazete haberlerinden alıntı yaparak sunumuna başlayan Doç. Dr. Kumbaroğlu,
Kyoto Protokolü'nün imzalanmasıyla ilgili kamuoyunda yanlış değerlendirmelerin
yapıldığını ileri sürdü.
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin, ''Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nü
imzalaması durumunda 20 milyar dolarlık yatırım yapması gerektiği'' yönünde
sözlerinin bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Kumbaroğlu, Kyoto Protokolü'nde bu
yönde bir yükümlülük bulunmadığını savundu.
Doç. Dr. Kumbaroğlu, protokole imza atılması durumunda Türkiye'nin yeni
kömür santrali kuramayacağı veya santrallerini kapatacağı yönündeki
değerlendirmelerin yanlış olduğunu anlatarak, ''Tam aksine Türkiye protokole
taraf olarak bazı fonlardan yararlanıp, teknolojisini geliştirebilir'' dedi.
ABD ve Türkiye dışında 168 ülkenin protokolü imzaladığını, ABD'de
demokratların iktidara gelmesi durumunda sözleşmeye taraf olacaklarını ileri
süren Doç. Dr. Kumbaroğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye, 168 ülkenin imzaladığı bir protokole taraf olmamakla antipati
kazanıyor. Son 10 yılda bu konuda pasif bir politika izlenmiştir. Ülkenin
çıkarları maalesef savunulamamıştır. Bu büyük bir talihsizliktir. Biz Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ni de 189. ülke olarak imzaladık.
Kyoto Protokolü'nde de gidiş bu yönde. Türkiye protokole taraf olmamakla orta ve
uzun vadede büyük ekonomik zarara uğrayacak.''
Doç. Dr. Kumbaroğlu, Türkiye'nin protokolü imzalamaması durumunda 2012 yılı
sonrasında bir takım dayatmalarla karşı karşıya kalacağını savunarak, bir an
evvel protokolün imzalanıp lobi faaliyetlerine başlanılması gerektiğini söyledi.
-''PANİĞE GEREK YOK''-
Prof. Dr. Orhan Yenigün de küresel ısınma konusunda halkın
bilinçlendirilmesini, düzgün bir enerji ve su politikası izlenmesi gerektiğini
söyledi.
Türkiye'nin önümüzdeki dönemde su sıkıntısı çekeceğini dile getiren Prof.
Dr. Yenigün, ''Türkiye su zengini bir ülke olarak düşünülüyor, ama öyle değil.
Suların daha verimli kullanılması için boşu boşuna denize akmasının önüne
geçilmeli. Atık suların tekrar kullanılması için çalışma yapılmalı. Zengin bir su
altı rezervimiz var ama bunun envanteri çıkartılmalı'' diye konuştu.
Komisyon Başkanı Baştürk'ün gazetelerin dikkat çekmek için felaket
haberlerini okuyucusuna abartarak verdiğini belirterek, Türkiye için böyle bir
tehlikenin olup olmadığını sordu.
''Küresel ısınma nedeniyle önümüzdeki 50 yılda Türkiye'de büyük bir tehlike
ve tehdit beklemiyoruz'' diyen Prof. Dr. Yerigün, ancak sonrası için önlemlerin
şimdiden alınmaya başlanması gerektiğini vurguladı.
Küresel ısınma konusunda paniğe gerek olmadığını vurgulayan Prof. Dr.
Yenigün, ''Medya, kamuoyunu endişeye düşürecek haberlerden kaçınılmalı.
Bilimadamları bakımından önümüzdeki süreçte bir tehlike beklemiyoruz'' dedi.
