2009-04-23 - 16:00
ÖDP'Lİ URAS: 'MECLİS OLARAK, SAVCILIK VEYA AVUKATLIĞA SOYUNMAYI BİR YANA BIRAKIP, TEMSİL ETTİĞİMİZ HALKIN VİCDANI OLALIM''
ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulunda konuştu.
ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle özel gündemle
toplanan TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Meclisin, halk iradesinin
oluştuğu kurum olduğu söylense de yetkilerini layıkıyla kullanabildiğinin hala
tartışmalı olduğunu savundu.
Meclisin, sık sık askeri darbe ve muhtıralara muhatap olduğunu,
demokratik bir Anayasa yapma yetkisini kullanamadığını ileri süren Uras, ''12
Eylül 1980 darbe Anayasasını esastan değiştirmek mümkün olmamıştır. Bu militarist
özlü Anayasayı değiştirme yönünde sınırlı adımlar atılmıştır. Ama bu görevin
esası önümüzde duruyor. Türkiye'nin siyasal tarihinde anlamlı bir iz bırakmak
istiyorsak, Anayasayı değiştirme konusunda, bahanelere sığınmadan harekete
geçmeliyiz'' diye konuştu.
Uras, vatandaşlık kavramının mevcut haliyle, Kürt sorununun demokratik
ölçüler içerisinde, eşitlik temelinde ve barışçıl yollarla çözümüne hiçbir
katkıda bulunmadığının görülmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Bu konudan çok çektik, çok insanımızı kaybettik. Kendi aramızda
demokratik yollardan çözmeyi beceremediğimiz için dış müdahalelere açık hale
geldik. Bin yıldır bir arada yaşadığımız insanlarımızın bir bölümünün dilini,
kültürünü, kimliğini, bir türlü içimize sindiremedik. Onlara kendi kafamıza göre
kimlikler uydurmaya kalktık. Şimdi, Kürt'e Kürt demeden, kendi dilini
konuşmasını, öğrenmesini, yazmasını sağlamadan, bunun anayasal ve yasal
güvencelerini ortaya koymadan, daha fazla adım atamayacağımız belli değil mi?
Artık Kürt ve Alevi yurttaşlarımızın, kültürel talepleri ve halkları
insanlık tarihinin bu konudaki kazanımlarına denk gelecek şekilde
düzenlenmelidir. Yapılacak demokratik düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti'ni
zayıflatmaz, tam tersine bağımsızlığın, egemenliğin, demokrasinin, cumhuriyetin
güçlenmesine yol açar.''

-''HABİS URUN, BÜNYEDEN ATILMASI GEREKİR''-

Uras, DTP'ye yönelik gözaltı ve tutuklamalara da değindiği konuşmasında,
bu operasyonların gelecek aylarda Kürt sorununa ilişkin her türlü barışçıl umut
ve beklentiyi tersine çevirdiğinin aşikar olduğunu öne sürdü.
ÖDP'li Uras, ''Diyarbakır'ı fethetmeye girişmek, seçim sonuçlarını
'Ermenistan sınırına dayanmış bir risk' olarak yorumlamak ne kadar hatalıysa,
Kürt sorununu adli bir meseleye indirgemek de o kadar hatalı olacaktır. Kürt
sorununun çözümünde son derece önemli bir partner bu çatının altında, şu
sıralarda oturuyorken; konuyu savcılara, askere, ABD'ye havale etmek aklın,
vicdanın ve siyasal mantığın kabul edebileceği bir şey değildir'' diye konuştu.
Ergenekon davası hakkında da görüşlerini açıklayan Uras, bu davanın,
devlet kurumları ve sivil toplum açısından yıllardır hesabı verilmeyen ve
vicdanları ezen ağırlıklardan kurtulma fırsatı olduğunu söyledi.
''Siyasal ve toplumsal hayatımızı kuşatmış, ardına devlet gücünü almış,
hukuksuz ve kanlı habis bir urun, bünyeden atılması gerekir'' diyen Uras, bu
nedenle konuyu sağcı-solcu, şeriatçı-laik, AB'ci-ulusalcı, diktatör-özgürlükçü
gibi saflaşmalara kurban etmemenin milletvekillerinin elinde olduğunu kaydetti.
Uras, Ergenekon gibi örgütlenmelerin tasfiyesinin nasıl yapıldığı kadar,
tasfiyenin kendisinin de önemli olduğuna işaret ederek, tasfiyenin demokratik
yollarla yapılması ve yeni hukuksuzluklar yaratmaması gerektiğini bildirdi.

-''SAVCILIK VEYA AVUKATLIĞA SOYUNMAYI BIRAKALIM''-

Ufuk Uras, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İnsanların haksızlığa uğramasına, teşhir edilmelerine, siyaseten karşı
karşıya gelinen çevrelere gözdağı verilmesi anlamına gelen uygulamalara, halen
mali ve özellikle de siyasi ayaklarına dokunulmamasına, demokratik hukuk
ilkelerinin, AİHM kararlarının çiğnenmesine ve hırpalanmasına izin vermeyelim.
Daha davanın kendisi sonuçlanmadan, halkın vicdanında kaybedilmesine yol
açmayalım. Meclis olarak, savcılık veya avukatlığa soyunmayı bir yana bırakıp,
temsil ettiğimiz halkın vicdanı olalım. Türkiye, fikir mücadelelerinin kör döğüşe
dönüştürüldüğü, demokrasi dışı darbe dönemlerinden çok çekmiştir. Meclis iradesi,
bu dönemlere ve girişimlere yol vermeyecek kararlılığı ve yaratıcılığı, bugün
mutlaka göstermelidir. Bu konuları örtbas etmek yerine, araştırılmasına önayak
olmalıdır.''
Uras, Ermenistan sınır kapısının açılmasını ve ''kardeş Ermeni halkıyla''
kucaklaşılmasını isteyerek, sözlerini, ''Bir komşu ile olan ilişkilerin
düzeltilmesi, diğer dost ve kardeş ülkelerle ilişkilerin bozulması üzerine inşa
edilemez. Bu bakımından Azerbaycan ile ilişkilerimizin güçlenmesi ve
geliştirilmesi için de azami çaba göstermeliyiz'' diyerek tamamladı.