2005-06-30 - 11:43
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP'li milletvekillerinin Ankara'dan ayrılmamasını, Ankara dışındaki tüm milletvekillerinin de Meclis çalışmaları için derhal Ankara'ya dönmesini istedi.
Baykal, milletvekillerine, Ankara'dan ayrılmamaları için çağrıda bulunduğu grup toplantısının ardından yaptığı açıklamada, CHP'nin bu hafta sonu ilçe kongrelerinin başladığını hatırlattı ancak, bu kritik dönemde milletvekillerinin kongrelere katılmayarak Ankara'da kalmasını istedi.
Bu konuda örgütlerden de anlayış beklediğini belirten Baykal, Ankara dışındaki tüm milletvekillerinin derhal dönerek, TBMM'deki çalışmalara katılmalarını istedi.
Baykal, grup toplantısından ayrılırken, gazetecilerin, ''Halkı göreve çağırdınız. Bu, ne anlama geliyor?'' sorusuna, ''Bu, ilk aşama ve ilk tebliğ. Önce bu aşama anlaşılacak ve değerlendirilecek, sonrası gelecek'' diye yanıt verdi.
''Söylediklerini biraz daha açması'' yönündeki soruları yanıtlamayan Baykal,''Her şey ortada. Bekleyin ve görün'' diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz ise oturumu kapatmadan önce yaptığı açıklamada, Danışma Kurulu'nda AK Parti'nin içtüzük değişikliği ile ilgili önerge getirdiğini ancak, uzlaşma sağlanamadığını hatırlatarak, ''Genel Kurul'da bu dayatmaya karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz'' dedi.
İÇTÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ
Baykal, partisinin olağanüstü toplanan grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündeme getirilmesi beklenen içtüzük değişikliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
''TBMM'yi kuşatma, TBMM'yi etkisizleştirme, görevini yapamaz duruma getirmeye'' dönük bir düzenlemenin yürürlüğe konulmak istendiğini ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''TBMM rejimin kalbidir. Konuların TBMM'de müzakere edilmesi en büyük güvencedir. TBMM'yi müzakere ortamı olmaktan çıkaracak, talimatla, emirle çalışacak, fason üretim yapan bir kurum haline dönüştürecek her girişim demokrasiye, Türkiye'nin tarihsel gelişimine terstir. İktidarın Parlamentoda üçte iki çoğunluğuna karşın, yapıcı bir muhalefet partisinin sadece Türkiye'yi düşünerek görev yapmasına karşın, herkesin iyi niyetle doğruya katkıda bulunma arayışında olmasına karşın TBMM'yi bir ayakbağı, engel, pranga gibi görüp etkisizleştirme arayışına girdiklerini görüyoruz. Halktan üçte iki çoğunluk almış bir iktidarın, şimdiden bu duruma sürüklenmesi ibret vericidir. Meclis'i Maliye Bakanı'na af getirmek için günlerce meşgul etmekte sakınca görmüyorsunuz, Türkiye'nin en önemli konularında TBMM'nin müzakere yapma hakkını kısıtlamaya çalışıyorsunuz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.''
''BU MECLİS, SAVAŞLARI YAPTI''
İçtüzük değişikliğinin, yasaların Genel Kurul'da madde olarak değil, bölüm halinde konuşulmasını öngördüğüne dikkati çeken Baykal, Anayasa'nın hiçbir yerinde yasalar arasında böyle bir ayrım yapılacağına ilişkin hüküm bulunmadığını söyledi. Baykal, hükümetin, ''Biz vatandaşa söz vererek geldik ama, şimdi vatandaşın değil, IMF'nin istediğini yapmak zorundayız. IMF de bizden bunu hemen istiyor. İsteğini nasıl gerçekleştiririz?'' arayışı içine girdiğini savunarak, ''Ne kadar acı bir manzara. Parlamento üçüncü yasama yılını tamamlamadan bu iktidar bu hale gelmiştir'' dedi.
Tatile biraz geç girilmesini öneren Baykal, ''Bu Meclis 85 yıldır görev yapıyor, ne kanunlar çıkarttı, hiç yoktan ceza kanunu, medeni kanun çıkardı, usul hukukunu yaptı. Bunları yaparken hiçbir zaman '15'er, 15'er konuşalım' demedi kimse... Bu Meclis, savaşları yaptı, siz kanunları yapamaz hale getirmek istiyorsunuz. Ne çabuk halktan, siyasetten korkmaya başladınız, müzakereden kaçmaya başladınız, eleştiriden çekinir, korkak, utanır hale gelmeye başladınız'' diye konuştu.
Baykal, bu yöntemle içinde ''Dini bankacılık, özel finans kurumu'' gibi kurumlar için ayrı bankalar birliği kurulmasını öngören, Bankalar Yeminli Murakıplığı'nı ortadan kaldıran düzenlemelerin bulunduğu Bankacılık Yasa Tasarısı'nın çıkartılmak istendiğini söyledi. Bunların tartışılması gerektiğini belirten Baykal, yeni Bankacılık Yasası'nın ekonomik krizle ortaya çıkan bankalar konusundaki sorunları giderecek önlemlerin alınması için bir fırsat olduğunu kaydetti.
Çok önemli düzenlemeler içeren sosyal güvenlik kurumları ile ilgili tasarının da TBMM'den çıkartılmasının planlandığını bildiren Baykal, bunun da ayrıntılı şekilde müzakere edilmesinin istenmediğini söyledi. Baykal, bunun, haktan korkmanın, kaçmanın en somut ifadesi olduğunu savunarak, ''Bugüne kadar hiçbir iktidar bunu yapmamıştır. Hiçbir iktidar, ne tek parti dönemi ne başka bir dönemde TBMM'den kaçma yöntemine başvurmamıştır'' dedi.
''İBRET TABLOSU...''
Baykal, geçmiş dönemde yapılmak istenen içtüzük değişikliğine ilişkin, TBMM Başkanı Bülent Arınç, TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile AK Parti Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un, eleştiriler içeren konuşmalarını kürsüden okudu. Arınç'ın, benzer düzenlemeleri içeren içtüzük değişikliğini ''Ayıp'' olarak nitelediği konuşmasını okuduktan sonra ''Bu, bir ibret tablosudur'' diyen Baykal, o zaman karşı çıktıkları düzenlemeleri şimdi halkın önüne getirdiklerini ifade etti.
Baykal, bunun normal bir dönemde bile kabul edilemez sakıncalı bir uygulama olduğunu, TBMM'yi çalışır durumda tutmanın her şeyden önde gelen bir görev olduğunu ifade etti. Baykal, iktidarın ''kişilik çatallaşması'' içine girdiğini, kimlerin etkisi altında olduğunun bilinmediğini, çeşitli odakların baskılarına maruz kaldığını öne sürerek, ''Bu dönemde TBMM'nin susturulması, etkisizleştirilmesi fevkalade büyük bir tehlikedir'' diye konuştu.
VATANDAŞLARA SESLENDİ
Bu manzarayı vatandaşlara yansıtmak için toplandıklarını bildiren Baykal, şunları söyledi:
''Vatandaşlarım sizlere sesleniyorum. Lütfen bu memleketin kaderine el koyun, bu memleketi ne yapacağı bilinmeyen böyle bir iktidarın keyfi kararlarına teslim etmeyiniz. Bu ülke sizindir, bizimdir, hepimizindir. Türkiye'yi bu günlere hep birlikte getirdik. Türkiye'ye bundan sonra hep beraber sahip çıkacağız. Türkiye'nin, devletimizin, Cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye atabilecek bu sorumsuz gidiş karşısında kadınları erkekleri göreve çağırıyorum, Türkiye'ye sahip çıkmaya çağırıyorum.''
''SİYASAL YAŞAM KIRILMA NOKTASINDA''
Baykal, milletvekilleri tarafından ayakta alkışlanan konuşmasında siyasal yaşamın yeni bir kırılma noktasına girdiğini söyledi. AK Parti İktidarı'nın üçüncü yılı tamamlanmadan Türkiye'nin temel siyasi doğrultusu ile ilgili tereddütlerin hızla yaygınlaştığını ifade eden Baykal, Türkiye'nin siyasi geleceği ile ilgili tereddütlerin hızla kök salmaya başladığını kaydetti. Baykal, ''bunların iç ilişkilere ve uluslararası ilişkilere tehlikeli bir şekilde yansıdığını'' ifade etti.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından geri gönderilen TCK değişikliğine ilişkin yasanın TBMM'de aynen kabul edildiğini belirten Baykal, ''Kanuna karşı eğitim kurumlarını himaye eden Ceza Yasası, toplumun, Cumhurbaşkanı'nın bütün uyarılarına rağmen ısrarla kabul edildi'' dedi.
Bu durumu bir hukuk, siyaset, anayasa, kişilik krizi olarak niteleyen Baykal, ''AKP'nin bir kişilik bunalımı, kişilik çatallaşması içinde bulunduğu bu düzenleme ile ortaya çıkmıştır'' diye konuştu. Baykal, bir yandan yasadışı eğitim TCK içine alınırken, bir yandan da ''Bunu cezalandırmayalım'' denildiğini söyledi.
ULUSAL GÜVENLİK SİYASET BELGESİ
baykal, MGK'nın Ulusal Güvenlik Siyaset Belgesi'ni konuşamadığını, kararlaştıramadığını ifade ederek, ''Ulusal güvenlik duyarlılığı nedir, ulusal güvenlik anlayışımız, ilkelerimiz nedir; bunun adını koyamadılar. İşte bu kişilik çatallaşmasının, bu tereddütün, ülkenin en temel konuları ile ilgili zihni bulanıklığının temel yansımasıdır''dedi.
''KIBRIS'TA KIRILMA NOKTASI''
Baykal, Kıbrıs'ta da önemli gelişmeler yaşandığını, adada Londra-Zürih döneminin kapandığını, tarihi bir kırılma noktasına girildiğini ifade etti. Protokolün, Türkiye'nin Kıbrıs davasında yeni bir noktaya geldiğini açıkça ortaya koyduğunu kaydeden Baykal, dün yayınlanan anlaşmanın ''Kıbrıs Davası''nda yepyeni bir nokta olduğunu belirterek, buna karşı yeni bir tavır geliştirme gereksinimi bulunduğunu söyledi.
İktidarın bu arada üniversitelerle ağır bir tartışmanın içine sürüklendiğini de bildiren Baykal, hükümet ile üniversitelerin en temel konularda bile ortak anlayış geliştirme olanağı bulunmadığını söyledi. Baykal, iktidarın üniversitelerle ilgili bir inat içinde olduğunu ve bunun üniversitelerin tepkisine yol açtığını kaydetti.
Bu konuda örgütlerden de anlayış beklediğini belirten Baykal, Ankara dışındaki tüm milletvekillerinin derhal dönerek, TBMM'deki çalışmalara katılmalarını istedi.
Baykal, grup toplantısından ayrılırken, gazetecilerin, ''Halkı göreve çağırdınız. Bu, ne anlama geliyor?'' sorusuna, ''Bu, ilk aşama ve ilk tebliğ. Önce bu aşama anlaşılacak ve değerlendirilecek, sonrası gelecek'' diye yanıt verdi.
''Söylediklerini biraz daha açması'' yönündeki soruları yanıtlamayan Baykal,''Her şey ortada. Bekleyin ve görün'' diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz ise oturumu kapatmadan önce yaptığı açıklamada, Danışma Kurulu'nda AK Parti'nin içtüzük değişikliği ile ilgili önerge getirdiğini ancak, uzlaşma sağlanamadığını hatırlatarak, ''Genel Kurul'da bu dayatmaya karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz'' dedi.
İÇTÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ
Baykal, partisinin olağanüstü toplanan grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündeme getirilmesi beklenen içtüzük değişikliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
''TBMM'yi kuşatma, TBMM'yi etkisizleştirme, görevini yapamaz duruma getirmeye'' dönük bir düzenlemenin yürürlüğe konulmak istendiğini ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''TBMM rejimin kalbidir. Konuların TBMM'de müzakere edilmesi en büyük güvencedir. TBMM'yi müzakere ortamı olmaktan çıkaracak, talimatla, emirle çalışacak, fason üretim yapan bir kurum haline dönüştürecek her girişim demokrasiye, Türkiye'nin tarihsel gelişimine terstir. İktidarın Parlamentoda üçte iki çoğunluğuna karşın, yapıcı bir muhalefet partisinin sadece Türkiye'yi düşünerek görev yapmasına karşın, herkesin iyi niyetle doğruya katkıda bulunma arayışında olmasına karşın TBMM'yi bir ayakbağı, engel, pranga gibi görüp etkisizleştirme arayışına girdiklerini görüyoruz. Halktan üçte iki çoğunluk almış bir iktidarın, şimdiden bu duruma sürüklenmesi ibret vericidir. Meclis'i Maliye Bakanı'na af getirmek için günlerce meşgul etmekte sakınca görmüyorsunuz, Türkiye'nin en önemli konularında TBMM'nin müzakere yapma hakkını kısıtlamaya çalışıyorsunuz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.''
''BU MECLİS, SAVAŞLARI YAPTI''
İçtüzük değişikliğinin, yasaların Genel Kurul'da madde olarak değil, bölüm halinde konuşulmasını öngördüğüne dikkati çeken Baykal, Anayasa'nın hiçbir yerinde yasalar arasında böyle bir ayrım yapılacağına ilişkin hüküm bulunmadığını söyledi. Baykal, hükümetin, ''Biz vatandaşa söz vererek geldik ama, şimdi vatandaşın değil, IMF'nin istediğini yapmak zorundayız. IMF de bizden bunu hemen istiyor. İsteğini nasıl gerçekleştiririz?'' arayışı içine girdiğini savunarak, ''Ne kadar acı bir manzara. Parlamento üçüncü yasama yılını tamamlamadan bu iktidar bu hale gelmiştir'' dedi.
Tatile biraz geç girilmesini öneren Baykal, ''Bu Meclis 85 yıldır görev yapıyor, ne kanunlar çıkarttı, hiç yoktan ceza kanunu, medeni kanun çıkardı, usul hukukunu yaptı. Bunları yaparken hiçbir zaman '15'er, 15'er konuşalım' demedi kimse... Bu Meclis, savaşları yaptı, siz kanunları yapamaz hale getirmek istiyorsunuz. Ne çabuk halktan, siyasetten korkmaya başladınız, müzakereden kaçmaya başladınız, eleştiriden çekinir, korkak, utanır hale gelmeye başladınız'' diye konuştu.
Baykal, bu yöntemle içinde ''Dini bankacılık, özel finans kurumu'' gibi kurumlar için ayrı bankalar birliği kurulmasını öngören, Bankalar Yeminli Murakıplığı'nı ortadan kaldıran düzenlemelerin bulunduğu Bankacılık Yasa Tasarısı'nın çıkartılmak istendiğini söyledi. Bunların tartışılması gerektiğini belirten Baykal, yeni Bankacılık Yasası'nın ekonomik krizle ortaya çıkan bankalar konusundaki sorunları giderecek önlemlerin alınması için bir fırsat olduğunu kaydetti.
Çok önemli düzenlemeler içeren sosyal güvenlik kurumları ile ilgili tasarının da TBMM'den çıkartılmasının planlandığını bildiren Baykal, bunun da ayrıntılı şekilde müzakere edilmesinin istenmediğini söyledi. Baykal, bunun, haktan korkmanın, kaçmanın en somut ifadesi olduğunu savunarak, ''Bugüne kadar hiçbir iktidar bunu yapmamıştır. Hiçbir iktidar, ne tek parti dönemi ne başka bir dönemde TBMM'den kaçma yöntemine başvurmamıştır'' dedi.
''İBRET TABLOSU...''
Baykal, geçmiş dönemde yapılmak istenen içtüzük değişikliğine ilişkin, TBMM Başkanı Bülent Arınç, TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile AK Parti Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un, eleştiriler içeren konuşmalarını kürsüden okudu. Arınç'ın, benzer düzenlemeleri içeren içtüzük değişikliğini ''Ayıp'' olarak nitelediği konuşmasını okuduktan sonra ''Bu, bir ibret tablosudur'' diyen Baykal, o zaman karşı çıktıkları düzenlemeleri şimdi halkın önüne getirdiklerini ifade etti.
Baykal, bunun normal bir dönemde bile kabul edilemez sakıncalı bir uygulama olduğunu, TBMM'yi çalışır durumda tutmanın her şeyden önde gelen bir görev olduğunu ifade etti. Baykal, iktidarın ''kişilik çatallaşması'' içine girdiğini, kimlerin etkisi altında olduğunun bilinmediğini, çeşitli odakların baskılarına maruz kaldığını öne sürerek, ''Bu dönemde TBMM'nin susturulması, etkisizleştirilmesi fevkalade büyük bir tehlikedir'' diye konuştu.
VATANDAŞLARA SESLENDİ
Bu manzarayı vatandaşlara yansıtmak için toplandıklarını bildiren Baykal, şunları söyledi:
''Vatandaşlarım sizlere sesleniyorum. Lütfen bu memleketin kaderine el koyun, bu memleketi ne yapacağı bilinmeyen böyle bir iktidarın keyfi kararlarına teslim etmeyiniz. Bu ülke sizindir, bizimdir, hepimizindir. Türkiye'yi bu günlere hep birlikte getirdik. Türkiye'ye bundan sonra hep beraber sahip çıkacağız. Türkiye'nin, devletimizin, Cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye atabilecek bu sorumsuz gidiş karşısında kadınları erkekleri göreve çağırıyorum, Türkiye'ye sahip çıkmaya çağırıyorum.''
''SİYASAL YAŞAM KIRILMA NOKTASINDA''
Baykal, milletvekilleri tarafından ayakta alkışlanan konuşmasında siyasal yaşamın yeni bir kırılma noktasına girdiğini söyledi. AK Parti İktidarı'nın üçüncü yılı tamamlanmadan Türkiye'nin temel siyasi doğrultusu ile ilgili tereddütlerin hızla yaygınlaştığını ifade eden Baykal, Türkiye'nin siyasi geleceği ile ilgili tereddütlerin hızla kök salmaya başladığını kaydetti. Baykal, ''bunların iç ilişkilere ve uluslararası ilişkilere tehlikeli bir şekilde yansıdığını'' ifade etti.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından geri gönderilen TCK değişikliğine ilişkin yasanın TBMM'de aynen kabul edildiğini belirten Baykal, ''Kanuna karşı eğitim kurumlarını himaye eden Ceza Yasası, toplumun, Cumhurbaşkanı'nın bütün uyarılarına rağmen ısrarla kabul edildi'' dedi.
Bu durumu bir hukuk, siyaset, anayasa, kişilik krizi olarak niteleyen Baykal, ''AKP'nin bir kişilik bunalımı, kişilik çatallaşması içinde bulunduğu bu düzenleme ile ortaya çıkmıştır'' diye konuştu. Baykal, bir yandan yasadışı eğitim TCK içine alınırken, bir yandan da ''Bunu cezalandırmayalım'' denildiğini söyledi.
ULUSAL GÜVENLİK SİYASET BELGESİ
baykal, MGK'nın Ulusal Güvenlik Siyaset Belgesi'ni konuşamadığını, kararlaştıramadığını ifade ederek, ''Ulusal güvenlik duyarlılığı nedir, ulusal güvenlik anlayışımız, ilkelerimiz nedir; bunun adını koyamadılar. İşte bu kişilik çatallaşmasının, bu tereddütün, ülkenin en temel konuları ile ilgili zihni bulanıklığının temel yansımasıdır''dedi.
''KIBRIS'TA KIRILMA NOKTASI''
Baykal, Kıbrıs'ta da önemli gelişmeler yaşandığını, adada Londra-Zürih döneminin kapandığını, tarihi bir kırılma noktasına girildiğini ifade etti. Protokolün, Türkiye'nin Kıbrıs davasında yeni bir noktaya geldiğini açıkça ortaya koyduğunu kaydeden Baykal, dün yayınlanan anlaşmanın ''Kıbrıs Davası''nda yepyeni bir nokta olduğunu belirterek, buna karşı yeni bir tavır geliştirme gereksinimi bulunduğunu söyledi.
İktidarın bu arada üniversitelerle ağır bir tartışmanın içine sürüklendiğini de bildiren Baykal, hükümet ile üniversitelerin en temel konularda bile ortak anlayış geliştirme olanağı bulunmadığını söyledi. Baykal, iktidarın üniversitelerle ilgili bir inat içinde olduğunu ve bunun üniversitelerin tepkisine yol açtığını kaydetti.
