2006-04-11 - 15:00
Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok güç bir dönemden geçtiğini belirterek, bu süreçte büyük yanlışlıklar yapıldığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, iktidarın terör konusunda
çok tehlikeli bir kafa karışıklığı içine girdiğini ve bunun,
terörü besleyen ana konulardan biri olduğunu savundu. Baykal,
''Türkiye maalesef terör bataklığına sürükleniyor ama
iktidar bu sürüklenişi kontrol altına alacak bir arayışı
gerçekleştirmeye yönelmiyor'' dedi.
Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin çok güç bir dönemden geçtiğini belirterek, bu süreçte
büyük yanlışlıklar yapıldığını söyledi. Geçen haftaya, yaşanan terör
olaylarının damgasını vurduğunu ifade eden Baykal, art arda acı
olaylar yaşandığını belirtti.
Türkiye'nin uzun yıllar terörle mücadele ettiğini ve 1998 yılından
itibaren bu konuda önemli bir aşama kat edildiğini, bir barış dönemi
yaşandığını anlatan Baykal, AK Parti'nin iktidara gelmesinden sonra
terörün tekrar çok tehlikeli bir şekilde ortaya çıkmaya başladığını
savundu.
Baykal, 2004 yılından itibaren terörün yavaş yavaş kontrolden
çıkmaya başladığını kaydederek, bu konuda seçimlerin hemen ardından
çok önemli önerilerde bulunduklarını vurguladı. Baykal, ''Bu iktidar,
sıfır terör tablosunu devralmıştır. Ama geldiğimiz noktada terör
tekrar çok ciddi bir sorun haline dönüşmüştür'' diye konuştu.
Geçen yıl başından bu yılın 10 Mart tarihine kadar geçen sürede
100 asker ve polisin terör sonucu şehit olduğuna dikkati çeken Baykal,
''Türkiye maalesef terör bataklığına sürükleniyor ama iktidar, bu
sürüklenişi kontrol altına alacak bir arayışı gerçekleştirmeye
yönelmiyor'' dedi.
-''PKK, KUZEY IRAK'TA HİMAYE ALTINDA''-
Terör konusunda bazı temel yanlışlıklar yapıldığını kaydeden
Baykal, ABD'nin Irak'a müdahalede bulunacağı belli olduğu andan
itibaren Türkiye'nin Kuzey Irak'a asker yerleştirmesi gerekirken,
bunun yapılmadığını söyledi.
Deniz Baykal, o dönemde bu konuda uyarıda bulunduklarını
anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'de yaşanan terör olaylarının Kuzey Irak boyutu vardır.
Orada PKK, bir anlamda himaye altında orada karargahını kurmuş. Tıpkı
Öcalan'ın Bekaa'da karargahını kurduğu gibi, PKK şimdi Kuzey Irak'ta
karargahını kurmuş, Bağdat'ta temsilcilik açacak duruma gelmiş.
Türkiye savaş öncesinde savunma amacıyla ciddi bir askeri
varlığını Kuzey Irak'a yerleştirmiş olsaydı gelişmeler böyle olmazdı.
Ne Türk askerinin kafasına o çuval geçirilebilirdi ne de Irak'ta
Türkiye'ye karşı bir terör karargahı bu kadar serbestçe çalışma
olanağı bulabilirdi.''
Türkiye, terörle mücadelenin en kritik aşamasındayken, Hükümet'in
'Eve Dönüş'' yasası çıkardığını ve cezaevinde bulunan PKK ve Hizbullah
militanlarının serbest kaldıklarını kaydeden Baykal, dağdaki tek bir
militanın dahi bu yasadan yararlanmak için başvurmadığını söyledi.
Baykal, ''Bu yanlış bir sinyal oldu. Terör mücadelesi içinde
olanların özlemlerinin gerçekleşebileceği bir ortamın yaratılabileceği
mesajının yanlış ve tehlikeli biçimde verildiği bir uygulama oldu''
diye konuştu.
Türkiye'nin terör konusundaki duyarsızlık ve bilinçsizliğinin
yansıması olarak ortaya çıkan bir başka somut olay daha bulunduğunu
belirten Baykal, ABD'lilerle, 1 milyar dolar karşılığında Kuzey Irak'a
yönelik asker kullanılmayacağı taahhüdünü içeren bir anlaşma
imzalandığını söyledi.
''Türkiye'nin Irak'a gelecekte mutlak bir ihtiyaç ortaya çıksa
dahi askeri müdahale yapmaması için para ödemeyi kim, niçin istiyor''
diye soran Baykal, bunun değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Baykal, ''Bu da karşı karşıya bulunduğumuz terörün, nerelerden, nasıl
serpilip geliştiğini ortaya koyacak bir ipucudur'' dedi. Baykal,
aylarca bekledikten sonra ABD'nin o anlaşmayı yürürlüğe koymadığını
kaydetti.
-''TEHLİKELİ KAFA KARIŞIKLIĞI''-
Deniz Baykal, ''İktidarın, terör konusunda çok tehlikeli bir kafa
karışıklığı içine girdiğini'' savunan Baykal, bunun, terörü besleyen
ana konulardan olduğunu ifade etti. Baykal, şöyle devam etti:
''Bu kafa karışıklığı maalesef Türkiye'de terörle mücadele
konusunda bir siyasi irade sergilenmesini ve o siyasi iradenin
gereklerinin etkili biçimde yapılmasını engellemiştir. Türkiye teröre
doğru sürüklenirken, Başbakan durduk yerde bir alt kimlik-üst kimlik
tartışması açmıştır. Türkiye'de kaç etnik grup olduğunu anlatmaya
başlamıştır. Bu, Türkiye'nin sosyal dokusunu çözmeye, dağıtmaya
yönelik yapılabilecek en büyük yanlışlık olmuştur.''
Başbakan'ın geçen süreçte birbiriyle çelişen açıklamalar yaptığını
kaydeden Baykal, Erdoğan'ın ''Kürt sorunu yoktur'' açıklamasından bir
süre sonra, ''Kürt sorunu vardır, bu sorun daha çok demokrasiyle
çözülür'' dediğini vurguladı. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başbakan, (Bu sorun daha çok demokrasiyle çözülür) diyor.
İktidardasın, elini kolunu tutan mı var? Gereken demokratik açılımı
yap da çöz, ne duruyorsun? Türkiye son dönemde demokrasi konusunda
ciddi atılımlar yaptı. Ancak terör sorunu tekrar ortaya çıkmaya
başladı. (Terör sorunu demokrasiyle çözülür) demek, terör sorununun
altında yatan projeyi bilmemek demektir. Başbakan düzeyinde bu
bilinçsizlik ortaya çıkınca işler karışıyor.''
-''ALİ DİBO DÜZENİ''-
Konuşmasında ekonomideki gelişmelere de değinen Baykal, bu konuda
kaygı verici bir sürecin, tehlikeli bir şekilde işlediğini savundu.
İktidarın yolsuzluklar konusundaki tutumuna da dikkati çeken Baykal,
'Biz Ali Dibo modelinin Hatay'a özgü bir model olduğunu düşünüyorduk.
Ama bu iktidarın, Türkiye'nin doğusunda, batısında, kuzeyinde,
güneyinde bu iktidarın, yolsuzlukları en üst iktidar düzeyinden en
aşağıdaki ilçe düzeyine kadar taşıdığı artık her geçen gün netlik
kazanmaktadır'' diye konuştu
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmasında,
gündemdeki konulara yer verdi.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'a, terör örgütü başının İmralı'da nasıl terör talimatı
verdiğini'' sorduğunu, Erdoğan'ın da ''eh demokrasi böyle'' dediğini
savunan Baykal, ''Terör talimatı vermeyi, bir tutuklu için dahi
demokrasinin gereği sayma anlayışı zihninizdeyse, siz demokrasi-terör
ilişkisini kafanızda çözememişsiniz demektir'' dedi.
Baykal, ''tahliye olan kişilerin, cezaevinden çıkar çıkmaz
Başbakan Yardımcısı düzeyinde kabul gördüğünü, şimdi ise Başbakan'ın,
'silahı bıraksınlar, gelsinler görüşelim' açıklaması yapıp
yapmadığının'' gündemde olduğunu söyledi.
-''BAŞBAKANSIN, NİYE GEREĞİNİ YAPMIYORSUN?''-
Bu açıklamaların, DTP ya da PKK'ya yönelik söylenebileceği
ihtimallerinin olduğunu ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''DTP'ye söylüyorsan, DTP silahlı bir kuruluş mu demek istiyorsun?
Silahlı kuruluşsa, sen Başbakansın, niye gereğini yapmıyorsun? 'Ona
değil, PKK'ya söyledim' diyorsan, o daha vahim. Bu kafa karışıklığının
yansımasıdır, zihninin net olmadığının göstergesidir. 'Müzakere olsa
ne olur', Başbakan'ın ya da etrafındakilerin kafasının arkasında bu
var.
Müzakere açmak demek, karşınızdakinin meşruiyetini kabul etmek
demek. Diyarbakır'daki esnafa, 'ben muhatap alıyorum, sen de al'
demek... AB ülkelerine, 'muhatap alma diyorsun', sen görüşünce onların
görüşmemesinin önüne engel koyabilir misin? Cüneyd Zapsu aklı ile bu
işler çözülmez.''
-''GENELKURMAY BAŞKANI'NIN GÖREVİ...''-
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün, şehit yarbayın dün
Ankara'daki cenaze törenine katılmadığını anımsatan Baykal, Özkök'ü
çok iyi anladığını söyledi.
Baykal, Genelkurmay Başkanı'nın görevinin, cenaze törenlerinde
üzüntülerini ifade etmek, ''kaybımızın kanı yerde kalmayacaktır''
söylemlerinin arkasına sığınmak olmadığını, görevinin, konunun
gereğini yapmak, o konuda engel varsa, bunları açıkça söylemek
olduğunu kaydetti. Deniz Baykal, ''Eğer bu konuda bir engel var,
hükümet onu vermiyorsa, hiç kuşku duymaya gerek yok, millet Silahlı
Kuvvetlerimize, terörle mücadele için ne gerekiyorsa onu vermeye
muktedirdir'' diye konuştu.
-''SANKİ TERÖR TEHLİKESİ YOK, CHP TEHLİKESİ VAR''-
CHP Lideri Baykal, Erdoğan'ın, ''terörle mücadeleyi bir tarafa
bıraktığını, CHP ile mücadeleye başladığını, CHP'ye saldırarak,
suçlayarak ferahlamaya, rahatlamaya gayret ettiğini'' savunarak,
''Sanki terör tehlikesi yok da CHP tehlikesi var'' dedi.
CHP'ye yönelik her iddianın iflas ettiğini ifade eden Baykal,
şöyle konuştu:
''Başbakan arayışını, Meclis görüşmelerinde AKP sözcüleri
aracılığıyla yansıttı: 'CHP terör örgütü PKK'lılar ile Meclis'te bir
arada olmuş, onları Meclis'e taşımış...' CHP yönetiminde bulunan tüm
arkadaşlarımıza, hiç kimsenin söylemeyeceği sözlerin başında bu iddia
gelir. Bu sorun karşısında, en duyarlı, en tutarlı tavrı baştan bu
yana sergilemişiz.
Bu iddiayı söyleyen Köksal Toptan, o bahsettiği insanların
güvenoyu ile hükümette bakan olmayı içine sindirmiş... Bana da o
hükümette bakanlık teklifi yapıldı ama reddettim.
CHP, bu olaylar söz konusu olduğunda yok. Varolan parti CHP değil,
olamaz. Ben ve arkadaşlarım, o partinin sorumluluğunu almış değiliz.
1989'da partinin genel sekreterliğinden ayrılmışım, işbirliği
yapıldığında en kararlı şekilde karşı çıkan ben ve arkadaşlarım oldu.
Bunlar, bizim dışımızda ve bize rağmen olan işler. 9 Eylül 1992'de
iktidar ortağı partiyi bırakarak, CHP'yi kurmuşuz.''
-''ZİLLETİN İFADESİDİR''-
Türkiye'nin terör tehlikesine sürüklenmesinin altında dış
politika yanlışlığının yattığını, bu yanlışlığın temelinde ise Çekiç
Güç uygulamasının yer aldığını belirten Baykal, o dönemde bu
uygulamaya onay bildirmeyen çok az milletvekilinden biri olduğunu
ifade etti.
Baykal, kimsenin CHP'ye, terör konusunda kuşku bulaştırmaya gücü
yetmeyeceğini, CHP'nin ''pırıl pırıl bir karnesi'' olduğunu dile
getirdi.
Terörle mücadelede siyasi irade zafiyeti olduğunu savunan Baykal,
ancak bu zafiyetin altında ne yattığını bilemediğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'ye gönderdiği iki
temsilcisinin, ABD iktidarına yakın çevre ile bir araya geldiğini
belirten Baykal, şunları kaydetti:
''Giden başdanışman, oraya Başbakan adına geldiğini söylemiştir.
'Müzakere konusunda en küçük bir değişiklik şansı varsa PKK ile masaya
oturmaya hazırız' ve 'Başbakan'ı görevden uzaklaştıracağınıza,
delikten aşağı süpürmek yerine, onu kullanınız' demiştir. Bu sözler,
bir süre önce Irak'ta Türklerin başına giydirilen çuvaldan çok daha
ağır bir çuvalın Türk milletine giydirilmek istenmesidir. Bundan daha
ağır çuval giydirme olabilir mi? Başbakan, Türkiye'yi pazarlamaya
çalışıyordu, Başdanışmanı da Başbakan'ı pazarlamaya çalışıyor.
Başbakan'ı pazarlarken de Türkiye'yi satıveriyor. 'ABD'nin desteği
çekilirse, bizi kim ayakta tutacak' korkusu sarmış bunları... Ne
karşılığı kullanacaklar? Bu sözler, bir zilletin ifadesidir. İktidar,
bu sözleriyle suçüstü olmuştur.''
Baykal, Erdoğan'ın, terörle mücadelede kaytardığını sözlerine
ekledi.
çok tehlikeli bir kafa karışıklığı içine girdiğini ve bunun,
terörü besleyen ana konulardan biri olduğunu savundu. Baykal,
''Türkiye maalesef terör bataklığına sürükleniyor ama
iktidar bu sürüklenişi kontrol altına alacak bir arayışı
gerçekleştirmeye yönelmiyor'' dedi.
Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin çok güç bir dönemden geçtiğini belirterek, bu süreçte
büyük yanlışlıklar yapıldığını söyledi. Geçen haftaya, yaşanan terör
olaylarının damgasını vurduğunu ifade eden Baykal, art arda acı
olaylar yaşandığını belirtti.
Türkiye'nin uzun yıllar terörle mücadele ettiğini ve 1998 yılından
itibaren bu konuda önemli bir aşama kat edildiğini, bir barış dönemi
yaşandığını anlatan Baykal, AK Parti'nin iktidara gelmesinden sonra
terörün tekrar çok tehlikeli bir şekilde ortaya çıkmaya başladığını
savundu.
Baykal, 2004 yılından itibaren terörün yavaş yavaş kontrolden
çıkmaya başladığını kaydederek, bu konuda seçimlerin hemen ardından
çok önemli önerilerde bulunduklarını vurguladı. Baykal, ''Bu iktidar,
sıfır terör tablosunu devralmıştır. Ama geldiğimiz noktada terör
tekrar çok ciddi bir sorun haline dönüşmüştür'' diye konuştu.
Geçen yıl başından bu yılın 10 Mart tarihine kadar geçen sürede
100 asker ve polisin terör sonucu şehit olduğuna dikkati çeken Baykal,
''Türkiye maalesef terör bataklığına sürükleniyor ama iktidar, bu
sürüklenişi kontrol altına alacak bir arayışı gerçekleştirmeye
yönelmiyor'' dedi.
-''PKK, KUZEY IRAK'TA HİMAYE ALTINDA''-
Terör konusunda bazı temel yanlışlıklar yapıldığını kaydeden
Baykal, ABD'nin Irak'a müdahalede bulunacağı belli olduğu andan
itibaren Türkiye'nin Kuzey Irak'a asker yerleştirmesi gerekirken,
bunun yapılmadığını söyledi.
Deniz Baykal, o dönemde bu konuda uyarıda bulunduklarını
anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'de yaşanan terör olaylarının Kuzey Irak boyutu vardır.
Orada PKK, bir anlamda himaye altında orada karargahını kurmuş. Tıpkı
Öcalan'ın Bekaa'da karargahını kurduğu gibi, PKK şimdi Kuzey Irak'ta
karargahını kurmuş, Bağdat'ta temsilcilik açacak duruma gelmiş.
Türkiye savaş öncesinde savunma amacıyla ciddi bir askeri
varlığını Kuzey Irak'a yerleştirmiş olsaydı gelişmeler böyle olmazdı.
Ne Türk askerinin kafasına o çuval geçirilebilirdi ne de Irak'ta
Türkiye'ye karşı bir terör karargahı bu kadar serbestçe çalışma
olanağı bulabilirdi.''
Türkiye, terörle mücadelenin en kritik aşamasındayken, Hükümet'in
'Eve Dönüş'' yasası çıkardığını ve cezaevinde bulunan PKK ve Hizbullah
militanlarının serbest kaldıklarını kaydeden Baykal, dağdaki tek bir
militanın dahi bu yasadan yararlanmak için başvurmadığını söyledi.
Baykal, ''Bu yanlış bir sinyal oldu. Terör mücadelesi içinde
olanların özlemlerinin gerçekleşebileceği bir ortamın yaratılabileceği
mesajının yanlış ve tehlikeli biçimde verildiği bir uygulama oldu''
diye konuştu.
Türkiye'nin terör konusundaki duyarsızlık ve bilinçsizliğinin
yansıması olarak ortaya çıkan bir başka somut olay daha bulunduğunu
belirten Baykal, ABD'lilerle, 1 milyar dolar karşılığında Kuzey Irak'a
yönelik asker kullanılmayacağı taahhüdünü içeren bir anlaşma
imzalandığını söyledi.
''Türkiye'nin Irak'a gelecekte mutlak bir ihtiyaç ortaya çıksa
dahi askeri müdahale yapmaması için para ödemeyi kim, niçin istiyor''
diye soran Baykal, bunun değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Baykal, ''Bu da karşı karşıya bulunduğumuz terörün, nerelerden, nasıl
serpilip geliştiğini ortaya koyacak bir ipucudur'' dedi. Baykal,
aylarca bekledikten sonra ABD'nin o anlaşmayı yürürlüğe koymadığını
kaydetti.
-''TEHLİKELİ KAFA KARIŞIKLIĞI''-
Deniz Baykal, ''İktidarın, terör konusunda çok tehlikeli bir kafa
karışıklığı içine girdiğini'' savunan Baykal, bunun, terörü besleyen
ana konulardan olduğunu ifade etti. Baykal, şöyle devam etti:
''Bu kafa karışıklığı maalesef Türkiye'de terörle mücadele
konusunda bir siyasi irade sergilenmesini ve o siyasi iradenin
gereklerinin etkili biçimde yapılmasını engellemiştir. Türkiye teröre
doğru sürüklenirken, Başbakan durduk yerde bir alt kimlik-üst kimlik
tartışması açmıştır. Türkiye'de kaç etnik grup olduğunu anlatmaya
başlamıştır. Bu, Türkiye'nin sosyal dokusunu çözmeye, dağıtmaya
yönelik yapılabilecek en büyük yanlışlık olmuştur.''
Başbakan'ın geçen süreçte birbiriyle çelişen açıklamalar yaptığını
kaydeden Baykal, Erdoğan'ın ''Kürt sorunu yoktur'' açıklamasından bir
süre sonra, ''Kürt sorunu vardır, bu sorun daha çok demokrasiyle
çözülür'' dediğini vurguladı. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başbakan, (Bu sorun daha çok demokrasiyle çözülür) diyor.
İktidardasın, elini kolunu tutan mı var? Gereken demokratik açılımı
yap da çöz, ne duruyorsun? Türkiye son dönemde demokrasi konusunda
ciddi atılımlar yaptı. Ancak terör sorunu tekrar ortaya çıkmaya
başladı. (Terör sorunu demokrasiyle çözülür) demek, terör sorununun
altında yatan projeyi bilmemek demektir. Başbakan düzeyinde bu
bilinçsizlik ortaya çıkınca işler karışıyor.''
-''ALİ DİBO DÜZENİ''-
Konuşmasında ekonomideki gelişmelere de değinen Baykal, bu konuda
kaygı verici bir sürecin, tehlikeli bir şekilde işlediğini savundu.
İktidarın yolsuzluklar konusundaki tutumuna da dikkati çeken Baykal,
'Biz Ali Dibo modelinin Hatay'a özgü bir model olduğunu düşünüyorduk.
Ama bu iktidarın, Türkiye'nin doğusunda, batısında, kuzeyinde,
güneyinde bu iktidarın, yolsuzlukları en üst iktidar düzeyinden en
aşağıdaki ilçe düzeyine kadar taşıdığı artık her geçen gün netlik
kazanmaktadır'' diye konuştu
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmasında,
gündemdeki konulara yer verdi.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'a, terör örgütü başının İmralı'da nasıl terör talimatı
verdiğini'' sorduğunu, Erdoğan'ın da ''eh demokrasi böyle'' dediğini
savunan Baykal, ''Terör talimatı vermeyi, bir tutuklu için dahi
demokrasinin gereği sayma anlayışı zihninizdeyse, siz demokrasi-terör
ilişkisini kafanızda çözememişsiniz demektir'' dedi.
Baykal, ''tahliye olan kişilerin, cezaevinden çıkar çıkmaz
Başbakan Yardımcısı düzeyinde kabul gördüğünü, şimdi ise Başbakan'ın,
'silahı bıraksınlar, gelsinler görüşelim' açıklaması yapıp
yapmadığının'' gündemde olduğunu söyledi.
-''BAŞBAKANSIN, NİYE GEREĞİNİ YAPMIYORSUN?''-
Bu açıklamaların, DTP ya da PKK'ya yönelik söylenebileceği
ihtimallerinin olduğunu ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
''DTP'ye söylüyorsan, DTP silahlı bir kuruluş mu demek istiyorsun?
Silahlı kuruluşsa, sen Başbakansın, niye gereğini yapmıyorsun? 'Ona
değil, PKK'ya söyledim' diyorsan, o daha vahim. Bu kafa karışıklığının
yansımasıdır, zihninin net olmadığının göstergesidir. 'Müzakere olsa
ne olur', Başbakan'ın ya da etrafındakilerin kafasının arkasında bu
var.
Müzakere açmak demek, karşınızdakinin meşruiyetini kabul etmek
demek. Diyarbakır'daki esnafa, 'ben muhatap alıyorum, sen de al'
demek... AB ülkelerine, 'muhatap alma diyorsun', sen görüşünce onların
görüşmemesinin önüne engel koyabilir misin? Cüneyd Zapsu aklı ile bu
işler çözülmez.''
-''GENELKURMAY BAŞKANI'NIN GÖREVİ...''-
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün, şehit yarbayın dün
Ankara'daki cenaze törenine katılmadığını anımsatan Baykal, Özkök'ü
çok iyi anladığını söyledi.
Baykal, Genelkurmay Başkanı'nın görevinin, cenaze törenlerinde
üzüntülerini ifade etmek, ''kaybımızın kanı yerde kalmayacaktır''
söylemlerinin arkasına sığınmak olmadığını, görevinin, konunun
gereğini yapmak, o konuda engel varsa, bunları açıkça söylemek
olduğunu kaydetti. Deniz Baykal, ''Eğer bu konuda bir engel var,
hükümet onu vermiyorsa, hiç kuşku duymaya gerek yok, millet Silahlı
Kuvvetlerimize, terörle mücadele için ne gerekiyorsa onu vermeye
muktedirdir'' diye konuştu.
-''SANKİ TERÖR TEHLİKESİ YOK, CHP TEHLİKESİ VAR''-
CHP Lideri Baykal, Erdoğan'ın, ''terörle mücadeleyi bir tarafa
bıraktığını, CHP ile mücadeleye başladığını, CHP'ye saldırarak,
suçlayarak ferahlamaya, rahatlamaya gayret ettiğini'' savunarak,
''Sanki terör tehlikesi yok da CHP tehlikesi var'' dedi.
CHP'ye yönelik her iddianın iflas ettiğini ifade eden Baykal,
şöyle konuştu:
''Başbakan arayışını, Meclis görüşmelerinde AKP sözcüleri
aracılığıyla yansıttı: 'CHP terör örgütü PKK'lılar ile Meclis'te bir
arada olmuş, onları Meclis'e taşımış...' CHP yönetiminde bulunan tüm
arkadaşlarımıza, hiç kimsenin söylemeyeceği sözlerin başında bu iddia
gelir. Bu sorun karşısında, en duyarlı, en tutarlı tavrı baştan bu
yana sergilemişiz.
Bu iddiayı söyleyen Köksal Toptan, o bahsettiği insanların
güvenoyu ile hükümette bakan olmayı içine sindirmiş... Bana da o
hükümette bakanlık teklifi yapıldı ama reddettim.
CHP, bu olaylar söz konusu olduğunda yok. Varolan parti CHP değil,
olamaz. Ben ve arkadaşlarım, o partinin sorumluluğunu almış değiliz.
1989'da partinin genel sekreterliğinden ayrılmışım, işbirliği
yapıldığında en kararlı şekilde karşı çıkan ben ve arkadaşlarım oldu.
Bunlar, bizim dışımızda ve bize rağmen olan işler. 9 Eylül 1992'de
iktidar ortağı partiyi bırakarak, CHP'yi kurmuşuz.''
-''ZİLLETİN İFADESİDİR''-
Türkiye'nin terör tehlikesine sürüklenmesinin altında dış
politika yanlışlığının yattığını, bu yanlışlığın temelinde ise Çekiç
Güç uygulamasının yer aldığını belirten Baykal, o dönemde bu
uygulamaya onay bildirmeyen çok az milletvekilinden biri olduğunu
ifade etti.
Baykal, kimsenin CHP'ye, terör konusunda kuşku bulaştırmaya gücü
yetmeyeceğini, CHP'nin ''pırıl pırıl bir karnesi'' olduğunu dile
getirdi.
Terörle mücadelede siyasi irade zafiyeti olduğunu savunan Baykal,
ancak bu zafiyetin altında ne yattığını bilemediğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'ye gönderdiği iki
temsilcisinin, ABD iktidarına yakın çevre ile bir araya geldiğini
belirten Baykal, şunları kaydetti:
''Giden başdanışman, oraya Başbakan adına geldiğini söylemiştir.
'Müzakere konusunda en küçük bir değişiklik şansı varsa PKK ile masaya
oturmaya hazırız' ve 'Başbakan'ı görevden uzaklaştıracağınıza,
delikten aşağı süpürmek yerine, onu kullanınız' demiştir. Bu sözler,
bir süre önce Irak'ta Türklerin başına giydirilen çuvaldan çok daha
ağır bir çuvalın Türk milletine giydirilmek istenmesidir. Bundan daha
ağır çuval giydirme olabilir mi? Başbakan, Türkiye'yi pazarlamaya
çalışıyordu, Başdanışmanı da Başbakan'ı pazarlamaya çalışıyor.
Başbakan'ı pazarlarken de Türkiye'yi satıveriyor. 'ABD'nin desteği
çekilirse, bizi kim ayakta tutacak' korkusu sarmış bunları... Ne
karşılığı kullanacaklar? Bu sözler, bir zilletin ifadesidir. İktidar,
bu sözleriyle suçüstü olmuştur.''
Baykal, Erdoğan'ın, terörle mücadelede kaytardığını sözlerine
ekledi.
