GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:14
Tarih:03.11.2021

CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 284 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle 13 farklı kanunda değişiklikler yapılacak. Bu kanun teklifi kanunlaştığı takdirde, ihracatçılarımız, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve TÜRK EXIMBANK tarafından kurulan İhracatı Geliştirme Anonim Şirketine yapmış oldukları ihracat bedelinin on binde 3'ü kadar bir kaynak aktaracak. Ayrıca, Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Tanıtım Grubu tasfiye edilecek ve varlıkları kısmen veya tamamen kurulmuş olan İhracatı Geliştirme AŞ'ye aktarılacak.

Genel gerekçeye baktığımız zaman, kurulan bu şirketin ülkemizin ihracat stratejileri doğrultusunda ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetlerle iştigal eden firmaların teminat ihtiyacını karşılaması amaçlanmakta ve bu şirkete birçok istisna ve muafiyetler getiriliyor. Buna göre, İhracatı Geliştirme AŞ damga vergisinden, harçlardan ve KDV'den muaf olacak. Kanun teklifiyle, ayrıca 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu'nda yapılacak değişiklikle yeni serbest bölge kurup işletecek şirketlere otuz yıla kadar gelir ve kurumlar vergisinden muafiyetler getiriliyor. Bununla birlikte EXIMBANK'a birtakım muafiyetler de getiriliyor. Mesela banka Kamu İhale Kanunu'ndan muaf tutuluyor ki biz bunun gerekçesini gerçekten anlamış değiliz. Ayrıca, Ticaret Sicili Gazetesi'ni ve Esnaf Sicil Gazetesi'ni çıkaran komitenin üyeleri de güncellenmek isteniyor.

Değerli milletvekilleri, muhalefet şerhimizde de belirttiğimiz gibi, bu kanun teklifinin Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapılmamıştır ve daha önceki torba kanunlar gibi Anayasa'ya aykırı bir biçimde torba yasa olarak getirilmiştir. Bunun haricinde teklifin geneli hakkında olumlu görüşlerimiz olmakla birlikte, 1'nci, 7'nci ve 8'inci maddelerinde önergelerimiz bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Ekim 2021 IMF'in Ekonomik Görünüm Raporu'na baktığımız zaman, Türkiye'nin G20 ülkeleri sıralamasından düştüğünü görmekteyiz. 1990'lı yılların başından beri dünyanın en gelişmiş ekonomisine sahip ülkeler arasında yer alan Türkiye artık bir alt lige düşmüş durumda. CDS primleri yüksek, rezervlerimiz erimiş, eksiye düşmüş, AB üyelik müzakerelerine başladığımız dönem doğrudan yabancı sermayenin akın ettiği ülkemiz şu anda AB üyeliğinden adım adım uzaklaşmakta, biz AB'den adım adım uzaklaşmaktayken yabancı sermayeyse bizden koşar adım uzaklaşıyor. Hâl böyleyken, ihracatımızın yıl sonunda 2021 yılında hedeflediği 211 milyar dolara ulaşacak olması, dünya ihracatı içindeki payımızın az da olsa artarak yüzde 1'e ulaşması şüphesiz ki önemli. Ancak burada ihracat yapımızı incelememiz gerekiyor yani ihracatımız içinde yüksek teknolojili ürün oranı ne? Kilogram başına ihracat bedelimiz ne? Neydi, ne oldu? İhracatımızın yapısı hakkında bize ipucu verecek olan bu verileri birlikte inceleyelim: TÜİK'in Dış Ticaret İstatistikleri Mayıs 2021 Raporu'nu incelediğimizde, ihracatımızdaki yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin payı Mayıs 2020'de yüzde 3,8'miş, Mayıs 2021'e geldiğimiz zaman bu oran yüzde 2,7'ye düşmüş. İlk beş ayın rakamlarına baktığımızda da 2020 ve 2021 yıllarını karşılaştırırsak, 2020 yılının ilk beş ayında ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürün payı yüzde 3,6'ymış, 2021 yılı ilk beş ayında ise bu oran yüzde 3,1'e düşmüş.

Değerli milletvekilleri, yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin ihracatımızdaki oranının 2000'li yılların başında yüzde 6,73 olduğunu, gelişmiş ülkelerde ise bu oranın yüzde 20'leri geçtiğini düşündüğümüz zaman, daha almamız gereken çok yol olduğunu görmekteyiz. Kilogram ihracat rakamlarına bakarsak hâliyle benzer bir manzarayla karşı karşıya kalıyoruz. 2014 yılında kilogram başına ihracat 1,59 dolarken, 2020 yılında bu rakam 1 dolar, 2021 yılı ilk dokuz ayında ise rakam 1,11 dolara çıkmış durumda. Almanya'da ise kilogram başına ihracat 4 dolar yani Almanya'ya kilogramı 1 dolardan ihracat yapıyoruz, karşılığında ise kilogramı 4 dolardan yüksek teknolojili ürün ithal ediyoruz. Evet, ihracatımız artmış hatta rekor kırmışız ancak katma değeri artıramamışız.

Peki, ihracatımızın artmasındaki nedenler ne? En önemli sebeplerden bir tanesi, hiç şüphe yok ki Türk lirasının aşırı değer kaybetmesi. Siz buna "rekabetçi kur" diyorsunuz, evet, Türk lirası değer kaybediyor, halk fakirleşiyor ancak ihracatçımız avantajlı konuma geliyor. Peki, elin oğlu duruyor mu? Yurt dışındaki alıcılar Türkiye'deki döviz hareketlerini en az ihracatçılar kadar takip ediyor. Mal aldıkları Türk firmalarını çağırıp liranın değer kaybetmesini gerekçe göstererek indirim istiyorlar ve ne yazık ki alıyorlar. Tekstilde durum böyle, gıdada durum böyle yani Türk lirasının değer kaybetmesi bilhassa Avrupalı tüketicilere ucuz ürün olarak yansıyor, Türk halkına ise pahalılık.

İhracattaki büyümenin aslında sağlıksız olduğunu gösteren somut iki örnek göstermek istiyorum. Bu sene sunta ve MDF fiyatları aşırı pahalandı. Marangoz esnafımız, işletmelerimiz yüzde 100 artan fiyatlara karşı paralarıyla MDF bulamadılar. Piyasada MDF, özellikle ham MDF bulunamadı. Üretimde sıkıntı var mıydı? Hayır. Ülkede aşırı bir üretim söz konusuydu, hatta olması gerekenden daha fazla üretim yapıldı. Orman varlığımızı tehlikeye atacak kadar üretim yapıldı. Üretim var ancak mal yok. Mal nerede? Üretilen malın neredeyse tamamı ihraç edildi, iç piyasanın ihtiyaçları göz ardı edildi. Düşünebiliyor musunuz ormanları yok etme pahasına üretim yapıyorsunuz, kendi sanayicinizi üretim yapmak için Türk malı MDF'yi Bulgaristan'dan ithal etmek durumunda bırakıyorsunuz ve sonuçta bunun ceremesini Türk halkı çekiyor. Benzer durum çimento sektöründe de yaşandı.

İhracatımızı bu denli arttıran bir diğer husussa hiç şüphe yok ki emeğin ucuzlaması. Hem de ne ucuzlama; şu an Türkiye dünyanın en ucuz emeğinin bulunduğu ülke konumunda. Ülkedeki çalışanların yarısı asgari ücret ve altında maaş almakta. Ülkede asgari ücret 2.825 lira, açlık sınırı 3 bin lira yani milyonlarca insan açlık sınırının altında çalışmakta, yaşamakta.

Bu durum esasında iktidarın bilinçli bir tercihi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi "Türkiye'nin sunduğu fırsatları keşfedin." diyerek yabancı yatırımcıya çağrı yapıyor. "Gelin ve ülkedeki nitelikli ve uygun maliyetli iş gücünü değerlendirin." diyor, çağrı bu. Gelinen noktayı düşünebiliyor musunuz? Beri taraftan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı "Asgari ücretli ve emeklilerin aylıklarını en azından insani yaşama imkân verecek bir yere getireceğiz." diye beyanat veriyor. Asgari ücretli ve emeklinin aylıklarının insani yaşamaya imkân vermediği iktidar temsilcileri tarafından da âdeta itiraf ediliyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Komisyon çalışmaları esnasında, sanayiciler, pandemi döneminde sanayinin çalışmasına herhangi bir kısıtlama getirilmediği için teşekkür etti. Evet, pandemi döneminde tüm dünya kapandı, ülkemizde de "Hayat eve sığar." denildi, "Evden çıkmayın." çağrıları yapıldı; kahveci, lokantacı, berber, kuaför esnafı aylarca kapalı kaldı, insanlar kaderleriyle baş başa bırakıldı ancak madenlerin, sanayi tesislerinin tamamı herhangi bir kısıtlama olmadan çalıştı. Madenci için, asgari ücretli için hayat ne yazık ki eve sığmıyordu ve hepsi de çalışmak zorundaydı. Evet, bu ülkede ihracat arttı, bunu önemsiyoruz ancak ne pahasına ve nasıl olduğunun iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz.

Sanayimizin yapısal sorunları devam etmekte. Ucuz iş gücüne dayalı, katma değer yaratmayan, teknoloji üretmekte zorlanan sanayimizde köklü değişiklikler yapılması gerektiği ortada. Dünya bir dönüşümün eşiğinde; dijital dönüşüm, yeşil ekonomi, döngüsel ekonomi. Peki, biz bunun neresindeyiz?

Değerli milletvekilleri, özetle yüksek teknoloji üretmeyen, katma değer yaratamayan, bilim üretemeyen ancak emek ve değersiz TL'yle rekabet edebilen, yabancı sermayenin gelmediği, vaktiyle gelenin ise koşar adım gittiği bir ülke konumundayız.

Tartıştığımız kanun teklifinin ihracatımıza hayırlı olmasını diler, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)