| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 17.11.2021 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu söylemek lazım: Bu çocuklar hasta değiller. Bunlar Tip 1 diyabet ve "hasta" demek doğru değil, hâlâ araştırılıyor. Bir otoimmün hastalık, bağışıklık sisteminden kaynaklanan, genetik geçişi tam ispatlanamamış, etkisi var. Peki, bir ailede bir çocuğa "Tip 1 diyabet" dense ne oluyor? Bir: Önce kanını ölçmeniz lazım, artı insülin vermeniz lazım, dengeli beslenmesi lazım, artı sosyal destek vermek lazım. Kan ölçümü için bir cihaz veriliyor "strip" denilen; işte, çoğumuz bilir, erişkinlerde de çocuklarda da kullanılıyor. Bunun için günün belli saatlerinde ölçmek lazım ve ayrıca insülini vermek lazım; kalemi var, cepte taşınıyor, evde taşınıyor. Şimdi, bir çocuk düşünün, anne düşünün, baba düşünün; sokakta, evde, okulda veya anne işte, baba işte, hani "emanet" deriz ya, emanet gibi. Peki, bu çocuk nasıl kan ölçecek? Bakın, Zehra ne demiş biliyor musunuz? "Anne, parmağıma kına sür." Neden kına sür? "Günde 10 sefer parmağımı deliyorum." 10 sefer, o minicik parmaklar 10 sefer deliniyor. Peki, buna seyirci mi kalınacak? Buna "tasarruf" mu denilecek? Bunu dikkate mi almayacağız? Hayır. Peki, asgari ücretli birisi, yoksul birisi, aynı hanede 7 kişi yaşıyor Batman'ın Sason ilçesinde. Peki, o nasıl kanını ölçecek? Nasıl insülini alacak? Ne yapacak? Yapmadığı zaman ne olacak? Urfa'daki ismi "Adalet" olan kardeşimiz gibi ketoasidoza girip komaya girebilecek, hastaneye kaldırılabilecek. O zaman buna bir çözüm bulmak lazım. Eğer minicik parmakları incitmek istemiyorsak bunun için bir çaba harcamamız lazım. Nedir? Bir sensör. Şimdi, sensör için siz bir maliyet hesabı mı yapacaksınız? "Gerektiğinde yurttaş için her şeyi yaparım." diye pandemi döneminde avaz avaz bağıranların, "Şunu yaptık, bunu yaptık." diyenlerin veya da bu Meclis çatısında 23 Nisanda bu koltuklara getirilip "Çocuklara bayram." deyip çocuklarla ilgili konuşanların burada gerçek yüzlerini göstermeleri lazım, bu ailelerle ilgili gerçek yüzlerini göstermeleri lazım. Hiçbir zaman sağlıktan tasarruf edilmez, özgürlükten de tasarruf edilmez. Siz tasarruf ettiğiniz zaman o aileleri mahkûm edersiniz. Erişemeyen var, imkânı olamayan var, alamayanlar var; onlarla ilgili ne yapacaksınız? Onlara "Bizim SGK bunu karşılamıyor." mu diyeceksiniz?
Peki, dünyada nasıl, Avrupa'da nasıl? Hep övünürüz ya, Avrupa'da büyümüşüz, birinci olmuşuz... Tüm Avrupa ülkelerinde destek veriliyor. Örnek mi? Bakın, insanlar, Tip1 diyabetliler yaşamlarında "Sensörden önce, sensörden sonra." diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bertan Bakkaloğlu, Arizona Üniversitesinde profesör ve sensör üzerinde çalışıyor. Yirmi dört yıldır sensör kullanıyor, diyor ki: "Benim yaşamımın standartları yükseldi." ve siz eğer mahrum ederseniz bu aileleri, imkânı olmayan aileleri mahrum ederseniz, o çocukları böbrek yetmezliğine, körlüğe, ailenin yaşamını altüst etmeye... Gerektiğinde anne istifa ediyor, işe gitmiyor; gerektiğinde okul öğrencileri arasında "Ha, düştü, düşecek." diye tedirgin olunuyor. Bununla ilgili düzenleme yapmak lazım. O yüzden biz diyoruz ki: "Erişilebilir, eşit, ana dilde sağlık hizmeti." O yüzden biz diyoruz ki: "Sağlıktan tasarruf edilmez, özgürlükten tasarruf edilmez." Sağlıktan tasarruf hastalık, özgürlükten tasarruf esaret getirir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)