| Konu: | Burdur'un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 20.10.2021 |
MEHMET GÖKER (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Burdur'umuz, Burdur Gölü'ndeki kuruma ve Salda Gölü'yle gündeme gelebilen, tüm Türkiye'yi saran ekonomik buhranın tamamen hissedildiği; güneyinde turizmiyle Antalya'nın, batıda sanayisiyle Denizli'nin, kuzeyindeyse siyasetiyle kendisine yol açmış Isparta'nın arasında sıkışıp kalmış; küçük, mütevazı bir Anadolu kentimiz.
Yukarıda belirttiğim coğrafi koşullar nedeniyle tabiri caizse kendi yağıyla kendisi kavrulmaya çalışan bir yörenin çocuklarıyız. Niye mi kendi yağımızla kavruluyoruz? Çünkü 2020 yılında Burdurluya tahakkuk ettirilen yaklaşık -eski parayla- 1 katrilyon liradan daha fazla bir paranın ancak 284 milyonu yatırım olarak geri dönebilmiş memleketime.
Yine pandemi döneminde Burdur'da bulunan 12 bin esnafın sadece 6 binine yani yaklaşık yarısına hibe desteği verilebilmiş ve Türkiye'de olduğu gibi Burdurlu esnaf da kaderine terk edilmiştir. İşsizliğin yüzde 22'lere ulaştığını öngördüğümüz ekonomik politikada Burdur'umuzda yaşayan gençlerimiz de bu sıcak gündemden nasibini almakta. Her gün bizleri arayanların -ki eminim sizleri de aramaktalar- iş talepleri vicdanları yaralamakta, moralleri bozmakta. Bu talepler karşısında verilecek cevapların bulunamayışı nasıl oluyor da ekonominin şahlanmış olduğunu bizlere çokça düşündürtmekte?
"Barışık bir kent" dedim çünkü hangi siyasetten olursak olalım hepimiz birbirimizin düğününe gider oynarız, hepimiz birbirimizin cenazesine gider ağlarız ancak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiği günden itibaren kendini daha da fazla hissettirmeye başlayan ayrımcı politikalar Burdur'da da maalesef yüzünü göstermiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verilerinde gördüğümüz yapılan yardımların yüzde 97'sinin AKP ve MHP belediyelerine, sadece yüzde 3'ünün muhalefet belediyelerine yapıldığı gerçeği bu hafta sonu iktidar vekilinin Burdur'da yaptığı açıklamayla kendini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Burdur'da merkez belediyesi, Yeşilova Belediyesi ve Kocaaliler Belediyesine yardım yapmayarak ayrımcı zihniyet bir kez daha kendini göstermiştir. Toplumsal barışı etkileyecek bu ayrıştırıcı zihniyetten bir an önce uzaklaşılmalı, ülkemizin bütünlüğüne fayda getirmeyeceği gerçeğiyle yüzleşilmelidir.
Bununla birlikte, her platformda "Yol yaptık." diye övünen iktidar vekillerimiz ve kamudaki il genel meclisimize buradan bir seslenişte bulunmak istiyorum: Milattan önceki döneme taş çıkartacak olan Sazak köyü yolu, âdeta savaştan çıkmışçasına yolu olan Çamlık köyümüz, yolu mayın tarlası gibi olan Gündoğdu köyümüz, bırakın arabayla gitmeyi yayan bile yürümekte zorlanacağımız Karaaliler köyü, yine çukurdan geçilmeyen Bayındır, Beşkavak köylerimiz, böbrek taşlarını düşürten Kocapınar-Düğer-Karacaali arası yolumuz, Kurna, Günalan, Kızılseki, Kavacık, Başmakçı, Kayış köyü ve daha nicesi; gidilemeyen, gidildiğinde arabayla gidilmekte çok büyük eziyet çekilen yerler. Asfaltın kimin tarafından bulunduğunu bilmiyorum ama asfalta toprak yamanın sizin tarafınızdan bulunduğu Burdur gerçeği.
Gelelim ekonomimize. Burdur'un ekonomisinin ana maddesini oluşturan çiftçilik ve hayvancılık. Çiftçimiz perişan çünkü geçen sene 39-40 liraya kestirdiği hayvanını bu sene 42-43 liraya ancak kestirebiliyor; sütüne ise bir yıllık 30 kuruş zam alabildi. Fakat besi yemi 2 bin liradan 2.500 liraya, süt yemi 2.250 liradan 2.700 liraya çıkmış durumda. Ocak, Şubat, Mart süt desteklemeleri ise ancak yeni yattı. Gübredeki üre fiyatı 3 bin liradan 5.500'e, DAP gübresi 3.450 liradan 6.800 liraya çıktı. Peki, buradan çiftçimizin desteklendiğinden, çiftçimizin durumunun iyi gittiğinden bahsedebilmek mümkün mü? Değil. Ayrıca, Burdur'un makarnalık durum buğdayı meşhurken desteklemelerle 1.850'ye, 1.800'e aldığınız durum buğdayını yurt dışından yabancı ithalatçıya 2.350 lira vererek aldınız. Çiftçiye destek bu değildir arkadaşlar.
Bir başka sistemi de söylemek istiyorum. Sürem doluyor ama Başkanımız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
MEHMET GÖKER (Devamla) - Evet, son dönemde kamu hastanelerinden yaklaşık 8 bine yakın hekim istifa etti. Bu istifa eden hekimler karşısında bakanlık çareyi MHRS sisteminden hastalara verdiği randevu süresini beş dakikaya düşürmekle buldu ama beş dakikada bir hastanın bakılabilmesi, anamnezinin alınabilmesi, ona reçete yazılabilmesi imkânsız, hele Burdur'da tamamen imkânsız. Niye mi? Çünkü bilgisayarlar eski, sistem yazılımı güncel değil. Az önce, bir hekim arkadaştan video aldım, sisteme girip, hasta bilgilerini alıp, dosyaya döküp karşısına profilini çıkarması sadece iki dakika yirmi sekiz saniye sürüyor, hastaya verilen süre beş dakika, kapı önünde birikme, hastalar arasında kavga artmakta; bu sistem güncellenmeli. Burdur Devlet Hastanesi başta olmak üzere, tüm hastanelerdeki bu beş dakikalık MHRS sistemine son verilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)