GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:20
Tarih:17.11.2021

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yargı paketleri hep merakla bekleniyor ama nedense merak edenler yargıda kendilerini bulamıyorlar. Ne yapılıyor? Daha çok tercih edilen, daha çok kendi çıkarları doğrultusundaki konular gündeme getiriliyor. Peki, gerçekten ihtiyacı olanlarla ilgili, ülkenin barışıyla ilgili, demokrasisiyle ilgili, insan haklarıyla ilgili bir adım atılıyor mu? Hayır. Nasıl ki borçlar öteleniyorsa, nasıl ki yoksulluk görülmek istenmiyorsa, nasıl ki esnaf görülmek istenmiyorsa barış meselesi, insan hakları meselesi de öteleniyor.

Bugün yargıyla ilgili konuşacaktım fakat cuma günü Diyarbakır'da bir mahkeme olacak, yargılanan bir hekim arkadaşımız ve aslında hekimliği ve hâkimliği ne hâle getirdiğinizden söz etmiş olacağım. Hâkimlik, yerli ve millîye dönüştü ve partiliye dönüştü; hekimliği de ona dönüştürmek istiyorsunuz, sağlık çalışanlarını da ona dönüştürmek istiyorsunuz.

Sağlık neydi? Sağlık; hastalığın, sakatlığın olmayış hâli; sosyal, bedenen ve ruhen iyilik hâli. Peki, son dönemde nedir? Siyasal açıdan tam iyilik hâli. Siyasal açıdan iyilik hâli yoksa sosyal açıdan da iyilik hâli yok, ruhsal açıdan da iyilik hâli yok ve giderek sağlık bozulmakta.

Peki, sağlığın olmazsa olmazları ne? Nasıl ki barınmadan söz ediyorsak, nasıl ki beslenmeden söz ediyorsak, nasıl ki içme suyundan söz ediyorsak olmazsa olmazlarından biri de insan haklarına saygılı barış ortamıdır. Barış ortamının olmadığı yerde sağlıktan söz etmek zordur. Niçin? Ben yıllar önce Diyarbakır'da sağlıkla ilgili sivil toplum örgütlerinde çalıştım, Tabip Odasında çalıştım, SES'te çalıştım, İnsan Hakları Vakfında çalıştım ve arkadaşlarımız çalışıyor. Bizim en çok şikâyetimiz, özellikle, her gün buluştuğumuz insanlarla ilgili problemlerin çözümü konusunda ne yapabiliriz? İlaç alabiliyor mu, tedavi olabiliyor mu, bu kişilere sahte rapor düzenlenebiliyor mu, işkence saklanıyor mu, cezaevi koşulları nasıl? Her seferinde en kolay şey "teröristsiniz" cezaevine "teröristsiniz" yargılanacaksınız. Peki, şimdi ne oldu? Şeyhmus Gökalp şu anda Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu üyesi. Yüksek Onur Kurulu üyesi olmak basit bir şey değil; bir, bütün delegasyon seçiyor; artı, meslekte belli bir şekilde deneyiminizin olması lazım. Bu arkadaşımız yargılanıyor. Ne zaman? Geçen yıl 20 Kasımda gözaltına alındı ve şimdi 19'unda yargılanacak; bir yıl sonra. Üç aya yakın cezaevinde kaldı, bırakıldı. Mahkemede -bizde gitmiştik arkadaşlarla beraber- bir itirafçı çıktı -gizli tanık sözde- "Beraber çalışmışız, şöyle yapmış, böyle yapmış." Söylediği hastanede Şeyhmus Gökalp çalışmamış, hiçbir zaman bulunmamış; veriler de var, bilgiler de var. Şimdi, tanık ne yaptı? İfadesini geri çekti ama savcı, altı yıldan on beş yıla kadar ceza istiyor Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulu üyesine. Bu mu sizin yargı paketiniz, bunu mu düzelteceksiniz diğerlerini görmezlikten gelerek?

Bir diğeri, bir kısım arkadaşlar tanıyor, Doktor Mehmet Selim Ölçer. 12 Eylülden sonra meslek odaları konuşamıyor, sağlık örgütleri konuşamıyor; Selim Ölçer Ankara Tabip Odası Başkanı oldu. Nusret Fişek, onlar o zaman idama karşı çıktıkları için yargılanmışlardı. Selim Ölçer, onlar da o dönem "Sağlığın olmazsa olmazı." denilen, yoksuldan yana, gerçekten insanların haklarından yana ve sağlık çalışanlarının emeklerinden yana bir mücadele yürüttüler. Ne oldu? Beyaz yürüyüşleri başlattılar o dönem. Nitekim, bu hafta da Tabipleri Birliği ve SES tekrar bir "beyaz yürüyüş" başlatacaklar. Kimdi Selim Ölçer? Yıllarca çalıştığı Türk Tabipleri Birliğinde Merkez Konseyi Başkanlığı yaptı, her seferinde şunu diyordu: "Barış olacak, iyi beslenecek, sağlıktan yana olacak." ve sonra gelip Diyarbakır'a yerleşti. Diyarbakır'a yerleştikten sonra...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Doktorların menfaatine hiçbir hareket yapmadı Selim Ölçer.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Benden sonra gelip konuşun.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Tamam.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Selim Ölçer sizin Başkanlığınızı da yapmıştır. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi...

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Hiç benim başkanım olmadı, ben onu kabul etmiyorum.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Ben de seni kabul etmiyorum; bitti, gitti.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Ne demek o?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ben Kayseri Tabip Odası Başkanıydım zamanında, hiç onu kabul etmiyorum.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Bir dakika...

Sayın Başkan, böyle bir usul var mı?

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Başkanım, müdahale edin, böyle bir şey olabilir mi ya?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ya, bir doktor olarak itiraz etmeniz gerçekten çok talihsiz ya!

BAŞKAN - Siz Genel Kurula hitap edin Sayın İpekyüz.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Böyle bir usul yok ve ben sizin -mesleğinizden, hekimliğinizden- beni dinlemeyip böyle itiraz etmenizi de yadırgıyorum, kınıyorum.

Şimdi, arkadaşlar...

Ben ek süre istiyorum Sayın Başkan.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ama Selim Ölçer'i göklere çıkarıyorsunuz, farklı bir şekilde anlatıyorsunuz.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Buyurun, konuşun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ayıp bir şey gerçekten! Ya, bir doktor olarak bu utancı gerçekten nasıl izah edelim ya?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Başkanım, sizden istirhamım, beyefendiye bir söz verin, bir dinleyelim bakalım. Başkanım, gerçekten bir söz verin, dinleyelim ya.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Hayret bir şey ya! Ne diyorsunuz dinleyelim ya!

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Verin, tamam çıkıp konuşacağım. Selim Ölçer hakkında konuşacağım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Müsaade ederlerse hatibi bir dinleyelim, ondan sonra belki kanaatler değişir, bir bakalım.

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bir doktor Yüksek Onur Kurulu üyesini söylüyor, oradan itiraz ediyor.

BAŞKAN - İki meslektaş arasına girmeyelim efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Niye girmeyelim?

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın İpekyüz.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Şimdi, Selim Ölçer, Türk Tabipleri Birliğinde Merkez Konseyi Başkanlığı, Yüksek Onur Kurulu üyeliği yaptı ve gerçekten hekimlik camiasında onur duyduğumuz bir insan, alnı açık, başı dik. Diyarbakır'a geldi ve Diyarbakır'daki en büyük problem neydi? Açlık, sefalet, yoksulluk ve Diyarbakır'da bir dernek kuruldu "Sarmaşık" diye bir dernek. Sarmaşık Derneğinin kurucuları arasında Bakanlık yapmış olanlar da var, Adalet ve Kalkınma Partisinin koltuğunda oturan milletvekilleri de var, ben de kurucularından birisiyim. Selim Ölçer de oranın kurucusu ve yöneticisi ve birçok insan orada şöyleydi: Diyarbakır'da yoksulluk var, kalkınma lazım, bunları incitmeyecek şekilde dayanışma göstermek lazım. Sarmaşık para vermedi, kuyruğa dizmedi. Sarmaşık şunu yaptı: Bulgur verdi, mercimek verdi, pirinç verdi, yağ verdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Kime verdi? Çalışamayacak düzeydeki insanlara verdi. Öyle ki vilayetin müfettişleri gitti, dedi ki: "Bunlar gerçekten çalışamayacak düzeyde." Ne dendi? "Gittiğiniz evdeki filan kişinin baldızı teröristmiş." Ya, siz yardımda sabıka kaydı istenmesini mi istiyorsunuz? Siz künyeye mi bakmak istiyorsunuz? Siz künyeyle mi açlıkla, yoksullukla baş edeceksiniz? Böyle yaptığınız zaman en büyük bölücü sizsiniz, en fazla onurla oynayan sizsiniz. Normalde yapılması gereken dayanışma, paylaşma. Dayanışma ve paylaşmayı, kendinize biat edenlerle, sadık olanlarla isterseniz bu itaattir; başaramazsınız. Biz onurlu bir şekilde duran Şeyhmus Gökalp'ı da, Selim Ölçer'i de burada saygıyla anıyoruz ve bu uğurda bütün sağlık çalışanlarına da saygılarımızı sunuyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)