GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:7
Tarih:14.10.2021

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bizler dün yüce Meclisin çatısı altında bu vergi yasasını görüşürken bir gece yarısı kararnamesi çıkıverdi; Cumhurbaşkanının ben yaptım oldu kararnamelerinden biri daha. Kararnamenin özeti şu: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının yönetiminin bir kısmı görevden alına, ekteki isimler atana! Gerçekten özet bu. Kararname açıklanmadan önce Türk lirasının dolar karşısındaki döviz kuru düzeyi 9 lira 8 kuruştu, karar açıklandıktan sonra -bir gece yarısı kararnamesiyle- birkaç dakika içerisinde döviz kuru 9 lira 19 kuruşa fırladı, dakikalar içerisinde 10 kuruşun üzerinde değer kaybetti paramız. Kararname yüzünden kaybetti, keyfî kararname çıkartılabildiği için kaybetti. 450 milyar dolar dışarıya borcumuz var, dakikalar içerisinde o borcun bize, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına maliyeti 50 milyar lira arttı. Dakikalar içerisinde 50 milyar lira yoksullaştık, hep beraber yoksullaştık. Neden? "Şahsım" anlayışıyla, keyfî bir biçimde, kuralları, kurumları yok sayan bir anlayışla karar verildiği için oldu. Ve ilk defa olmadı, yanlışlıkla da olmadı, bilerek isteyerek, tek adam hükûmet sisteminde iktidarın siyasi tercihiyle oldu. Bir şeyi bir kere yaparsınız yanlış olur ama tekrar tekrar aynı şeyi yapıyorsanız artık bu bilinçli bir tercih olur.

Tek adam rejiminin resmen düzen hâline geldiği 2018 Haziranında döviz kuru düzeyi 4 lira 62 kuruştu. Bir; Temmuz 2019; gece yarısı kararnamesiyle Merkez Bankası Başkanı görevden alındı, döviz kuru 5 lira 67 kuruş. İkinci tarih Kasım 2020; gece yarısı kararnamesiyle Merkez Bankası Başkanı görevden alındı, kur 7 lira 98 kuruş. Üçüncü tarih Mart 2021, gece yarısı kararnamesiyle Merkez Bankası Başkanı görevden alındı, kur 8 lira 18 kuruş ve bugün 9 lira 19 kuruş. Neden? Keyfî, gece yarısı kararnameleriyle "şahsım" düzeninde kimseye sormadan iş yapıldığı için oldu. Tek adam hükûmet sisteminde şahıslar kurumların yerine geçtiği için, keyfîlik kuralların yerine geçtiği için oldu, keyfîlikten oldu ve biz hep birlikte halk olarak yoksullaştık.

Şimdi soruyorum size: Bu gece yarısı halkımızı yoksullaştıracak yeni bir kararnamenin çıkmayacağının güvencesini verebilir misiniz? Veremezsiniz çünkü siz de bilmiyorsunuz. Bilmiyorsunuz çünkü size soran da yok. Çünkü hiçbir karar kurullarda ve kurallı bir biçimde alınmıyor artık ülkede ve o zaman şimdi soruyorum size: Görüşüyor olduğumuz 56'ncı maddede, bu maddeyle Cumhurbaşkanına tütün ürünlerinden ve otomotivden alınan ÖTV'yi keyfî bir biçimde 1 ile 3 kat arasında artırma yetkisini verecek misiniz? Bizi yoksullaştırıyor olan bu keyfîliğe onay verecek misiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Halkı yoksullaştırıyor olan bu "şahsım" düzeninin keyfîliğini onaylayacak mısınız? 1 kat değil, 2 kat değil, 3 kat artırma yetkisini keyfine göre, "Şahsım istedi." diye yapmasına izin verecek misiniz?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Verirler, verirler.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Tek adam rejimine önce fiilen, sonra resmen geçildiğinden bu yana, göz göre göre derin bir ekonomik krizin içerisine sürüklendik. Halk kan ağlıyor, kan. Neden? Keyfî karar verildiği için. Neden? "Şahsım istedi, yaparım." dendiği için. Neden? Böyle yasalar geçtiği için. Bunların her biri birer açık siyasi tercih.

Demokrasilerin temelinde bütçe hakkı yatar ve bütçe hakkı ve vergilendirme parlamentoların görevidir, halk adına temsil etme sorumluluğunu üstlenmişlerin görevidir. Keyfince tek kişinin karar verme hakkının olmamasıdır demokrasi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Parlamentonun bu yetkisi alınıp Cumhurbaşkanına teslim edildiği için bugün ekonomik buhran var ve sizin -bugün kabul ederseniz bu 56'ncı maddeyi- onaylayacağınız şey halkı bu ekonomik buhrana mahkûm etmek olacak. Siyasi tercih sizde. Bizim tercihimiz net. Biz keyfî kararlarla halkı bir gecede 50 milyar lira fakirleştirmek yerine kanuna uymayı seçeceğiz. Keyfîlikle iş değil, kanunla iş yapacağız. Mesela Tarım Kanunu der ki: "Çiftçiye millî gelirin en az yüzde 1'i verilecektir." "Belki verilir, birinin keyfine bağlıdır; şahsım isterse." demiyor. Kanun yazıyor ama keyfî düzen vermiyor. Biz vereceğiz.

Vergi cennetlerine oraya milyarlarca lira gidiyor halkın olan para gidiyor. Kanun diyor ki: "Vergi cennetlerini listele. Listele..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Son cümlelerim Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Böke.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Bitireyim, izninizle son cümlemi söyleyeyim.

BAŞKAN - Buyurun, bitirin.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Vergi cennetlerine giden bu para halkın parası. Biz iktidara geldiğimiz gün halkı bu buhrandan kurtaracak, vergi cennetlerini listeleyeceğiz ve yeniden halkın iktidarını halkla birlikte kuracağız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)