2025-04-16 - 22:05
TBMM DİLEKÇE KOMİSYONU, BAFA GÖLÜ VE ÇEVRESİNDEKİ KİRLİLİK İDDİALARINA İLİŞKİN YETKİLİLERİ DİNLEDİ
TBMM Dilekçe Komisyonu, Muğla ile Aydın sınırındaki Bafa Gölü ve Antik Latmos bölgesinde "çevre kirliliği ve tarihi eserlerin tahrip edildiği" iddialarına ilişkin ilgili bakanlıkların yetkililerini dinledi.

Komisyon, AK Parti Adana Milletvekili Sunay Karamık başkanlığında toplandı.

Toplantıda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm ile Tarım ve Orman bakanlıklarından bürokratlar sunum yaptı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Doğal Sit Alanları ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Muhammed Aktaş, Bafa Gölü'nün 1989 yılında birinci ve üçüncü derece doğal sit alanı olarak tescil edildiğini, Bafa Gölü'nü Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu kapsamında alanında uzman akademisyenlerce bu durumun yeniden değerlendirildiğini anlattı.

Bölgede bulunan jeolojik yapılardaki değişiklikler ile biyolojik çeşitliliğin farklı alanlarda yayılmasının ve gelişiminin, yeniden bir değerlendirme ihtiyacını ortaya çıkardığını dile getiren Aktaş, "Bu kapsamda biz birinci derece ve üçüncü derece alanlarımızı, özellikle balıkçılık noktasında yaşanan problemler nedeniyle özellikle göl aynasındaki bazı faaliyetlere izin verme konusunda yeniden değerlendirdik. Bu kapsamda da nitelikli doğa koruma alanı, kesin korunacak hassas alan ve sürdürülebilir kontrollü kullanım alanı olarak 3 ayrı statüde bölgeyi çalıştık." ifadelerini kullandı.

Maden işletme sahiplerinden madencilik izni için çok sayıda başvuru aldıklarını bildiren Aktaş, "Maden faaliyetlerinin bölgenin ekolojisine zararda bulunduğu gerekçesiyle, halihazırda sit alanlarımız sınırları içerisinde herhangi bir madencilik faaliyetine izin veremiyoruz. Yeni statüyle de bizim bilimsel araştırma sonucumuzun göstergesine göre bölgedeki madencilik faaliyetlerini de ayrıca kontrol altına almış olacağız ve belli noktaları, şimdi uyguladığımız gibi sınırlamış olacağız." diye konuştu.

Aktaş, çeşitli etkenlerle birçok bölgede görülen kuraklığın Bafa Gölü'nde de yaşandığını aktararak, buradaki kuraklığın nedenlerinin de ciddiyetle tahlil edildiğini kaydetti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Su ve Toprak Yönetimi Dairesi Başkanlığı Sanayi Atıksu Kirliliğini Önleme ve Kontrolü Şube Müdürü Ali Mert Aydoğ ise göl çevresindeki 4 mahalleden 3'ünde kanalizasyon altyapısı bulunmadığını, bir mahallede ise mevcut altyapının kullanılmadığını bildirdi. Aydoğ, bu mahallelerde oluşan atık suyun belediyelerce toplanarak Söke'deki atık su atma tesisine taşındığını anlattı.

Bafa Gölü'nün "ağırlıklı olarak 4 farklı sanayinin baskısı altında olduğunu" dile getiren Aydoğ, bunlardan ikisinin balık ve zeytinyağı üretim tesisleri olduğunu söyledi.

ÇED İzleme ve Çevre Denetimi Dairesi Başkanlığı Çevre Denetimi Şube Müdürü Hasan Ayaz ise maden ve hayvancılık sektörlerinin de Bafa Gölü'nü etkileyen diğer sektörler olduğu bilgisini ekledi.

- "Bizim alanlarımızda şu an için bir problem yok"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Dumanlı, "önce insan, sonra çevre, sonra katma değerli madencilik" düsturu ile hareket ettiklerini, buna göre faaliyet yürüttüklerini söyledi.

Bölgede feldspat, kuvars ve kuvarsit sahalarından oluşan 6 işletme ruhsatı bulunduğunu bildiren Dumanlı, buraların maden mevzuatı kapsamında aktif olduklarını, kazanılmış haklarının bulunduğunu belirtti.

Dumanlı, "Bölgede hiçbir şekilde zenginleştirme tesisimiz söz konusu değil. Söz konusu malzeme feldspat, kuvars veya kuvarsit üreten madencilerimiz, direkt iş makineleriyle malzemeyi alıp kamyonlara taşıyıp başka yere transfer etmektedirler. Herhangi bir metalik maden olmadığı için kimyasal bir malzeme kullanılması, çevreye kimyasal anlamda herhangi bir zarar vermesi söz konusu değil." ifadelerini kullandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Ebru Akyol Zor da bölgenin tarihi ve kültürel önemine işaret ederek, kaçakçılığa karşı yapılan denetimlere ilişkin bilgi verdi. Zor, "Her ne kadar hep birinci derece arkeolojik sit dense de 1, 2, 3 fark etmeksizin biz madencilik faaliyetine müsaade etmiyoruz." dedi.

Bölgede faaliyet gösteren iki maden sahasının, söz konusu sınırlara çok yakın olduğunu ancak sınırların içinde bulunmadığını kaydeden Zor, "Bu alanlarda yapılan madencilik faaliyetlerinin kültür varlığına zarar verdiğine yönelik herhangi bir tespit yok. Bizim alanlarımızda şu an için bir problem yok." diye konuştu.

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Yakup Karaaslan, Büyük Menderes Havzası'nda yer alan Bafa Gölü'nün şu an 2,5 metre kotunda olduğunu, ekolojik koruma kotu olan 2 metrenin altına inmemesi için özellikle kış aylarında Büyük Menderes'ten Bafa Gölü'ne su takviyesi yapıldığını anlattı.

Nehir Havzası Yönetim Planı ile elde ettikleri verileri de paylaşan Karaaslan, "Jeotermal kaynaklı kirlilik var, balık çiftlikleri var, zeytinyağı var. Evsel atık su, ciddi manada... En önemli temel konulardan birisi de Büyük Menderes hem kuraklıktan dolayı hem de çok ciddi yoğun deşarjlardan dolayı özümleme kapasitesini yitirmiş durumda. Yani 2 birim deşarj olması gerekirken, 10 birim deşarj oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Denetime hazırlıklı oldukları bilgisi bize geldi"

Komisyon Başkanı Karamık, çevreyle barışık bir yaklaşım, strateji ve politika izlenmesi gerektiğine dikkati çekerek, bölgedeki insanların, çok kısıtlı ve dar gelir kaynaklarına sahip olduğuna işaret etti.

Denetimlerin habersiz yapılmasının önemini vurgulayan Karamık, "Köylülerden, orada yaşayan insanlardan aldığımız bilgiler, denetimlerin haberinin arka kapılardan kulaklara fısıldayarak yapıldığı, o yüzden de tesislerin, balıkçılık tesisleri dahil olmak üzere denetime hazırlıklı oldukları bilgisi bize geldi. Doğru mudur, değil midir, bilmiyoruz." şeklinde konuştu.

İlgili bakanlıklar arasında bir koordinasyon, paylaşım ve işbirliğinin bulunmadığını söyleyen Karamık, "Her bakanlık kendi bakış açısıyla bir şey yaptığı zaman birinin aldığı karar diğerinin aldığı kararı etkiliyor ve bazen bu karmaşık durumda hiç karar almamak ve yasaklamak en kolay çözüm oluyor. Ama bir sorunu yasaklayarak da çözemiyoruz." ifadelerini kullandı.