| Konu: | Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 12.10.2021 |
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kapitalist bir düzende adaletten bahsetmek çok zordur. Kapitalist bir düzende nüfusun yüzde 1'i lüks, şatafat içinde yaşar. Kapitalist bir düzende nüfusun yüzde 1'inin yediği önünde, yemediği arkasındadır ama kapitalist bir düzende nüfusun büyük çoğunluğu maalesef borç içinde, sefalet içinde yaşar değerli arkadaşlar. Kapitalist bir düzen bir sömürü düzenidir, emeğin sömürüsü üzerine kuruludur.
Arkadaşlar, şimdi, bu sömürü düzeninde, kapitalist düzende bazı ülkeler bu sömürüyü ve adaletsizliği azaltmak için vergi politikalarını devreye sokarlar. Mesela Kuzey Avrupa ülkelerinde vergi politikaları, bu anlamda, çok kazanandan çok vergi almak, az kazananı desteklemek üzerine kuruludur ve bu ülkelerde orta kesim daha güçlüdür; zenginlerden daha çok vergi alındığı için çok büyük bir zenginlik de olmaz, çok büyük bir yoksulluk da olmaz. Yine de bir kapitalist düzendir ama adaleti sağlamaya çalışan bir kapitalist düzendir bu Kuzey Avrupa ülkelerindeki düzen. Bizim gibi ülkelerde ise değerli arkadaşlar, vergi adaleti de yoktur. Bakın, düzen zaten adaletsiz bir düzen, bu düzeni dengeleyecek bir vergi düzeni yoktur, vergi adaleti de yoktur; "Çok kazanandan çok vergi alayım, az kazanana destek vereyim." diye bir bakış da yoktur. Bizim düzenimizde emek sömürülür, yandaşlar semirtilir. Yüzde 1 lüks, şatafat içinde yaşarken onlar servetlerine servet katarlar, hatta bu servetlerini ülkede de tutmayıp yurt dışındaki vergi cennetlerine kaçırırlar.
Değerli arkadaşlar, işte, vergi bu kadar önemlidir. "Nereden buldun?" diye o alçaklara sormak bu kadar önemlidir. O alçaklar bu ülkenin kanını sömürüyorlar, kimse "Nereden buldun?" diye sormuyor; onlar paraları vergi cennetlerine kaçırıyorlar, kimse "Neden götürdün?" diye sormuyor, kimse onları vergilendirmiyor. Bakın, burada Maliye Bakanlığının bürokratları oturuyor, Maliye Bakan Yardımcımız oturuyor. Ona Komisyonda da sorduk: "Milyarlarca dolar yurt dışına kaçırılıyor, siz bu kişilere bu parayı 'Nereden buldun?'" diye sordunuz mu? Var mı öyle bir yürek acaba? Öyle yürek yemiş bir vergi kontrolörü var mı acaba? Yok. Niye? Sarayın müteahhitleri çünkü, sarayın yandaş müteahhitleri çünkü onlar. Öyle bir yürek yok onlarda.
Bakın, değerli arkadaşlar, işte, bir avuç kişi bu ülkenin kanını sömürüyor bu iktidarın zamanında, paraları kazanıyor, milyarlarca doları vergi cennetlerine kaçırıyor, kimse ne "Nereden buldun?" diye sorabiliyor ne de onlardan vergi alabiliyor. İşte, bizim gibi bu tip ülkelerde vergi adaleti de olmadığı için gelir eşitsizliği de maalesef daha da derinleşiyor.
Değerli arkadaşlar, önümüzde 65 maddelik bir yasa teklifi var. Neyle ilgili? Vergiyle ilgili, işte tam da bu anlattığım konuyla ilgili. Ne yapacaklarmış? Reform yapacaklarmış, öyle söylediler Komisyonda. "Bu vergi reformu, ekonomik reform paketi çerçevesinde gelmiş." dediler. Peki, arkadaşlar, vergi adaletsizliğinin bu kadar derin olduğu ülkemizde bu 65 madde içinde adaleti sağlayacak herhangi bir madde var mı? Yok. Palyatif tedbirler, efendim, "Beyanname şu ay verilirmiş, bu ay verilirmiş..."
Değerli arkadaşlar, ülkemizde vergiyi kim ödüyor ya? Hepimiz bu ülkenin milletinin vekilleriyiz. Kim ödüyor vergiyi? 1 trilyon lira vergi toplayacağız bu sene, 2021 yılında. Kim ödüyor bu vergiyi? Tamamına yakınını yoksullar ödüyor, tamamına yakınını yoksullar ödüyor. Niye? Gelir ve servet üzerinden vergi almıyorsunuz.
Bakın, değerli arkadaşlar, şu anda Türkiye'deki toplam servetin yüzde 55'i nüfusun yüzde 1'inin elinde; tekrar ediyorum, servetin yani toplam bütün varlığımızın yüzde 55'i nüfusun yüzde 1'inin elinde. Adalet mi bu? Bunu bizim önümüze koymamız gerekmiyor mu? "Bu ülkenin servetinin yüzde 55'i nasıl nüfusun yüzde 1'inin elinde olur?" diye sormamız gerekmiyor mu? Biz soruyoruz ama iktidar oralı değil, tüyleri bile kıpırdamıyor. Niye? Çünkü onlardan yanalar, yüzde 1'den yanalar, yandaş müteahhitten yanalar; onlar yoksullardan yana değiller. (HDP sıralarından alkışlar) Bakın, bu ülkede gelirin yüzde 50'sini en zengin yüzde 20'lik kesim kazanıyor yani yüzde 20 bütün toplam gelirin yarısını alıyor.
Büyük bir adaletsizlik var. En yoksul yüzde 20'ye bakalım, en yoksul yüzde 20 gelirden yüzde 5 pay alıyor; bakın, en zengin yüzde 50 alıyor, en yoksul yüzde 5 alıyor, 10 kat fark var, 10 kat. Bu noktada bu ülkenin vicdanlı vekillerinin harekete geçmesi gerekmez mi değerli arkadaşlar? Peki, bununla ilgili, bu torbada, 65 maddede tek bir madde var mı? Hayır, yok. Niye? Çünkü onlar zenginlerden yanalar, çünkü onlar zenginleşmişler. Yirmi yıl önce mağduriyet edebiyatı yapanlar, yirmi yıl önce yoksullara "Yoksullukla mücadele edeceğim." diyenler zenginleştiler. Onların zenginleri vergilendirmek gibi bir dertleri yok değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, vergi toplarken adaletle davranmamız gerekiyor, adaletle. Eğer vergi toplarken adaletle davranmazsak kamu vicdanını sarsarız. Kamu vicdanı çok önemlidir, yoksul yurttaşımız bunu görüyor. Yoksul bir yurttaşımız markete gittiğinde, alışveriş yaptığında, ayçiçeği yağı, un almaya gittiğinde KDV alıyorsunuz ondan, KDV; bakın, yoksul yurttaşlarımızdan. Ama bakıyorsunuz, zenginler... Faiz gelirine bakalım: Bir zengin 1 milyar lirayı bankaya yatırsın, bir yıl boyunca yüzde 19, yüzde 20 faizde tutsun, 200 milyon lira faiz geliri elde etsin, bu ülkenin vergi idaresi -maalesef diyorum- bir kuruş vergi almıyor, bir kuruş vergi almıyor ama yoksullar temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar, karınlarını doyurmaya çalışıyorlar, siz onlardan vergi alıyorsunuz. Bu mudur adalet değerli arkadaşlar?
Bakın, Pandora'nın kutusu açıldı. Pandora'nın kutusundan yandaş müteahhitleriniz çıktı, yandaş müteahhidiniz, o sarayın müteahhidi. Kışlık sarayı yaptırdınız, milyarlarca lira verdiniz; şehir hastanelerini yaptırdınız, milyarlarca lira verdiniz; yazlık sarayı yaptırdınız, yine milyarlarca lira verdiniz; geçen bir baktım, bu Pandora belgeleri çıktıktan sonra yeniden bir ihale ona verilmiş. Şimdi, o kişi, 500 milyon dolar olan servetini on yılda 5 milyar dolara çıkarmış; o da bildiğimiz ha, vergi cennetlerindekiler hariç. Servetini 500 milyon dolardan 5 milyar dolara çıkarmış, 10 katına yükseltmiş. Peki, soruyoruz: Bu kişi kaç kuruş vergi verdi? Kaç kuruş vergi verdi? İşte, kazanıyor buradan, şehir hastanelerini, 10 liralık işi 100 liraya ihale ediyorsunuz, aradaki farkını alıyor, kimse vergisini almıyor, o götürüyor vergi cennetlerine ve beş kuruş vergi vermiyor. İşte bu da bu ülkenin yurttaşlarının vicdanını sızlatıyor. Siz kamu vicdanını bu anlamda derin bir şekilde yaralıyorsunuz. Bu torbada bununla ilgili bir madde var mı? Yok.
Vergi cennetleriyle ilgili yasayı on altı yıl önce bu Meclis çıkardı, "Vergi cennetlerine para götürenlerden yüzde 30 vergi alacağım." dedi ama on altı yıldır Cumhurbaşkanı vergi cennetleri listesini açıklamadığı için biz onlardan beş kuruş vergi alamıyoruz.
Değerli arkadaşlar, o, Rönesans Holding, sarayın müteahhidi açıklamasında ne dedi, biliyor musunuz? "Evet, ben milyarlarca doları yurt dışına götürdüm. 5 milyon dolar da birine bağışta bulundum -onun da kim olduğunu herhâlde öğreneceğiz bir gün, iktidar yakında değişecek, öğreneceğiz- ama bu usule uygundur." dedi. Haklı mı? Maalesef haklı, maalesef haklı. İşte siz, bu AKP iktidarı buna cevaz veriyor değerli arkadaşlar; bu ülkenin kanını sömürenlerin vergi cennetlerine giderken beş kuruş para vermemesine, vergi vermemesine cevaz veriyor bu iktidar, bu vicdansızlar.
Değerli arkadaşlarım, bu gidişatı durdurmalıyız. Panama belgeleri çıkmıştı, kimse bir şey yapmadı. Pandora belgeleri çıktı, hepsinden sizin müteahhitleriniz çıktı. Bir de medya patronunuz var ya, tüpçü, Demirören; medya patronunuzun da ismi çıktı. Her gün sarayın borazanlığını yapıyor medya patronunuz, karşılığında siz yurttaşlarımızdan alınan vergiyi ona aktarıyorsunuz. O nereye götürüyor? Vergi cennetlerine götürüyor. Karşılığı ne? Sarayın borazanlığını yapmak. Bu mudur adalet arkadaşlar?
Bakın, yurttaşlarımız intihar ediyor be! Atanamayan, ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen intihar ediyor. Emeklilikte yaşa takılanları emekli etmiyoruz, "Kaynak yok." diyorsunuz. Yurttaşlarımız açlıkla, yoksullukla karşı karşıya ve sizin kılınız kıpırdamıyor ama birileri bu ülkenin kaynaklarını yurt dışına götürüyor, maalesef buna da seyirci kalan bir AKP iktidarıyla karşı karşıyayız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hep aynı şeyler Garo Bey.
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, vergiyi kim ödüyor? Tüketimde ödüyoruz. Size iki örnek vereyim. Vergiyi sigara paketinden örnek verirsek 1 paket sigara 20 TL. En yoksul da en zengin de bu 1 paket sigarayı aldığında 20 TL veriyor, bunun 17 lirası vergi. En zengin için, vallahi bir bahşiş parası, umurunda bile değil, 20 lira ne ki! Ama en yoksul için bir günde 20 lira, bir ayda 600 lira, onun gelirinin dörtte 1'i, beşte 1'i. İşte, siz, vergiyi böyle topladığınız için büyük bir adaletsizlik yaratıyorsunuz. Bir depo benzinde en yoksul da en zengin de aynı vergiyi ödüyor ve 1 depo benzinde 200 lira vergi ödüyorsa yurttaşlar, en yoksul da en zengin de aynı vergiyi ödediğinde, işte, bu anlamda derin gelir krizini, gelir adaletsizliğini, vergi adaletsizliğini daha da derinleştiriyorsunuz. Vergiyi de tüketim üzerinden almaya devam ettiğiniz sürece yurttaşlarımız yoksullaşmaya devam edecekler.
Değerli arkadaşlar, bunun için diyoruz ki gelir vergisi reformunu getirin, kurumlar vergisi reformunu getirin, herkes gelirine ve servetine oranlı olarak vergi versin, tüketim üzerinden vergi almaktan vazgeçin. Özellikle, temel gıdalar üzerinden, temel ihtiyaçlar üzerinden vergi almaktan vazgeçelim.
Bakın, dünyada, adaletli vergi düzeninde, vergiler gelir üzerinden alınır ve bu sayede sosyal adalet sağlanır ama biz bunu yapmadığımız için zengini daha zengin ediyoruz, yoksulu daha yoksul ediyoruz değerli arkadaşlar. Bakın, yasa teklifindeki bir iki maddeyle ilgili örnek vereceğim değerli arkadaşlar. Biliyorsunuz, esnafımızı pandemi döneminde perişan ettiniz, öyle değil mi? Bütün dünyada pandemi döneminde dar gelirli esnafa devlet dedi ki: "Merak etme, ben senin iş yerini kapattım ama senin bütün ihtiyaçlarını karşılayacağım." Ve on binlerce dolar, on binlerce euro destek verdi. Onlar da iflas etmediler, işlerini pandemi bitince devam ettirebildiler. Siz ne yaptınız? Esnafımıza topu topu 2-3 bin lira destek verdiğinizi söylediniz. Yani günde 10 TL bile destek vermediniz esnafımıza ve esnafımız perişan oldu, çok zor günler geçirdi.
Şimdi, bu vergi yasa teklifinde ne var biliyor musunuz sevgili esnaflar? İktidar müjdeymiş gibi diyor ki: "835.488 esnaftan artık vergi almayacağım, küçük esnaftan." Peki, Etki Analizi Belgesi elimde; ne kadarlık vergi alabiliyormuş bu esnaftan? 235 milyon lira. Bakın, 835 bin esnaftan 235 milyon vergi alabiliyormuş. Esnaf başına yıllık kaç para yapıyor biliyor musunuz? 280 TL. 280 TL, değerli arkadaşlar, yani esnaflarımızdan vazgeçtiği vergi 280 TL. Zaten bu esnaf bir şey kazanamıyor, perişan hâlde. Siz diyorsunuz ki: "Ben senden 280 TL vergi almayacağım." Yani günde 1 TL bile etmiyor bu vicdansızların esnafa verdiği destek değerli arkadaşlar, 1 TL bile etmiyor. İşte, esnaftan esirgenen destek karşılığında 1 TL bile etmeyen vergiden vazgeçmek. Bu esnafın zaten vergi ödemeye gücü yok, esnafın desteklenmeye ihtiyacı var değerli arkadaşlar.
Bir başka örnek vereyim: Bakın, ben Ağrı'daydım, geçen gün Ağrı'daydım. Çiftçi tarlasına gübre atamıyor değerli arkadaşlar. Çiftçi zaten perişan ama tarlasına atacak DAP gübresi için parası yok. Gübre atamayınca ne olacak? 1 dönümden 500 kilo alacağına 200 kilo alacak, daha da büyük bir iflasa doğru sürüklenecek.
Şimdi, bu vergi yasa teklifinde çiftçiyle ilgili ne var biliyor musunuz değerli arkadaşlar? "3 milyon çiftçi var." diyor vergi yasa teklifi, "Ben onlara üç kuruş destek veriyordum, bu desteklerin karşılığında da 600 milyon lira vergi alıyordum, bu vergiden vazgeçiyorum." diyor. Bakın, 3 milyon çiftçiden alacağı 600 milyon lira vergiden vazgeçiyor. Peki, çiftçi başına kaç para yapıyor? Matematik bilenler çarpsın, bölsün; 200 TL yapıyor değerli arkadaşlar. Bir çiftçiye 200 TL destek vereceğini ilan ediyor bu vicdansızlar. Günde 1 TL bile yapmıyor. Bu mudur çiftçiye destek? Çiftçi tarlasına gübre atamazken siz destek mi verdiğinizi zannediyorsunuz? İşte, böyle halkı oyalama yasalarıyla karşı karşıyayız değerli arkadaşlar.
Bakın, vergiye uyumla ilgili bir madde var. Şimdi, zaten ülkemizde vergi ahlakı ve vergi adaleti yok. Zaten faizler de yüzde 25, vergisini ödemeyene de her yıl af çıkarıyorsunuz zaten, her yıl. Ne yapıyor bunu kötü niyetle kullananlar? Vergisini ödemiyor ve bunu bir finansman aracı olarak kullanıyorlar. Sonra da arkadaşlar, bir yıl sonra af çıktığında sıfır faizle vergisini ödemiş oluyor. Şimdi, diyorsunuz ki: "Vergisini düzenli ödeyene ben yüzde 5 vergi desteğini, vergi indirimini yapacağım." Ya, değerli arkadaşlar, vergisini yüzde 5 indirim alabilen kimler? Durumu iyi olanlar zaten ve bunu kötüye kullanmayanlar. Bu açıdan, bu yüzde 5 indirimin de doğru olmadığını düşünüyoruz. Siz vergi adaletini sağlayın, gerçekten gücü olandan vergiyi alın; zaten onlar vergilerini ödüyorlar, yüzde 5 de indirim yapmanın hiçbir anlamı yoktur. Zor duruma düşene de bir vergi ombudsmanı sistemi getirelim, gitsin oraya başvurusunu yapsın ve gerçekten onun vergilerini yapılandıralım, hatta indirim yapalım ama ödemeyene, efendim, bedava kredi olarak, finansman olarak vergiyi kullanması, ödeyene de yüzde 5 indirim yapılmasına devam edilmesi ve bu imkânın genişletilmesi doğru değildir.
Bir başka maddede, değerli arkadaşlar, şu var: Vergiyi hangi kurum koyar, hangi güç koyar? Bu kurum koyar, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bakın, çok tehlikeli bir madde var, eğer onay verirseniz, AKP-MHP çoğunluğu onay verirse Cumhurbaşkanı Erdoğan sigaradaki ÖTV'yi 3 katına kadar artırabilecek yani bir paket sigara 20 lirayken 40 lira, 50 lira olabilecek. Bu yetkiyi vereceksiniz, Komisyondan böyle geçti, eğer onay verirseniz böyle olacak. Yapar mı yapmaz mı ayrı ama tek adamın yetkisinde kalacak sigarayı 50 liraya yükseltmek.
Başka bir şey daha var, arabada zaten vergiler korkunç. Bir araba diyelim ki 200 bin lira. Cumhurbaşkanına ne yetki vereceksiniz biliyor musunuz? Arabada, otobüste, kamyonda ÖTV'yi 3 katına kadar yükseltme yetkisi. Yani 200 bin liralık bir arabayı 400 bin lira yapma yetkisi vereceksiniz. Yapar mı? Vallahi bilmem ama yetkiyi vereceksiniz. Doğru mu? Değil. Vergiyi Meclis koyar, Meclis kaldırır ama yetkimiz bu kadar mı bitti değerli arkadaşlar ya? O zaman, tek madde çıkarın, deyin ki: "Her şeye Cumhurbaşkanı yetkilidir." Vergiyi milletin temsilcileri koyar, milletin temsilcileri kaldırır. Tek adam koyup kaldıramaz. Bu yetkinin bu şekilde verilmesi de doğru değildir değerli arkadaşlar.
Bakın yerel basına, zaten zor durumda. Ya, 10 milyon liralık bir ilan veriyormuş vergi idaremiz. Şimdi diyor ki Maliyemiz: "Ben 10 milyon lira tasarruf edeceğim arkadaş, yerel basına da ilan vermeyeceğim." Ya, Diyarbakır'da yerel basın var; eminim, hepinizin illerinde de yerel basın vardır. Zaten zor durumdalar, üç kuruşluk bu desteği niye kaldırıyorsunuz ya? "10 milyon tasarruf" dediğiniz yerde aslında kamu adaleti anlamında neyi kaybettiğimizi bir görsek, yerel basınla ilgili, yerel basının iflas etmesine daha da yol açacak bir düzenlemeye baksak 10 milyon lira nedir ki değerli arkadaşlar? Bizim yerel basına destek olmamız gerekir. Bu açıdan bu maddeyi de doğru bulmuyoruz.
Bakın, bu torbanın vergide adalet sağlamak gibi bir iddiası yok, vergide reform sağlamak gibi bir iddiası yok. Değerli arkadaşlar, bakın, sizi uyarıyorum: Halk patlama noktasında ve "Birileri yer, birileri bakar." düzenine devam ederseniz, hatta "Yüzde 1 yer, yandaşlar yer, geriye kalan 84 milyon bakar." düzenine devam ederseniz bu çark kırılır arkadaşlar, bu düzen eninde sonunda patlar. Bakın, sizi uyarıyorum: Bu yoksulların öfkesi sizi götürecek. Bir an önce ekonomide adaleti sağlamamız lazım, bir an önce vergide adaleti sağlamamız lazım. Çöpte yemek arayan yurttaşlarımızla uğraşmayın, onlara daha fazla vergi yüklemeyin. Kâğıt toplayıcılarıyla uğraşmayın, bırakın, onlar ekmeklerini yesinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) - Kadınlarla uğraşmayın, bırakın, onlar eşitlik ve adalet mücadelesini büyütsünler. Bunun için adaletli vergi politikalarına ihtiyacımız var. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak vergi politikalarına ihtiyacımız var. Doğa sömürüsünün önüne geçecek vergi politikalarına ihtiyacımız var. Karbon vergisini getirebiliriz mesela. Rant düzeninin önüne geçecek vergi politikalarına ihtiyacımız var. Bir tarlayı 10 liraya alıp 100 lira yapandan 5 kuruş vergi almıyor bu vergi idaresi ama temel ihtiyaçlarını karşılayan yurttaşlarımıza vergi yüklüyor; bunlar kabul edilemez değerli arkadaşlar. Bu açıdan, Türkiye'nin Büyük Millet Meclisi, ekonomide olan büyük adaletsizliğin önüne geçecek, gerçek anlamda vergi adaletini sağlayacak reformlar yapmalıdır. Böyle saçma sapan, palyatif tedbirler içeren düzenlemelerle bizim vaktimizi çalmamalılar.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)