| Konu: | ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 29.01.2013 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.
Görüşülmekte olan ve altında şahsımın da imzası bulunan teklif üzerinde AK PARTİ Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi çok uzun yıllardan beri neredeyse kördüğüm hâline gelmiş ve yüz binlerce mülkiyet problemini ortaya çıkaran, kısaca 2/B sorunu olarak bilinen bu sorunun çözümünü sağlamak amacıyla 19 Nisan 2012 tarihinde 6292 sayılı Kanun yürürlüğe girdi. Yaklaşık on aya yakın bir zamandır Kanun yürürlükte. Tabii, bu süre içerisinde, 2 kez müracaatlar uzatıldı, yani 2/B sorununun çözümüne yönelik olarak çıkan kanuna göre hak sahibi olanlar ya da olması gerekenlerle ilgili başvuru süresi 2 kez uzatıldı, biraz önce de ifade edildi. Toplam olarak yaklaşık on aylık bir süreye tekabül ediyor. 26 Şubatta da bu süre bitiyor ve bu tarihe kadar bütün başvurular yapılmış olacak. Altını çizerek bu noktada belirtmekte fayda var: Bu sürenin bir daha uzatılması söz konusu değil, dolayısıyla bu şekilde hak sahibi olan -biraz sonra rakamları sizlerle paylaşacağım- hak sahibi olanların bu tarihe kadar bu başvurularını yapmaları gerekiyor.
Yine, hemen, yeri gelmişken belirtmekte fayda var: Başvuru için başvuru bedellerinin o anda yatırılması gerekmiyor. Maliye Bakanlığımızın bu konuyla ilgili yayınladığı bir tamim ya da genelge çerçevesinde daha önceki uygulama değiştirildi, başvuru bedelini başvuru tarihinde yatırmadan bu hakkı elde etmek için gerekli bu süreci ya da bu aşamayı geçmiş olacak, başvuru yapmış olacak. Ama son güne kadar, başvuru tarihinin son günü olan 26 Şubata kadar da bu başvuru bedelini yatırması gerekiyor, bu şartla. Yani, diyelim, bir ay önce yaptı ya da yarın yapacak başvuruyu, başvuru bedelini yatırması gerekmiyor, 26 Şubata kadar başvuru bedelini yatırmadan müracaatı geçerli olacak, başvurusu geçerli olacak ancak 26 Şubata kadar başvuru bedelini yatırması gerekiyor. Bunun özelliği, inceliği şu: Bu tarihe kadar rayiç bedeller ilan edilmiş olacak Maliye Bakanlığı tarafından. Dolayısıyla, artık son gün başvuru bedelini götürdüğü zaman esas itibarıyla arsanın peşinatını ya da tümünü peşin ödemek istiyorsa tamamının bir parçası olarak ortaya çıkacak yani fiilen başvuru bedelini yatırmamış olacak. Ayrıca, bazı tarım arazileri için geçerli olabilir, eğer arazinin toplam fiyatı başvuru bedelinin altında ise bunun üzerinde bir rakamı da ödememiş olacak; az da olsa, küçük de olsa bir mağduriyet ortaya çıkmamış olacak. Bunu da burada belirtelim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün konuşmacı arkadaşlar da ifade etti, çok net olarak da biliyoruz, burada en temel amaç kanunun mülkiyet probleminin çözülmesi. Yani gerçekten yüz binlerce mülkiyet problemi var. Arazi başkasının mülkiyetinde ama kullanıcısı, üzerinde tasarruf sahibi olan kimse başka. Dolayısıyla, bu her şeyden önce hem hukuki olarak -yüz binlerce, hatta belki milyona yakın mülkiyet problemi- bir sorun anlamına geliyor ama aynı zamanda ekonomiden bu kadar iktisadi kıymetin kullanılamaması, değere dönüştürülememesi, ekonomiye katılamaması anlamına geliyor. Bütün bunların tamamını ortadan kaldıracak ve kökten çözecek bu düzenleme.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Sayın Canikli, süreleri neden uzattığınızı söylemediniz, cevap bekliyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, şöyle, bakın: Tabii, zaman çok fazla değil, çabuk geçiyor, ben hemen o sorunuza cevap vereyim. Bu sorun otuz, kırk, elli yıldan beri devam eden bir sorun ve hâlen güncelleme çalışmaları da devam ediyor. Kanun yürürlüğe girdiğinde -rakamlar yaklaşık olabilir- henüz güncellemeler tamamlanmamıştı. Yanlış hatırlamıyorsam 174 bin hektar 2/B arazisinin, kadastro ve güncelleme çalışmaları tamamlanmış ve Maliye Bakanlığına teslim edilmişti. Biliyorsunuz toplam arazi miktarı, şu an için değil ama en azından kanun yürürlüğe girmeden önce 410 bin hektar olarak biliniyordu. Bugün, bunun bu kadar olmadığını biliyoruz, anlıyoruz. Yaklaşık 90 bin hektarlık kısmının, aslında 2/B arazisi olma şartlarını taşımadığını bugün bu tespitlerden sonra görüyoruz ve biliyoruz.
Şimdi, tabii, bu kanun yürürlüğe girmeden önce biliyorsunuz daha önce başka bir kanunla altyapıyı hazırlamak amacıyla ilgili kurumlara bir yetki ve görevlendirme verildi. Yani, 2/B arazileri belli, 31/12/1981 tarihi itibarıyla orman vasfını teknik olarak kaybetmiş araziler blok olarak belli ancak bu bloklar içinde kimin kullanıcı olduğu, kimin hak sahibi olduğu bilgilerine devlet sahip değil idi.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Önce onu yapsaydınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Zaten öyle yapıldı. O kanun yani? Şu anda 6292 sayılı Kanun'dan yaklaşık -yanlış hatırlamıyorsam- bir yıl önce, bu tespitlerin yapılmasına imkân sağlamak amacıyla bir kanun çıkartıldı burada ve ilgili kurumlara bu çalışmayı yapmaları için görev verildi. Arazi var, 2/B arazisi olduğu belli, bloklar hâlinde ama içinde diyelim ki 5 bin dönümlük bir arazi gözüküyor 2/B arazisi ya da 10 bin dönüm içinde kimin kullanıcı olduğu, kim hak sahibi olduğu belli değil. Bu tespit yapılmadan da böyle bir sorunun çözülmesi mümkün değil. İşte, bu gerçekten hareketle önce bu düzenleme yapıldı ve bir noktaya gelindi. Ama, buna rağmen kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, yaklaşık toplamı için bugün 320 bin hektarlık bir 2/B arazisi düşünülüyor yani olduğu kabul ediliyor. Şu an itibarıyla 282 bin hektarlık kısmının güncelleme çalışmaları tamamlandı ve Maliye Bakanlığına teslim edildi. 5 bin hektarlık bölümünün çalışmaları devam ediyor. Fakat, bu tespitlerde yer almayan, özellikle Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere, bazı illerden yeni 2/B arazisi tespitleriyle ilgili bilgiler geliyor ve çalışmalar yapılıyor. Bunların da miktarının yaklaşık olarak 30 bin hektar olduğu tahmin ediliyor yani bu tahminler ama gerçeğe yakın tahminler çünkü çalışmalar hızla devam ediyor. Toplam itibarıyla alındığında 320 bin hektarlık bir araziden bahsediyoruz.
Şimdi, neden uzuyor? Takdir edersiniz ki hem uzun yılların birikimi hem de bu kadar karmaşık, girift olarak ortaya çıkmış bir yapının kısa sürede çözülmesi ve hak sahiplerinin belirlenmesi mümkün değil, kolay değil. Doğaldır yani zaman alması doğaldır. O nedenle uzatılmasının 2 kez, on ayı geçmemek üzere, toplam on ay bundan sonrakiler için de öncekiler için de geçerli. Sonuç itibarıyla herkese on aylık bir uzatma imkânı sağlamış oluyor. Çünkü, bu kanun yürürlüğe? Başvuru süresi bittikten sonra da yani 26 Şubat tarihinden sonra da yine süreç devam edecek. Biraz önce ifade etmeye çalıştım, işlemleri güncelleme çalışmaları devam eden 5 bin hektar var ayrıca hiç gündemde olmayan, sonradan ortaya çıkan yaklaşık 30 bin hektarlık Trabzon, Rize, Kahramanmaraş, Giresun, Samsun gibi illerde ortaya çıkan, yaklaşık 30 bin hektarlık bir 2/B arazisi söz konusu. Başvuru süresinin sonuna kadar belki bunların çalışmaları tamamlanmış olmayacak ama hiç kimse bir hak kaybına uğramayacak. Çünkü, bu çalışmalar bu süreden sonra bitmiş olsa bile, yine bunlar için o müracaat sürelerinin hepsi geçerli olacak ve bunlar o çerçevede? Genel kanun buna müsait yani bu hususu, bu süreci de göz önünde bulundurarak dizayn edildiği için kanun, orada bir haksızlık durumu söz konusu olmayacak ve dolayısıyla bu şekilde yürüyecek.
Gecikmesinin nedeni budur ama 26 Şubat dediğim gibi sondur. Zaten, şu an itibarıyla hem toplam arazilerin güncellemesi itibarıyla hem güncellenen ve kadastrosu savunulan arazilerin fiyatlandırılması itibarıyla yani rayiç bedellerinin tespiti itibarıyla yüzde 90'ın üzerine çıkılmıştır. Bu önemli bir orandır ve sistemin bütün olarak uygulanması için yeteri kadar bir büyüklüğe -yani oran olarak- ulaşılmıştır. Dolayısıyla, geriye kalan da gerekirse 26 Şubattan sonra, süreç yürümeye devam eder.
Şimdi, 410 bin hektarın, o ilk başta toplam 2/B arazisi olarak bilinen 410 bin hektarın 90 bininin bu şartları taşımadığı, bu tespitler sırasında anlaşıldı. Bunun bir kısmı yol, işte kullanılması mümkün olmayan, 2/B olarak kullanılması mümkün olmayan arazi ya da iptal edilmesi gereken yani 2/B olmadığı anlaşılan, 31/12/1981 itibarıyla orman vasfını kaybetmiş arazi olmadığı ortaya çıkan arazi vesaire. Bunlar da netleşmiş ve bu şekilde, şu an itibarıyla yüzde 90'nın üzerinde bir rakama ulaşılmıştır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu güncelleme ve kadastro işlemleri tamamlanan ve Maliye Bakanlığına teslim edilen 282 bin hektarlık toplam 2/B arazisi yaklaşık 591 bin adet parsele isabet etmektedir. Biraz evvel dedik ki o ilk çıkan kanunla ilgili olarak, bunları kimin kullandığının tespit edilmesi ve -parsellerin kullanımı- hak sahipleri itibarıyla parsellerin belirlenmesi çerçevesinde yapılan çalışmalar neticesinde 282 bin hektarlık 2/B arazisinin toplam parsel adedinin 591.913 olduğu bugün ortaya çıkmıştır, anlaşılmıştır. Bunların toplam hak sahipleri sayısı ise yani kullanıcı sayısı ise 671.980'dir. Bu rakamlar, biraz önce sorulan sorunun da aslında cevabını içinde barındırmaktadır çünkü gerçekten bu tespitler tek tek kişi bazında, parsel bazında bugün itibarıyla yapılmıştır. Daha önce yoktu bunlar, hemen hemen hiçbir tanesi yoktu, iki yıl önce yoktu bunlar, iki buçuk yıl önce yoktu. Bugün itibarıyla 591 bin adet parselin ayrıcalığı, kişiliği, kimliği, farklılığı ortaya konulmuş ve 671.980 adet hak sahibi ve kullanıcının kimliği tespit edilmiş ve kayıt altına alınmıştır, devletin kayıtlarına girmiştir. Kanun yürürlüğe girdiğinde bu sayı yani kişi sayısı yaklaşık 450 bin civarında idi. Bu on aylık süre içerisindeki çalışmaların devamı neticesinde bu sayı bugün itibarıyla 671.980 adede yükselmiştir.
Değerli arkadaşlar, 28 Ocak itibarıyla 481.748 adet doğrudan satış ve iade başvurusu yapılmıştır. Bu da son derece önemli bir rakam çünkü sistemin de ne kadar başarılı olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir. Hak sahiplerinin ya da 2/B arazilerinin önemli bir bölümüne yeteri başvuru yapılmıştır. Bu rakam 481.748'dir 28 Ocak itibarıyla. Bunun 447.560'ı satın alma talepli, diğer 34.188 adedi ise iade taleplidir.
Yine, değerli arkadaşlar, bu başvurular içerisinde başvuru bedeli ödemeden yapılan başvuruların sayısı da 162.342'dir. Bu rakam da önemli. Bazı arkadaşlarımızın eleştirileri oldu yani "Siz öyle diyorsunuz ama başvuru bedelleri alınıyor, ödemek zorunda kalıyor insanlar, özellikle orman köylüleri ve tarım arazilerinin uygulanmasında bazı yerlerde tarım arazisi fiyatlarının dahi üzerinde bir başvuru bedeli ortaya çıkmasına rağmen bu talep ediliyor zorunlu olarak." gibi eleştiriler ifade edildi. Bunun doğru olmadığını ortaya koyması bakımından bu rakamlar son derece önemlidir.
Yine önemli bir bilgi, bu başvurular içerisinde tek başvuru adedi 197.800'dür. Toplam 481 bin başvurunun 197 bini tek başvurudur yani tek parseli olan başvuru anlamında; yaklaşık olarak yüzde 38-40'a tekabül ediyor. Onun yüzde 60'tan fazlası ise 1'den fazla parsel başvurusuna sahip olanların olduğu anlaşılıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, esas tartışma konusu, bugün, bu teklifle alakalı olarak parselin 400 metrekarelik kısmına uygulanan fiyatlandırma rejimi değiştiriliyor bu teklifimizle, yüzde 70'ten yüzde 50'ye indiriliyor. Getirilen değişiklik esas itibarıyla bu. Arkadaşlarımız eleştiriyorlar: Yani, neden
Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, buradaki değerleme ölçüsü nedir? Rayiç bedeldir. Rayiç bedel de nedir? Piyasadaki değeridir. Yani o gayrimenkulün şu andaki değeri neyse o rakam üzerinden hesaplanıyor ya da değerlendiriliyor. Kanun diyor ki: "Rayiç bedel üzerinden yüzde 70'ini?" Aslında peşine irca ettiğiniz zaman yani peşin fiyatı yüzde 54'e tekabül eder bunun? Devlet diyor ki: "Rayiç bedelden, piyasa fiyatı üzerinden yüzde 54'ünü ben alırım, yüzde 46'sını sana bırakırım." Bunun anlamı nedir? Bakın, bunun anlamı şudur: Burası bir işgaldir. Bu çok önemlidir, altını çizerek vurgulamak gerekir. Bu bir işgaldir. Evet, işgaldir. Yani, sonuç itibarıyla işgal nedir? Mülkiyeti kendisine ait olmayan bir gayrimenkulün işgalidir. Bu haklıdır, haksızdır, nedeni şudur; ona girmiyorum, tartışmıyorum, gerek de yok zaten ama bir tespiti, bir vakıayı ortaya koymaya çalışıyorum. Bu bir işgaldir. Kimin, neyin işgalidir? Kamu arazisinin işgalidir. Kamu arazisi kimindir? Milletindir. Öyle değil mi? Milletindir, hani biraz önce söylendi. Şimdi, tamamen bedelsiz olarak verildiği zaman arazinin esas sahibi olan milletin rızasının alınması gerekmez mi yani işgal etmeyenlerin, orada hak sahibi olanların yani milletin?
ALİ ÖZ (Mersin) -Kayıp kaçakta niye gözetmiyorsunuz aynı şeyi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, bir denge gözetiliyor. Bakın.
ALİ ÖZ (Mersin) - Bırakın, ne dengesi ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şu da söylenmiyor: "Sen işgal ettin burayı." "Neyse, bugün, piyasa fiyatı üzerinden ben alırım devlet olarak." denmiyor. Deniyor ki: "Tamam, bir işgal var ama diğer taraftan da uzun süre kullanım var, vesaire, o günün özel şartları var. Biz senden yüzde 46'sını? Bu imkânı sana bırakıyoruz."
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Yakında, köyleri işgal edecek köylü bulamayacaksınız.
ALİ ÖZ (Mersin) - Köyler boşaldı?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yarısı aşağı yukarı, kullanıcılara ya da işgal edenlere veriliyor. İşgal var mı? Var.
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Zaten mahalle yaptınız.
ALİ ÖZ (Mersin) - Kayıp kaçakları konuşmuyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Gayrimenkul kimin? Gayrimenkul milletin, devletin, yani sonuç itibarıyla milletin. Dolayısıyla, siz işgal edenin dışındakileri millet kabul etmiyor musunuz? Öyle değil mi yani? Elbette, esas onların hakkını kim koruyacak?
Anlayış sadece, tamamen budur. Tamamen bedelsiz vermek böyle bir sonucu ortaya çıkarır, haksızlığı; bu nedenle. Tamamen rayiç rakam üzerinden tümüyle aldığınız zaman da başka bir haksızlığı yani geçmişteki hataların ortaya çıkardığı bir haksızlığı tümüyle yansıtmak anlamına gelir. Bir denge bulundu, o denge de budur.
Şimdi -zaman çok daraldı- Beykoz meselesine geleceğim ya da bu gibi yerlere geleceğim.
Şimdi, orada, gerçekten, biraz önce Sayın Akif Hamzaçebi'nin söylediği rakamlara yakın rakamlar bizde de var yani Beykoz'a baktığınız zaman -biraz farklı rakamlar ama aşağı yukarı aynı- yüzde 70 2/B arazisinin ölçümü, büyüklüğü 400 metrekarenin altında,
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - O noktada, onun ev alma imkânını kolaylaştırmamız lazım, onu sağlamamız lazım. Onu sağlayabilmemiz için de bu kolaylığı getirmemiz lazım.
BAŞKAN - Sayın Canikli, lütfen sözünüzü tamamlayınız.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Kurduğunuz denklemin öbür tarafı yok Sayın Canikli, öbür tarafı yok bu denklemin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Düzenlemenin genelinde bir yanlışlık yoktur, bir denge vardır, adil bir denge vardır, adil bir paylaşım vardır. Paylaşım kiminle kimin arasındadır? Paylaşım işgal edenle diğer, esas sahibi olan milletin tamamı arasında bir dengeli paylaşım vardır. O açıdan hakkaniyete uygundur.
Getirilen düzenleme de bu insanların gelir seviyelerinin müsait olmaması nedeniyle -makul bir rakam, ki yüzde 70'ten fazlası 400 metrekarenin altında olduğu için bu rakam buradan çıkmıştır- biraz daha indirim yaparak almalarını kolaylaştırmaktır ve bu da sosyal hedefi öne alan, önceleyen bir adımdır. Teklifimizin özü, esası budur.
Destekleneceğini ümit ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Canikli.