GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:29.01.2013

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, daha geçen yasama yılı çıkardığımız bir kanun tasarısının -daha doğrusu o zaman teklifiydi, yine tasarı olmadığı için- bir düzeltmesiyle karşı karşıyayız. Az önce, Sayın Seyfettin Yılmaz konuşurken söylüyordu "İlgili bakanlar yok." diye. Ben de arkadaşlarımızın o kanun çıkarken yaptığı konuşmaya baktım. Sayın Yılmaz yine aynı şeyi söylemiş, "İlgili bakan yok, Orman ve Su İşleri Bakanı yok." diye. Yani kanunun aslı çıkarken, bu bir maddelik düzeltme ama?  Tabii ki, bütün bakanlarımız Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bakanları ama bu kadar vatandaşı ilgilendiren bir kanun çıkarken o arkadaşlarımızın da burada olmaları daha şık olurdu diye düşünüyorum, bir alışkanlık hâline gelmiş.

Değerli arkadaşlar, niye o güne döndüm? Çünkü, o zaman burada tartışıldı, değerli grup başkan vekillerimiz bir araya geldiler bir uzlaşmayla çıksın diye. Bugün düzelttiğimiz maddeyi o zaman önermiştik, ısrarla yeniden? Galiba Sayın Başbakanın da talimatıyla, belki de bütçedeki açıklar zor kapanır diye düşünerek biraz yüksek bedel belirleyelim diye yüzde 70 olarak o zaman ısrar etmişti.

Şimdi, burada defalarca diyoruz ki, biz, yol gösterici, yapıcı bir muhalefet anlayışına sahibiz. Olması gereken şeyleri eğer dinlersek, acele etmezsek, bu kanunları daha çabuk çıkarırız, böylece de zamanımızı boşa harcamamış oluruz diye söylüyoruz ama ben yaptım oldu mantığıyla olunca maalesef böyle yanlışları düzeltmek zorunda kalıyoruz.

Yukarıda geldi, burada da konuştuk, daha bir süre önce büyükşehir belediye kanununu çıkardık mı? Çıkardık. Peki bunun içindeki, Anayasa'daki hükümlere rağmen, orman köylüleriyle, ormanla ilgili, köylerle ilgili hükümlere rağmen bunları yok sayarak çıkardık mı? Çıkardık. Peki, şimdi, Sayın Bakanım, siz Tarım Bakanımız belki biraz daha. -Sayın Yılmaz gitmişler-  belki köy kısmı da olduğu için biraz daha yakından ilgileniyordur. Nasıl olacak şimdi, orada köyleri yok ettik, hepsi mahalle oldu. Bu tarafta geliyoruz, orman köylüleriyle ilgili bir şey düzenlemeye çalışıyoruz ama oralar mahalle oldu, bundan sonra o haklardan yararlanamayacaklar. Yani, burada yapacağımız düzeltme de artık onların gücünü aşacak, çünkü yeni vergilerle karşı karşıya, yeni harçlarla karşı karşıya. Bu, yeni yaptığımız büyükşehirlerle beraber 29 tane büyükşehrin bütün köyleri mahalle oldu. Benim Gündoğmuş'umdaki, Akseki'mdeki köylerde şimdi, vatandaşın ne geliri olacak da size bu 2/B'yle ilgili parayı ödeyecek? Şu andaki başvurusunu bile yatırmakta vatandaş sıkıntı çekiyor değerli arkadaşlar.

Burada, az önce Sayın Kaptan, ahır yapılacak, affedersiniz, ağıl yapılacak diyordu. Şimdi, onlar için, ruhsat için harç ödemek zorunda, onlar için ruhsat çıkartmak zorunda, imar planlamasına dâhil etmek zorunda. Eskiden arsasının bir köşesine, tarlasının bir köşesine yapıyordu, burada yapıyordu. Dolayısıyla, bunların hepsini bir bütün olarak düşünmemiz lazım ki her seferinde yeni kanun teklifleri ve tasarılarıyla düzeltmek zorunda kalmayalım.

Bir kere, bu iş için temelden yanlış başladığımız için düzelte düzelte bunu yapma şansımız yok. Sayın Bakan az önce "İki köy arasında fark olabilir." dedi ama İstanbul'daki Boğaz'a nazır yapılan villalarla bizim Antalya'nın Kepez'indeki  gecekonduları ve Toroslardaki yaylalarda olan  arazileri aynı kefeye nasıl koyacağız?  Yani haydi, yan yana köylerde olabilir, birisi biraz daha denize yakındır, öbürü uzaktır dersiniz ama Torosların tepesinde köyler var, yaylalar var, bir de şehrin kent merkezinde zamanında istila edilmiş, Sayın Bakanın dediği gibi, işgal edilmiş topraklar var. Bunları aynı düzenlemeye tabi tutarsak adaletsizlik olur. Vatandaşın bütün kaygısı buradan. Bir de belirsizlik var.

Değerli arkadaşlar, herkes bakıyor, bu rayiç bedel ne olacak? "Baştan başvurmazsan hakkın yanar." demişiz, vatandaş başvuru parasıyla uğraşıyor, "Eğer rayiç bedel beni aşacaksa boşuna başvuru parasıyla da şimdi uğraşmayayım." diyor.

Bakın, elimde birçok şey var arkadaşlar, burada, Sayın Bakanım, ilçelerden gelen, muhtarlardan gelen, köylerden gelen fakslar, yazılar? Hepsi bizi faks, e-mail yağmuruna tutuyorlar. Doğal olarak, bu, bir sıkıntı. Bunların hepsi ortalama köylü vatandaşlarımız. Yani az önce "400 metrekare bizim standardımızdır." dedi Sayın Bakan ama  inşallah, birazdan önergemiz de olacak, bütün köylerden gelen, muhtarlardan gelen fakslar var Sayın Bakanım, sizlere de takdim edeceğim. Antalya'nın değişik ilçelerinde, köylerde muhtarlar "Köy yerinde bu 400 metrekare bizi kurtarmaz." diyorlar çünkü dediğimiz gibi, ağılı var, birtakım müştemilatı var, köy yerinde ne yapacak adam 400 metrekareye? Ancak ev arsası bu, köşesine belki 2 ağaç, bir şeyini bağlayacak bir yer.

Onun için, gelin, bunları yeniden düşünelim, şu anda yanlış yapmayalım. 400 metrekare olarak söylemişiz ama bunları kademelendirelim, her ne kadar "Büyükşehirlerde statü olarak köy kalmadı." diyorsak da oralarda da yaşayan insanlar var, bu yapılan yanlıştan, işte köy sınırlarının da tutup mücavir alana, belediye sınırlarına dâhil edilmesinden dolayı şimdi sorunlar yaşayacağız. Bu vatandaşların sorununu nasıl çözeceğiz? Aceleye getirmeden bunların hepsine bakalım diye bundan dolayı söylüyoruz.

Şimdi, Aksu ilçemiz, bizim Kepez ilçemizdeki gecekonduların ötesinde, Aksu'da birçok tarım arazisi var. Vatandaş burayı kullanmış. Peki, bunların bedelleri ne olacak? Gidiyor "Defterdarlıktan, maliyeden birisi geldi baktı, şunu söyledi. Ee, bunun öbür köyle veya yanımızdaki arsayla alakası yok." diyor. Bu konularda şeffaf olmak lazım. Hele hele, belirsizlik uzadıkça vatandaş şunu düşünüyor, diyor ki: "Ya, bunlar herhâlde seçime kadar bekletecekler, biz seçimde bu partiye oy verirsek bize o zaman tapuları verecekler." Yani bir noktadan sonra oraya doğru gelmeye başlamış ve bize soruyorlar? Bu söylediklerimi ben söylemiyorum değerli arkadaşlar, Sayın Bakan. Bunu köylülerimiz bize soruyor. "Bu madem belliyse, rayiç bedeller olduysa her neyse, bize gelin açıklayın, biz de alabileceksek bakalım, krediden faydalanabileceksek faydalanalım ve bunun için de bizlere, mağdur durumda olan köylülere ve tarım arazisini kullananlara, çiftçilere bir kolaylık sağlayın." diyorlar. Eğer, bunları yapamazsak yine adaletsizliğe yol açmış olacağız.

Kemer'de de aynı şekilde. Ben yazın gittiğimde arkadaşlar geldiler, toplandı köylüler, kasabadaki arkadaşlarımız, dediler ki? Elleriyle de gösterdiler, gittim gezdim. Birisi hemen denizin kenarında olan bir yer, öbür tarafta, taa yolun üst tarafında, dağın arasında olan bir yer, maalesef yukarıya biçilen fiyat aşağıdakinden daha fazla. Neye göre belirlendi? Maalesef belli değil. Yani gittiler, gösterdiler; kendim, bizatihi nezaret ettim. Dolayısıyla, bu konularda, hem rayiç bedellerin belirlenmesinde adaletli olmak lazım hem de şeffaf bir şekilde bunların hangi kriterlere göre belirlendiğini uzman heyet tarafından? Sayın Bakan biliyor, birtakım arazilerle ilgili değerlendirme olduğu zaman ilçelerde, illerde bir sürü komisyonlar kurulur. Sadece defterdarlıktan birisi gidip onu belirlemez. Değer tespit komisyonu kurulduğu zaman, o işlerle ilgilenen özel sektörden veya gidip de bir tane emlakçıya  sorup, oranın özelliklerini bilmeden "Efendim, burası kaça gider?" "Şu kadara." "Yazalım." Böyle bir mantık olmaz. Adaletli olamayız o zaman. Bu, demin söylemiş olduğum Antalya'nın Kepez'indeki gecekonduyla yaylada, Toroslardaki, Gündoğmuş'un, Akseki'nin köylerinin arkasındaki yaylalardakini ve İstanbul'da Boğaz'a nazır villaları eğer bir araya koyarsak, bunun sadece bu dünyada değil ahirette de hesabını veremeyiz. Onun için, gelin burada bir kategorize edelim, köyüne göre, kasabasına göre, büyüklüğüne göre, kullanılış amacına göre bunları farklı farklı koyalım ki hem o insanların hak sahibi olmasını, bir vatandaş olarak bu imkânlardan yararlanmalarını sağlayalım hem de yarın ahirette bunun hesabından kurtulalım.

Bir de son bir husus daha var. Bu çerçevede yapılan kentsel dönüşüm projeleri var değerli arkadaşlar. Ben Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanına soru gönderdim ama süresi doldu, dolmak üzere, hâlâ bir cevap gelmedi. Antalya Kepez'de Kütükçü ve Göçerler mahallelerinde, Serik'te Töngüçlü, Manavgat'ta Kızılot ve Gündoğdu, Kaş'ta Bayındır bölgesi olmak üzere 5 tane proje alanı belirlemişler. Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticilerinin, milletvekillerinin açıklamaları oldu, ama Bakandan henüz bu projenin iptal edildiğine dair hiçbir cevap gelmedi.

Burada, Sayın Bakanın Hükûmetin temsilcisi olarak dikkatine sunuyorum. Sayın Bakanım, onları anladım da Manavgat'ın Kızılot ve Gündoğdu beldelerini de kentsel dönüşümün içine almış arkadaşlarımız. Şimdi, ben doğma büyüme Manavgatlıyım, çocukluğum oralarda geçti, o pamuk tarlalarını da bilirim. Bunlar daha yeni belde olmuş, şu anda kapanan beldelerimiz. Burada bir gecekondu falan, böyle bir kentsel dönüşüm yapacak yer yok. Ne var? Henüz bakir olan turizm alanları var, turizme açılabilecek yerler var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Lütfen, bunu yaparken o ortaya koymuş olduğunuz sosyal amaca da bakalım, sadece bütçeyi kapatma veya şehir rantları yaratma amacı olarak görmeyelim, bu ihtiyaç sahibi insanların ihtiyaçlarını gidermeye, mağduriyetlerini gidermeye yönelik bir düzenleme yapalım diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Günal.