2006-03-11 - 11:00
Üst üste üç dönem Meclis Başkanlığı yapan, 1977 seçimlerinde seçilemeyince politikadan ayrılan Demokratik Parti eski genel başkanı 79 yaşındaki Ferruh Bozbeyli, TBMM'nin aylık yayın organı Meclis Bülteni Dergisi'ne anılarını anlattı.
Eski Meclis başkanlarından Ferruh Bozbeyli, TBMM İçtüzüğünde yeri olmamasına karşın 12 Mart Muhtırasının Meclis Genel Kurulu'na sunuşta bulunduğunu, Cumhuriyet Senatosu'nun da asker baskısıyla toplandığını anlattı.
Üst üste üç dönem Meclis Başkanlığı yapan, 1977 seçimlerinde seçilemeyince politikadan ayrılan Demokratik Parti eski genel başkanı 79 yaşındaki Ferruh Bozbeyli, TBMM'nin aylık yayın organı Meclis Bülteni Dergisi'ne anılarını anlattı. 12 Mart Muhtırası sırasında DP Genel Başkanı olarak Parlamentoda yer alan Bozbeyli, o günlerde yaşananları şöyle anlattı:
"12 MART MUHTIRASI, MECLİSE SUNUŞTA BULUNDU"
"12 Mart, bir Cuma günü oldu ve Cuma günü Meclise Başkanvekili Fikret Turhangil riyaset (başkanlık) ediyordu. İçtüzüğe göre Meclisler kanun yapma ve denetim dışında gelen bazı sunuşlara da muhatap olurlar. Bu sunuşlar, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlıktan gelen sunuşlardır. Bunların dışında Meclise kimse sunuşta bulunamaz. Ama 12 Mart Muhtırası Meclise sunuşta bulundu. Cümlesi 'Parlamento ve hükümet, şu şu eksiklerle maluldur, onun için yeni bir hükümet kurulmalı' filan diye başlıyordu. O zaman bizim partiden 1-2 arkadaş 'Bu muhtıra. Mecliste sunuş olarak okunamaz, içtüzüğe aykırıdır' diye itirazda bulundular. İtiraz edenler 1-2 kişiydi, hepimiz değildik, ama muhtıra okundu Mecliste. Daha önemli bir hatıramı anlatayım:
"CUMHURİYET SENATOSU BASKIYLA TOPLANDI"
Cumhuriyet Senatosu vardı o zaman, Salı ve Perşembe olmak üzere haftada iki gün toplanıyordu. 11 Mart 1971 Perşembe günü toplantısını yapmıştı ve "Salı günü toplanmak üzere oturumu kapatıyorum" denmişti. Senato Başkanı, 13 Mart 1971 Cumartesi günü toplantıya çağırmıştır Meclisi. Oysa senato Salı günü toplanmak üzere kapatılmıştı. Bu ne demektir? Senato Başkanı, 'Salı günü toplanacağız' demişti. Peki kim emretti 'Cumartesi toplanın' diye? Onlar da buna uydular. Yani o askerlerin baskısı altında onların emirlerini yerine getirdiler. Bir gün sonra onlar (senatörler) de toplandılar ve muhtırayı onlar da okudular"
"TÜRK HALKI, GÜÇLÜYLE OLMAYI DAHA AVANTAJLI BULUYOR"
1977 seçimlerinde seçimlere girdiğini, ancak kazanamadığını, bunun üzerine siyasetten çekildiğini hatırlatan Bozbeyli, bunun nedenlerini şöyle açıkladı:
"Yalnız ben siyaseti bırakmış değilim, siyaset de beni bıraktı. Gördüğüm şudur: Türk halkı (genel olarak söylüyorum bu cümleyi) haklıyla beraber olmaktansa, güçlüyle beraber olmayı daha avantajlı buluyor. Çünkü güçlünün gölgesi vardır. Haklıyla beraber olmak size hak veriyor da, 'güçlü değilseniz yapamazsınız' diyor. O zaman bizi haksız bulduğundan değildi, güçsüz buldu. Bazı insanlara kıyamet kopsa bir şey olmuyor, çünkü kıyametle beraber oluyor. Türk halkı haklıyı desteklemeyi öğrenecek. Yüzde yüz değil, elbet bazı insanlar başka sebeplerle oy verebilir."
"MİLLETVEKİLLERİNE 'VEKİL' DENMESİNDEN RAHATSIZLIK DUYUYORUM"
Bugünkü siyasete de eleştiriler getiren Bozbeyli, eski bir Meclis Başkanı olarak milletvekillerine "vekil" denmesinden ve parti gruplarına ziyaretçi alınmasından rahatsızlık duyduğunu söyledi.
Bozbeyli, şunları söyledi:
"Şimdi mesela bazı şeylere bakıyorum ve bundan rahatsız oluyorum. Mecliste bundan kimsenin rahatsız olmadığını düşünüyorum ve ayrıca rahatsız oluyorum. Artık milletvekili ismi kalktı, 'vekil' diyorlar. Efendim neyin vekili? Dava vekili mi, müdür vekili mi, ne vekili? İkincisi: Mesela gruplar parti organı değil, Meclis organıdır. Madem Meclis grubudur, milletvekili olmayanların ne işi var grupta? Bir mahzur çıkmaz diye düşünüyorlar. Halbuki geçmişte milletvekili olmayan birisi sayın Tansu Çiller'e bağırdı. Bizim meclis başkanlığımız döneminde ve ondan önceki dönemlerde grup toplantılarına milletvekili olmayan ancak bir insan girerdi. O da kavastı. Onu da dilsiz olanlardan seçerlerdi ki bir şey duymasın, söylemesin.
"TELEVİZYON BAŞINDAKİ VATANDAŞA HİTAP EDEMEZSİN"
Başka bir şey görüyorum: Grup toplantısında parti amblemi asılmış. Meclisin içine parti amblemi asılmaz. Bir de Meclis İçtüzüğü'nde açıkça, yoruma yer vermeyecek bir biçimde 'milletvekilleri genel kurula hitap eder' cümlesi var. Oysa milletvekilleri çıkıyor kürsüye 'sayın başkan, sayın milletvekilleri, televizyonları başında bizi seyreden vatandaşlar' diye başlıyor. Hayır. Televizyonları başındaki vatandaşlara hitap edemezsin. İçtüzük açıkça 'genel kurula hitap edeceksin' diyor."
Üst üste üç dönem Meclis Başkanlığı yapan, 1977 seçimlerinde seçilemeyince politikadan ayrılan Demokratik Parti eski genel başkanı 79 yaşındaki Ferruh Bozbeyli, TBMM'nin aylık yayın organı Meclis Bülteni Dergisi'ne anılarını anlattı. 12 Mart Muhtırası sırasında DP Genel Başkanı olarak Parlamentoda yer alan Bozbeyli, o günlerde yaşananları şöyle anlattı:
"12 MART MUHTIRASI, MECLİSE SUNUŞTA BULUNDU"
"12 Mart, bir Cuma günü oldu ve Cuma günü Meclise Başkanvekili Fikret Turhangil riyaset (başkanlık) ediyordu. İçtüzüğe göre Meclisler kanun yapma ve denetim dışında gelen bazı sunuşlara da muhatap olurlar. Bu sunuşlar, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlıktan gelen sunuşlardır. Bunların dışında Meclise kimse sunuşta bulunamaz. Ama 12 Mart Muhtırası Meclise sunuşta bulundu. Cümlesi 'Parlamento ve hükümet, şu şu eksiklerle maluldur, onun için yeni bir hükümet kurulmalı' filan diye başlıyordu. O zaman bizim partiden 1-2 arkadaş 'Bu muhtıra. Mecliste sunuş olarak okunamaz, içtüzüğe aykırıdır' diye itirazda bulundular. İtiraz edenler 1-2 kişiydi, hepimiz değildik, ama muhtıra okundu Mecliste. Daha önemli bir hatıramı anlatayım:
"CUMHURİYET SENATOSU BASKIYLA TOPLANDI"
Cumhuriyet Senatosu vardı o zaman, Salı ve Perşembe olmak üzere haftada iki gün toplanıyordu. 11 Mart 1971 Perşembe günü toplantısını yapmıştı ve "Salı günü toplanmak üzere oturumu kapatıyorum" denmişti. Senato Başkanı, 13 Mart 1971 Cumartesi günü toplantıya çağırmıştır Meclisi. Oysa senato Salı günü toplanmak üzere kapatılmıştı. Bu ne demektir? Senato Başkanı, 'Salı günü toplanacağız' demişti. Peki kim emretti 'Cumartesi toplanın' diye? Onlar da buna uydular. Yani o askerlerin baskısı altında onların emirlerini yerine getirdiler. Bir gün sonra onlar (senatörler) de toplandılar ve muhtırayı onlar da okudular"
"TÜRK HALKI, GÜÇLÜYLE OLMAYI DAHA AVANTAJLI BULUYOR"
1977 seçimlerinde seçimlere girdiğini, ancak kazanamadığını, bunun üzerine siyasetten çekildiğini hatırlatan Bozbeyli, bunun nedenlerini şöyle açıkladı:
"Yalnız ben siyaseti bırakmış değilim, siyaset de beni bıraktı. Gördüğüm şudur: Türk halkı (genel olarak söylüyorum bu cümleyi) haklıyla beraber olmaktansa, güçlüyle beraber olmayı daha avantajlı buluyor. Çünkü güçlünün gölgesi vardır. Haklıyla beraber olmak size hak veriyor da, 'güçlü değilseniz yapamazsınız' diyor. O zaman bizi haksız bulduğundan değildi, güçsüz buldu. Bazı insanlara kıyamet kopsa bir şey olmuyor, çünkü kıyametle beraber oluyor. Türk halkı haklıyı desteklemeyi öğrenecek. Yüzde yüz değil, elbet bazı insanlar başka sebeplerle oy verebilir."
"MİLLETVEKİLLERİNE 'VEKİL' DENMESİNDEN RAHATSIZLIK DUYUYORUM"
Bugünkü siyasete de eleştiriler getiren Bozbeyli, eski bir Meclis Başkanı olarak milletvekillerine "vekil" denmesinden ve parti gruplarına ziyaretçi alınmasından rahatsızlık duyduğunu söyledi.
Bozbeyli, şunları söyledi:
"Şimdi mesela bazı şeylere bakıyorum ve bundan rahatsız oluyorum. Mecliste bundan kimsenin rahatsız olmadığını düşünüyorum ve ayrıca rahatsız oluyorum. Artık milletvekili ismi kalktı, 'vekil' diyorlar. Efendim neyin vekili? Dava vekili mi, müdür vekili mi, ne vekili? İkincisi: Mesela gruplar parti organı değil, Meclis organıdır. Madem Meclis grubudur, milletvekili olmayanların ne işi var grupta? Bir mahzur çıkmaz diye düşünüyorlar. Halbuki geçmişte milletvekili olmayan birisi sayın Tansu Çiller'e bağırdı. Bizim meclis başkanlığımız döneminde ve ondan önceki dönemlerde grup toplantılarına milletvekili olmayan ancak bir insan girerdi. O da kavastı. Onu da dilsiz olanlardan seçerlerdi ki bir şey duymasın, söylemesin.
"TELEVİZYON BAŞINDAKİ VATANDAŞA HİTAP EDEMEZSİN"
Başka bir şey görüyorum: Grup toplantısında parti amblemi asılmış. Meclisin içine parti amblemi asılmaz. Bir de Meclis İçtüzüğü'nde açıkça, yoruma yer vermeyecek bir biçimde 'milletvekilleri genel kurula hitap eder' cümlesi var. Oysa milletvekilleri çıkıyor kürsüye 'sayın başkan, sayın milletvekilleri, televizyonları başında bizi seyreden vatandaşlar' diye başlıyor. Hayır. Televizyonları başındaki vatandaşlara hitap edemezsin. İçtüzük açıkça 'genel kurula hitap edeceksin' diyor."
