GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:10
Tarih:21.10.2021

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 15'inci maddesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum.

"Kooperatif" denince hem üretimi hem tüketimi dengeleyen bir kurum anlaşılır ve uzun zaman Türkiye'de faaliyet gösteren kurumlar, özellikle de tarımsal KİT'ler bu anlamda piyasayı da düzenleyici kurumlar olagelmişlerdir ancak son zamanlarda kooperatiflerin durumuna baktığımız zaman, durumun da hiç de öyle olmadığı, artık bunların işlevlerini yerine getiremez duruma geldikleri görülüyor.

Biraz önce Müzeyyen Vekilim de ifade etti, ÇUKOBİRLİK, binlerce ortağı olan, aynı zamanda binlerce çalışanı olan bir işletme; borçları yapılandırılamadığı için çıkmaza girmiş durumda ve en son arsası da bilirkişilerin tespitlerine göre 54 milyon lira olan değerinden değil, 30 milyon 800 bin liraya elden çıkarıldı. Oysaki vergi aflarıyla ve vergi düzenlemeleriyle ya da işte, vergi muafiyetleriyle kendi iktidar çevrelerine milyarlarca lira aktarmayı bilen iktidar, ÇUKOBİRLİK'in borçlarını yapılandırmayı düşünmedi ve dolayısıyla da ÇUKOBİRLİK'i iflasla karşı karşıya bıraktı o kadar insanın ekmek yediği bir kapı olmasına rağmen.

Değerli milletvekilleri, 3 Ekim günü AKP Genel Başkanı evinin yakınındaki Tarım Kredi Kooperatiflerinin bir satış mağazasına gitti ve orada alışveriş yaptı; çıkışta Kooperatifte yaptığı alışverişin son derece uygun fiyatlarla olduğunu ifade etti ve suçu piyasayı kontrolde tutan 5 firmaya attı. Sonra başka mağazalara da gitmiş olmalı ki fiyatların aslında çok da ucuz olmadığını, fiyatların bir hayli pahalı olduğunu, dolayısıyla Tarım Kredi Kooperatiflerindeki satışların da durumu kurtarmaya yetmediğini görmüş olmalı ki -gelir düzeyi düşük olan insanların durumunu düzeltmek için bir çaba içerisine girmesi gerekiyordu diye düşünüyorum- herhâlde en çok bu pahalılıktan ve fiyat artışlarından zarar gören kişi kendisi olmalı ki ilk elde kendi maaşını yüzde 14 artırarak 100.750 liraya çıkardı. Şimdi, çözüm bu mudur? Tabii ki çözüm bu değil. Eğer çözmek istiyorsanız, gıda fiyatlarını düşürmek istiyorsanız yanlış tarım politikalarından vazgeçin, tarımsal üretimdeki sorunları doğru tespit edin ve beraber çözümünü bulalım. Tarım satış kooperatiflerini işlevsel hâle getirin ve destekleyin. Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu'nu tekrar devreye sokun. Bu Fon 2004'e kadar faaliyetlerini işlevsel olarak sürdürüyordu ama şu anda bu işlevi yerine getiremiyor. Tarımda girdi maliyetlerini düşürün; mesela, gübreyi, zirai ilaçları, mazotu, işçiliği, sulama yapılan yerlerde de enerji maliyetlerini düşürün, fiyatlar da dengeye girmiş olsun ve Türkiye'de insanlar biraz nefes alabilsin.

Burada bir soru sormak istiyorum: Tarım ürünlerinin fiyat oluşumunda düzenleyici olan, olması gereken tarımsal KİT'ler neden özelleştirildi ve bu özelleştirme sonucu Türkiye ne kazandı? Bunu sormak istiyorum ve merak ediyorum. Mesela, Süt Endüstrisi Kurumu özelleştirilerek üreticiden çok ucuza alınan sütler tüketicilere çok daha yüksek fiyatlarla satılmaya başlandı. Süt fiyatları sanayicilerin denetimine girdi, yem ve diğer girdilerin fiyatları arttığı hâlde süt fiyatlarında bir artış olmadı ve şu anda 3 lira 40 kuruş-3,5 lira civarında satılan sütler piyasada 8-9 liraya satılmaya devam ediyor.

YEMSAN özelleştirildi ve hayvancılık onarılmaz yaralar aldı. Hayvan yetiştiricileri fakirleşti, mecburen hayvanlarını satmak zorunda kaldı, hayvan sayılarında önemli ölçüde azalmalar oldu ve Türkiye et ve canlı hayvan ithal eder duruma düştü.

Yine, Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ) ve İstanbul Gübre Sanayi AŞ (İGSAŞ) özelleştirildi. Dolayısıyla, kamu da gübre sektöründen çekilmiş oldu. Sonuç yine aynı, gübre fiyatları yükseldi ve gübre ithalatına başladık.

TEKEL özelleştirildi, tütün üreticileri daha çok yoksullaştı ve tütün üreticileri artık şimdi elindeki tütünü bile doğru dürüst satamaz duruma geldi.

Saymakla bitmiyor; Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kaldırıldı; Türkiye Zirai Donatım Kurumu özelleştirildi; Tarım Kredi Kooperatifleri özerkleştirildi, bunun sonucunda küçük üreticiler büyük üreticilerin denetimi altına girmiş oldu; Et ve Balık Kurumu, Et ve Süt Kurumuna dönüştürüldü ve işlevsizleştirildi; Toprak Mahsulleri Ofisi işlevsizleştirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Tahıl ithal ediliyor ve makarnalık un bile şimdi ithal edilerek ancak makarna üretilip satılabiliyor. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) özelleştirilme sürecine sokulmuş durumda ve dolayısıyla tarım işletmeleri otuz yıllığına kiraya verilerek elden çıkarılmış durumda. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü bile bile yenilenmedi ve özel sektöre devredildikten sonra yenilenmesi için teşvik verilmeye devam ediliyor.

Görüldüğü gibi, nereden baktığınız önemli. "Cami ne kadar büyük olursa olsun imam bildiğini okur." derler. Burada kanun düzenlemelerini ne kadar yaparsak yapalım; önemli olan uygulamadır, yaklaşımdır, mantıktır ve mantalitedir. Bu mantalite değiştirilmediği sürece kamuda üretimin gelişmesi söz konusu olamayacağı için piyasada hem üretimin hem tüketimin bir dengeye girmesi mümkün değil ve yoksullarımız her gün biraz daha yoksullaşmaya devam edeceklerdir.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)