GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:14
Tarih:03.11.2021

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, Değerli Genel Kurul; halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Son dönemlerde gerek Kürt sorununun çözümüne ilişkin gerekse tüm antidemokratik uygulamaların ve tüm sıkıntıların çözüm merkezi olarak Parlamento gösteriliyor, bu Meclis gösteriliyor. Halk için de siyasetçiler için de bu Meclise büyük bir anlam veriliyor, büyük bir kıymet atfediliyor.

Şimdi, bu Meclisin bir hafızasına bakmakta fayda var. 1993 yılında Parlamentoyla tanışan Kürtler neye uğradı, nasıl bir durumu yaşadı; hafızaları bir yoklamak lazım ki bir gerçekliği de ifade etmekte fayda olacaktır. Bakınız, 1993 yılında Parlamentoda vekillerin polis zoruyla yaka paça nasıl dışarı atıldığının görüntülerine herkes şahittir. Sevgili Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Selim Sadak, Mahmut Alınak; o görüntüler hepimizin gözünün önündedir. Bu ülkeyi bir adım ileri götürdü mü? Bu ülkeyi otuz yıl geriye götürmedi mi? Götürdü tabii. Bu ülkenin demokrasisine büyük bir darbe vurdu. 28 Şubat süreci, burada, başörtülü insanların yemini krize dönüştü; bunları bilmekte fayda var, hafızaları iyi sorgulamak lazım. 2016'da HDP vekillerine cezaevi yolunu açanların, dokunulmazlıkların kaldırılmasına katkı sunanların buradan bir ders çıkarmaları gerekiyor ki ilerleyen dönemde nasıl bir Türkiye inşa edilecek, gasbedilen hakların iadesi üzerine nasıl konuşulacak bir hat çizelim, bir yol çizelim. Yıl dönümü 4 Kasım, yarın; 2016'da vekil arkadaşlarımızın evleri basıldı, hepsi bulunduğu illerden kaçırılarak zindanlara hapsedildiler. Şimdi, peki, bu zindanlardaki, cezaevindeki durumlar nedir? Bunun sorumlusu bellidir, Hükûmettir, Adalet Bakanlığıdır, Abdulhamit Gül'dür. Şu an cezaevleri işkencehaneye dönmüş; IŞİD'i oraya alıyor, cemaati oraya alıyor, diğer örgütlü yapıları oraya alıyor. Böyle bir şey olabilir mi?

Bu ülkede 200 binin üzerinde insan cezaevindedir. Özellikle siyasi tutsaklara büyük zulümler yapılıyor. Tecrit desen tecrit var, açık görüş iki yıldır ortadan kaldırılmış; sorsanız "Pandemide başarı." derler, günde 230 insan ölmektedir ama cezaevinde tecrit devam ediyor. Tutuklular, hükümlüler aileleriyle görüştürülmüyor. Cezaevindeki akrabalarına para yatıran insanlar örgüt üyeliği üzerinden gözaltına alınıyor, günlerce gözaltında kalıyor. Bu Meclis ne zaman kendi üyelerine sahip çıkacak? Bugün, Behçet Yıldırım -25 ve 26'ncı Dönem Adıyaman Milletvekili- gözaltına alınıyor. Böyle mi bu işler çözülecek? Günlerce gözaltında kalan insanlar vardır. Önce gözaltına al, 4+4+4 on iki gün gözaltında tut, sonra delil oluşturma peşine düş. Buna herkesin bir sözünün olması gerekiyor. Bu Parlamentoda bulunan beş partinin grubu, barolar, kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları, tabip odası, kendini demokrat ve aydın olarak gören herkes bu ülkenin sorunları için oturup konuşmayacak mı? O zeminin kalmadığını ben görüyorum. Büyük bir karşıtlaşma üzerinden siyaset yürütülüyor zaten. Faşist zihniyetin söylemleri yetmiyor, kendini muhalif olarak görenler de sıkıştıkça Kürt'e, HDP'ye saldırıyor, HDP üzerinden milliyetçi oyları konsolide edeceklerini zannediyorlar. Geçmişi biliyoruz, 90'ları biliyoruz, 90'dan -bugün arkadaşlarımız söyledi, Vedat Aydın gibi- şimdiye kadar bu ülkede binlerce insan kaybedildi, mezarları belli değil, faili meçhuldür; yargı bunun peşine düşmemiştir, hesabına gelmemiştir, yargı ideolojiktir; bunların hepsini biliyoruz. Burada söylemlerle, algılarla oy devşirme peşine düşenler büyük bir yanılgı içerisindedirler. Bu halkı artık terör hikâyesi, düşmanlık hikâyesi üzerine ikna edemeyeceksiniz. Kırk yıldır bu hikâyeleri anlatıyorsunuz, devam ediyorsunuz, kırk yıl önce doğanlar şimdi 40 yaşında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Bu sorunun içinde artık birkaç nesil belli bir noktaya geldi. Biz siyaseti olgunluğa davet ediyoruz, Parlamentoyu göreve çağırıyoruz. Söz söyleme, oy kaygısıyla yapılan haksızlığa, hukuksuzluğa söz söyleme noktasındadır bu Parlamento, kendini muhalif olarak görenler de bu noktadadır. Cezaevlerinin durumu vardır, kapalı kapılar ardında kimi şeyleri konuşabiliyorlar ama halkın Meclisinde ya da halkın gözleri önünde farklı bir söylem, farklı bir yaklaşım. Bu, bütünleştirmeye götürmez, bizim demokratik bir zeminde bütünleşmeye ihtiyacımız vardır. Faşist ve sağ zihniyete karşı bir motivasyon, bir sinerji yaratılması gerekiyor ama görünen odur ki herkes iktidar hesapları yapıyor. İktidar hesaplarından sonra HDP ve Kürt sorunu üzerine herhâlde hesapları olmayanlar söylemleriyle kendini ifade etmektedir.

Halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)