GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:9
Tarih:20.10.2021

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Sayın vekiller, kooperatif, aslında güçleri yetmeyen insanların sermayelerini, düşüncelerini ya da emeklerini ortaya koyarak bir şeyi başlatma hikâyesidir. Türkiye'de ise daha çok sadece kamunun imkânlarının kooperatif tipi yapıya aktarılmasını beslemek gibi bir durum söz konusudur. Aslında, bu, kooperatif ideolojisinin tersi bir anlayıştır; Türkiye'de başarısızlık, yeterince gelişmeme hikâyesi de bu anlayıştan kaynaklanmaktadır.

Kooperatif talebi tabandan gelmediği için üstyapının verdiği bir hakmış gibi, bir destekmiş gibi algılanıyor. Bu nedenle bir süre sonra insanların yaratıcılıkları ortadan kalkıyor ve çatışma yaşanıyor. Böylece devletle ilişkileri sürekli hâle geliyor, devlet kaynaklarından beslenmeye başlıyorlar, en küçük krizde de her şey birbirine girip sonuçlanmıyor.

Sayın milletvekilleri, tüm kooperatiflerde karşılaşılan sorunların nedenleri incelendiğinde finansman yetersizliği en önemli neden olarak görülmektedir. Bunu sırasıyla mevzuat yetersizliği ve karmaşıklığı, devletin kooperatifçiliğin gelişimini desteklememesi izlemektedir. Gerek öz kaynaklarının yetersizliği gerek kredi olanaklarının azlığı nedeniyle kooperatifler büyük bir finansman sorunuyla karşı karşıya kalmaktadır. Beş yıllık kalkınma plan ve programlarında tarımla ilgili oluşturulan yasalarda örgütlenmenin ve kooperatiflerin önemi belirtilse de uygulamada net bir kooperatifçilik politikası söz konusu değildir. Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde kooperatifler gibi demokratik, özerk ve bağımsız örgütler kendilerine has karakteristikleri korunarak her açıdan desteklenmektedir. Türkiye'de ise Anayasa'da belirtilmesine rağmen devletin kooperatifçiliği destekleyen belirgin, net bir politikası söz konusu değildir.

Sayın milletvekilleri, küresel pazar ekonomisinin etkin durumda olduğu ve rekabetin günden güne arttığı günümüz şartlarında her alanda olduğu gibi, kooperatifçilik alanında da sürekli bir gelişim ve değişim yaşanmaktadır. Kooperatifçilik hareketinin ülkemizde başarılı olduğunu ve amacına ulaştığını iddia etmek imkânsızdır. Değişen ve rekabetin hızla arttığı piyasa koşullarında kooperatiflerin başarılı olması için kooperatif yapılarının da bu değişime ayak uydurmasının zorunluluğu ortadadır. Ülkemizde kooperatiflerin örgütsel yapısının başarılı olabilmesi için ulusal tarım politikalarıyla desteklenmesi, korunması gereklidir. Yasal düzenlemelerin yapılması, üyeleri ve üst örgütlenmeleri yoluyla sağlıklı bir şekilde denetlenmesi gerekmektedir. Kooperatifçiliği gereği gibi anlayacak ve ülke koşullarına uygulayabilecek kooperatifçi kadrolar yaratılmalıdır. Bu yapılmadığı için kooperatifçilik yerel boyutlarda kalıyor. Büyük kitlelerin, içinde bulunduğu ekonomik kısıtlar nedeniyle, kendiliğinden sorunlarını çözemeyecek kooperatifçilik hareketini oluşturmaları beklenemez. Başarı için bir diğer koşul ise, üretim ve tüketim alanında faaliyet gösteren kooperatiflerin tam bir dayanışma içine girmelerini sağlamak gerekliliğidir. Kooperatiflerin bugün yaşamakta oldukları sorunların çözümü masabaşında oturup yeni teoriler üretmekten geçmemektedir. Bilakis, üreticilerle birlikte el ele üretim alanlarında çalışarak, bilimsel bilgiyi ve dünyadaki gelişmeleri onlarla paylaşarak yol alınabilir. Yani bağımsız bir kooperatifçilik hareketinin, başta küçük üreticinin öz gücünü esas alan, sermayenin, devletin, kooperatif bürokrasisinin hegemonyasına girmeden her aşamada kooperatifçiliğin temel değerlerini uygulayan, doğayı, çevreyi ve kooperatifçilikten yararlananı gözeten bir yapılanmadan sonra doğacağı öngörülmektedir.

Sayın milletvekilleri, aslında, bu vesileyle geçen hafta sonu üreticilerle birlikte olduk. Geçen hafta sonu Gaziantep'te İslâhiye, Nurdağı ve Araban ilçelerimizi ziyaret ettik ve orada bir kez daha müşahede ettik ki Türkiye'de tarım ve hayvancılık ölmüş, ölüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu bahsettiğim 3 ilçemizin başlıca gelir kaynağı tarım ve hayvancılık. Bakın, bugün, kara kışın geldiği günlerde köylü elektrik borcunu ödeyemiyor, yakıt giderini karşılayamıyor, neredeyse oduna hatta bu olmadığı durumda da tezeğe dönmek durumunda kalıyor.

Bakın, Nurdağı'nda geçen sene kilo başına 12 lira olan yer fıstığı bu sene 5-6 liraya düşmüş durumda değerli arkadaşlar ve üreticiyle yaptığımız görüşmede yer fıstığı üreticileri, işçi maliyetini dahi karşılamadığı için yer fıstığını toprağın altından çıkaramadıklarını tarafımıza ifade ettiler. İşte, tarım bu hâlde. Gübre fiyatları artmış, mazot fiyatı artmış, ilaç fiyatı 2 katına çıkmış ama yer fıstığının fiyatı yarı yarıya düşmüş; 12 liradan 6 liraya düşmüş. İşte, üreticiyi getirdiğiniz durum bu ve bu böyle giderse yerli üretim ölmeye devam edecek.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)