| Konu: | Mersin Bozyazı'daki orman yangınına, F-35'lerin ne olduğu hususunda aydınlatılmayı umduklarına, vatandaşın alım gücünü artırmanın bir seçim yatırımı değil iktidarın görevi olduğuna, güvenlik korucularının taleplerine ve sorunlarına, Kerkük'ün bir Türk şehri olarak kalacağına ve BOTAŞ Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan sözleşmeli avukatların ikinci baroya geçmedikleri için işten çıkarıldıklarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 11.11.2021 |
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Efendim, teşekkür ederim.
Mevkidaşımı Allah nazardan saklasın, inşallah Genel Kurul kapanıncaya ve görüştüğümüz teklifler yasalaşıncaya kadar da hep böyle neşeli olsun ki Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu güzellikten bir çalışma fırsatı elde etmiş olsun.
Öncelikle, Mersin Bozyazı'daki orman yangını için vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum.
HÜRKUŞ'u falan gördük. İnşallah geçen seçim öncesinde havaya kalkan uçağın da yere indiğini görürüz. Bu vesileyle, HÜRKUŞ'un yanında F-35'lerin de ne olduğu hususunda diler ve umarım ki bizleri aydınlatırsınız.
İktidar, nihayet vatandaşın büyük bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya bulunduğunu idrak etti -bundan ziyadesiyle memnunuz- vatandaşın alım gücünü artırmaya yönelik önemli adımlar atma kararlılığı sergiliyor. Bunu bir seçim yatırımı olarak değil, vatandaşın beklentisi olarak karşılamak sizlerin görevleri arasındadır. Bu yoldaki bütün çalışmalarınıza İYİ Parti olarak destek olacağımızın bilinmesini isterim. 2023'ü beklemeyin; hemen 2022'nin başında bu sıkıntıları aşabilecek adımları el birliğiyle atalım. Anladığım ve hissettiğim kadarıyla bu zamana kadar vermiş olduğumuz önergeleri reddetmişlikten kaynaklanan bir pişmanlık da doğacaktır; zerre endişe etmeyin, yüzünüze çarpmayacağız Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Efendim, ilgisi olmadığını belirtmek istedim sadece, yok.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Gayet tabii, gayet tabii.
Sayın milletvekilleri, kolluk güçlerinden olan ve uzak yerleşim birimlerinde yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak için mücadele veren güvenlik korucularımızın talepleri ve sorunları hâlâ çözülebilmiş değildir. Güvenlik korucularının yapmış oldukları görev bir kolluk görevidir, bu nedenle de diğer kolluk kuvvetleri gibi yasal haklara sahip olmaları gerekmektedir.
Terörle ve teröristle mücadelede bugüne kadar binlerce şehit ve gazi vermiş güvenlik korucularının maaşları hâlâ asgari ücret seviyesindedir. 50 bin güvenlik korucusu asgari ücret seviyesinde yani açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Güvenlik korucuları terörle mücadelede güvenlik güçleriyle omuz omuza görev yapmakta ancak ekonomik olarak onlardan ve bekçilerden çok daha az gelir elde etmektedirler. Korucular, hâlâ en düşük ücret alan kamu görevlisi durumundadırlar; özlük haklarının düzeltilmesini bekliyorlar, mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyorlar. Bu alanda Hükûmeti görev yapmaya davet ediyoruz. Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan köylerin hukuki statüsü mahalleye dönüştüğü için buralarda görev yapan korucuların görev alanları hâlen mahalle olarak kabul edilmektedir. Bu ve benzeri birçok talep, çözüm bekliyor. Güvenlik korucularının hak ve talepleri karşılanıncaya kadar konunun takipçisi olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Medyadaki, sosyal medyadaki birtakım paylaşımlarda Türkmen yurdu olan Kerkük'e 25 Kasım 2021 tarihinde peşmergenin Irak Merkezî Hükûmeti güçleriyle birlikte gireceği ve sonrasında asayişin peşmergeye devredileceği iddia edilmektedir. Bu vahim, olası tehlikenin gerçekleşmeden bertaraf edilmesi bir devlet politikası olarak görülmelidir. Bu konuda iktidara çağrıda bulunmaya çalışıyoruz. Dışişlerimizin derhâl harekete geçmesi ve gerekli girişimleri vakit kaybetmeksizin başlatması büyük önem arz etmektedir. Unutulmamalıdır ki Kerkük bir Türkmen şehridir, orada bir oldubitti milletimiz tarafından kabul edilmeyecektir; Kerkük Türk'tür ve Türk kalacaktır, bu iradeyi sergileyeceğimizin bilinmesini istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın milletvekilleri ve Başkanım, bir hususu dile getirmek istiyorum. Çoklu baro kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme geldiğinde iktidarı uyardık ve dedik ki: Bu kanun teklifi yasalaşırsa barolar siyasallaşır ve her müstakil baro belirli bir siyasi kampa dâhil olur, adaleti sağlamakla yükümlü olan kurumlar adaletsizliğin nedeni hâline gelebilirler. Bu tehdide işaret etmiştik, maalesef dediğimiz gibi oldu. BOTAŞ Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan sözleşmeli avukatların bir kısmının iş akdi hiçbir gerekçe gösterilmeden üç hafta önce feshedildi. Sözleşmesi feshedilen avukatların tamamı ikinci baroya geçmekte direnen ve bunu hukuken yanlış bulan avukatlardır. Kendisini BOTAŞ'ın sahibi zanneden bazı hukuk müşavirleri, ikinci baroya geçmeyen avukatları defalarca arayarak baskı kurmuş, bu baskıya direnen avukatların tamamının tazminatsız ve ihbarsız olarak işten çıkarılması gerçekleşmiştir. Bu, en hafif tabiriyle zulümdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Zulümle abat olacağını zanneden iktidar sahipleri bilsinler ki rızkı veren yalnızca Allah'tır, kul hakkı yenmesinin ve vatandaşın ekmeğiyle oynanmasının önünü Allah rızası için kesin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim, sağ olun.