| Konu: | ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 30.01.2013 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 396 sıra sayılı kanunun 2'nci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, Antep'te meydana gelen iş kazasında hayatını kaybeden işçilerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralı işçilerimize acil şifalar diliyorum.
Şimdi, arkadaşlar, 2/B kanununu, biliyorsunuz, geçen yıl nisan ayında burada görüştük. O zamanki hiçbir eleştirimiz dikkate alınmadı. Şimdi, yeniden, üzerinde birtakım değişiklikler buraya getirildi, bunları konuşuyoruz bugün. Muhtemeldir ki önümüzdeki günlerde istesek de istemesek de bununla ilgili yeni değişiklikleri mecburen konuşacağız çünkü kanunun hâlâ tartışmalı çok hükmü bulunmaktadır. Bunun sebebi de, Hükûmet bu kanunu Meclise getirirken kanunla ilgili yeterli çalışmanın yapılmaması, kadastro çalışmalarının, hak sahipliği tespitlerinin, efendim, rayiç bedellerin hiçbirinin üzerinde hiçbir çalışma yapılmadan kanunun Mecliste görüşülmesidir.
Kanun Mecliste görüşüldüğünden bu yana yaklaşık on ay geçti. Bugüne kadar, çıkartılan 2/B kanunuyla hiçbir vatandaşın sorunu çözülmemiştir çünkü ortada hâlâ hak sahipliği ve rayiç bedel tartışmaları devam etmektedir. Rayiç bedellerle ilgili ortada her gün yeni spekülasyonlar konuşulmakta: Efendim, şu köyde şu fiyatlar tespit edilmiş, şu köyde şöyle olacakmış, bu köyde böyle olacakmış. Efendim, işte, Gökbel'deki zeytinlikler -bizim Ortaca'nın Gökbel köyündeki zeytinlikler- denizi görüyor, bunların fiyatları yüksek olacakmış. Efendim, diğer yerlerdeki zeytinlikler farklı fiyatlandırılacakmış. Ama, sonuçta, bunların hepsi dedikodu; ortada somut olarak bugüne kadar tespit edilmiş hiçbir fiyat yok. Bu fiyatlar tespit edilmediği için de vatandaşımız hâlâ uykusuz kalmaya devam ediyor.
Şimdi, bugün görüştüğümüz bu 400 metrekareye kadar olan yerlerin rayiç bedelinin yüzde 50'si üzerinden satılması, tamamen kişiye özel uygulamaları aklımıza getirmektedir. Sizin, İstanbul'da ya da belli, rant değeri yüksek yerlerde kimler için bunu buraya getirdiğiniz, işin doğrusu önümüzdeki günlerde isteseniz de istemeseniz de ortaya çıkacak, konuşulacak. Ama, dediğim gibi esas sorun nedir? Esas sorun, üreticinin, köylünün, orman köyünde yaşayan vatandaşın sorunudur. Bugüne kadar, orman köylerinde yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının tespit edilmesiyle ilgili ve onların sorunlarının çözülmesiyle ilgili ortada bir adım yok.
Arkadaşlar, bu köylü AKP iktidarına çok destek verdi ama siz, bu köylüyü maalesef, sürekli eziyorsunuz. Şimdi, köylerdeki vatandaş zaten perişan. Bugün, Milas'taki üretici zeytinini toplatamıyor çünkü zeytinyağı fiyatları 3,5 liraya düşmüş, zeytinini toplayacak yarıcı bulamıyor üretici. Gene, seracı güzlük domatesini 25 kuruşa sattı. Limon fiyatları, portakal fiyatları, nar fiyatları, hepsi ortada. Zaten, bu köylünün bu arazilere verebilecek fazla bir parası yok. Neyse, bugünkü işte, değişiklikte köylü için faydalı bir tek şey geldi, hiç olmazsa köylü için müracaat parası ortadan kalkmış oldu ama bu rayiç bedeller belli değil. Rayiç bedellerin çok yüksek olacağı hâlâ spekülasyon hâlinde köylerimizde dolaşmakta.
Bugün, Sarıgerme köyünde fiyatlarınız ne olacak? Bugün, Fethiye'deki köylerimizde, Göcek'te fiyatlar ne olacak, belli değil. Dalaman'ın köylerinde fiyatlar ne olacak, belli değil. Milas'ın köylerinde fiyatlar ne olacak, belli değil. Bir de İstanbul'da 400 metrekare yeri olan vatandaşa sağladığınız rayiç bedelin yüzde 50'si üzerinden yerini satın alma hakkını, siz, maalesef, bizim, Muğla'da üretim yapan orman köylülerine bu fırsatı vermiyorsunuz.
Yine, arkadaşlar, biliyorsunuz, Büyükşehir Kanunu'yla 16 bin köy kapatıldı, bunun yarıdan fazlası orman köyü. Şimdi, bu kanunu niye çıkarttık? Orman köylerine buradan elde edilen gelirlerin bir kısmının aktarılmasıyla ilgili. Dolayısıyla, orman köylerimize de bu 2/B kanunundan elde edilen gelirlerin bir çoğunun harcanması mümkün olmayacak.
2/B ile bir başka sorun: Muğla'daki birçok vatandaşımız bize soruyor. "Efendim, buralarda dedikodular var. Sit alanlarının, denizi gören bazı yerlerin, 2/B kapsamında, bize, müracaat etsek bile satılmayacağı söyleniyor." diyorlar. Bununla ilgili de Hükûmetin bugüne kadar yaptığı somut bir açıklama maalesef bulunmamaktadır.
Yine, arkadaşlar, biliyorsunuz, 2/B kanunundaki en önemli konulardan bir tanesi de Muğla'daki üreticilerin durumlarıdır. Tabii, 2/B kanunuyla birlikte hazine arazilerinin de, tarımda kullanılan hazine arazilerinin de satışı düzenlenmişti. Büyükşehir Kanunu'ndan sonra, Muğla'daki vatandaşlarımız, özellikle hazineden ecri misil yoluyla kiralayıp kullandıkları arazileri bundan sonra satın alabilecek mi, alamayacak mı? Dün, burada sorulan bir soru üzerine Kalkınma Bakanımız dedi ki: "Bunlarda bir engel yok çünkü Büyükşehir Kanunu seçimde yürürlülüğe girecek." Ama vatandaş mal müdürlüklerine gittiği zaman, kendilerine bugüne kadar hiçbir mal müdürlüğü somut olarak "Siz bu yerleri alabileceksiniz." ya da "Alamayacaksınız." diye cevap vermedi. Bu da gösteriyor ki -dün, her ne kadar burada bu cevap verildiyse de- Maliye Bakanlığı bugüne kadar mal müdürlüklerine, hazine arazilerinin satışıyla, ilgili Büyükşehir Kanunu'ndan dolayı yeni bir genelge, yeni bir açıklayıcı bilgi göndermemiş.
Dolayısıyla, tabii ki bizim açımızdan en önemli şey tarımdaki 2/B arazilerinin, orman köylüsünün kullandığı 2/B arazilerinin, üretim için kullanılan 2/B arazilerinin satışında yeni kolaylıklar getirilmesi. Biz, üretim yapan bu insanlara bu arazilerin bedava verilmesini savunurken Milliyetçi Hareket Partisi olarak, siz şehirdeki rantı ve arazilerin fiyatlarını düşürüyorsunuz, köylünün -maalesef- kullandığı bu arazilerdeki fiyatlarda herhangi bir değişiklik yapmıyorsunuz.
Tabii ki Muğla'da, gene başka bir sorun: Muğla, 1.100 kilometre kıyısıyla Türkiye'deki en uzun kıyıya sahip vilayetimiz. Tabii ki deniz kıyısındaki koylar, deniz kıyısındaki 2/B arazileriyle ilgili de vatandaşın kafasında ciddi kargaşa var. Bununla ilgili ekim ayında Zaman gazetesinin yaptığı bir araştırma, Muğla'ya özel bir çalışma var. Şimdi, bu çalışmada birçok köyümüzdeki vatandaşlarımız "Acaba, bu fiyatlar çok yüksek olursa biz ne yapacağız?" diye tereddüt içerisindeler ve Hükûmetimizin bir bakanı da çıktı dedi ki: "Yarısını satın, gerisini alın."
Şimdi, bu, tabii nasıl bir bakış açısıdır köydeki vatandaşlarımıza, bilmiyorum. Ben bunu daha önce 2/B kanununu ilk burada görüştüğümüzde de söyledim, acaba, Hükûmet, bazı koylardaki, orada yıllardır yaşayan, dededen atadan kalan vatandaşlarımızın oradan çıkartılmasını mı istiyor burada çok yüksek fiyatlar belirleyerek? İşte Ekincik koyunda, Gökbel köyünde, Göcek'te, Ölüdeniz'de, başka yerlerdeki 2/B arazileriyle ilgili böyle bir niyeti mi vardır? Çünkü, burada, basın mensuplarının görüştüğü muhtarlarımızın, köylülerimizin bu konuda çok ciddi endişeleri var. Bu endişeleri bertaraf edecek bir çalışma bugüne kadar maalesef yapılmadı.
Yine tabii ki Hamitköy, Döğüşbelen, Zaferler gibi bizim, narenciye bahçelerinden oluşan çok büyük 2/B arazilerinin olduğu köylerimiz var. Bu köylerdeki vatandaşlarımızın da bugüne kadar tabii ki bir kısmı müracaat etti, bir kısmı edemedi. Bu müracaatlarının sonucunda hangi tabloyla karşılaşacaklarını bilemiyorlar çünkü bu vatandaşlarımız, kendilerinin yetiştirdiği bahçelerinin, kendi emeklerinin, kendilerine araziyle birlikte bahçe değerinin de tahsil edilmesinden çok ciddi endişe duyuyorlar. Kırk yıldır o köylerdeki bahçelerde emek çeken bu vatandaşlarımızın, şimdi, kendi yetiştirdikleri ağaçları sanki birileri yetiştirmiş gibi yeniden para vererek satın almaları da gerçekten o vatandaşlarımızı oldukça tedirgin etmektedir.
Biz, tekrar ediyorum, burada, kişiye özel değişiklik yerine, hiç olmazsa yüzde 50'nin bütün köylerimizdeki üreticileri de kapsayacak şekilde değiştirilmesini hâlâ zaman geçmeden öneriyoruz ve ben, bu vesileyle hepinize tekrar saygılarımı sunuyorum, bu kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.