| Konu: | Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 02.11.2021 |
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir) - Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
15 Ekim 2021 tarihinde Komisyonumuza havale edilen ve 20 Ekim 2021 tarihinde görüştüğümüz (2/3876) esas numaralı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 1 yürürlük, 1 yürütme olmak üzere toplam 19 maddeden oluşmakta ve teklifle 13 ayrı kanunda değişiklik yapılmaktadır; bu kanunlar: 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, 2 madde; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 1 madde; 492 sayılı Harçlar Kanunu, 1 madde; 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, 1 madde; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 1 madde; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 1 madde; 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, 1 madde; 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 1 madde; 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu, 1 madde; 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu, 2 madde; 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 3 madde; 5941 sayılı Çek Kanunu, 1 madde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 1 madde.
Teklifteki en temel sorun, 13 Ekim 2021 tarihinde Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilanı yapılmak suretiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olarak hâlihazırda kurulmuş olan İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine yasal zemin oluşturulmaya çalışılmasıdır. (2/3876) esas numaralı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu görüşmelerinde, İç Tüzük madde 38 uyarınca Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapılmamıştır. Komisyon, muhalefet şerhinin devamında açıklanacağı üzere, birden çok Anayasa'ya aykırı madde barındıran teklifin görüşmelerinde, İç Tüzük kapsamında üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemiştir. Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapılmayan ve üstelik torba öneri tarzında hazırlanan ve kabul edilen yasalar Anayasa'ya aykırıdır. İç Tüzük madde 38 gerekleri yerine getirilmemiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten burada bizler eğer ihracatçıyı düşünüp ülkemize döviz kazandırmayı düşünüyorsak, onlara destek olacaksak -ki olalım, olmalıyız- bazı çelişkili maddelerimizi gözden geçirmemiz lazım. Şimdi, asgari ücretli vatandaşa yüzde 10-15 zammı normal görüp hizmet sektöründe asgari ücretin brüt tutarının 5 katına karşılık gelen para 20 katına çıkarılmalı diyorsunuz teklifte yani yüzde 400 artırıyorsunuz. Asgari ücretin 5 katı olanı asgari ücretin 20 katına çıkarıp yüzde 400 zam yapmış oluyorsunuz. Bu, aslında daha önce asgari ücrete yaptığınız zammın ne kadar düşük olduğunun bir ters açıklamasıdır, bir farklı açıklamasıdır bence. Diyorsunuz ki: İhracatçılardan 20 katında belirlenen tutarda giriş aidatı alalım. Yani biz bu ihracatçıları dövecek miyiz? Yani üzüm mü yiyeceğiz, bağcıyı mı döveceğiz? Gerçekten bunu iyi düşünmek lazım. Ben, bunun anormal olduğunu düşünüyorum. Bu arada, tabii, asgari ücretin de ne kadar düşük olduğunu burada, kendi hesaplarınızla ortaya çıkarmış oluyorsunuz bu aidatı belirlerken.
Özellikle, ihracatçı birlikleri yedek akçe hesaplarından İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine aktarılacak tutar belirlenirken birliğin son üç yılda, Türkiye genelindeki ihracatındaki ortalama payı esas alınmalıdır. Birliğin Türkiye geneli ihracatındaki payı ne kadar ise yedek akçesinden İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine aktarılacak tutar da o oranda olmalıdır ki adaletli bir tutar olsun.
İki, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine aktarılmak üzere ihracat aşamasında firmalardan tahsil edilecek binde 3'lük tutarla ilgili birlik tarafından tahsil edilen nispi aidata dâhil edilmelidir. Firmaya ekstra bir yük getirilmemelidir.
Üç, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi için yapılacak kesintinin nispi aidat içerisinde yer almasıyla ihracatçı birliği gelirlerinde yaşanacak azalmanın telafisi için yılda 2 kez yüzde 8 oranında ihracatçı birlikleri müşterek hesabına, yüzde 2,5 oranında da Ticaret Bakanlığı döner sermaye hesabına ödeme yapılması uygulaması yürürlükten kaldırılmalıdır.
Dört, İhracatı Geliştirme Anonim Şirketinin, çoğunluk sermayesi TİM ve ihracatçı birliklerinde olması sebebiyle, şirket yönetim kurulu bu durum gözetilerek oluşturulmalı, kredi veren ve krediye kefalet veren kuruluşların yönetim organları aynı temsilcilerden oluşturulmamalıdır. Yani kefaleti veren ile krediyi çeken aynı kişi olamaz, olmamalıdır.
Bir diğer konu, yeni kurulacak serbest bölge meselesinde -ki uzun zamandır zaten kimse serbest bölge kuramıyor- bölge kurucu ve işletici konumda olan BKİ'lerin otuz yıllık vergi muafiyetini oldukça abartılı buluyorum. Komisyondaki görüşmelerde ruhsat süresi, vergi muafiyeti gibi konuları, firmaların otuz sene muaf olacağını belirterek vergi cennetine dönüşeceğinizi ifade etmiştim. Zaten ruhsat süresince vergiden muafsa ilave otuz sene vermenin bir anlamı yoktu.
Sonuç olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Komisyonda Anayasa'ya uygunluk denetimi yapılmadan görüşmelerine geçilmesine karşı olduğumuz teklifin genelini olumlu bulmakla birlikte, 1'inci, 7'nci ve 8'inci maddelere dair önergelerimiz bulunmaktadır. Komisyonda yeterince değerlendirilmeyen önerilerimizin Genel Kurulda değerlendirilmesini talep ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekili arkadaşlarımız kanun teklifinin geri kalan maddeleri üzerinde görüşlerini beyan etmeye devam edeceklerdir. Onlara da konu bırakma açısından, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik zorluğun yaşama nasıl yansıdığını örnekler vererek sözlerime devam etmek istiyorum.
Vatandaşların bankalara ve finansman şirketlerine olan konut, taşıt, ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borcu, takiptekiler de dâhil olmak üzere 15-22 Ekim günleri arasında 4,1 milyar lira artarak 961,4 milyar liraya yükseldi. Bu borcun 20,9 milyar lirası vadesinde ödenmediği için takibe alınan kredi ve kredi kartı borçlarından oluşmaktadır. Bankalar ve finansman şirketlerine olan borcun 771,1 milyar lirası bireysel konut, otomobil, ihtiyaç kredilerinden, 190,3 milyar lirası da kredi kartlarından kaynaklanıyor. Son hafta, tüketici kredilerinde 3,4 milyar liralık, kredi kartı borçlarında ise 699 milyon liralık bir artış oldu. Vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları da 15,7 milyar lirası tüketici kredilerinden, 5,2 milyar lirası da kredi kartlarından olmak üzere toplam 20,9 milyar lira düzeyinde bulunuyor. Merkez Bankasının brüt rezervi yani altın artı döviz, 15-22 Ekim günleri arasında 686 milyon dolar azalarak 125 milyar 41 milyona geriledi. Merkez Bankasının bilanço içi döviz ve altın borçları, geçen hafta 1 milyar 101 milyon dolar azalarak 107 milyar 182 milyon dolara inerken; bilançosunda gözükmeyen, bilanço dışı döviz ve altın swap borçları ise 205 milyon dolar daha artarak 68 milyar 255 milyon dolara çıktı. Swap dâhil toplam döviz ve altın borçları 896 milyon dolar azalarak 175 milyar 437 milyon dolara geriledi. Böylece, Merkez Bankasının -kamunun Merkez Bankasındaki mevduatı da borç kabul edildiğinde- swap borçları dâhil net rezervi 305 milyon dolar iyileşerek eksi 48,3 milyar dolar oldu. IMF'yle 2002 yılında imzalanan stand-by anlaşmasıyla tanımlanan analitik bilançoya göre ise, kamunun döviz mevduatı Merkez Bankası borcu sayılmadığında net rezervi 96 milyon dolar iyileşerek eksi 35,8 milyar oldu.
Ülkenin durumu bu hâldeyken daha dün doğal gaza yüzde 48,40; elektrik üretim santralleri için yüzde 48,82 oranında zam yapıldı. Oysa ekim ayında zaten yüzde 15 zam yapılmıştı. Yine bu gece LPG'ye 48 kuruşluk zam geldi, oysa ekim ayında yine 93 kuruş zam gelmişti. Elektrik tarifelerine 1 Ekim 2020 tarihinden bugüne kadar toplam 3 defa zam yapıldı. Konut tarifesinde son bir yılda toplam zam yüzde 28,9 oldu. Türkiye Kömür İşletmelerinin verilerine göre yerli kömür on ayda yüzde 30 zamlandı. Benzinin litre fiyatı 8 lira 42 kuruş, buna göre benzin yüzde 22,5 zamlandı. Bir aracın deposu 343 liraya dolarken bugün 421 liraya dolmaya başladı. Yapılan 9 zammın ardından motorinin litre fiyatı 8 lira 25 kuruşa çıktı, buna göre motorin bir yılda yüzde 39,4 oranında zamlandı. Böylece, bir aracın deposu 116 liradan toplamda 412 liraya dolmaya başladı. Sanayicinin sadece elektriğine yapılan zamla -az önce telefonuma gelen mesaja göre- ürünlerinden cama yüzde 40 zam geldi bugün öğleden sonra arkadaşlar ve satışları durdurdular, şu anda cam satışı durduruldu, kimse cam vermiyor. Alüminyum profilde ise yüzde 30 zam gördük. 1 Ekim 2020 tarihinde 12 kilogramlık mutfak tüpünün fiyatı 116,5 liradan 165,5 liraya çıktı. Buna göre mutfak tüpüne son bir yılda yapılan zammın tamamı, toplamı yüzde 42'ye çıktı. 15 Ekim gününe kadar elektriğin piyasa takas fiyatında üst limit 718 lira iken bir gecede bu rakam 1.078 liraya çıktı. EPDK kararı bize şunu gösteriyor ki: Enerji Bakanlığı kömür ve doğal gaz lobilerinin baskısına boyun eğmiş, hem de o kadar sıkışmış ki ekim ayının bitmesini bile bekleyememiş. Yani 16-31 Ekim tarihlerini kapsayacak şekilde piyasa takas fiyatlarının üst limiti yüzde 50 oranında artırılmıştır. Açıkça ifade etmek gerekir ki Hükûmet, doğal gaz ve kömür lobilerinin oyuncağı hâline dönüşmüştür. Bir yıl içinde akaryakıt ürünleri, elektrik ve doğal gaz olmak üzere, enerji faturaları iki gün öncesine kadar tam 35 kez zamlandı, bugün ise 37'nci kez. Politikanız, ne yazık ki zam yapmak üzerine kurulu. Bitti mi? Tabii hayır, şimdi, bu sanayide yapılan, elektriğe yapılan yüzde 40'lık zammın bir de gıdaya yansımasını seyredeceğiz önümüzdeki günlerde, yüzde 40 oranında zam gelmesi bekleniyor gıdaya. Asıl o zaman hissedeceğiz ne olduğunu. Hani derler ya bu fragmandı, asıl filmi gıdaya yapılacak zamlardan sonra göreceğiz.
Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun da ifade ettiği gibi, acil olarak kara kış fonunu kurunuz yoksa kapkara bir kış bekliyor sizi. Bakınız, 2021-2022 kış döneminde, İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı olarak, 2021-2022 yıllarını kapsayan kış ayları boyunca nakit, gıda, giysi, bez, mama, ev eşyası, soba, battaniye, yakacak ve sıcak yemek desteklerini kapsayan sosyal yardımları vatandaşlarımıza ulaştıracağız. İzmirli ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza bu kış boyunca 25 milyon lira nakit desteği, 30 milyon lira gıda desteği, 20 milyon tutarında öğrencilere eğitim ve kırtasiye malzemesi desteği, 20 milyon TL tutarında bez, mama, bot, mont, giysi, ev eşyası desteği, 30 milyon tutarında en az 1 milyon 350 bin kişilik sıcak yemek üretilip ulaştırılacaktır. Kış boyunca yakacak, soba, battaniye desteklerimiz sürecektir. İlk etapta bin hanenin soba, 5 bin hanenin de yakacak ihtiyacı karşılanacaktır. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2021-2022 kış dönemi boyunca İzmirli ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 125 milyon lira tutarında destek sağlayacağız. Yine, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş da 600 milyon liralık Kara Kış Destek Paketi'ni duyururken "Başkentte kimse yatağa aç girmeyecek, okumayan hiçbir çocuk kalmayacak." demiştir.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; 24 Haziran seçimlerinden önce reisiniz "Verin bu kardeşinize yetkiyi, ondan sonra bu faizle, şununla bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz." demişti. Erdoğan'ın seçmenlerden yetki istediği gün dolar 4,74 TL'ydi, euro 5,49; bugün ise dolar 9,55; euro ise 11 TL yani 2 katı olmuş. Şimdi soruyorum: "Yetkiyi verin, ekonomiyi düzelteceğiz, ülkeyi refaha kavuşturacağız." diyordunuz. Halk inandı, size yetkiyi verdi. Gelinen noktada durum ne oldu? Ekonomi batıyor arkadaşlar. Size verilen yetkiyi ne yazık ki elinize yüzünüze bulaştırdınız, 2 katına çıkardınız dövizi. Sahi bir arkadaş vardı "Dolar 3 lirayı geçerse gelin, yüzüme tükürün." demişti, jöleli bir arkadaş, Yiğit miydi adı ne? Birisi daha vardı hani "Birileri 'Türkiye ekonomisi batacak, dolar 7 lira, 8 lira, 10 lira olacak.' diye hayaller kuruyor." diyordu, "Daha çok beklersiniz." diyordu. Damat Bakanımız Albayrak. Nerede? Nerede arkadaşlar, bu jöleli arkadaş ile damat? İktidara geldiğinizde dolar 1,35 TL'ydi. Gezi eylemleri sırasında dolar 1,88'den 1,92'ye çıktı diye yani 4 kuruş arttı diye "Ekonomiyi batırdınız." diye yaygara kopardınız; dolar 1,92'den 9,53'e çıktı, neden şimdi fırtınaları kopartmıyorsunuz? Niye konuşmuyorsunuz şimdi? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakınız, insanlar kira parasının 3 kat fazlası elektrik parası ödüyorlar. Geçen hafta İzmir'de, Tire'de, Selçuk'ta, Aliağa'da girdiğim her dükkânda esnaf faturayı yüzüme çarptı "Başkan, biz artık ödediğimiz kiranın 3 katı, 4 katı elektrik parası ödüyoruz, nasıl dayanacağız buna?" dedi. Sadece esnaf mı, çiftçi mi? Son zamanlarda artan ham madde fiyatları ile enerji maliyetleri üreticiyi öyle zorlamış ki, sanayicinin üretim yükü o kadar çoğalmış ki elektriğe zam yapmak demek, sanayiciye "Sen üretme, ithal et." demektir, ihracatta sanayiciyi haksız rekabete sürüklemek demektir. Çiftçinin elektriğine zam yapmak demek "Sen ekme, üretme." demektir. Gelin, bu yanlış politikanızdan bir an önce dönün. Enerji üretenin doğal gazına zam yapmak, dolaylı yoldan elektriğe zam yapmanın önünü açmak demektir.
TEİAŞ'ı özelleştirdiniz, özelleştirince zam yapmamış olacaksınız, vatandaş öyle algılayacak, artık devlette değil, özelleşti ya, gelen zamlarda iktidara kızmayacak. Halktan o kadar kopmuşsunuz ki bunu halka yutturacağınızı zannediyorsunuz, halk bunu yutmaz arkadaşlar, bilesiniz. Enerji Bakanlığının buradaki tahsil edilmeyen ceza tutarı neredeyse Bakanlığın on yıllık gelirine bedel arkadaşlar. O zaman, buna ceza demeyelim çünkü cezayı, yazdığınız kuruma değil EPDK'ye ve devlete yazmış oluyorsunuz çünkü parayı tahsil edemiyorsunuz. Kayıp kaçağı durduramıyorsun, kestiğin cezayı toplayamıyorsun, parayı batırıyorsun. Ticarette biz buna deriz ki: "Sen bu gemiyi götüremiyorsun arkadaş." Biz böyle ifade ederiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyoruz. Yaşadığımız büyük krizi basitçe "kur artışı" olarak adlandırmak ve sebebini de dış güçlere bağlamayı doğru bulmuyoruz. Pek çok ülkede, artan enerji fiyatları nedeniyle yurttaşlarının mağdur olmaması için destek paketleri açıklanıyor ama AKP kış uykusunda. Ekonomik krizle mücadeleyi bile baskıcı, tehditkâr yöntemlerle örtmek isteyen AKP'nin yaşanan bu ekonomik krizi çözmesi mümkün değildir. Özetle, bakın Avrupalıya, Avrupa'da açıklanan destek paketlerine; Fransa'da, İtalya'da, İspanya'da ve Belçika'da. Fransa'da hükûmet en yoksul ailelere enerji erişimlerini sağlaması için 580 milyon avro, İtalya'da yine 3 milyar avro, İspanya'da 2,6 milyar avro, Belçika'da 700 avro aile başına, hane başına destek veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
TACETTİN BAYIR (Devamla) - Yani Hükûmet kendi çiftçimizden arpa alırken verdiği paranın 2 katını yurt dışındaki çiftçiye verirken, kendi ülkesine sattığı elektrikle ne yazık ki çiftçisini mahkûm ediyor. Burada açıkça şunu ifade etmeliyiz ki bazı iktidar vekilleri "Avrupa'da en ucuz enerji Türkiye'de." diye ifade ediyorlar, onlara sadece şunu söylemek isterim: Senin asgari ücretin 280-300 avroya bedel, o adamların asgari ücreti 2.800-3 bin avroya bedel yani 10 kat daha fazla geliri var adamların. Dolayısıyla, elektrik parasının aynı olması avro bazında mümkün olabilir mi? Sen 10 kat daha fazla satıyorsun Türkiye'de elektriği. Bu, bu demektir. Yani bunu da kullanırken lütfen karşısındaki insanları matematik bilmiyor gibi değerlendirmesinler.
Her şeye rağmen, bu kanun teklifinin ülkemize faydalar getirmesini ümit ediyoruz ve diliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)