2008-12-27 - 13:17
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Hükümete, ''Eğitimde, sağlıkta, adalette kısıntı yapıyorsunuz, peki askeri ve güvenlik harcamalarında neden kısıntı yapmıyorsunuz?'' diye sordu.
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan,
Hükümete, ''Eğitimde, sağlıkta, adalette kısıntı yapıyorsunuz, peki askeri ve
güvenlik harcamalarında neden kısıntı yapmıyorsunuz?'' diye sordu.
DTP'li Kaplan, TBMM Genel Kurulunda, 2009 bütçesinin tümü üzerindeki son
görüşmelerde, grubu adına yaptığı konuşmada, Hükümetin ekonomi politikasını
eleştirdi.
Türkiye'nin 2001 krizinin travmasını atlatamadan, 2008 krizini yaşadığını
ve büyüme oranının düştüğünü iddia eden Kaplan, ''Vergilerdeki adaletsizlik
sürüyor. 7 yıldır vergi reformu yapılamadı. Zenginler, vergi de zekat da
vermiyor. Verse Türkiye böyle olmazdı'' dedi.
Hasip Kaplan, 2007'de 39 milyar dolar olan cari açığın, bu yıl 49 milyar
dolara çıktığını ifade ederek, reel sektörün 141 milyar doları bulan borcunun
tehlikeli boyutta olduğunu söyledi. Kaplan, 2008'de kapanan şirket sayısının
yüzde 48 arttığını, borsadaki 319 şirketin geçen yıl 290 milyar dolar olan
değerinin, bu yıl 107 milyar dolara gerilediğini ileri sürdü.
-''ZAMLAR OTOMATİĞE BAĞLANDI''-
Türkiye'nin enerji ithalatının çok fazla olduğunu kaydeden Kaplan,
''Kendi kaynaklarımızı kullanmak yerine, İran'dan, Rusya'dan doğalgaz alıyoruz.
İlk kez bir Hükümet döneminde, zamların otomatiğe bağlandığını görüyoruz''
dedi.
Hasip Kaplan, işsizlik rakamlarının çok yüksek olduğunu ifade ederek,
''AKP milletvekillerine okuyun'' diye başlayan, İstanbul Kasımpaşa'dan gelen bir
mektubu okudu.
''Haydarpaşa Garı gibi bazı yerler satılacak, Çünkü para lazım'' diyen
Kaplan, en çok vergi veren kesim olan işçi, memur ve tarım kesimi önünde saygı
ile eğildiğini söyledi.
Hasip Kaplan, bütçe harcamalarında da adaletsizlik yaşandığını iddia
ederek, ''Bütçe rantiyeye gidiyor. IMF, 'eğitim, sağlık gibi sosyal harcamalarda
kısıntıya gidin' dedi. Şimdi Hükümet bu doğrultuda, sosyal harcamalarda kısıntıya
gidecek. Bütçe, eğitime, sağlığa gitmiyor, silaha gidiyor'' diye konuştu.
2008'de bütçenin yüzde 64'ünün faize gittiğini savunan Kaplan, faize
giden bütçesi, Dışişleri Bakanlığının bütçesinden fazla olan bir ülkenin dış
politikada başarılı olamayacağını öne sürdü.
-''BAŞBAKAN, MUHALEFETİ BİLGİLENDİRMİYOR''-
DTP'li Kaplan, Hükümetin krize karşı bir politikasının olmadığını da
savunarak, ''Başbakan, G-20 zirvesinden geliyor ama muhalefeti bilgilendirmiyor''
dedi.
Bu bütçenin, görüşülürken üzerinde revizyon yapılan ilk bütçe olduğunu
iddia eden Kaplan, ''Eğitimde, sağlıkta, adalette, karayollarında kısıntı
yapıyorsunuz, peki askeri ve güvenlik harcamalarında neden kısıntı
yapmıyorsunuz?'' diye konuştu.
Kendisi gibi bazı DTP'li milletvekilleri hakkındaki fezlekelerin düşünce
suçuyla ilgiliyken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı AK Parti'li
milletvekilleri hakkındaki fezlekelerin yolsuzluk ile ilgili olduğunu öne süren
Kaplan, dokunulmazlıkların kürsüyle sınırlandırılmasını istedi.
Hasip Kaplan, ''Kriz, Türkiye'de vergi ve zekat da vermeyen mutlu zengin
azınlığı teğet geçebilir. Ama işçi, memur, esnaf, dar gelirli, yoksulu, kriz
teğet geçmiyor. Onların ciğerini deliyor, ciğerini. Ama siz bunun farkında
değilsiniz'' ifadesini kullandı.
GÜLTEN KIŞANAK'IN SÖZLERİ...
DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak,
yapılan yardımlara ilişkin, ''Yardımları alın ve oyunuzu da sizi bu yoksulluğa
mahkum eden iktidarından hesap sormak için kullanın'' dedi.
Kışanak, TBMM Genel Kurulunda, bütçe üzerindeki son konuşmalarda DTP
Grubu adına söz aldı. Kışanak, yaşanan ekonomik krizle büyümenin yavaşladığını,
enflasyonun iki haneye sıçradığını, işsizliğin kemikleştiğini, cari açığın hızla
tırmandığını ifade etti.
Kriz nedeniyle yaşananların sorumlusunun AK Parti Hükümeti olduğunu
savunan Kışanak, ''AKP Hükümeti, kendi kötü yönetiminin ve küresel krizin
faturasını, halka, emekçilere ödetmenin hazırlıklarını yapıyor. Hükümet, IMF
hariç hiç kimseyi dinleme niyetinde değil. Bugüne kadar yaşadığımız deneyimler
göstermiştir ki geniş toplumsal kesimlerin talepleri dışlanarak, uluslararası
sermaye kuruluşlarının tavsiyeleri ile hazırlanan kriz reçetelerinin hiçbiri
çözüm üretememiştir. Krize çözüm üretme adına uygulamaya konulan her tedbir, bir
sonraki krizin nedeni olarak ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
Sivil toplum kuruluşlarının kamu kaynaklarının halka ayrılmasını
istediklerini belirten Kışanak, şunları söyledi:
''Hükümet, IMF'nin talimatıyla güvenlik harcamaları hariç tüm kamu
harcamalarında kısıtlamaya gidiyor. 'Eğitime, sağlığa, adalete, ulaşıma, yerel
yönetimlere yani insanı yaşatmaya para yok ama çatışmaya, savaşa, ölüm siyasetine
para çok' diyor. AKP Hükümeti, krizin faturasını emekçilere, yoksullara,
kadınlara, gençlere ödetmeye çalışıyor.
Bu bütçede yoksullar yok, bu bütçede emekçiler, işsizler, emekliler yok.
Bu bütçede kadınlar yok, bu bütçede Kürtler yok. Oysa bölgesel eşitsizlik,
Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Hem de sadece ekonomik değil,
beraberinde sosyal ve siyasal sorunlar da üreten bir sorun.''
-BÖLGELER ARASI EŞİTSİZLİK-
Bölgeler arası gelişmişlik konusunda eşitsizlik bulunduğunu vurgulayan
Kışanak, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında bölgesel eşitsizlik bakımından
birinci sırada olduğunu kaydetti.
Türkiye'deki bölgesel eşitsizlik sorununun, AB üyelik sürecinin de en
önemli engellerinden biri olduğunu söyleyen Kışanak, bölge illerinin GSMH'dan
aldıkları payın 2 ile 5 kat arasında artması gerektiğini savundu.
Kışanak, yeşil kart sayısının, yoksulluğun en önemli göstergelerinden
biri olduğunu belirterek, yeşil kartlıların yüzde 46'sının Doğu ve Güneydoğu'daki
21 ilde yaşadığını kaydetti.
''Bölge halkı yoksul olduğu için Kürt sorunu ortaya çıkmamıştır. Tam
tersine Kürt sorunu olduğu için bölge geri bırakılmış, halka yoksulluk reva
görülmüştür'' diyen Kışanak, Türkiye'nin farklı bölgelerindeki illerde,
ilçelerde, köylerde de yoksulluk ve geri kalmışlık sorunu bulunduğunu söyledi.
Kışanak, Hakkari, Şırnak, Muş ve Bitlis'te kişi başına milli gelirin 10
bin dolar olmadığını savunarak, AK Parti Hükümetleri döneminde kişi başına Milli
Gelirin illere göre dağılımını gösteren verilerin neden üretilmediğini sordu.
-''YARDIMLAR, PARTİNİN KASASINDAN ÇIKMIYOR''-
Kışanak, devletin eğitim, sağlık ve sosyal alanda görevleri bulunduğuna
değinerek, vatandaşların başını sokacağı bir ev, ısınmak için kömür, doktora
gitmek için sağlık güvencesi, çocuklarına defter almak için para, akşam sofraya
koyacak bir kap sıcak yemeğin devlet tarafından karşılanması gerektiğini
söyledi.
Vatandaşlara yapılan gıda ve kömür yardımlarını da gündeme getiren
Kışanak, şöyle devam etti:
''Sizlere dağıtılan çeşitli yardımlar için hükümete minnet duymanız,
karşılığında da AKP'ye oy vermeniz gerekmiyor. Dağıtılan bu yardımların parası da
hiçbir politikacının cebinden ya da hiçbir partinin kasasından çıkmıyor. Bu para,
zaten sizlerin parası. Devletin bütçesi, tüm yurttaşlardan, hepimizden alınan
vergilerden oluşuyor.
Kimsenin, sizin paranızla, size iyilik yapmasına izin vermeyin. Hakkınız
olan bu yardımları alın ve oyunuzu da sizi bu yoksulluğa mahkum eden, sonra da bu
yoksulluk üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışan AKP iktidarından hesap sormak
için kullanın.''
-''DİL BİR HALKIN ONURUDUR''-
TRT'nin Kürtçe test yayınına başladığını anımsatan Kışanak, TRT'nin
halkın parası ile yayın yapan bir kamu kurumu olduğunu, harcamalarının ülkede
yaşayan tüm yurttaşların Türk'ün, Kürt'ün, Laz'ın, Çerkez'in, Rum'un, Ermeni'nin
verdiği vergilerden karşılandığını söyledi.
''TRT'nin Kürtçe yayını, bir haktır, bir lütuf değil'' diyen Kışanak,
''Şimdiye kadar bu hak gasp edilmiştir. Artık bu hakkın teslim edilme zamanı
gelmiştir'' dedi.
TRT yasasında ''Kürtçe yayın'' ifadesi yerine ''farklı dil ve lehçelerde
yayın'' ifadesinin kullanıldığını belirten Kışanak, Kürtçe kelimelerin Meclis
tutanaklarına ''bilinmeyen bir dil'' olarak geçirildiğini söyledi.
TRT 6'da dün yayınlanan bir röportajda ''dil bir halkın onurudur''
denildiğini belirten Kışanak, ''Evet, dil bir halkın onurudur. Kürt halkının
onuru ile oynamayın. TRT, Kürtçe yayın yaparken, 'anadilde eğitim' taleplerini,
bölücülük olarak suçlamayın'' dedi.
Hükümete, ''Eğitimde, sağlıkta, adalette kısıntı yapıyorsunuz, peki askeri ve
güvenlik harcamalarında neden kısıntı yapmıyorsunuz?'' diye sordu.
DTP'li Kaplan, TBMM Genel Kurulunda, 2009 bütçesinin tümü üzerindeki son
görüşmelerde, grubu adına yaptığı konuşmada, Hükümetin ekonomi politikasını
eleştirdi.
Türkiye'nin 2001 krizinin travmasını atlatamadan, 2008 krizini yaşadığını
ve büyüme oranının düştüğünü iddia eden Kaplan, ''Vergilerdeki adaletsizlik
sürüyor. 7 yıldır vergi reformu yapılamadı. Zenginler, vergi de zekat da
vermiyor. Verse Türkiye böyle olmazdı'' dedi.
Hasip Kaplan, 2007'de 39 milyar dolar olan cari açığın, bu yıl 49 milyar
dolara çıktığını ifade ederek, reel sektörün 141 milyar doları bulan borcunun
tehlikeli boyutta olduğunu söyledi. Kaplan, 2008'de kapanan şirket sayısının
yüzde 48 arttığını, borsadaki 319 şirketin geçen yıl 290 milyar dolar olan
değerinin, bu yıl 107 milyar dolara gerilediğini ileri sürdü.
-''ZAMLAR OTOMATİĞE BAĞLANDI''-
Türkiye'nin enerji ithalatının çok fazla olduğunu kaydeden Kaplan,
''Kendi kaynaklarımızı kullanmak yerine, İran'dan, Rusya'dan doğalgaz alıyoruz.
İlk kez bir Hükümet döneminde, zamların otomatiğe bağlandığını görüyoruz''
dedi.
Hasip Kaplan, işsizlik rakamlarının çok yüksek olduğunu ifade ederek,
''AKP milletvekillerine okuyun'' diye başlayan, İstanbul Kasımpaşa'dan gelen bir
mektubu okudu.
''Haydarpaşa Garı gibi bazı yerler satılacak, Çünkü para lazım'' diyen
Kaplan, en çok vergi veren kesim olan işçi, memur ve tarım kesimi önünde saygı
ile eğildiğini söyledi.
Hasip Kaplan, bütçe harcamalarında da adaletsizlik yaşandığını iddia
ederek, ''Bütçe rantiyeye gidiyor. IMF, 'eğitim, sağlık gibi sosyal harcamalarda
kısıntıya gidin' dedi. Şimdi Hükümet bu doğrultuda, sosyal harcamalarda kısıntıya
gidecek. Bütçe, eğitime, sağlığa gitmiyor, silaha gidiyor'' diye konuştu.
2008'de bütçenin yüzde 64'ünün faize gittiğini savunan Kaplan, faize
giden bütçesi, Dışişleri Bakanlığının bütçesinden fazla olan bir ülkenin dış
politikada başarılı olamayacağını öne sürdü.
-''BAŞBAKAN, MUHALEFETİ BİLGİLENDİRMİYOR''-
DTP'li Kaplan, Hükümetin krize karşı bir politikasının olmadığını da
savunarak, ''Başbakan, G-20 zirvesinden geliyor ama muhalefeti bilgilendirmiyor''
dedi.
Bu bütçenin, görüşülürken üzerinde revizyon yapılan ilk bütçe olduğunu
iddia eden Kaplan, ''Eğitimde, sağlıkta, adalette, karayollarında kısıntı
yapıyorsunuz, peki askeri ve güvenlik harcamalarında neden kısıntı
yapmıyorsunuz?'' diye konuştu.
Kendisi gibi bazı DTP'li milletvekilleri hakkındaki fezlekelerin düşünce
suçuyla ilgiliyken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı AK Parti'li
milletvekilleri hakkındaki fezlekelerin yolsuzluk ile ilgili olduğunu öne süren
Kaplan, dokunulmazlıkların kürsüyle sınırlandırılmasını istedi.
Hasip Kaplan, ''Kriz, Türkiye'de vergi ve zekat da vermeyen mutlu zengin
azınlığı teğet geçebilir. Ama işçi, memur, esnaf, dar gelirli, yoksulu, kriz
teğet geçmiyor. Onların ciğerini deliyor, ciğerini. Ama siz bunun farkında
değilsiniz'' ifadesini kullandı.
GÜLTEN KIŞANAK'IN SÖZLERİ...
DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak,
yapılan yardımlara ilişkin, ''Yardımları alın ve oyunuzu da sizi bu yoksulluğa
mahkum eden iktidarından hesap sormak için kullanın'' dedi.
Kışanak, TBMM Genel Kurulunda, bütçe üzerindeki son konuşmalarda DTP
Grubu adına söz aldı. Kışanak, yaşanan ekonomik krizle büyümenin yavaşladığını,
enflasyonun iki haneye sıçradığını, işsizliğin kemikleştiğini, cari açığın hızla
tırmandığını ifade etti.
Kriz nedeniyle yaşananların sorumlusunun AK Parti Hükümeti olduğunu
savunan Kışanak, ''AKP Hükümeti, kendi kötü yönetiminin ve küresel krizin
faturasını, halka, emekçilere ödetmenin hazırlıklarını yapıyor. Hükümet, IMF
hariç hiç kimseyi dinleme niyetinde değil. Bugüne kadar yaşadığımız deneyimler
göstermiştir ki geniş toplumsal kesimlerin talepleri dışlanarak, uluslararası
sermaye kuruluşlarının tavsiyeleri ile hazırlanan kriz reçetelerinin hiçbiri
çözüm üretememiştir. Krize çözüm üretme adına uygulamaya konulan her tedbir, bir
sonraki krizin nedeni olarak ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
Sivil toplum kuruluşlarının kamu kaynaklarının halka ayrılmasını
istediklerini belirten Kışanak, şunları söyledi:
''Hükümet, IMF'nin talimatıyla güvenlik harcamaları hariç tüm kamu
harcamalarında kısıtlamaya gidiyor. 'Eğitime, sağlığa, adalete, ulaşıma, yerel
yönetimlere yani insanı yaşatmaya para yok ama çatışmaya, savaşa, ölüm siyasetine
para çok' diyor. AKP Hükümeti, krizin faturasını emekçilere, yoksullara,
kadınlara, gençlere ödetmeye çalışıyor.
Bu bütçede yoksullar yok, bu bütçede emekçiler, işsizler, emekliler yok.
Bu bütçede kadınlar yok, bu bütçede Kürtler yok. Oysa bölgesel eşitsizlik,
Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Hem de sadece ekonomik değil,
beraberinde sosyal ve siyasal sorunlar da üreten bir sorun.''
-BÖLGELER ARASI EŞİTSİZLİK-
Bölgeler arası gelişmişlik konusunda eşitsizlik bulunduğunu vurgulayan
Kışanak, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında bölgesel eşitsizlik bakımından
birinci sırada olduğunu kaydetti.
Türkiye'deki bölgesel eşitsizlik sorununun, AB üyelik sürecinin de en
önemli engellerinden biri olduğunu söyleyen Kışanak, bölge illerinin GSMH'dan
aldıkları payın 2 ile 5 kat arasında artması gerektiğini savundu.
Kışanak, yeşil kart sayısının, yoksulluğun en önemli göstergelerinden
biri olduğunu belirterek, yeşil kartlıların yüzde 46'sının Doğu ve Güneydoğu'daki
21 ilde yaşadığını kaydetti.
''Bölge halkı yoksul olduğu için Kürt sorunu ortaya çıkmamıştır. Tam
tersine Kürt sorunu olduğu için bölge geri bırakılmış, halka yoksulluk reva
görülmüştür'' diyen Kışanak, Türkiye'nin farklı bölgelerindeki illerde,
ilçelerde, köylerde de yoksulluk ve geri kalmışlık sorunu bulunduğunu söyledi.
Kışanak, Hakkari, Şırnak, Muş ve Bitlis'te kişi başına milli gelirin 10
bin dolar olmadığını savunarak, AK Parti Hükümetleri döneminde kişi başına Milli
Gelirin illere göre dağılımını gösteren verilerin neden üretilmediğini sordu.
-''YARDIMLAR, PARTİNİN KASASINDAN ÇIKMIYOR''-
Kışanak, devletin eğitim, sağlık ve sosyal alanda görevleri bulunduğuna
değinerek, vatandaşların başını sokacağı bir ev, ısınmak için kömür, doktora
gitmek için sağlık güvencesi, çocuklarına defter almak için para, akşam sofraya
koyacak bir kap sıcak yemeğin devlet tarafından karşılanması gerektiğini
söyledi.
Vatandaşlara yapılan gıda ve kömür yardımlarını da gündeme getiren
Kışanak, şöyle devam etti:
''Sizlere dağıtılan çeşitli yardımlar için hükümete minnet duymanız,
karşılığında da AKP'ye oy vermeniz gerekmiyor. Dağıtılan bu yardımların parası da
hiçbir politikacının cebinden ya da hiçbir partinin kasasından çıkmıyor. Bu para,
zaten sizlerin parası. Devletin bütçesi, tüm yurttaşlardan, hepimizden alınan
vergilerden oluşuyor.
Kimsenin, sizin paranızla, size iyilik yapmasına izin vermeyin. Hakkınız
olan bu yardımları alın ve oyunuzu da sizi bu yoksulluğa mahkum eden, sonra da bu
yoksulluk üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışan AKP iktidarından hesap sormak
için kullanın.''
-''DİL BİR HALKIN ONURUDUR''-
TRT'nin Kürtçe test yayınına başladığını anımsatan Kışanak, TRT'nin
halkın parası ile yayın yapan bir kamu kurumu olduğunu, harcamalarının ülkede
yaşayan tüm yurttaşların Türk'ün, Kürt'ün, Laz'ın, Çerkez'in, Rum'un, Ermeni'nin
verdiği vergilerden karşılandığını söyledi.
''TRT'nin Kürtçe yayını, bir haktır, bir lütuf değil'' diyen Kışanak,
''Şimdiye kadar bu hak gasp edilmiştir. Artık bu hakkın teslim edilme zamanı
gelmiştir'' dedi.
TRT yasasında ''Kürtçe yayın'' ifadesi yerine ''farklı dil ve lehçelerde
yayın'' ifadesinin kullanıldığını belirten Kışanak, Kürtçe kelimelerin Meclis
tutanaklarına ''bilinmeyen bir dil'' olarak geçirildiğini söyledi.
TRT 6'da dün yayınlanan bir röportajda ''dil bir halkın onurudur''
denildiğini belirten Kışanak, ''Evet, dil bir halkın onurudur. Kürt halkının
onuru ile oynamayın. TRT, Kürtçe yayın yaparken, 'anadilde eğitim' taleplerini,
bölücülük olarak suçlamayın'' dedi.
