| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 12.10.2021 |
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi selamlıyorum.
Türkiye tarımının içinde olduğu durumu izah edecek 3-5 tane veri yeterli diye düşünüyorum, yani meselenin böyle çok erbabı olmaya gerek yok. Bir tanesi tarım topraklarının alanı, bir tanesi çiftçi sayısı, bir tanesi de borç miktarı. Şimdi, 2002'de 24 milyon hektar gibi tarım toprağı varken bu, günün sonunda 19,5 milyon hektara düşmüş durumda; Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı 2 milyon civarında çiftçi varken bu, 1 milyonun biraz üstüne düşmüş durumda; borçlar da -160 milyon, 50 milyon öyle, 11 milyon Tarım Krediye- yani 200 milyar doları geçmiş, 220 milyar dolara doğru çıkmış durumda. Şimdi, çiftçi sayısı azalıyor, ekilebilir topraklar azalıyor fakat borç artıyor. Dedim ya, meselenin erbabı olmaya gerek yok, bu 3 veri tarımın içinde olduğu durumu gösterir.
Fakat tabii, meseleye de şöyle bakmamak gerekir, bazı şeyler yapısaldır. Yani bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi için konuşuyoruz ya, yani günün sonunda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen hilkat garibesi, memleketi bir uçurumun dibine getirdi. Bunun içeresinde "Şu daha iyi düzenlenebilir miydi, bu konuda daha demokratik davranılabilir miydi?" gibi vehimlere gerek yok. Niye? Çünkü zaten bizatihi bu sistemin üretmiş olduğu yapısal durum ülkeyi bundan başka bir şekilde yönetmeyi imkânsız kılar; yapısal bir durum var. Şimdi, tarım da tam böyle işte, yani tarımsal süreçlere, tarımsal faaliyetlere fabrika, endüstri yani endüstriyel tarım perspektifiyle baktığın andan itibaren bu sübvansiyonları yapabilmen; mazotu, gübreyi, şunu bunu azaltabilmen, çiftçi sayısını artırabilmen, ne bileyim, tarım topraklarını çoğaltabilmen falan mümkün değil. Mesele işte, tam bu yapısallıkla mücadele edebilmek; biz buna "agroekolojistler" olarak "endüstriyel tarım" diyoruz. Endüstriyel tarım, daha geçen hafta konuşuldu, iklim krizinin en büyük sebebi arkadaşlar. Yani Türkiye'de en sıkıntılı olan şey, esasen bu tarımsal uygulamalar sonucunda kırsalın tasfiye olmasıdır yani köylü kültürünün tasfiye olmasıdır. Oysa bir ülkenin sağlıklı olabilmesi için sosyal açıdan, iktisadi açıdan, toplumsal hatta siyasi açıdan sağlıklı olabilmesinin ön koşullarından bir tanesi kırsalın olmasıdır, kırsalın atalık yöntemler ile kadim bilgi birikimiyle üretim yapabiliyor olmasıdır ama siz yani bu şirket tarımının önünü açtığınız andan itibaren bu kaçınılmaz bir biçimde neyi sağlayacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Kırsalın tasfiye olmasını sağlayacak, buna paralel olarak da işsizlik artacak, istihdam düşecek yani uzatmak mümkündür. Pek çok musibet tam da bu endüstriyel tarım anlayışından kaynaklandı. Bakın, Türkiye topraklarının zehre bulanması da, pestisit faciası da, Marmara'daki müsilaj sorununun da esasen gelip dayandığı şey bu tarım uygulamalarının hataları. Bu sebeple, bir defa bu çiftçi borcu denilen hilkat garibesini ortadan kaldırmak gerekir; küçük ve orta ölçekli çiftçilerin çiftçi borçlarını kamu borcu hanesine yazmak gerekir. Ziraat Bankası nasıl 750 milyon dolar parayı verip de kredi olarak dönüp bakmıyorsa çiftçinin, özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçinin de bu anlamda desteklenmesi gerekiyor ama bunlarla birlikte tabii, girdilerin de makul bir seviyeye çekilmesiyle birlikte esas mesele çiftçilerin örgütlenmesinin önünü açacak kanuni adımları atmak gerekir. Bunlar olduğunda belki düzelme olacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)